Bu yazı pazarcı Ayşe Teyze'ye

BU YAZI  PAZARCI AYŞE TEYZENİN YAZISI...
    
Geleneksel tarihimiz  boyunca  köylü vatandaşlarımız  bahçesinde küçük tarlasında ürettiği  meyvesini sebzesinin fazlasını pazara getirip satabiliyordu.
Bu geleneğimiz günümüzde neredeyse yok oldu.
Bir çok kent pazarında artık pazarcilik sektör oldu. Halk  Pazarı kendi ürünlerini satan üreticiler  yerine,dışarıdan alınan sebze ve meyveleri satan aracılardan oluştu. Ha bakkaldan marketten almışsın ha pazardan .Farkı var mı ? Evet hala Var !.
Pazarcının vergisi kirası harcı muhasebesi elektriği suyu dükkanlara nazaran devede kulaktır,maliyeti ucuzdur az kazanca kanaat eder. Pazar bu yüzden hala daha ucuzudur. Büyük market zincirleri pazar kurulan günlerde meyve sebzeyi kasten ucuzlatıp pazarcılarla rekabet etmek
istese de bu rekabette hala pazarcılarl baş etme şansları yok.İyi ki yok.
**
Meyve ve sebze reyonlarına bakıyorum kış ortasındayız  ortalıkta güya çilekler ,domatesler, hıyarlar muhteşem görünüyor.
Kütür kütür.
Çünkü .sebze ve meyveler GDO'lu tohumlardan doğal olmayan şartlarda  yetiştiriliyor deniyor.. Tam bir bilimsel bilmece. Nedir ne değildir hala tam anlayamadık. Amerika da GDO serbest ama bizde yasak gözüküyor ama bilemiyorum
uygulamada kontrol sağlanabilir mi? Şüpheli. Ama bildiğim GERÇEK .Bu sayede Bandırma Cuma Pazarı Mart 2016 da pazarda domates 1 TL.
İşte bu ürün bolluğunu bereketini  sağlayan GDO sanırım. GDO olmasaydı  dünya açlıktan kırılırdı diyenler de var?
Doğal ürün bulabilmek o kadar zor ki bu dönemde öncelikle  kent pazarlarında  alsatçı dışında küçük köylü üreticiye serbest alanlar daha fazla olmalı diye düşünüyorum.
Televizyonlarda neredeyse her kanalda organik adı altında satılan balların sahte olduğu açıklandı geçenlerde. .Bu kadar verimli topraklarımız var .  Kirleterek zehirleyerek günü kurtarma adına yaptıklarımız utanç verici. Maydanozun
verimini düşürüyor yanındaki ayrık otlarını temizlemek yerine zehirle yok ediyoruz. Bizi kimyasal zehirlere mahküm eden   herkesi lanetliyorum Yüzlerce tehlikeli  gıda durmadan tüketiliyor.

*-*

Geçenlerde bekar evimde bir domatesin yarısını  kullandım  diğer yarısını  buzdolabına koydum. Unutmuşum sanırım beş veya altı gün sonra yarım domates dolapta hala dipdiri duruyordu . Bozulmamış ! Çürümemiş ! Bu nedir şimdi ! Normal şartlarda 3 saatte yumuşar çürür domates baş efendi gibi bana bakıp sırıtıyor . Ye beni. Yemedim tabi. Çöpe attım dipdiri  yarım domatesi tüylerim diken diken olarak. Bu başka bir şey .
**
Hafta içi halk pazarları neşelidir. Fırsat buldukça gider bir şeyler alırım. Akşama doğru giderim . Çünkü mutlaka sabah tarifelerinden daha ucuz olur. Bu artık kanıksanmış bir gelenek. 
 Sebzelerin üzerinde  yanında toprak koyarak doğallık kazandırmak isteyen satıcılar, hepsi göstermelik çiftçi. Adım başı peynirci sanki sabah toplanıp karar alınıyor. Fiyatlar fiks. Peynirler fiks. Biraz kelle tenekesi üstten açılmış taze beyazlar lor ,tereyağı kokmayan isimsiz yağlar. Çek altına bir tezgahlı minibüs doldur  fabrikadan sonra çek kenara al sana üreticiden tüketiciye .Nerde eskiden evlerde fazla sütlerden yapılan kelleler mihaliçler kurut'lar. Pazarda kurut göreniniz var mı ? 
Kolay  para kazanmaya alıştık.  Kimse gidip üretme derdinde değil. AL VE SAT. 
Eğitim bile görüyoruz. Kokulu domatesi  çileği zamanında yiyememekten, biçimsiz salatalık görememekten sıkıntılıyım.  Pazarda rakamları mütemadiyen dönen elektronik zımbırtılardan da nefret ediyorum. Güvensiz bir alet.Metal teraziyi iki keseli kantarı
ÖZLEDİM YAHU.! 
**
Geçen Bandırma'nın varoşu Yüzüncü yılda kurulan Cumapazarı   ve modern kapalı pazaryerimiz yapılana kadar eski yerinde kurulan Cumartesi  pazarlarına gittim.  Herşey var desem yalan olur  pazarda . Ne ararsan bulursun eskidendi.  
Ancak meyve ve sebzede yazın ne isterseniz bu mevsimde de mevcut?. 
Bi tezgaha yöneldim ,baktım çilek var.  Pazarcı esnafına sordum,doğal çilekmi diye, bizde doğal olmayan ürün satılmaz  diye karşılık verdi. Hatta  tadına bakmamı istedi, aldım tam ağzıma atacaktım,ellerimde bir kırmızılık,biraz çileği ovaladım
ve kırmızının altında yeşil tabaka !?  Sonuçta satıcı üretici değil ki . Al sat. Bunlar pazara nasıl  nerden geliyor, kim denetliyor  sorularını da soramam bu devirde, malum hayati sorun üretebilecek tehlikeli muhabbetlere gidebilir. Helal et
dedim geçtim. . Biraz kış sebzelerinden aldım ve çıktım cuma pazarından.
**
Cumartesi günüde bazı siparişler için  pazara gitmek zorunda kaldım. Baktım başında eşarp,üstünde çiçekli basma entari  yaşlı bir kadın istediğim bir ürünü satıyor,hemen yanına  gittim;
- Abla kilosu ne kadar mantarın?
- 8 milyon kardeşim,ne kadar istiyorsun?
- Abla ben fazla alıcam indirim olur mu?
- Kaç kilo kardeşim,5 kilo alırsan 6,5 milyona olur,
- 6 Lİradan verirsen 10 kilo alırım abla.
- Tamam kardeşim,zaten birazdan yağmur başlıyacak. 
**
Markette kasiyere de bu teklifi yapabilirmisiniz ?
10 kilo aldım 6 liradan. Karşı sebze tezgahında  bulunan sebzeden almam lazımdı ,seslendim.
Abi ne kadar'a veriyorsun ıspanağı? 
- 1,5 kardeşim

