Gazetecilik Toplumda Bellek Oluşturmaktır..Halit Akyol Yazdı

"POLİTİK PSİKOLOJİ" KİTLELERİ KARŞI-DEVRİM SAFLARINA TOPLUYOR MU;
GAZETECİLİK TOPLUMDA BELLEK OLUŞTURMAKTIR…

4-

28 yıldır araştırmacı-yazarlık yapmanın uzmanlaşmasından dolayı konuya vakıf olarak yurtseverleri uyarmayı görev bilmişimdir. Bunun için Burhaniye’de fikir jimnastiği yaptığım bir arkadaşımın tanıdığı olan Halkın Kurtuluşu Partisi MK üyesi psikiyatr Dr. arkadaşımızı bilgilendirdik. Onlarda konunun üzerine eğilerek periodik yayın organları olan Halkın Kurtuluş Yolu gazetesinde güzel bilgilendirici uzun bir yazı yayımladılar. 14 Mayıs 2013 tarihli gazetenin “Obama’dan Tayyip’e: “Saldır Tayyip!” “ adlı makaledeki önemli bölümleri iktibas edeceğiz: ”…Geçen yıl bu CIA operasyonu [Reyhanlı bombalaması. n.b.a.] Hürriyet’te Tolga Tanış’ın haberi ile basına sızmıştı. Tolga Tanış’ın “O Bomba ABD’de Oynanmış” başlığı ve “ABD’nin en önemli 3 düşünce kuruluşu 27 Haziran 2012 tarihinde liberallerin kalesi olarak bilinen Brookings’te bir araya gelerek Suriye kriziyle ilgili savaş oyunu oynadı” alt başlığıyla verilen haber…” de diye devam ediyor. “…liberallerin kalesi Brookings ve Cumhuriyetçilerin toplandığı American Enterprise ile Savaş Çalışmaları Enstitüleri tarafından ortaklaşa yürütüldü… Buna göre bir grup ABD, bir grup Türkiye, bir grup da Suudi Arabistan ekibi oldu. Ve aralarında Pentagon, ABD Dışişleri Bakanlığı ve CIA’de çalışmış Ortadoğu uzmanlarının yer aldığı ekipler, senaryo uyarınca temsil ettikleri ülkeler adına kararlar aldı…bu toplantıyı yöneten de Ortadoğu’daki üstün hizmetleri nedeniyle iki kez ödüllendirilen Kenneth M. Pollack adlı CIA ajanıdır.” “…Amerikan Ordusunun Saha Elkitabı”nda psikolojik harekât (operasyon), “dış hedef kitlenin duygularını, dürtülerini, objektif muhakeme yeteneğini ve sonuçta yabancı hükümetlerin, örgütlerin, grupların ve bireylerin davranışını etkilemeyi amaçlayan seçme bilgi ve işaretler taşıyan planlı operasyonlardır. Tüm psikolojik operasyonların amacı tarafsız, dost ya da düşman yabancı gruplarda ABD’nin ulusal hedeflerini ve askeri görevini destekleyecek duygu, tutum veya beklenen davranışları oluşturmaktır” olarak tanımlanır [Saha Elkitabı FM 3-05.301 (FM 33-1.1) MCRP 3-40.6A. Psychological Operations: Tactics, Techniques and Procedures. Aralık 2003. Sayfa 1-1]…Neymiş?

5.
“Politik Psikolojinin Duayeni”; (yandaş basın böyle anıyor) Prof.Dr. Vamık Volkan’ı. Ama haklı olarak gazete şöyle devam ediyor. “…Halkımızı emperyalist planına, Kürt Sorunu’nun emperyalist çözümüne hazırlıyor. Vamık Volkan, her gittiği yerde emperyalizmin çıkarları doğrultusunda politik psikoloji teknikleri kullanarak ayrışma, bölünme çalışmaları yürüten veya emperyalistlerin planlarının uygulanması için ortam yaratan bir emperyalist uşağı. Estonya, Yugoslavya, Rusya, Gürcistan (Kafkaslar), Filistin, Arnavutluk, Kuweyt, Kıbrıs’da yaptığı gibi…

2009’dan önce Türkiye’de Ekopolitik adlı (Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Derneği. http//www.ekopolitik.org) bir derneğin kurulmasını sağlar (2006). “Türkiye’nin Büyük Çatısı” başlıklı çalıştaylar zincirini başlatır…”…Bu çalışmalar, Politik Psikoloji disiplininin ilkeleri çerçevesinde ve bu alanda dünya çapında bir isim olan Prof.Vamık Volkan’ın danışmanlığında Ekopolitik yöneticileri ve Ekopolitik genç ekibinin katkılarıyla sürdürülmüştür.” (http//www.ekopolitik. org).”

