78 yıl önceki 10 Kasımda

 

Önümüze önce Kobani geldi,

Terör örgütü, slogan ata ata topraklarımızdan geçti.

PKK’dan ‘temizlenen’ ilçelerimizde ‘hayalet sokaklar’…

Cerablus, Çobanbey, Azez;

Fırat’ın doğusu - batısı derken

El bab, Rakka ve Menbiç …

Patlayan bombalar; şehitler, gaziler, korku içinde siviller…

15 Temmuz başarısız darbe girişimi,

Misakı Milli; Musul, Kerkük…

Son günlerde de,

Cumhuriyet Gazetesi’nin yazar ve yöneticileri ile

HDP milletvekillerinin tutuklanması manşetlere taşındı.

Ve

“Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvveti” haberi…

Okumuşsunuzdur,

1 Haziran 2016’da Resmi Gazetede bir yasa yayınlanmış, yürürlüğe girmiş…

Özetle,

‘Kuzey Atlantik Antlaşması gereğince,

barış, kriz veya çatışma zamanlarında,

eğitim, tatbikat ve harekâtlar kapsamında,

faaliyetlerin süratle ve etkin şekilde icrasına ilişkin hususlar’ düzenlenmiş…
*

Lütfen kendimize soralım.

Karar sayısı, 2016/8858 olan bu yasa ile:

NATO’ya karacı, denizci ve havacı 5 bin kişilik bir kuvveti,

(Ki, buna “Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvveti” deniliyor)

48 saat içinde Ülkemizde konuşlandırma hakkı verilmiş midir?

*

NATO, 5 bin kişilik kuvveti yerleştirdikten sonra,

5 ile 7 gün içinde 10 bin kişilik askeri güçle takviye yapabilecek midir?

*

Türkiye'de bir çatışma çıksa,

Suriye veya Irak'tan Türkiye'ye bir saldırı gelse,

Bir hafta içinde 15 bin kişilik “Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvveti”
*

Lütfen kendimize soralım.

Karar sayısı, 2016/8858 olan bu yasa ile:

NATO’ya karacı, denizci ve havacı 5 bin kişilik bir kuvveti,

(Ki, buna “Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvveti” deniliyor)

48 saat içinde Ülkemizde konuşlandırma hakkı verilmiş midir?

*

NATO, 5 bin kişilik kuvveti yerleştirdikten sonra,

5 ile 7 gün içinde 10 bin kişilik askeri güçle takviye yapabilecek midir?

*

Türkiye'de bir çatışma çıksa,

Suriye veya Irak'tan Türkiye'ye bir saldırı gelse,

Bir hafta içinde 15 bin kişilik “Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvveti”

*
Bu askeri harekât:

Dış İşleri Bakanlığı koordinasyonunda;

Genel Kurmay Başkanlığı,

Milli Savunma Bakanlığı,

İçişleri Bakanlığı,

Sağlık Bakanlığı,

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı,

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı arasında ki “eşgüdümle”

Türkiye Büyük Millet Meclisi onayı beklenmeden yapılabilecek midir?

Yanlış hatırlamıyorsak:

Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi,

yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına yönelik tezkerenin

süresi 2/10/2016’da bitiyordu.

**

Anayasamızın 6, maddesi:

“Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.” der.

Ekler:

Türk Milleti, egemenliğini,

Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.

Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz.

Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.

*

Egemenliğin kayıtsız şartsız Millet’te oluşu

78 yıl önceki 10 Kasımda gönüllerimize gömülen

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK sayesindedir.

Seslenmektedir:

"EY TÜRK GENÇLİĞİ!

Birinci ödevin Türk bağımsızlığını,

Türk Cumhuriyetini, sonsuza dek korumak ve savunmaktır.

 

Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur.

Bu temel, senin en değerli kaynağındır.

 

Gelecekte de, yurt içinde ve dışında,

seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyecek kötüler bulunacaktır.

 

Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan,

göreve atılmak için:

İçinde bulunacağın ortamın olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin!

Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir.

Bağımsızlığına ve cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar,

bütün dünyada benzeri görülmedik bir yenginin temsilcisi olabilirler.

Zorla ya da aldatıcı düzenlerle,

sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış,

bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş,

bütün orduları dağıtılmış

ve

yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir.

 

Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere,

yurdun içinde yönetim başında bulunanlar,

aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hainlik içinde bulunabilirler.

Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri,

kişisel çıkarlarını,

yurduna girip yayılmış olan

düşmanların (dış) siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler

 

Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.

 

Ey Türk geleceğinin genç kuşakları!

İşte bu ortam ve koşullarda bile ödevin,

Türk bağımsızlığını ve cumhuriyetini kurtarmaktır.

Gereksindiğin güç, damarlarındaki soylu kanda vardır."