Bandırma Kent Müzesi

SADECE KENDİMİZİ AVUTMUŞUZ!

Yerelde yazıp-çizenler olarak biz gazeteciler ve bu konuda duyarlı olan yerel yöneticiler eski Dekanlık binasını gündemde tutmaya çalışsak ta sonuçta başarılı olamadığımızın resmini şimdi görüyoruz...

Cemal Atabey kardeşim birkaç gün önce konuyu köşesine taşımış, ”YEMEYENİN MALINI YERLER” başlığı ile...

“Yerler kardeşim, sen malına sahip çıkmazsan eloğlu gelir senin malını yer, sende ağzın açık baka kalırsın. Bu atasözü şimdilerde sanki Bandırmalılara söylenmiş gibi duruyor. Yıllardan bu yana elden ele dolaşırken yüzüne bakmadığımız, Bandırma Belediyesi’nin sahip çıkmadığı eski dekanlık binası Balıkesir Büyükşehir eline geçince kıymete bindi. Derler ya, kör ölünce badem gözlü olurmuş. İş işten geçtikten sonra bina önünde göstermelik basın bildirileri okumak, unuttuğumuz sorumlulukları ne yazık ki yerine getirmiyor.

Şimdi Balıkesir Büyükşehir dekanlık binasının alt katını kafeterya yapınca Bandırma Belediyesi’nin Sanat Kafesiyle çekişmesini hep beraber sadece izlemekle yetineceğiz.”

*

Arşivlerimi karıştırdığımda bu konuda neler söylendiğini derleyip kronolojik olarak; 12 Temmuz 2015 tarihinde Bandırma Şehir Gazetesinde bana ayrılan köşemde dile getirmişim...

*

KAPIYA ‘DAYAK (!)’ DAYANDIKTAN SONRA...

Modern Cumhuriyetin temelinin atıldığı, 1926 yılında özel idare (İdare-i Hususiye) tarafından Cumhuriyetin Mimarı Mimar Kemalettin’in çizdiği projeye göre yaptırıldığı belirtilen ve değişik zamanlarda çeşitli adlarla otel olarak hizmet veren, en son tanımıyla eski ‘Dekanlık’ binasının Bandırmanın en seçkin oteli olması, alt katında lokantası bulunması, bu otel ve lokantaya kravatsız girilmemesi, kravatı olmayanlara kapıda otel tarafından kravat sunulması ve misafirlerin kravat taktıktan sonra girişi sağlanması, hatta en üst katındaki kubbeli bölümde ‘Bülbül yetiştirilmesi, kuşların binanın çeşitli bölmelerinde, salonlarda müzik eşliğinde şakıyarak ortama özel bir renk katması, ikinci dünya savaşı nedeniyle askeri hastane olarak kullanılması benim için nostaljiden öteye gitmiyor… Beni ilgilendiren, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından, belediye bünyesinde kurulan ‘Fırıntaş’a gerçekten tahsis edilip edilmeyeceği ve bugüne gelininceye kadar gelmiş geçmiş yerel yönetimler ile vekillerimizin taşın altına ellerini koyup koymadıklarıdır…

* Ozan Onur (23.07.2013): “Bu konu ile ilgili şehrimizde bulunan bütün sivil toplum örgütlerini ve siyasi parti temsilcilerini tarihi yapılarımızı koruyup Bandırma’mıza kazandırmak için göreve çağırıyorum. Böyle bir binanın ben

Bandırma Kent Müzesi olarak işlev görmesinin çok olumlu olacağını düşünüyorum. Artık kentler özgeçmişleriyle geçmişten gelen birikimleriyle anılıyorlar. Gelecek yıllarda bu binanın Kent müzesi olarak kullanılması gerekir.”

