Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu, yepyeni bir ulusun medeniyetler aleminde ortaya çıkışını müjdeleyen 30 Ağustos’u, ilk günkü heyecanıyla, onurla ve mutlulukla kutluyoruz.
30 Ağustos, yıllarca süren savaşlarda yüzbinlerce evladı toprağa düşmüş, yapayalnız bırakılmış bir milletin, “Ayaktayız, yıkılmadık” çığlığının, haykırışının ete kemiğe bürünmüş halidir. 30 Ağustos, emperyalizmin acımasız çarkları arasında sıkışıp kalmış bir milletin ayağa kalktığı, o çarkları yıkıp attığı günün adıdır. Bu zafer, kendisi gibi emperyalist postallar altında yitip giden özgürlüğünü arayan milletlere yol gösterici olmuştur. 30 Ağustos, yüreğinde umut ışığı sönmek üzere olan bir milletin kalbine kan olmuştur, ruhuna can olmuştur.
Anadolu’nun yürekleri millet ve vatan aşkıyla dolu yalın ayak evlatlarının çizdiği bağımsızlık resminin en renkli sahnesidir 30 Ağustos. Bu zafer yürüyüşü, milletimizin topraklarının yaşamlar pahasına terk edilmeyeceğinin ilanıdır.
Bu duygularla, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bu büyük zaferi bize armağan eden kurtuluş mücadelemizin bütün kahramanlarını, vatan için bir saniye bile düşünmeden canını feda eden tüm aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.
