BİT teknolojilerinde rekabette zayıf kaldık

Türkiye Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) Gelişme Endeksi'nde yerinde sayıyor
Türkiye, Birleşmiş Milletler’e bağlı çalışan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) Gelişme Endeksi'nde, elektronik ve bilişim alanındaki yatırım isteğine rağmen küresel sıralamada geri düştü. Ayrıca, 2011’den bu yana anlamlı bir ilerleme sağlayamadı. Türkiye, BİT Gelişme Endeksi’nde 2002 yılında 63’üncü sıradayken, 2011’de 69’unculuğa düştü ve 2013 sonunda 68’inci sıraya geldi. 

Kalkınma Bakanlığı tarafından yayınlanan Fatih Gürcan’ın Türkiye’nin, sayısal bölünme (sayısal teknolojileri kullanma ve erişimde fırsat eşitsizliği) durumunun incelendiği çalışmasında da, BİT Gelişme Endeksi’ndeki orta sıralarda yer alma yanında, sayısal bölünmenin eğitim ve yaş gruplarında ‘uçurum’ seviyesine ulaştığı, bunun sosyal ve ekonomik olarak fırsat eşitsizliği doğurduğu belirtildi. Çalışmaya göre, Türkiye endeksin ortalama değerinden yüksek artış kaydetse de kendisine benzer ülkelerin daha hızlı gelişmesi nedeniyle dünya sıralamasındaki konumunda geriledi ve ilerleme sağlayamadı. 

Kullanım oranı arttı fakat hızı giderek azaldı 

Gürcan çalışmasında, BİT gelişmişliğinin önemli unsurunu oluşturan ‘sayısal bölünmeyi’ inceledi. Çalışmada sayısal bölünme, bilgi iletişim teknolojilerine erişim ve kullanma (kullanamama) olarak tanımlandı. Çalışmada en önemli BİT göstergesi olan bilgisayar ve internet kullanımında, 2000’li yılların başından itibaren (internetin yaygınlaşma dönemi) hızlı bir artış görülse de son yıllarda bir yavaşlama olduğu belirtildi. 2004’te toplumun yüzde 13’ü internet, yüzde 16.8’i bilgisayar sahibiyken, bu oran 2008’de sırasıyla yüzde 26.9 ve yüzde 34.0 oldu. Ancak, artış sürse de hızı azalarak 2012 sonunda yüzde 42.7 internet kullanımı, yüzde 43.5 bilgisayar kullanımı oranına çıkıldı. İnternet ve bilgisayar kullanımının alt bölümlerine bakıldığında sayısal bölünmenin işaretleri arttı. Çalışmada, 16-24 yaş arasındaki kişilerin internet kullanımı yüzde 68.5 olarak görülürken, 65-74 yaş arasında yüzde 3.8 olarak belirlendi. İnternet kullanımı 35-44 yaş aralığında yüzde 43.6’ya, 25-34 yaş arasında yüzde 59.1 olarak ölçüldü. 

Cinsiyet yönünden bakıldığında fark çok 

İnternet kullanımında kadın-erkek ayrımına bakıldığında da cinsiyet yönünden sayısal bölünmenin yüksek olduğu görüldü. 16-24 yaş arası erkeklerin internet kullanımı yüzde 81.1’e ulaşırken, kadınların yüzde 56.4 olarak ölçüldü. 25-34 yaş arasında erkeklerin yüzde 70’i, kadınların yüzde 59.1’i, 35-44 yaş arasında erkeklerin yüzde 54’ü, kadınların 32.7’si, 45-54 yaş arasında erkeklerin yüzde 36.3’ü kadınların ise yüzde 17’si internet kullanıyor. Eğitim durumlarına göre sayısal bölünmeye bakıldığında da internet kullanımı açısından büyük bir fark oluştuğu gözlendi. Lisans ve lisansüstü eğitimlilerin yüzde 92.7’si internet kullanırken, lise mezunlarında bu oran yüzde 80’e, ortaokul mezunlarında yüzde 64’e ve ilkokul mezunlarında ise yüzde 23’e geriliyor. 

Sayısal bölünme açısından internet kullanımında kent-kır ayrımına bakıldığında ise bölünmenin daha yüksek olduğu gözlendi. TÜİK’in eski kent-kır tanımına göre yapılan belirlemede, 2012 sonu itibariyle kentlerde internet kullanımı yüzde 51.4 olarak belirlenirken, kırda internet kullanımı yüzde 22.7’ye düştü. Çalışmada, sayısal bölünmenin nedenlerine ilişkin olarak yapılan belirlemelerde ise internet kullanmamanın nedenleri arasında, hanelerde sağlıklı internet altyapısının olmaması, cihaz ve internet ücretinin pahalılığı, nasıl kullanacağını bilmeme ve başka yerlerde internet kullanma imkanı bulma ön plana çıktı.