‘SELANİKLİ’ DE “EY” DEMİŞTİ…

 

‘SELANİKLİ’ DE “EY” DEMİŞTİ… 

 

‘Kasımpaşalı’, konuşmalarında pek çok kez “Ey” ünlemi kullandı.
“Ey” ile başlayan nidaları salonlarda ve meydanlarda yankılandı.
Örnek çok, hatırlayalım:
Ey Nobel…, Ey Başkan…, Ey Merkel… 
Ey New York Times…
Ey AB…, Ey Batı…
Ey Merkez Bankası…
Ey CHP…, Ey Kılıçdaroğlu…
Ey MHP…, Ey Bahçeli…, Ey Ekmel…
Ey imamlar…
Ey eli kalem tutanlar…
Ey geziciler…

‘Selanikli’ bir kere “Ey” ünlemini kullanmış ve demişti ki:

"EY TÜRK GENÇLİĞİ!

Birinci ödevin Türk bağımsızlığını, 
Türk Cumhuriyetini, sonsuza dek korumak ve savunmaktır.

Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. 
Bu temel, senin en değerli kaynağındır. 

Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, 
seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyecek kötüler bulunacaktır. 

Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan, 
göreve atılmak için: 
İçinde bulunacağın ortamın olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin! 

Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir. 
Bağımsızlığına ve cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, 
bütün dünyada benzeri görülmedik bir yenginin temsilcisi olabilirler. 
Zorla ya da aldatıcı düzenlerle, 
sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, 
bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş, 
bütün orduları dağıtılmış 
ve 
yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir.

Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, 
yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, 
aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hainlik içinde bulunabilirler. 
Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, 
kişisel çıkarlarını, 
yurduna girip yayılmış olan  
düşmanların (dış) siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler.

Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.

Ey Türk geleceğinin genç kuşakları! 
İşte bu ortam ve koşullarda bile ödevin, 
Türk bağımsızlığını ve cumhuriyetini kurtarmaktır.
Gereksindiğin güç, damarlarındaki soylu kanda vardır." (1)

**

Bizler de:
Ey seçmen gençler! 
1 Kasım seçimlerinde bütün siyasi partiler sizden oy istiyor.
Miting alanlarında bombalar patlarken, karanlık oyunların ve
vahşi katliamların hayata geçirildiği günümüzden,
korkusuz yarınlara giden tek yol sandıktan geçiyor.
Akan kanın oy olarak geri dönmesini bekleyenler yanılacaklar.
Seçmen olma görevini yerine getirmek için sandığa giderken:
Lütfen,
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün gençlerden isteğini bir kez daha okuyun.
*
Ülkemizde hükümetler, kurulduğu parti ile isimlendirilmez.
Partiler, aldığı oylarının çokluğuna göre muktedir,
‘Hükümet’ kuracak çoğunlukları varsa iktidar veya iktidar ortağı olurlar.
Hükümetler ise:
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve sıra numarası ile anılırlar.
Hükümet üyelerinin sorumlulukları da müşterektir, 
‘Bakan’ ın ben imzalamamıştım, toplantıda yoktum mazereti olmaz.
63. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Başbakanı, Ahmet Davutoğlu’nun
“Bu hükümet AKP hükümeti değil, seçim hükümetidir” yaklaşımı:
AKP’yi bir kenarda tutmaz, kimseyi de sorumluluktan kurtarmaz.
Bir gazetecinin İçişleri Bakanına yönelik “İstifa edecek misiniz?” sorusuna
Adalet Bakanı gülmez!..
Ayıptır, günahtır; bulunduğu makama, halka ve ölen insanlara saygısızlıktır.

Unutmayın, ‘Selanikli’ sizlere:
Birinci vazifen:
Türk istiklalini, 
Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” diyordu!...
Desek çok mu olur?

 

 

(1) Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun Türkçeleştirdiği şekliyle.