TZOB Başkanı Bayraktar İsyan Etti

TZOB birliği Başkanı Şemsi Bayraktar düzenlediği bir basın toplatısıyla Gıda Tarım ve Hayvancılık bakanı Eşref Fakıbabayı eleştiri yağmuruna tuttu Bayraktarın basın toplatısı mentni şöyledir.             

-Bayraktar’ın basın toplantısı…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Besiye alınan hayvan başına 1000 lira destek verilmelidir.
Hükümetimizden acil bir hamle bekliyoruz”
-“1000 liralık desteğin tutarı 315 milyon dolarda kalır.
İthalata 5 milyar doların üzerinde döviz ödendiğini
düşünürsek, bu paranın çok da büyük olmadığını görürüz”
-“Kurban Bayramı sonrası talepte yaşanan düşme, ‘ette
gümrük vergilerinin indirilmesi, lop et ithali ve anlaşma
yapılacak marketlerde ithal etle ucuz et yedirme’ kararları ve
söylemleri sektörü olumsuz etkilemiştir”
-“Ekim ayında, kırmızı ette üretici fiyatları düşerken,
market fiyatları arttı”
-“Üreticimiz hayvan başına 495 lira 93 kuruş zarar ediyor”
-“Hayvan pazarlarında yaprak kımıldamıyor. Besici
hayvanını satamıyor”
-“Süper ve hipermarketlerin hiçbir sınıra tabi olmadan
açılması, yüzbinlerce esnafımızın dükkan kapatmasına
yol açmıştır. Bu uygulamalar sonucunda, ülkemizde faaliyet
gösteren ve sayıları 50 bine yaklaşan kasap esnafımız
nasıl ayakta kalacaktır?”
-“12 ilde kombinası bulunan ESK, kalan 69 ilde ve
çok sayıda ilçe merkezinde nasıl alım yapacaktır?”
-“ESK’nın, yerli besi hayvanı ile besicilik yapan üreticiyi
ithalata karşı korumak için açıkladığı karkasta kilogram
başına 25 liralık alım fiyatını artırması gerekir”
-“Zincir marketler ithal ucuz et satarsa, kasaplar kırmızı et
satamazsa, üreticimiz hayvanını kime kestirecektir?”
-“Yemde KDV indirimi üreticiye fayda sağlamadı”
-“Sütte üretici 3 yılda 9 kuruş zam alırken, süt ürünlerinin
fiyatı 2 ayda yüzde 20’ye varan oranlarda arttı”
-“Ekim ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı,
yüzde 303,50 ile en fazla kuru kayısıda görüldü.
Kuru kayısıyı yüzde 244,35 ile süt, yüzde 242,97 ile pırasa
izledi”
-“Domates ihracatının önündeki bütün engellerin kaldırılması,
ambargo öncesine dönülmesi için Rusya ile gerekli
girişimler sürdürülmelidir”
 
Ankara – 03.11.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ekim ayında, kırmızı ette üretici fiyatları düşerken, market fiyatlarının arttığını, besiciliğe devam etmesi için en azından hayvan başına 500-600 lira kazanması gereken üreticinin hayvan başına 495 lira 93 kuruş zarar ettiğini bildirerek, “hükümetimizinden acil bir hamle bekliyoruz, besiye alınan hayvan başına 1000 lira destek verilmelidir” dedi.
Bayraktar, Birlik Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, Ekim ylül ayı üretici ve market fiyatlarını, üretici-market fiyatları arasındaki fiyat farkını, ette ve sütte üreticinin yaşadığı sıkıntıları değerlendirdi.
Üretimden tüketime kadar geçen süreçte fiyat konusunda farkındalık oluşturmak, fiyat artışlarının sebeplerini doğru bir şekilde ortaya koymak, haksız kazanç sağlayanları kamuoyuna duyurmayı amaçladıklarını bildiren Bayraktar, “Hedefimiz, tüketicinin ödediği fiyat içinde üreticilerimizin aldığı payı göstermek ve suni fiyat artışlarının önüne geçmektir. Üreticilerimizin içinde bulunduğu durumu siz değerli basın mensuplarımız aracılığıyla bir kez daha dile getirme amacıyla hareket ediyoruz” dedi.
Son iki-üç aydır üretici ve tüketiciyi en fazla ilgilendiren konulardan birinin et ithalatı kararları ile kırmızı et ve süt ürünlerindeki fiyat artışları olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bilindiği gibi 2010 yılından bu yana ülkemiz, besilik, kasaplık, damızlık canlı hayvan ve bu yıl olduğu gibi bazı yıllarda da et ithalatı yapmıştır. Halka tüm illerde ucuza et yedirmek için 81 ilde satış noktası bulunan ve anlaşma yapılan market zincirlerine karkas et temin edileceği, karşılığında kıymanın kilogramının 29 liradan, kuşbaşının ise 31 liradan satışının yapılacağı açıklanmıştır.
 
