Orada Tutamaz

ORADA TUTAMAZ

Herhangi bir kişi için nasıl biridir, sorusuna şimdilerde:

aidiyetine, mezhebine; partisine, mezun olduğu liseye bakarak

veya

‘fikirlerinden dönme açısı ve hızına’ göre karar veriliyor.

*

Tarafsız olarak aynı kişi hakkında karar verecek siz olsanız, ne yaparsınız?

Sanırım:

Kişinin aynası yaptıklarıdır, …-ceğim, …-cağım gibi laflarına bakılmaz diyerek

başarı ve başarısızlıklarını ortaya koyar, yaptığı olumlu ve olumsuz “şeyleri” ele alırsınız.

Tarafsızlık söz konusu olduğundan,

başarı ve başarısızlıkta matematiksel, analitik;

olumlu ve olumsuzlukta ilkesel ve etik değerlerle ölçüm yaparsınız.

Başarıları ve olumlu sonuçları çoksa bu adam iyi ve tutarlı işler yapabilir dersiniz.

Sonuçta:

Herkesin artıları-eksileri, doğruları yanlışları olsa da:

öyle yanlışlar vardır ki, bütün doğruları götürür;

öğle doğrular vardır ki, bütün yanlışları siler atar.

Çoğu zaman, sonuçtan bir türlü emin olamazsınız…

*

Dikkatinizden kaçmamıştır:

Gazetecilerden,

bilim adamlarından,

politikacılardan,

kanaat önderlerine kadar pek çok ‘aydının’ söyledikleri ile yaptıkları farklılaşıyor.

İyi ve tutarlı işler yapıyor dediklerimiz değişiyor.

İçlerinde, dün eleştirdiklerini değerli bulmaya başlayanlar;

karşı olduklarının, kendi düşünce dünyasına geldiğini belirtenler oluyor.

Hem de:

Artıları-eksileri sayıp dökmeden; yanlış ve doğruları değerlendirmeden…

Dayanaksız ve körlemesine konuşuyorlar.

Bir örnekle anlatmaya çalışırsak:

Otobüsten sağlam insan çıkmamacasına kazalar yapmış şoförün direksiyonda olmasına

aldırmıyorlar.

Üstüne üstlük adamın,

“İsteseniz de, istemeseniz de, ben yılın şoförü olacağım” diye bağırmasına tınmıyor,

“Ne kadar şanslıyız, çok deneyimli süper bir şoförümüz var” diyecek kadar değişebiliyorlar.

*

Bir bildikleri vardır, denebilir. Ancak, bu olan biten:

Değişim mi, dönüşüm mü, takiye mi? Bilemiyoruz, anlamak zor…

Bir süre sonra mutlaka anlaşılır.

Umalım ve dileyelim ki, yanıldıklarını veya kandırıldıklarını tez vakitte anlasınlar;

umalım ve dileyelim ki, çıkarları peşinde olmasınlar!

*

“Bu hamur çok su kaldırır” dediğinizi duyar gibiyim.

En iyisi, sizi sıkmadan bir fıkra ile bitirelim.

Toz toprakta eşelenmekten bıkan hindi, ineğe:

“Şu ağacın en üst dalına çıkmak istiyorum ama hiç gücüm yok” deyince

İnek:

“Neden benim dışkımdan biraz yemiyorsun?

Besin deposudur, sana ağaca çıkabilecek enerjiyi sağlar” önerisinde bulunmuş.

Hindi, düşünür ve ineği haklı bulur.

Biraz dışkı yedikten sonra ağacın alt dallarına atlar.

Ertesi gün biraz daha yer, daha üst dallara tırmanır.

Birkaç gün sonra ağacın en üstüne çıkmayı başarır.

Avdan eli boş dönen çiftçi, ağacın tepesindeki hindiyi görünce önce şaşırır,

“kışt-pişit” diye indirmeye çalışır ama başaramaz.

Sonunda bakar olacak gibi değil hindiyi vurarak ağaçtan düşürür.

Kıssadan hisse:

‘bok’ yemek en üste çıkarabilir ama orada tutamaz.

SÜHA ORAL -BANDIRMA  14-10-2017