“Mart 2011’de Ekopolitik çatısı altında Politik Psikoloji Masası’nı kuruyorlar. Tabii ki danışman Vamık Volkan. Uyguladığı politika ise Vamık Volkan’ın önerdiği “Ağaç Modeli”. Ağaç Modeli’ni Volkan şöyle tanımlıyor bir söyleşide: “… Aralarında Kürt milliyetçilerin de, Türk dindarlarında olduğu bu kişiler, güvenleri arttıkça çözüm üzerine tarifler çıkarmaya başlıyordu… Dantel gibi işlenerek büyütülen bu paralel çalışmalar yavaş yavaş ve sindirilerek ilerliyordu.” (http//t24.com.tr/haber/prof-vamik-volkan-gelecekte-islam-bagi-hayal-kurtler-kurt-turkler-turk-sef-alacak/227289).

”1980 öncesi faşist ve CIA işbirlikçisi olarak Mehmet-Nazlı Ilıcak’ların gazetesi Tercüman’da başyazar olarak her türlü iğrenç dezinformasyonu yapan ve merhum gazeteci Uğur Mumcu tarafından ünlü “Sakıncasız” piyesinde CIA bağlantısı anlatılan –ki kendisi de bu bağlantılarını dolaylı yoldan yazılarında itiraf eder. Özellikle “Körfez Savaşı” sırasında Riyad makalesi ünlüdür- Güneri Civaoğlu, “sinyal alarak medyatik görevi”ni ifa etme geleneği ile konuyu 23 Mart 2013 tarihli Milliyet gazetesindeki köşesinde “Bakın Kimler Yanyana” başlığıyla gündeme getiriyor.

“ÖCALAN’ın “silahları bırakmak ve silahsız siyaset yapmak zamanıdır” söylemine kadar uzanan psikolojik zemine bir örnek vereyim… Toplantıda 3 kişi yan yana. 1-Seydi Fırat. 1980’de Türkiye’yi terk etmiş, Almanya, Hollanda ve Fransa’da yaşamış. Daha sonra Ortadoğu’ya dönmüş ve PKK’nın Bekaa Vadisi’nde, Kandil dağlarındaki PKK eğitim kamplarında kalmış. PKK siyasi eylemlerinde yer almış. 1999’da PKK’nın Türk yetkililerine teslim olmak üzere gönderdiği 7 PKK’lıdan biri. Türkiye’de 5 yıl cezaevinde kalmış.

…MİT üst yöneticilerinden Cevat Öneş… hedef isimlerden biri olarak görünen Seydi Fırat’ın “öldürülmesi planının” arkasındaki isim. Ve… İkisi aynı toplantıdalar…. Ve de… Mete Yarar… Özel kuvvetlerdeki askeri yetkili pozisyonundan emekliye ayrılmadan önce Türkiye’nin Güneydoğu’sunda görev yapmış…

Seydi Fırat ve Mete yarar, kendilerinden yaşça büyük olan Cevat Öneş’e “ağabey” diye hitap ediyor. Hep birlikte “kanın durması, demokratik sivil çözüm için yol haritası çizme çabasındalar. Ortak akla katkı sunuyorlar….”

(Milliyet. 23 Mart 2013) Buradaki soruları fark edip doğru cevaplar için: “ABD-İzrael Global Devlet Terörü” ile “Devlet Terörü ve Ajan-provokatörler” kitaplarının okunmasını tavsiye ederim. Daha da kapsam isteyenler son çıkan “Globalist karşı-Devrim” kitabıma müracaat edebilir…

LGBT bayrağı gibi “Ağaç”ı olan partiyi “Dantel gibi” işliyorlar değil mi?