-Kırmızı ette ekim ayında üretici fiyatları düşerken market fiyatları arttı-
 
Kurban Bayramı sonrası talepte yaşanan düşme, ‘ette gümrük vergilerinin indirilmesi, lop et ithali ve anlaşma yapılacak marketlerde ithal etle ucuz et yedirme’ kararları ve söylemleri sektörü olumsuz etkilemiştir.
Nitekim Ekim ayında, üreticide kuzu eti fiyatı yüzde 4,55 düşüşle 33 lira 62 kuruştan 32 lira 9 kuruşa, dana eti fiyatı yüzde 6,48 gerilemeyle 27 lira 47 kuruştan 25 lira 69 kuruşa inmiştir.
Eylül-Ekim aylarına bakıldığında, hem kuzu hem dana eti fiyatlarındaki 2 aylık düşüş yüzde 8,1’i bulmuştur. Fiyat, iki aylık dönemde, kuzu etinde 34 lira 93 kuruştan 32 lira 9 kuruşa, dana etinde 27 lira 95 kuruştan 25 lira 69 kuruşa gerilemiştir.
Buna karşın markette, Ekim ayında, kuzu eti fiyatı 53 lira 65 kuruşla değişmezken, dana eti fiyatı yüzde 4,01 artışla 40 lira 52 kuruştan 42 lira 14 kuruşa çıkmıştır. Eylül-Ekim aylarında market fiyatları, dana etinde yüzde 0,29, kuzu etinde yüzde 2,98 artmıştır.
 
-“Besici hayvanını satamıyor”-
 
Şu an, üreticide dana etinin ortalama kilogram fiyatı, 25 lira 69 kuruş olsa da bazı illerimizde fiyat 23 liraya kadar düşmüştür. Alıcıların bu fiyatlara bile nazlandığı, daha aşağılara düşürmek için üreticilerle pazarlık yaptığı ya da bu fiyatlardan malı vadeli almaya çalıştığı bilinmektedir. Görüldüğü gibi ithalat üreticide fiyatları düşürmüştür. Buna karşın, ithalata rağmen markette fiyatlar artmıştır. Bunun önlemleri alınmalıdır.”
 
-“ESK yerli hayvan alımında 25 liralık fiyatı artırmalıdır”-
 
Et ve Süt Kurumu’nun yerli besi hayvanı ile besicilik yapan üreticiyi ithalata karşı korumak için açıkladığı karkasta kilogram başına 25 liralık alım fiyatı artırması gerektiğine vurgu yapan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Alım konusuna uygulamada sıkıntılar olabileceğini de düşünüyoruz. Et ve Süt Kurumu’nun 12 ilde kombinası bulunmaktadır. Kalan 69 ilde ve çok sayıda ilçe merkezinde nasıl alım yapacaktır? Bunun nakliye masrafları ne olacaktır? Et ve Süt Kurumu’nun, oluşabilecek arzı karşılayabilecek kapasitesi var mıdır? Bütün bunların ortaya konulması gerekir diye düşünüyoruz.
Bir diğer konu da kasapların durumudur. Süper ve hipermarketlerin hiçbir sınıra tabi olmadan açılması, yüzbinlerce esnafımızın dükkan kapatmasına yol açmıştır. Bu uygulamalar sonucunda, ülkemizde faaliyet gösteren ve sayıları 50 bine yaklaşan kasap esnafımız nasıl ayakta kalacaktır? Zincir marketler ithal ucuz et satarsa, kasaplar kırmızı et satamazsa, üreticimiz hayvanını kime kestirecektir?
 