* Recep Şekerci (AK Parti Bandırma Belediye Başkan Adayı iken ) (23.07.2013): “Eski dekanlık binasını restore ederek kuracağımız sistemle gençlerimiz kültürel ve sanatsal faaliyetler ile bilim ve teknoloji alanında başarılı çalışmalara imza atarak Bandırmamızın adını tüm Türkiye’de duyuracaklar.”

*  Erdem Özcan (13.11.2013): “Son olarak da Dekanlık binası olarak hizmet veren ve harika mimari yapısıyla Bandırma’nın simge yapılarından biri olan bu güzelim bina tam da kent merkezinde ve bu şekilde kaderine terk edilmesi içinize siniyor mu?” * İbrahim ALDEMİR (24 Nisan 2014): “Bandırma’nın sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar tarihi binası var. Bunlardan biri de Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan Eski Dekanlık Binası. Dekanlığa kadar birçok amaç için kullanılan bu binaya Bandırma’da hiç mi ihtiyaç yok da, 4 yıldır bomboş, bakımsız, mezbelelik bir halde tutuluyor.”

* Mimar Seyfettin Ertekin (Bandırma Kültür Platformu yöneticisi): “Bandırma’da kentlilik bilinci çok azaldı. Neredeyse hiç kalmadı. Eski yıllardaki gibi artık estetik binalar yapılmıyor. Bu arada, elimizdeki eski tarihi binaları da birer birer kaybediyoruz. Bu bina Bandırma’nın kültür ve sanatına katkı bulunmak amacıyla, etnografya müzesi olarak kazandırılmalı.”

* Önder Balıkçı (Gazeteci-Yazar – 22 Nisan 2014): “Şimdi de sırada eski dekanlık binası var. Başta belediye yönetimi olmak üzere Bandırma, bu binasına sahip çıkmalı ve bu konuda sivil toplum örgütleri de, Dursun Mirza’nın başkanlığındaki Bandırma Belediyesi’nin yanında yer alıp, onlara desteğini göstermeli. Böylece de bu tarihi binanın, Bandırmalının kullanımına sunulmasının önü mutlaka açılmalı.”

* Dursun Mirza, (24 Şubat 2015): “Biz bu binanın, etnografya müzesi olarak değerlendirilmesinin uygun olduğunu düşünüyoruz. Bina bugün boş durumda, bakımsızlıktan yavaş yavaş kullanılmaz hale gelmiş halde, camları kırılmış, içeride kuşlar yuva yapmış, terk edilmiş görüntüsüne sahip. Önümüzdeki günlerde Balıkesir Valisi Mustafa Yaman’ı ziyaret ederek, bu konudaki isteğimizi kendisine ileteceğiz. Yaman’ın, bu isteğimize olumlu yanıt vereceğine inanıyoruz” demişti…

* Konu ile ilgili olarak kendi görüşümü de sizlerle paylaşmak istedim, “Sürç-i Lisan” eyledikse af ola… Atatürk, “Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez” derken, Şeyh Edebali’nin de buna benzer bir sözü vardır , “Geçmişini bilmeyen geleceğini bilemez...” Şimdi biz Bandırmalılar da geçmiş tarihimizle övünüyor, “Kurtuluş savaşının belli dönemlerine ev sahipliği yapmış ve son kurşun anıtının bulunduğu bir kentte yaşıyoruz.” diyoruz demesine de gözümüzün içerisine bakarak, “Bize sahip çıkın” diyen tarihi eserlerimizin seslenişlerini zamanında duymamanın ezikliğini, konular gündeme geldikçe yaşamaya başlıyoruz…

Bandırmalılar olarak, elde imkân ve bu imkânları da kullanma zamanı varken yapmadıklarımızdan pişman olmuş edasıyla, sözde tarihimize sahip çıkıp, geçmişimize ait olanları geri istemeye “Havanda su dövmeye” başlamamız ne acı değil mi?

Yani kaba tabiriyle, “Kapıya dayak(!) dayandıktan sonra!”

SAYİM ALKAZAK-