***

 

6 -

Makale serimizin başında belirttiğimiz gibi Amerikan emperyalizminin neo-con ekipleri nasıl Pentagon’nun gurusu “Yoda” A.Marshall etrafında toplanmışlarsa, belli ki Amerikan vatandaşı olarak aynı kurumlaşmalara danışmanlık yapmış olan Prof.V.Volkan’da Türkiye’de kendi ekibini yönetmektedir. 2012 Ekim’inde kurulan etnik milliyetçi Halkın Demokrasi Partisi-HDP’nin parti sembolü olan “ağaç”ın da yaratıcısının kim olduğu da ortaya çıkmakta. Amerikan pasaportlu Pentagon-NSA-CIA gurusu, “Dantel gibi” örülen toplantılarının ilkinin de Mersin’de yapılmış olması rastlantı değil elbette–Ocak 2009. Türkiye’nin Büyük Çatısı; Demokratikleşmeye Doğru Türkiye’nin Ağacı, Kürt sorununa yaklaşım tartışılıyor. 2007’de TSK’ya karşı düzmece “Ergenekon Davası” boş yere başlatılmamıştı. Toplantıya katılanlardan bazıları “Tarık Çelenk, Murat Sofuoğlu, Avrupa Türk İslam Birliği Kurucusu ve Başkanı ve eski ülkücü Musa Serdar Çelebi, Murat Belge, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Muhsin Kızılkaya … eski Özel Harp Dairesi subayı Mete Yarar, Seydi Fırat, Altan Tan, Türk Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı Cezmi Bayram, -merhum MİTçi Prof. Mahir Kaynak’ın kızı (n.b.a.)- Prof. Deniz Ülke Arıboğan,…. Yasmina Lokmanoğlu… (http//www.odatv.com 22 Aralık 2010). NATO Stay Behind-Ergenekon’un efendisi, ağabeyi, sağı-solu, mafiası daha “son kullanma tarihi”nin bitmesine zamanı olanlar hep burada… Sonuçta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e verilen 71 öneri ve günümüze kadar bu önerilerin çoğu yaşama geçirildi. “Süreç” yürüyor. “Akil insanlar” projesi yine onun dehası! Baskın Oran, Oral Çalışlar, Can Peker, Tarhan Erdem, Etyen Mahçupyan, Fuat Keyman, Fehmi Koru, Abdurrahman Dilipak, Kürşat Bumin, Ahmet Teşgetiren, Doğu Ergil, Erol Göka, Ali Bayramoğlu, yanında “akillerin akilleri” Ekopolitik başkanı Tarık Çelenk, Murat Belge, Muhsin Kızılkaya, Prof.Deniz Ülke Arıboğan, Avni Özgürel… Volkan’ın yazılarında veya söyleşilerinde üzerinde çok durduğu, sürekli vurguladığı önemli bir nokta da “Yas” ve “Kadın”. Devam ediyor Volkan söyleşisinde: ”40 bin kişi öldü. 40 bin anne var, 40 bin baba var. Kardeşler, akrabalar, arkadaşlar, oldu iki milyon. Devamlı yas tutan bir millet. Ama farkında değiliz. Yasın içinde öfke vardır… Ve doğal olarak bu öfkeyi ifade edemez insanlar. Ancak öfke noter gibidir.” “Kadın hakları ile Kürt meselesini birleştiriyorum.” (Milliyet. 8 Nisan 2013) yani “Analar Ağlamasın” sloganını yaratan aynı hekim. Son kurgusal tezgȃhlarda “Rojava” ve özellikle “Kobane” çığlıkları arasında sanal alemde “genç kadın gerilla” fotoğraflarının ağırlıkta olması, psikolojik bilinçaltında “sekse aç” olan ataerkil feodal din gelenekli Freudik orgazma hasret Kürt/Türk “abaza” erkeklerin “ağaç” ve “dantel” gibi yaygın beğenisini kazanmasının nedenini açıklıyor. Volkan, “Öcalan’ın aklından ne geçtiğini bilmiyorum. Bence 90 yıl geriye gitmiş değildir. Bugün Türkiye’yi idare edenlerle fikir birliği yaptı. Sanki ona güzel bir fikir vermiş birisi var. Bildiğiniz gibi Türkiye’de bir kimlik değişimi oluyor.” Akıl veren belli oldu… Ama duygusal kültürlü özellikle solcu kadınlara doğruları kabul ettirmekte zorlanıyoruz. Emperyalizm “mağdur edebiyatı” üzerinden başarı inşa ediyor… Kesinlikle kimlik değişimi; etnik yalaka, lgbt yalama Amerikancı bir solculuk yaratma projesi…7 -

