‘Erişte’ Necmi

‘Erişte’ Necmi

Dün akşamüzeri bizim kahveye uğradım.

Rüştü Bey, çay ocağı ile bahçe arasındaki ‘gazete’ masasında Rasin Ağabey’i can kulağı ile

dinliyordu. Lafı bölmemeye çalışarak selam verip yanlarına oturdum.

Rasin Ağabey’in:

“Kur’an-ı Kerim’de af ile ilgili pek çok ayet vardır.

Bu ayetlerde:

Allah’ın af edici olduğu anlatılırken, insanların da af edenlerden olmasını istenir. Kur’an-ı Kerim,

Şura Suresi, 25. Ayetinde:

“Kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve işlediklerinizi bilen O'dur.” derken

Araf Suresi, 199 ayet’te Hz. Muhammed’e:

“Sen af yolunu benimse, iyiliği emret ve cahillerden yüz cevir.” diyor.

Demesi üzerine, iftar beklerken ramazan sohbeti yaptıklarını düşünmüştüm ama değilmiş…

Rüştü Bey, Rasin Ağabey’in masanın üzerindeki eline dostça vurarak:

“Haklısın” dedi. Ve devam etti:

-Cennet ve cehennem olduğuna göre Allah af edebilir demek daha doğru değil mi?

Rasin Ağabey,

“Elbette, Allah tövbeni kabul ederse af eder”

Rüştü Bey,

-Yani: Allah’ın af ediciliği kesindir ama af etmeyebilir. Af edebilir demek daha doğru.”

Rasin Ağabey,

-Kesinlikle! Araf suresinin 199 ayetinden de:

İnsandan, Peygamber üzerinden af yolunu benimsemesi istenmektedir ve zorunluluk yoktur.

Rüştü bey,

“Çok doğru. İnsan kendine yapılanı af eder veya etmez. Hakkını helal eder veya etmez…

Af etmek veya etmemek insanda olduğu gibi toplumlar içinde aynen geçerli.

Milletler, yapılan kötülükleri gördükten veya anladıktan sonra yapanları af etmez, etmemiştir de…

Sayıp dökmenin bir anlamı yok çünkü örnek çok.

Yakın siyasi tarihimize bakalım:

Bir zamanlar toplumu peşinden sürüklemiş siyasi partilerden

Demokrat, Adalet ve Anavatan Partilerine ne olmuş?

Yıllarca ülkenin yönetiminde bulunan bu siyasi partiler şimdi neredeler?

Bu günkü ardılları yüzde kaç oy alıyorlar?”

Rasin Ağabey, gülümseyerek:

-Geçmişi bir kenara bırak dostum, bu güne gel.

-Gelelim… Şahsen ben çok merak ediyorum,

**Ne kadar sınav yapılmışsa hepsinin sorusu çalıp yandaşı ile paylaşanları,

**Sağlık, eğitim, tarım, hayvancılık ve sanayiyi bitme noktasına getirenleri,

**Köşe başında kredi kartı dağıtıp vatandaşı borç batağına çekenleri,

**Saraylarının bahçesinden organik yiyip, toplumu kimyasaldan, zehirden korumayanları,
**Saman, et ithal edip; Antep fıstığı ve baklavayı yurt dışından almayı düşünenleri,

**Vakıf yurtlarında çocukları taciz edenleri kollayıp ‘bir defayla bir şey olmaz’ diyenleri,

**Ülkenin geleceği için canını vermiş şehitleri sınıflandıranları,

**Üniversiteleri bölenleri,

**Şeker fabrikalarını satanları,

**HES ayağına dereleri kurutup, çevreyi yok ederek maden aramaya kalkanları,

**Erken seçim yok deyip baskın seçim kararı alanları,

**Reza Zarrab, “cari açığını kapatıyorum” dediğinde ses çıkarmayanları,

**Milli orduya kumpas kuranları,

**Atatürk demekten çekinen birini Meclis başkanı yapanları,

**‘Haram parayla hacca gidilebilir’ diyenleri,

**Zeytinlikleri imara açanları,

**Lozan’ı revize etmeye kalkanları,

**‘Gazze’ye giderken “bize mi sordun?” diyenleri,

**AB’ye girdik diye güpegündüz havai fişek patlatanları,

**”Ne istediler de, alamadılar” söylemlerini,

**Milliyetçiliği yerlerde sürükleyenleri,

**BOP’den medet umanları,

**Terör örgütü ile aynı masaya oturup, bildiri yayınlayanları,

**Siyasetin önemlisi olup da servetini açıklayamayanları,

**Ülkenin kurucularına ‘ayyaş’ diyebilenleri,

**Kendini hem savcı, hem de hâkim yerine koyanları,

**Ekonomik krizi hafife alarak düzeltilmesi için çaba harcamayanları, Millet af eder mi?

Rasin Ağabey,

-Tarihin yazdıklarına bakarsan af etmez!

Rüştü bey,

-Allah af edebilir ama Millet af etmez.

Ben kalkmak için izin isterken; Vedat, bardakları yıkıyordu. Yanında sürekli şakalaştığı ‘Erişte’

lakaplı Necmi vardı, sordu:

-Köy yumurtalı Erişte, Rüştü Bey’i duydun mu? ‘Millet af etmez!’ diyor.

-Duydum.

-Neymiş?

-Millet affetmezmiş!..

-Etmez ya…