-,İndirim yaparsan kalan hepsini alayım .

-Olmaz kardeşim veremem. Haklı  belki de . Kiloda 5o kuruş kazanacak onda gözüm kalmış durumda. Bu mevsimde belli ki biraz pahalı fiyattan aldı ve kurtarmıyor aşağısı.Neyse pazar büyük,  pazarı dolaşmaya devam ettim. Zaten fazla yürümeden  başka bir pazarcı abla denk geldi. Tezgahta ıspanak. Sarı plastik etiketin üzerinde silik ispirtolu kalemle  1 lira  yazıyor  ve neredeyse tezgah silme dolu hiç almamışlar.
- Abla kolay gelsin neden satılmadı bunlar  hayırdır.. az yukarıdaki tezgahta  neredeyse kalmamış hemde 1.5 lira. Yoksa GDO mu bu ?  Yüzüme baktığı anlamı çözemedim..
- Kardeşim millet pahalı sebzeyi doğal sanıyor,pahalıysa doğal olur diyorlar.
- Abla sen üreticimisin peki,
- Ahh be kardeşim bak sadece bu var benim bahçemde  büyüttüğüm (işte aradığım  ürün !) ama diğer ürünlerimi hal'den alıyorum,o yüzden ucuza veremiyorum.
- Anladım Abla,bana 10 kg. verir misin?
- Hemen kardeşim,bekle  büyük poşetlerden  alayım. Elleri nasırlı pazarcı ablam ıspanakları  hızlı hareketlerle torbaya doldururken sordum.
- Eee abla nasıl gidiyor işler nasıl?
- Allah'a şükür işte,ucu ucuna geçiniyoruz.  Derken etrafımda bir anda kalabalık artmaya başladı teyzeler amcalar ellerinde dolu naylonlar  merakla izliyorlar ablayı. birden müşteri çoğaldı. Sabırsız sesler ardarda .
Bana 2kg, bana 1,5kg,bana da versene şuradan 3kg. 
- Abla işlerin açıldı bak,ayağım uğurlu geldi galiba.
- Nerdesin sen kardeşim,sabahtan beri (gülüyor).
Neyse ilk onlara bakmasını istedim,sonra benimkini tarttı. Parayı uzattım tam o sırada yaşlıca bir kadın yaklaştı ve
- Kardeş  75 krş olursa 2 kg alıcam . Tamam kardeşim dedi verdi.  Şaşırdım..daha oradayken başkasına  daha ucuz fiyattan vermek etik miydi şimdi.?
Kadını gönderdikten sonra bana döndü anlamıştı sitemimi..
- Kardeşim yanlış anlama,bu saatten sonra ucuzcular gelir (fakirler) bizde elimizden gelenini bu şekilde yapmak isteriz. Allah kabul etsin yeter. 
Bu sefer daha çok şaşırdım ve duygulandım,karşı tarafı kırmadan,rencide etmeden iyilik yapıyordu. Hepsi yapar mı? Bilemem ama böyle insanlar var hala demek ki.
- Eeee abla yeni yerlere az kaldı,iyi olacak mı  sence. (Bandırma Yeni kapalı pazar yeri)
- Valla kardeşim her güzelin başka derdi var istenilen kiraları çıkarabilmek için bütün ürünlerin üzerine 1 milyon 1,5 milyon eklicez heralde  nasıl olcak bilemiyorum başka çare gözükmüyor. Başını sağa sola çevirerek dolaşanlara baktı. 
O zaman görücem ben şimdi bu fiyatlara pahalı diyenleri  dedi.
Kolay gelsin dedim ve ayrıldım.
 

CANSU AYDOĞAN - BANDIRMA MART 2016