Biz Bu Filmi Çok Gördük!.

BİZ BU FİLMİ ÇOK GÖRDÜK!

31 Mart Gerici ayaklanmasında. Hilafet Ordusunda, Anzavur İsyanlarında, Şeyh Sait İsyanlarında ve Menemen olayında.

Daha yakın tarihe gelelim. Kurtuluş Savaşının eşsiz Komutanlarından İsmet Paşa’ya yapılanlar, taşlamalar, suikast girişimleri, tahkikat komisyonları Adnan Menderes’in “Haçlılar” Celal Bayar’ın “karınca gibi ezin” sözleri üzerine eylemleri organize eden MTTB başkanı dünün Meclis Başkanı İsmail Kahraman’dı.

Yine 1959'da Necip Fazıl Kısakürek'in Büyük Doğu Dergisi’nde “Günü Geldi” başlıklı yazıda “leş” diye ifade edilen İsmet İnönü’ye kefen biçilecek günün geldiği yazıldı. Hemen ardından kamyonlarla getirilenler İnönü’yü Topkapı’da taşladı. İnönü’nün aracının önünü de polis otosu kesmişti.

Bugün her gün yeni bir hedef gösteren ve provakatif yayın yapan gazete ve televizyonlar saymakla bitmez.

Sonra “Bana sağcılar adam öldürüyor” dedirtemezsiniz diyen Morrisson Süleyman’dan, 6. Filo ya kıble yapıp namaz kılan akıncı ve nurculara kadar. Ecevit’e yapılan suikast girişimleri, taşlamalar linç çabaları ve bütün bunlara seyirci kalan ve cesaret veren siyasi iktidarları çok gördük.

Daha da yakın tarihe gelelim. “Asmayıp besleyelim mi” diyen diktatörlere, terörle mücadele için tıpkı Kurtuluş Savaşında ki gibi uçaklarla ayet ve hadislerin atıldığı dönemleri gördük. Mehmet Ağar dönemindeki faili meşhur cinayetlere, Uğur Mumcu’nun katledişine zil takıp oynayanlara, Ahmet Taner Kışlalı’yı hedef gösterip “ susturun” diyenlere ve bütün bunlara sessiz kalan siyasi iktidarları gördük. Sivas’ta “Ya Allah Bismillah Allahüekber” nidalarıyla insanları diri diri yakan ve saatlerce hiçbir müdahalede bulunmayan güvenlik politikalarını gördük. Maraş’ı, Çorum’u ve Gazi Mahallesi’ni gördük. Başbağlar Katliamını gördük.

Ve bu günlere geldik.

“Valilere operasyon yapmayın talimatını ben verdim”den tutun, etnik, din, mezhep, cinsiyet temelinde her alanda ve her konuda toplumu ayrıştıran ve kamplaştıran söylemleri on yıldır görüyoruz, duyuyoruz ve de yaşıyoruz.

Daha bir ay önce emrindeki emniyet güçlerine güvenerek halkı, milletvekillerini, belediye başkanlarını tehdit eden sokak kabadayısı üslubuyla konuşan bakanları gördük. Şehit cenazelerini kimlerin katılıp katılamayacağını karar verecek kadar aklını yitirmiş bakanları gördük.

Terfi ettirdiği subayları tarafından esir alınan bir komutanın bakan oluşunu ve “verdiğiniz mesajlar alınmıştır” dediği karanlık bir zihniyeti gördük. İktidarın işbirlikçisi, saray bahçesinde bekçilik yapanların “milliyetçiliğini” gördük.

Kadim Anadolu toprakları ve insanları yüzyıllardır pisliğe, irine bulaşmış her türlü ihaneti ve düşmanlığı gördü. Ama her seferinde bu kötülükleri bertaraf etmesini bildi.

Acı çekti. Bedel ödedi. Ama en sonunda şaşmaz bir sağduyuyla sevgiyi ve kardeşliği yeniden kurdu.

Şimdi bütün bu kötülüklerin arkasındaki ağa babalarını unutmuş olsa da bir gün yine hatırlayacaktır. Damat Ferit hükümetlerini, Ali Kemalleri, İskilipli Atıf hocaları, Şeyh Saitleri, işbirlikçileri, yobazları ve faşistleri yine hatırlayacak ve teşhir edecektir.

Çünkü bu toprakların mayasında Yunus Emre var. Hacı Bektaş var. Mevlana var. Karacaoğlan var.

Bu toprakların bağrında Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Dumlupınar’da, Sakarya’da, İzmir’de, Adana’da, Maraş’ta kısacası her karışında bu vatanı için kanının son damlasını karşılıksız akıtan milyonlar var.

Bu topraklarda Mustafa Kemaller var. Mustafa Kemaller hiç bitmez ve hiç yenilmez.

 

cevdetayanlar@gmail.com