-Et fiyatlarının düşmesi besi hayvanı ve yem maliyetlerine bağlı-
 
Değerli Basın Mensupları, ülkemizde 2016 yılında 3,9 milyon baş sığır kesilmiştir. Tahminlere göre, 1,5 milyonu yerli, 500 bini ithal besilik hayvanlardan, 950 bin başı kurbanlıklardan oluşmaktadır. Kalanı ise, reforme inek, düve gibi dişi hayvanlar, boğa, öküzlerdir. Ette fiyatların düşmesi besi hayvanı ve yem maliyetlerine bağlıdır. Örneğin, ülkemizde canlı 250 kilogramlık yerli hayvanla 7 ay süreli yapılan bir beside, hayvan alımı 19 lira canlı kilogram fiyatı üzerinden 4 bin 750 liradan yapılmakta, yeme 1889 lira 6 kuruş verilmekte, işçilik, enerji, ilaç, amortisman, işletme finansmanı, ölüm-verim kaybı gibi giderlere de 627 lira 46 kuruş harcanmaktadır. Toplam maliyet 7 bin 266 lira 52 kuruş olarak gerçekleşmektedir.
 
-“Üreticinin hayvan başına zararı 495 lira 93 kuruş”-
 
Üreticimizin karkas kilogram maliyeti 27 lira 57 kuruşu bulmaktadır. Besi sonunda bir hayvandan elde edilen 264 kilogramlık karkas, kilogramı 25 lira 69 kuruştan satıldığında, üreticimiz kilogram başına 1 lira 88 kuruş, toplamda ise 495 lira 93 kuruş zarara uğramaktadır. Sektörde üreticinin besiciliğe devam etmesi için en azından hayvan başına 500-600 lira kazanması gerekir.
Bir hayvanı 7 ay besleyip hayvan başına 500 lira kar eden besicimiz, 10 hayvanı varsa 7 ayda 5 bin lira, ayda 714 lira kazanç elde eder. Asgari ücretin net 1404 lira 6 kuruş olduğunu düşünürsek, bu gelirin de yeterli olmadığını görürüz.”
 
-“Hayvan pazarlarında yaprak kımıldamıyor”-
 
Ziraat Odalarıyla yaptıkları görüşmelerde, hayvan pazarlarında yaprak kımıldamadığın, satışın olmadığının söylendiğini belirten Bayraktar, şöyle konuştu:
“Üreticilerimizin besi hayvanı maliyetinin ithal besi fiyatının üzerinde kaldığı, yem maliyetinin yüksek olduğu, lop et ithali gibi söylemler nedeniyle üreticimizin önünü göremediği anlaşılmaktadır. Bunlardan dolayı besicilerimizin çoğunun ahırına yeniden hayvan koyma konusunda kararsız kaldığı görülmektedir. Üreticilerin bu sorunu çözülemez ve ahırlara hayvan koymalarını teşvik edici acil tedbirler hayata geçirilemeyecek olursa, önümüzdeki dönemde ülkemizde et üretiminin düşmesi, et açığının ve dolayısıyla dışa bağımlılığın artması kaçınılmaz olacaktır. Ülkemizde en sorunlu sektör şu an için et sektörüdür. Sanki üreticimiz besicilikten çok para kazanıyormuş gibi bu yıl besiciye verilen hayvan başına 200 liralık destek kaldırılmıştır. Besi yemi ve besilik hayvan alım maliyetinde kısa zamanda bir düşüş sağlanması mümkün görünmemektedir.
 
