İnsan Doğa Ve Çevre

İNSAN,DOĞA ve ÇEVRE

Yaşadığımız dünyanın radyoaktif elementlerin yarılanma sürecine göre hesaplanan yaşı 4.7 milyar yıldır.

Tüm canlıların bugün yaşama alanı ise 1)su ortamı ve 2) kara yaşama ortamı olarak iki çeşittir.

Biyoloji bilimine göre ilk canlı durgun sularda oluşmuş ve Heterotrof tek hücreli canlıdır (besinini yapamayan) 2.5 - 3.milyar yıl önce sularda birikmiş kimyasal evrim sonucu oluşan organik-inorganik bileşiklerden oluşan tek hücrelilerdir.

Evrim Teorilerine göre bu ''ilkel Heterotroflardan'' ototrof organizmalar , daha sonra da sularda bu OTOTROF (üretici=Bitkisel) organizmaların oluşturduğu 0ksijen gazinin atmosferde birikmesi ve güneş radyasyonu ile 02 den 03=OZON oluşmasıyla (canlıları koruyucu tabaka)''biyolojik patlama '' adı verilen karalara çıkış olmuş ve uzun evrim sürecinde de bugünkü çeşitlilik meydana gelmiştir.

Bu ilklerden beridir Canlılar DOĞAL BİR ÇEVRESEL denge içinde yaşamlarını sürdürürler.İnsanın evrimi ise ancak birkaç milyon yıl öncesine dayanmaktadır bu çevrede ve kara ortamında.Ancak insanda bulunan bazı kalıntı organlar.(örneğin solungaç yarıkları) onun suda yaşayan basit yapılı organızmalardan evrimleştiğini düşündürür kuşkusuz.

İnsanoğlu bilinçle davrandığı ilk anlardan beri DOĞANIN ve ÇEVRENİN herşeyin anası olduğunu öğrenmiştir.Herşey özellikle topraktan gelir ve tekrar toprağa döner.Aşık Veyselin ezgisindeki gibidir tıpkı yaşamın döngüsü..''BENİM SADIK YARİM KARA TOPRAKTIR'' dediği gibidir. İnsan ölür ,mezara konur..ayrıştırıcılar onu parçalar ,yapısındaki emanet maddeler onların bedenine sonra Üretici bitkiler tarafından su ve ışık enerjisi ile bu hammaddeler besinlerimize dönüştürülür. Onların ölümü veya besin olarak tüketilmesiyle diğer canlılara geçer.Yani; BESİN ZİNCİRİ yoluyla tüm canlılar üreticiler -tüketiciler ve ayrıştırıcılar olarak doğal denge içinde yaşarlar.

Gerçekten insanoğlu SUYU-TOPRAĞI ve soluk aldığımız havayı (atmosfer oksijeni) unuttuğu zaman yaşam güçleşir ,hele doğal dengeye .sanayi kirli atıkları vb gibi nedenlerle müdahale edildiği süreçte belkide tıpkı dinozorlar gibi nesli tükenen TÜR konumunu alabilir.Nitekim son yıllardaki bu aşırı ÇEVRE KİRLİLİĞİ bunun habercisi gibidir adeta.
Şair VİNCENT'in dediği gibi.''Gidiyoruz,ama nereye gittiğimizi bilmeden ''

Neden bu konuya değinmek gereksinimini duydum.

Geçen akşam Misakça küyüne giderken yanımdaki arkadaş Bandırma ve GÖNEN çevresindeki insanların KANSER Hastalığı açısından TIP fakültelerinde KIRMIZI ALARM da olduğunu söyler söylemez içim cız etti.Zira Sevgili eşim Şükran Öğretmen de.İsmail Durmaz Öğretmen de,Dr. Halil Ünlü başkan da ve .daha da yaşamını bu vurdumduymazlıkla kaybetmiş nice hemşerim de bu hastalıktan vefat etti. Bandırma yıllarca TOPHİSAR'dan kanserojen ASBESTLİ SU Boruları ile gelen suyu içti. Şehir deterjan atıklarının (zehirli kimyasallar) .sanayi atıklarının denize atılmasıyla ve bu kanserojen maddelerin yukarıda belirttiğim gibi BESİN ZİNCİRİ yoluyla insan bedenine geçtiğini..kent çevresinde bulunan ve asla denetlenmeyen .Doğal çevremizde solunum yaptığımız atmosfere zehirli-kanserojen atıklarını salan sağlıksız sanayi kurumları bunların nedenidir..

Şimdi yerel ve resmi yetkililere sormak gerekir..''İnsan sağlığı bu kadar ucuz mu''.?
Bize yol .fabrika.oyun alanı yapmaya tamam da.

Öncelikle .

SAĞLIĞIMIZI KORUYUN.ÇEVREMİZE DOKUNULMASINI .,ÇEVREMİZİN YOK EDİLMESİNİ..

Engelleyiniz... 

ALİ GÜN -BANDIRMA 28-03-2017