İşte Kapı, İşte Sapı ...

 

 

Süha Oral

“İŞTE KAPI, İŞTE SAPI…”

                    

 

Önümüzdeki haftaya yemin haftası diyebiliriz.

 

Anayasa gereği milletvekilleri yemin ederek göreve başlıyorlar.

Yemin etmezler ise: ‘Yasama’ görevlerini yapamıyorlar.

Bir başka açıdan bakarsak:

On beş yirmi bin lirayı bulan maaşları alamıyor…

“Kıyak” emekli olamıyor…

Aileyi de kapsayan sağlık hizmetinden yararlanamıyor…

Dokunulmazlık zırhına bürünemiyor…

“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diye soramıyor…

Siyasal gücü arkasına alıp “iş” bitiremiyor…

Hava alanında çok önemli kişiler “VİP” salonundan geçemiyor…

Pasaport ve vize muafiyetine sahip olamıyor…

Kısaca, milletvekilliğinin nimetlerinden yararlanamıyorlar.

 

xxx

 

Her işin kendine göre bir başlama adabı var.

Kim, hangi işe yönelse ilk adımı nasıl atacağını bilmeli…

Soralım bakalım:

Hemşireler forma giymeden işbaşı yapabilir mi?

Subaylar üniforma giymeden kıtaya çıkabilir mi?

Şahit olarak yemin etmeden mahkemede ifade verebilir mi?

Tıp öğrencileri Hipokrat yemini etmeden diploma alabilir mi?

Eczacılar, öğretmenler, avukatlar, yeminli mali müşavirler yeminsiz çalışabilir mi?

Yemin etmeden Cumhurbaşkanı olunabilir mi?

 

Xxx

 

Önemlidir.

Allah, ayetlerinde insanların “dikkatini” o konuya çekmek, insanoğlu:

Sözlerini güçlendirmek, güvenilir ve doğru olduğunu ifade etmek için yemin etmiştir.

Yemin edip, söz verip uymamak en azından dürüstlük değildir.

İnsanın kalitesi, tam da bu noktada belirleniyor.

 

Xxx

 

Mazbatasını alıp TBMM’ne gelen seçilmişler biliyorlar ki:

 

Devletin varlığını ve bağımsızlığını…

Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü…

Milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini KORUYACAKLARINA…

 

Hukuka, demokratik ve laik cumhuriyete,

Atatürk ilke ve inkılâplarına BAĞLI KALACAKLARINA…

 

Toplumun huzuru, refahı,

milli dayanışma, adalet,

insan hakları ve temel hürriyetler için:

ANAYASA'YA SADAKATTEN AYRILMAYACAKLARINA…

 

Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran ve

Türkiye cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı,

İnsanlardan oluşan,

BÜYÜK TÜRK MİLLETİ önünde,

 NAMUS VE ŞEREFLERİ ÜZERİNE ANT İÇECEKLERDİR.

 

Xxx

 

Doktorlar, eczacılar, öğretmenler, avukatlardan yeminli mali müşavirlere;

Milletvekillerinden Cumhurbaşkanına kadar herkes için:

Yemin etmek göreve başlamanın kapısı olarak görünüyor.

 

Seçilmişler, bin bir zorlukla kapının önüne kadar geldiler.

Şimdi kapının koluna uzanıp açmak ve göreve başlamak zamanı…

 

Halk tabiri ile anlatmak gerekirse:

“İşte kapı, işte sapı…”

 

Yemininize sadık kalmanız umuduyla…

Başarılar dilerim.

20-06-2015 Bandırma 

 

‘Milli İrade’ konuştu…

“Size tek başına ülkeyi yönetme gücü vermiyorum…” dedi.

Sonuçta:

Türkiye, kaosa sürüklenmekten kurtuldu.

Ana muhalefet oyunu artıramadı ama ülke ‘parti’ devleti olmaktan kurtuldu.

Xxx

Kimin ne kadar milletvekili çıkardığı elbette önemli ama seçimlerde sağduyu kazandı.

Azımsayamayız.

Xxx

Şimdi, ışıklar; göreve gelirken ettiği yemine ‘sadık’ olmadığı iddia edilen, tartışılan Tayyip bey’in üzerinde. Cumhurbaşkanı, ‘Milli İrade’nin apaçık ortaya koyduğu yaklaşımı bir erken seçim macerasına yönlendirir mi bilinmez.

Umalım ki, seçim kanunları değişmeden bu yola gidilmesin.

Ortak akıl hakim olsun ve 12 Eylül’ün yarattığı bu sonuçlardan bir çıkış yolu bulunabilsin.

Aksi halde sonuç fıkradaki durumdan farklı olmayacak…

xxx

Seçim akşamında bu fıkra da neyin nesi der gibisiniz, okuyalım mı?

Ormanlar kralı aslanın hastalık dedikoduları almış yürümüşken, akıl hocası tilkiyi çağırmış:

"Bir şeyler düşün de gücümüzü gösterelim.”

Kolay demiş tilki:

"Şu aşağıdaki patikanın başında duralım, karşımıza ilk çıkanı bir güzel dövün, böylece gücünüzün yerinde olduğunu herkes anlar!"

"İyi de, durup dururken olur mu?”

"O kolay,” demiş tilki:

“Senin niye şapkan yok, der döveriz!"

Gitmişler yolun başına, kısmetlerine tavşan çıkmış, sormuşlar:

"Senin niye şapkan yok!"

Girişmişler, yer misin, yemez misin? Tavşanın kaşı gözü patlamış…

Ertesi gün aslanın önüne yine tavşan çıkınca, adalet damarları kabarmış, tilkiye:

"Yahu, tilki kardeş şapkası yok, diye de dayak atılmaz ki…”

Tilki "Kolay!" demiş:

"Sigara almaya yollarız, ya filtreli alır, ya filtresiz, hangisini almışsa, öbürünü almadı, diye döveriz!"

Öyle de yapmışlar,

"Git bize sigara al, gel!"

Aslanla, tilki keyifli keyifli gülerken, tavşan biraz gittikten sonra dönüp sormuş:

"Affedersiniz, filtreli mi, filtresiz mi?"

Aslan çok bozulmuş "Gel, gel buraya!"

"Senin niye şapkan yok!"