‘Kayyum’un okulu yok, ama parası çok!

 

İpek Koza Holding'in yönetiminin Kayyum’a devredilmesi ülkemizde demokrasi, hukuk devleti ve ekonominin geleceği açısından pek çok vahim problemi beraberinde getireceğiyle ilgili tartışmaları sürerken, bu kez de cemaate yakınlığı öne sürülen Kaynak Holding'e bağlı 19 şirket, 1 vakıf ve 1 derneğe 7 kayyum atanması gündemdeki yerini koruyor.

Hukuktaki ifade şekli 'Kayyım' olan, ancak gündelik dilde ‘Kayyum’ olarak bilinenler, "Belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse" anlamına geliyor. Arapça kökenli olan bu kelimenin İslam'da anlamı ise çok farklı...

İslam’da ‘Kayyum’, “Gökleri, yeri ve herşeyi tutan, herşeyin varlık sahibi olabilmesi için gerekeni veren. Allah'ın 99 isminden biri.” olduğu anlamına da geliyor. Kayyum’un bir diğer anlamı ise "cami hademesi!”

*

Edindiğimiz bilgilere göre, Kayyum atamasını mahkeme yapıyor. Her yargı çevresinde bağlı bulunan yargı komisyonunda bilirkişi ve kayyumlar listesi bulunuyor. Mahkemeler veya Sulh Ceza Hakimlikleri de atayacakları kayyumları bu listeden seçebiliyor. Ancak bu da şart değil, hakim re'sen de atama yapabildiği gibi, kendisinin yaptığı araştırma veya savcılığın önerisi doğrultusunda kayyum ataması yapabilme yetkisine haiz.

Bu açıklamadan benim anladığım, ‘Kayyum’ olmak için herhangi bir okulu bitirmeye de gerek olmadığı, hakimin kararının yeterli olacağı...

Ancak çok önemli bir konusu ise, Kayyum olarak atanan kişinin ise ‘mahkûmiyet almamış’ olması da gerekiyor...

*

Yasada, “Kayyum olarak atanan kişinin ‘mahkûmiyet almamış’ olması da gerekiyor” denmesinden yola çıkarak ve Hürriyet’te yer alan bir habere odaklandığımızda ortaya ilginç bir durum ortaya çıktığına tanık oluyoruz!

Habere göre; Kaynak Holding’e kayyum olarak atanan Aytekin Karahan’ın adı, 2012’de Ankara Emniyeti’nin ‘Kamu İhale Kurumu’na ilişkin operasyonda gündeme geliyor!

Olayın ilginç olan bir başka yönü ise, operasyon sonrası, ‘ihaleye fesat karıştırma’, ‘suç işlemek üzere çete kurma’ suçlamasıyla aralarında Karahan’ın ve KİK bürokratlarının da bulunduğu şüphelilerin Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamalarının devam edilmesi...

Yani aklımın ermediği; ‘örgüt üyesi olmak’, ‘ihaleye fesat karıştırmak’, ‘rüşvet’ suçlamasıyla şüpheli olarak yargılanan Karahan nasıl oluyor da Kaynak Holding’e ‘Kayyum’ olarak atanıyor?

*

Yine kayyum olarak atanan Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) Genel Başkanı ve TİSK Yönetim Kurulu Üyesi İmran Okumuş’un adının ‘17

Aralık soruşturması’ sırasında gündeme gelmesi, Okumuş’un Rıza Sarraf’ın ortağı, İranlı işadamı Babek Zencani ile fotoğraflarının ortaya çıktığı da dikkat çekici...

*

Hiç kimse kusura bakmasın; ekonomist ve hukukçu olmadığım için beni işin hukuki yönü ilgilendirmese de; ‘örgüt üyesi olmak’, ‘ihaleye fesat karıştırmak’, ‘rüşvet’ suçlamasıyla şüpheli olarak yargılanan bir isimle, ‘17 Aralık soruşturması’ nedeniyle gündeme gelen kişinin ‘Kayyum’ olarak atanmaları ve kendilerine ödenen ücretin dudak uçuklatacak düzeyde olmasına da akıl erdiremedim...

Kısaca özetlersek ve anladığımız kadarıyla ‘Kayyumlara’ yapılan işin niteliği, ağırlığı da dikkate alınarak her bir şirket için aylık 5 bin lira ücret takdirine de karar verilmiş...

Yani ‘Kayyumlar’ her şirketten 5 bin TL alacaklar, bir başka değişle, bir ‘Kayyumun’ aylık maaşı 105 bin TL, 7 kayyumun şirketler grubuna aylık maliyeti ise 735 bin TL olacak!