-“Besiye alınan hayvan başına 1000 lira destek verilmeli”-
 
2018 Yılı Programı’nda, büyükbaş hayvan varlığının artırılması amacıyla kısa vadeli çözüm olan ithalat yerine, yurtiçinde üretimin sürdürülebilir şekilde geliştirilmesinin önemli görüldüğü belirtilmektedir. Üreticimizin desteğe ihtiyacı vardır. Hükümetimizden bu konuda acil bir hamle bekliyoruz. Besicimizin hayvan başına 495 lirayı geçen zararının telafi edilmesi ve 500 lira dolaylarında bir kazanç sağlayabilmesi için besiye alınan hayvan başına 1000 lira destek verilmelidir. Ahırların boşalmaması, üreticinin besiciliğe devam etmesi için bu gereklidir. Bu destekle hayvancılığa devam etmekte tereddüt eden besicilerimiz de ahırlarına hayvan koymaya başlayacaktır.
 
-1000 liralık desteğin tutarı 315 milyon dolarda kalır-
 
Besi desteği, 2013-2014 yıllarında karkas verimi 190 kilogramı aşan, yerli 1,2 milyon baş hayvana verildi. Bu en yüksek rakamdı. Bu rakam üzerinden gidecek olursak, besiye alınan hayvan başına 1000 liralık besi desteğinin maliyeti 1,2 milyar lirayı bulur. Bunun döviz karşılığı mevcut kurla 315 milyon dolarda kalır. 2011-2016 döneminde 1,9 milyon büyükbaş hayvan ithalatı yapılmıştır.
 
-İthalata 2010’dan bu yana 5 milyar doların üzerinde döviz ödendi-
 
2010 yılından bu yana besilik, kasaplık, damızlık canlı hayvan ve et ithalatına 5 milyar doların üzerinde döviz ödendiğini düşünürsek, bu paranın çok da büyük olmadığını görürüz. Takdir edersiniz ki tüm besi hayvanlarını ithal edip ahıra koymanız mümkün değildir. Dolayısıyla ülke içi kaynakları verimli ve karlı bir üretim yapacak şekilde kullandırmanız gerekmektedir.”
 
-“Kurdaki en ufak dalgalanma üreticilere zam olarak yansıtılmaktadır”-

Hayvancılığı en çok etkileyen bir diğer önemli alanın da yem sektörü olduğunu, bu alanın disipline edilmesi gerektiğini belirten Bayraktar, kurdaki en ufak dalgalanma üreticilere yem fiyatlarında zam olarak yansıtıldığını vurguladı. Üreticilerin en önemli maliyet kaleminin yem olmasına rağmen, bu alanda kalite ve kar marjlarının disipline edilememesinin maliyetleri yükselttiğine dikkati çeken Bayraktar, “bugün herkes tüketicinin yediği et fiyatlarına odaklanmıştır. Sorunun temelinde üreticinin sıkıntıları vardır. Bu sorun çözülmeden üretimin artması, tüketicinin makul fiyatlarla et yemesi imkanı yoktur. Dolar kurunun artmasıyla birlikte yem fabrikaları, zam yapacaklarını dillendirmeye başlamışlardır.
Yemde 2016 yılı başında yüzde 8 olan KDV’nin sıfırlanması üreticimize bir fayda sağlamamıştır. Konuyu Maliye Bakanımız Naci Ağbal’a da görüşmemizde aktardık. Bu KDV indirimi, doğrudan besicimize destek olarak verilmeliydi.
Marketler sattıkları ürünlere kolayca zam yapabilmektedir. Buna karşın üreticiler ne önünü görebilecek üretim yapabilmekte, ne zamlı yem fiyatlarına dur diyebilmekte, ne de üretimin devamlılığı için destek alabilmektedir. Üreticimiz zor durumdadır.

BANDIRMA GERÇEK-SERHAT OZAR