Türkiye, Amerika İmparatorluğu tarafından kotarılan Globalist hegemonyanın Emperyalist yeni savaş biçimi olan psikolojik savaşın alanı oldu. Daha 1993 yılında hazırlığı başlamış olan Politik Psikoloji taktiklerinin ise 2002 yılından itibaren uygulamaya konduğunu adım adım izlemekteyiz.

Tabi bunun kitle farkında değil. Onlar TV narkoz tüplerinin başında abuk sabuk Amerikan tarzı feodal veya mafiasal dizileri, yarışma programlarını, karı-koca bulma dümenlerini izlerken ya da cep telefonlarına ipnotize olarak zombileşirlerken Global İmparatorluk peşinde olan güç hedefine yürüyor. Tabii onların asıl gizli amacı ulaşılacak hedefe varırken bunu güdüleyen sınıfsal çıkarlarını gizlemek için her türlü entrikayı çevirmek. Yalnız ülkemizde ve dünyada bütün insanlar çalış-tüket-çalış-tüken girdabında köle olmak güdüsü ile yaşamıyor. Kendiliğinden de olsa tepkiler veriyor.

Bunu bellekten silmek için yıllardır kutlatılmayan ve hakkında karalama kampanyaları düzülmüş ve düzülmekte olan 27 Mayıs devrimci darbesinin 53. Yılında 27 Mayıs 2013 şahit olduk. Kendiliğinden ve önceden tasarlanılmamış bir mecraya akan Taksim Gezi Parkı protestosu birden bir “başkaldırı”ya dönüştü. “Gezi Başkaldırısı” olarak birden tek il dışında bütün Türkiye’ye yayıldı. Ardından Dünyada “burası Taksim” sloganı olarak yankılandı. Paniğe kapılan deneyim sahibi güçler bir “duran adam” sayesinde paçayı zor kurtardılar. 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi ve Ayaklanmasının 43. Yılında denetimi sağladılar. Başkaldırıya “dantel gibi” örülen etnik milliyetçiliğin olumsuz tepki vermesi solcu entelektüelleri uyandırmadı.

Onlar hala “yetmez ama evet” ilizyonunun peşinden gitmeye imanlılar. Türkiye’de görev yaparken etnik milliyetçiliği gözlemleyip, yönlendirmiş CIA görevlisi Graham Fuller’in 1990’larda Doğu Avrupalı ve Üçüncü Dünyalı solcu entelektüelleri nasıl ayarttıklarını anlattığı kitabı “Democracy Trap”da (Demokrasi Tuzağı) yazdığı gibi “kapitalizm ve demokrasi Üçüncü Dünyalı entelektüellerin zannettiğinden daha devrimci bir şeydir” diyor. Bunu Marx-Engels’te yazmış dünyanın en çok okunan kitapları listesinde “1 numara” olan ünlü “Komünist Manifesto” kitabında…

Gerçekten CIA bunu renkli-devrimlerle sahneliyor artık. Sağcı ve solcu entelektüeller etnik ve dinci yalakalıklarda birbirleri ile yarışırken bu devrimin aslında bir karşı-devrim olduğunun hala farkında değiller. Çünkü onlar bilimsel araştırmaları değil, edebi duygusal dünyalarda takılıyorlar tam da Pentagon’un gurularının arzu ettiği gibi… Onun için Türkiye’de ve geri bıraktırılmışlıkları gelişen ülkelerde özellikle solcu entelektüeller hızla gericileşiyorlar ve karşı-devrim saflarının gönüllü neferleri oluyorlar. Liberal maske onları korumuyor sadece dangalak yüzlerini geçici bir dönem için saklıyor. Ama doğmakta olan güneş önce maskelerini sonra da kendilerini kavurup yok edeceğinden hiçbir şüphemiz yok. Çünkü tarihin kadavra deposu bunlarla dolu…

“Bu daha başlangıç mücadeleye devam”…

***