Hak Aramada Yasaklar Baskılar Üst Seviyede

Türkye küresEl finans piyasalarıyla paralel olarak büyük bir enflasyon krizine düşerken çalışanlar ve sabit ücretlilerin kazanımları askıya alındı reel ücret bir ayda yarı yarıya düştü.

Ekonomik krizin faturası halka çıkartılırken  işçilerin hak arama mücadelesine yönelik olağanüstü baskılar sürüyor. 
Bursa' nın Orhangazi ilçesinde bulunan Cargill Fabrikası'nda Tekgıda-İş Sendikası'na üye oldukları için işten atılan işçilerin direnişi 178'inci gününde. İşçiler, "Sendika Cargill'e girecek, başka yolu yok" diyor.

Son yirmi yıldan bu yana çalışanların örgütlenmesi üzerine patronlar lehine müthiş  destek verilmesine  farklı çıkar grupları oluşturarak , işçi sınıfını bölme çabaları başarılı olmasına rağmen ekonomik büyüme gerçekleşmedi. Sermaye kesimi  Bütün işçileri  günü kurtarmak için  ekmek can derdine düşmüş bireyler haline getirmeyi başararak meydanlarda hak aramaların önünü kesti.. FABRİKALARDA KURUMLARDA Sendikalaşma, toplusözleşme yapabilme olanaklarını kısıtlarken  eylemsel mücadele bölünerek ortadan kaldırılması başarıldı.

TAŞERON BÖYLE PATLADI.

Devlet sektöründen daha fazla özel sektörde taşeronlaştırma gerçekleşirken  işverenler elde ettikleri yüksek karları  çalışanlarla paylaşmadı ve dış ülkelere transfer etti.  İşçilere kalan sadece  sevimli reklamlarla dayatılan tüketim ürünleri ve başlarını sokacakları  evleri içi nerdeyse ömürlerini bitirecek sürede borçlar altına girmeleri oldu. Kamudaki taşeron işçilerine çarpık kadro verişmiş olsa da, KİT’lerde ve belediyelerde taşeron işçiliği devam ediyor. Özellikle seçim öncesi verilen vaatler seçim sonucu alındıktan sonra tamamen unutulup sümen altına tıldı. İşçiler kendilerini aldatılmış hissetsede iktidarın  umut tacirliğinin inandırıcılığı devam ediyor.  Özel sektörde taşeron adeta işverenler için can simidi emekçiler için tam sömürü düzeni olurken  hakların aranmasında başıboşluk çaresizlik ve teslimiyet üretmeye devam ediyor.

Kaçak yabancılar, mülteci veya yabancı öğrenciler de  düşük ücret, sosyal hak yok, kıdem ve ihbar tazminatı yok, iş güvencesi yok... çoğunda sigorta da yok. Bu şekilde çalışıtırılan yabancı kaçak işçiler, Turizm, tekstil, inşaat, deri-kundura, işportacılık gibi sektörlerde yaygınlaşması nedeniyle Türk işçisinin kazanımlarını da yok etmiş durumda.

 2003’te 4857 sayılı İş Kanunu, “esnek çalışmanın” bütün biçimlerini yasalaştırdı. Çağrı usulü çalışma, uzaktan ve yarı zamanlı çalışma... 2008’de başlayan kriz sonrası, 2011’de uygulamaya sokulan Ulusal istihdam Stratejisi’nin dört temel amacından biri esnek çalışma idi. Her alana, her mevzuat değişikliğine sokuşturuldu. 
 Belirli süre sonra bitecek ve tekrarlanmayacak işlerde türetildi. İş bitince sözleşme kendiliğinden bitiyor, kıdem ve ihbar tazminatı, iş güvencesi olmuyor, işe iade davası açılamıyor. İşverenin en sevdiği çalışma biçimi. Yargı, zorunluluk yokken tekrarlanan sözleşmelerde oyunu bozan kararlar veriyor, sözleşmeyi belirsiz hale çevirince işveren, yargıyı da aşmak, her durumda bu şekilde çalıştırabilmek istiyor. 

4857 sayılı yasa çıkarıldı ve KİRALIK İŞÇİ süreci başlatıldı . Holding bünyesinde ya da şirketler arasında işçi kiralamaya izin verildi. Özel istihdam bürolarının kurulmasına izin verildi Bu gün acımasızca ve hoyratça devam eden tam sömürüye örnek sistemde işçi çalışma bürolarına bağlı olarak ne sendika ne sigorta ne hak arama hakkına sahip olabiliyor. . 2016 sonunda da tek işi işçi kiralamak olan bu şirketlere işçi kiralayabilme izni verdiler. Ulusal İstihdam Stratejisi’nde işsizliği azaltacağı varsayılan kölece çalışma biçimlerinden biri bu idi. Kiralamada ikinci adım İŞKUR’un yapısını ve çalışma biçimini değiştirmek oldu. İŞKUR köle tacirliği merkezine dönüştürüldü. Artık hem özel istihdam bürolarına kuruluş izni veriyor hem de bizzat kendisi işçi kiralıyordu. Kiralamanın adına “Toplum Yararına Çalışma Programı” dediler. Yılda 200 bin işçiyi İŞKUR’dan kiralamaya başladılar. Kriz derinleşiyor. Köle ticaretini andıran kiralama yayılabilir.
 Özel okullarda giderek artan ve Milli Eğitim atamalarının esas tercihi olan “ücretli öğretmenlik”, güvencesiz çalışma biçimi olarak çalışma hayatının merkezinde eyerini alırken  eğitim sendikalarının duyarsızlığı tavan yaptı,Eğitim Sen gibi dinamik sendikaların çalışanların sorunlarından çok daha fazla mezhepsel ve etnik sorunlarla ilgili eylemplanları   hakların aranması ve  eylemsel direnişlerde  büyük bir boşluk yarattı.
 
4857 sayılı yasa, işe yeni giren işçinin deneme süresini iki aya çıkardı. Hatta toplu sözleşmelerle dört aya kadar uzatılabilme fırsatı verdi. 
  Denetimli olarak serbest bırakılan mahkumların, ücret, yol parası ve yemek verilmeden çalıştırılmasıyla başlatılan uygulama, 30 bin kişiye ulaşmasına rağmen hiç bir sosyal güvence içermeyen bir sektör olarak çalışma hayaında yerini almış durumdadır.

BANDIRMA GERÇEK EMEK SERVİSİ