Sizlerde olmasanız halimiz çok harap çok.

Ben çok eskiden yani ''1980- 1990' lı yıllar da  liseden ayrıldıktan sonra köyde bir  kahvehane açtım.

 Köyde sadece yaşlı ihtiyarlar vardı. Elbette serde gençlik var hızlıydım afiliydim . 

Bana bakıp derdiler ki, "dünyaya erken gelmişiz."

***

Şimdi aynı şeyi ben söylüyorum.

Şimdi ki gençlere bakıyorum,  yaşlı dedelerin söylediklerini ben kendime söylüyorum ''Ben dünyaya erken gelmişim''

Bu acı bir şeymi değil mi bilmiyorum.Bildiğim..Dedelerimiz zamanında elektirik bile yoktu onlara göre biz daha şanslıydık. Gaz lambasına bile son anda yetiştim. Çarık giymedim hiç lastikler vardı renkli renkli. Devran böyle her yeni jenerasyon eskileri kıskandıracak.

**

Zaman su gibi akıp geçiyor akarken de acımıyor. Yaşadıklarıma bakınca ne çabuk geçmiş zaman diyorum kendi kendime ve üzülüyorum. Sürekli öteleyerek sonra yaparım dediklerimden de artık vazgeçtim.
Genç beyinlerle yaşlı beyinler uyuşamaz uyuşmamalı. Biz 1980'' kuşağı . Şimdi 21 Yüzyıl kuşağı . Ayak uyduramıyoruz tabii ki. Bi telefonun özelliklerini bile çözmekten aciz kalıyorum. Gençler öylemi neler yapıyorlar o şeytan aletleriyle kafam basmıyor . Genç beyinler  hatta çocuklar çok çabuk adapte  bu teknolojiyi kolayca çözüyorlar . 

**
Bizlerin yapabileceği en iyi şey onları anlamak onların dilinden konuşmak olmalı. Çünkü başka bir yolu yok. Bizim doğrularımızın onlara yanlış gelmesi normal. Yanlışları doğruları sakin ve güzel bir şekilde örnekleriyle  anlatmak  gerekiyorsa da doğruyu anlatayım diyorum bakıyorum beni ikna edip yine işin içinden çıkıyorlar.. Zor bu işler yani.

**

Bizler seksenli yıllarda bugünlere benzer  bir şey görmedik o zamanlar televizyon bile zengin komşudaydı , internet bilgisayarlar  yoktu şimdi ki genç nesil her şeyi anında gözüyle görüyor duyuyor. Görüp duyduğun şey artık ihtiyaç olmuştur ister istemez ve alınmalıdır!!!
En şanlı nesil bana göre şimdiki nesil. 

Çünkü bundan daha fazla beleş yaşam olmaz olamaz da ondan. Biz küçükken parayı ya rüyada ya çıraklık yaparken aldığımız üç otuz harçlıkta görürdük. Şimdi anne babalarda olmayan ve sürekli modeli değişen telefonlardan tut internetler pek çok şey beleşten geldiği gibi sanki mecburiyetmiş gibi  oldu. Çocuğuna son model telefon alamayan anne babalar  vallaha çocuklardan çok üzülür oldu. 

**

Anlatmam gerek yoksa içim rahat etmez . Emeksiz zahmetsiz yaşama alışmak aslında gençlerimize çok kötü bir alışkanlık tembellik hazıra konma alışkanlığı getiriyor.
Bir bakıma  gençlerimizi biz bu hale getirdik, bizler yaşama tutunmak için çok  zahmetler çektik, çile cektik, aman onlar çekmesin diye kıçımızı yırtıyoruz. Aman biz süründük onlar sürünmesin !

İyi de bu doğru mu yanlış mı ?

Ve çocuklarımıza ne isterlerse aldık  her istediğini yaptık, boğazımızdan kıstık üstümüzden başımızdan eksik olsun dedik. Yeter ki onlar rahat etsin diye uygun işler de olsa üstüne konduramadık  çalıştırmadık.

İyi halt ettik. Ediyoruz. Geçenlerde bir gömlek diktiriyim dedim koca Bandırma'da terzi yok dikecek. Bu eğitim sistemi nasıl bir şeyse yanlış şeylerde.

Gençlerimiz her şeyi hazır eline isteyen, çalışmayı sevmeyen  ama yaşantıyı çok seven herseyin en iyisini giyen, en iyisini yemek isteyen , teknolojiyi takip eden en iyi bilgisayarı en iyi telefonu isteyen, en iyi arabayı isteyen, en lüks evi isteyen ,ikide bir açılıp kapanan kafe barlarda toplanıp  adına da  eğlenme koydukları gariplikleri  çok seven bir  selfigençlik haline getirdik.

**
Kısaca gençlerimizi şımarttık anlayacağınız. Söz dinlesin dedik diye  köle istemiyoruz tamam da  mantıklı düşünerek yaşayan sorumluluğunu bilen  bir gençlik istemek yaşlılık emaresimidir ? .

Durum böyle olunca gençlerimiz en kolay yollardan para bulmaya çalışmadan para kazanma yollarına baş vuran bir nesil haline geldi, bununda getirdiği en kötü şeylerin başında ahlaki çöküntü, fuhuşunda ayyuka çıkmasına neden oldu.Bunun örneklerini de haberler le cok net gözler önüne seriyor haliyle tabii ki,bunlara üzülüyor insan. Dizilerde ki ihtişamlı konaklarda ki yaşama özenenler çoğalıyor ve gözü kara evliliğe dalıp romantizm bekleyenler kısa sürede hüsranla karşılaşıyor. 

Ve bu yüzden  evlilikler çok kısa sürüyor . Bandırma herhalde rekor kırıyordur bilmiyorum üniverite araştırısa bileceğiz. Boşanmalar aldı başını gidiyor .Doğuda hala ortaçağ baskısında yaşayan kadınlarımız katlanıyor boşanmalar fazla olmuyor.

**
Türkiye nüfusu  yaşlanıyor evet doğru batı ülkeleri gibi oluyoruz çünkü çocuk büyütmek pahalı.  Çok masraflı. Eskisi gibi  yıka yıka altına ser bezlerle çocuk bakılmıyor. Pahalı mamalar arabalar aksesuarlar eksik olmayacak!  Yok öyle. Benim tuhafıma giden çocuklu boşanmaların durumu . Çocuğu olan genç evliler bile rahatlıkla bu çocuk ne olacak demeden düşünmeden anında boşanıyor,ve arayıp sorulmuyor. Böyle bir sorumsuzluk sürecine girdik.  Baba  ayrıldığı eşinde olan oğlunun ne hali var, nasıl büyüyüp okuyacak hayata atılacak  umursamıyor . Ne çok var çevremde . Çözümü bulmuşlar tabi.

**

Ah babaanneler ,ah anneanneler yani bizim deyişimizle nineler dedeler  sizlerin hakkı nasıl ödenecek!

Yüzlerceniz binlerceniz ana babası boşanmış ayrılmış torunlara  bakarak kol kanat geriyor ömür tüketiyor. Bu ekonomik şartlar çalışanların düşürüldüğü yaşamları bitiren sömürü tuzaklarında tutunacak tek dal siz kaldınız ..

Sizler de olmasanız halimiz çok harap çok.

HAYRETTİN İLDAM - 29/0472016 BANDIRMA