Mutlu Eş = Hayat Güzel 

Mutlu Eş = Hayat Güzel 

Hayatımızı olumlu ya da olumsuz yönde, en çok etkileyen şeylerden biri de muhakkak ikili ilişkilerdir. 

Farkında mısınız, eşiniz veya sevgiliniz mutlu olduğu kadar mutlusunuz sizde. Amerika da buna 'Happy wife, happy life' derler. Yani mutlu eş, mutlu hayat. 

Okuldan vakte kalan zamanlarımda part-time çalıştığım bir bar vardı Chicago'da. Hergün aynı yüzleri görürdüm orda. Hiç evlenmemiş Japon asıllı emekli mühendis Al, gençliğinde oyunculuk yapmış daha sonra çekimler sırasında sakatlanıp bir şirkette yönetici pozisyonunda çalışmaya başlamış, uzun saçlı havalı görüntüsünden emekli iş adamı havasına bürünen Dan, asker emeklisi Afrikan - Amerikan olan Dawen, bunlar bizim sürekli misafirlerimizdi. Hergün uğrar bir kaç kadeh birşeyler içer, biraz politika konuşur , biraz da o gün ne yaptıkları hakkında sohbet eder ayrılırlardı. Al ve Dan hiç evlenmemişler, yalnız yaşıyorlardı. Belki bir iki yüz görme, azda olsa muhabbet etmek, konuşma ihtiyaçlarını gidermek ve kısa bir süreliğine de olsa yalnızlıktan sıyrılmak için her gün uğrarlardı bize.

Diğerlerinden farklı olarak Dawen evliydi, onun daha farklı sorunları vardı. Duvarın boyasının rengi, sehpanın ayağı, kanepenin derisi gibi. Bir kaç telefon görüşmesine şahit oldum. Bilmiyorum neden ama küçük şeyleri büyük problemlere dönüştüren zor bir karısının olduğuna kanaat getirdim. Dawen ise her telefonu kapattığında yüzüme bakarak, ordayken çok duyduğum o sözü söylerdi 'Mutlu eş mutlu hayat'. Haklıydı, huzursuz bir eş varsa orta da sıyrılıp çıktığı evinden, başka bir ortamda olmasına rağmen kaçamıyordu. O yüzden kendi rahatı ve iç huzuru için, uzaklaşmaktan ziyade problemleri çözme ve rahatlatmadan yanaydı çünkü akabinde kendisinin rahatlayacağını biliyordu.

Herşeyde bu boyledir. Ortada, kimden kaynaklandığı önemli değil, bir probleminiz varsa muhtemel yaralarınız var demektir. Bu yüzden, önce kendi mutluluğumuz için değer olgularını koruyarak daha fazla incinmelere izin vermemek gerekir. 'Bana ne, ben haklıyım, onun suçu, burnu sürtünsün, ilk giden ben olmayacağım' gibi ucu önce size dokunup acı verecek, kibir, kin, gurur gibi bize zararlı sıfatları sahiplenmeyelim.

İlişkileri daha sağlıklı hale getirmek için, karşımızdakine özveri ve güven vererek yaklaşmalıyız. Çiftler arasında ki sevgi kadar, sunulan saygı ve hoşgörüyü de fiilleriyle birlikte aktarmamız hayatımızı kolaylaştırmada önemli rol oynar.

Bir de uzun mesafeli ilişkiler var tabi, bunları başarmanın biraz daha zor olduğu. Göz görmeyince gönül unutmaz ama tökezler, şaşırır, paranoyaklaşır. Daha fazla ilgi, sevginin daha açık halini, daha fazla güven ister. Hele ki iç kemiren o soğuk şüphe düşerse kalbe, gönül buz olur. Bu yüzden daha dikkatli, daha sabırlı yaklaşmalı, akıllarda en ufacık bir soru işareti dahi bırakmamalı. 

Mesafe ve zaman uzadıkça soru işaretleri hiçbir yere sığmayacak kadar büyür. Bu tarz ilişkileri idare etmek daha zordur. Diğer taraftanda sabrınız ölçüsünde kolaydırda.

Velhasıl kelam mutlu olmak istiyorsak mutlu etmeli ölmeden önce yaşamak için..

Selma Soybasi