Zenginin Halinden Ne Anlar Fakir !

ZENGİNİN HALİNDEN NE ANLAR FAKİR !

Bir fakir edebiyatı almış yürümüş. Kriz varmış, emekli maaşları yetişmiyormuş, pahalılık can yakıyor, vergiler bunaltıyormuş. Ne vergisi yaa? Ne vergisi? Elektrik, su, doğal gaz, yol v.s v.s . ...Devlet bunları almasın da ne yapsın? Bu değirmen dönecek bir şekilde! Sanki plazaların, otellerin, fabrikaların, iş hanların, lüks arabaların var da; onların vergisini ödemekte zorlanıyorsun! Borcun varsa, uykun kaçıyorsa içersin melisa çayını. Birkaç saat dönersin sağa sola, Ali' den alır, Veli'ye öderim diye bir çözüm bulursun sonunda. Bulamazsan da yorgunluktan sızar kalırsın.... 

Zenginin halini sorsana bir de!

Bak bakalım rahat huzur var mı onda? Bir defa hayatı hep tehlikededir. Ya da; o hep bu korkuyla yaşar. Hırsızlar, paraya sıkışanlar onu kollar. Sen, kapı kilitsiz, cam açık yatarken; zengin ne kapıdaki korumalara, ne geniş kapsamlı kameralara güvenir. Kasa öyle bilindiği gibi güvenli değildir. Profesyonel hırsızlar için açmak, çocuk oyuncağı. En basitinden; sen gider esnaf lokantasında içersin çorbanı, yersin ayak üstü bir dürüm veya simit ayran, doyarsın. Zengin böyle karın doyurmaya kalksa gazetelere manşet olur maazallah. Klas yere gitmek zorundadır O. Bir kahvaltı ister; kuru yemişinden, meyvasına, bilmem kaç çeşit peynirinden, balından, böreğinden, reçelinden pastırmasına, jambonuna neler gelir, neler. Hepsi de yemişsin gibi hesaba geçer. Bir fatura gelir senin maaş bordronu geçmiş.

Bu deste deste dolarlar, kilo kilo altınlar kolay kazanılmamıştır! Hırsızdır , çalmıştır derler. Hırsızlık kolay iş mi? Mesela sen yapabilir misin?Kolaysa sen de çal. Hadi çaldın bir de kılıfına uydurmak var. O çalmaktan da zor.... Eeee çok paran olunca muhasebecilerin olur, avukatların olur. Ne kadar çoksa o kadar iyidir. Onlar birbirini denetler. Korumaların olur. Onlar da bir yandan birbirini kollar , bir yandan zengini korurlar sözde. Onlara da ne kadar güvenebilirsin ki; sonuçta onların da çocukları , aileleri var ,onlar da can taşıyorlar. Bir saldırı anında (Yemişim Abdul Rezzak efendiyi!) deyip kaçmayacağı ne malum. Sen vergi diye sızlanıyorsun ya! Zengin gülüyor senin haline, off çekiyor, yüreği daralıyor kendi vergileri geldikçe aklına. TVlerde, gazetelerde; yokluk sınırı, açlıkla şavaşanlar, üç kuruş parasını alamamış diye bakanlığın önünde bekleşenler. İş için Ankara'ya yürüyenler, tek anlaşılmayan siz misiniz?

Zenginin halinden kim anlasın?

Sen çocuğunu taksit maksit; dört koltuk bir yatak aldın mı evlendirirsin. Bir de orta halli düğün. Oldu da bitti maşallah. Zengin; kızını isteyenin kanını mikroskopla inceleyip ciğer ulturasonunu, beyin tomografisini incelemek zorundadır. Ya kızını isteyenin gözü adamın parasındaysa. Aşk varmış, namuslu adammış hepsi boş. Kız, zengin kocaya gitmeli, gelin varlıklı aileden olmalıdır. Ha beyefendi, yanında başka gözlerin gözdesi bir kadını taşıyabilir. Ona yedirilen para helaldir. Ona ev açılır başkasından olma çocuğu varsa sahip çıkılır, ailesine destek çıkılır. Bunlar zenginliğin olmazsa olmazlarıdır.

Zengin adamın stresten ve aşırı beslenmeden kaynaklanan ciddi sağlık sorunları olur genellikle. Doktorları, ilaçları yurt dışından getirtilir. Hatta kendilerine ait tam teşekküllü bir hastane alırlar. 
Daha ne sıkıntılar var bir bilseniz! Fakirsen, zenginin halinden anlamazsın!

Asıl zavallılar onlardır ama; zavallı bile denmez onlara, bütün sıkıntılarına rağmen gıkları çıkmaz. Bir sürahi ejder suyu ile ayakta durmaya çalışmaları bile suç olur.

ULVİYE KARA AKCOŞ- 29-10-2018 -BANDIRMA