1 Mayıs'tan Sonra Maskeler Bir Kez Daha Düştü

1 MAYIS’TAN SONRA MASKELER BİR KEZ DAHA DÜŞTÜ
Geçtiğimiz günlerde “Marmara Yaşasın Kervanı” Bandırma’yı ziyaret etti. Ziyarete Türkiye İşçi Partisi Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Barış Atay’da katıldı.
Kervanın ziyaret amacı Güney Marmara Dayanışma Platformunun (GMD) hukuksuz ve mutlak tarım alanları üzerindeki Ağır Metal OSB inşaatına yönelik dikkat çekmek olarak özetlenebilir. GMD ilkeli ve karalı tutumu sayesinde Ağır Metal OSB inşaatını ülke gündemine taşımayı başardı ama Bandırma’daki “sözde” çevreci, demokrat, devrimci halkçı derneklere, platformalara, sendikalara, cafe sosyalistlerine ve Bandırma siyasetini dizayn eden profesyonel CHP örgütüne ve eski yeni milletvekillerinin gündemine taşıyamadı. Bu da GMD’nin ayıbı olsun diyelim de GMD’nin mücadelesinin gerisinde kalıp her fırsatta engel olmaya çalışanların ağzına bir parmak bal sürmüş olayım.
Bundan tam bir ay önce Bandırma 1 Mayıs organizasyonuna yönelik olarak yazmış olduğum düşünce ve eleştirilerimden sonra ajanlığımdan AKP’li oluşuma kadar, kimliğimi açıklamaktan utandığıma kadar her türlü hakaret, gözdağı ve seviyesiz sözler sarf edenlerin maskeleri bir kez daha düştü. 
Önce bazı konuları açıklamakta yarar var. Birincisi yerel basının ve siyaseti dizayn etme hevesindeki arkadaşlar basın tarihine bakarsa “mahlas” kullanarak yazan kişinin ilk ben olmadığımı ve son olmayacağını öğrensinler. Tüm dünyada “mahlas” adlarla makaleler, eleştiriler ve kitaplar yazılır. Onlar isimlerinden veya kişiliklerinden utandıkları için bunu yapmaz. Evet, ben de “mahlas” bir isimle yazıyorum. Beni bu işe itende nur içinde yatsın Rahmetli Kadir Galip Aytürk’tür. Sekiz yıldır da yazıyorum.
İkincisi ben Bandırmalı değilim. Bandırma’da hiçbir akrabam yok. Bundan önceki belediye başkanını, Bandırma CHP Milletvekillerinden Namık Havutça’yı, eski yeni pek çok CHP yöneticisini tanırım. Hiç birinden bu güne kadar kişisel bir iş, torpil, ayrımcılık, kolaycılık talebim olmadı. Bundan sonra da olmaz. Yani ben Tarih Bölümü mezunu oğluma veya kızıma, damadıma iş için kurşun askerlik yapmadım. Ha bu arada bu ülkede hangi statüde olursa olsun her bireyin iş olanağına kavuşması, çalışma hakkını elde etmesini ayrımsız isteyen bunun için mücadele edenlerdenim. Ama arka kapıdan dolaşıp AKP’yi yandaşlıkla eleştirenlerin aynı yandaşlığı yapmalarına da karşı çıkarım.
Üçüncüsü, öğrenciliğimden çalışma hayatım boyunca hiçbir güce boyun eğmedim. Hiçbir güç düşüncelerimi açıklamama engel olamadığı gibi hiçbir gücün etkisi veya telkini sonucu kalemşörlük yapmadım. Böyle bir şeyi yaptıracak babayiğitte henüz karşıma çıkmadı. Öyle biri çıkıp şansını denerse de yanıtını alır. Yani AKP de basın danışmanlığı yapıp Bandırma CHP’den kitap için yardım istemedim. 
Ha birde “sınıf sendikacılığının” Bandırma liderlerinin kurşun askerleri vardı. Yok, şunu yapmış, yok bunu yapmış. Ne yani bunları yaptı diye daha sonraki veya bugünkü yanlışlarına hoş mu göreceğiz?  Kısa bir yanıt hakkında sonra maskelerin bir kez daha nasıl düştüğüne dönelim. 
Evet, maskeler düşmüştür. 1 Mayıs’ta emeğin ve emekçinin mücadele gününde kürsüye Tolga Tosun ve Ahmet Akın şova teslim edenler, çevre mücadelesinde ikinci kez gerçek kimliklerini ortaya çıkarmıştır. OSB Temsilcileriyle resim çektirip sosyal medyada mutlu mutlu paylaşanlar, 23 Nisan çocukları gibi ellerinde bayraklarla “flamingoma dokunma” diye koşanlar, toprağı unutup marul fidesi dağıtanlar yerel yönetim eliyle Ağır Metal OSB’cilerine hizmet etmektedir. 
Neden ve nasıl mı? Eğer ki bir kişi, kurum, platform adını ne derseniz deyin, ülkenin son kalan bakir alanlarından olan bütün Güney Marmara Bölgesini yok edecek bir projeye karşı “ama”sız, “lakin”siz, “fakat”sız sesini yükseltemiyor, eylemde birlik sağlayamıyorsa, kimse bana samimiyetten söz etmesin. Kuruluş yıldönümlerinde rakı masalarında bol bol nutuk atıp, marşlar söyleyip, halaylar çekip yerel güçlerle iyi ilişkiler peşinde koşan hiç kimse ama hiç kimse bana demokrasiden, adaletten hukuktan, yurtseverlikten devrimcilikten bahsetmesin. Hani çok okuyan sınıf mücadelesinden, Mustafa Kemal’in Söylev’inden dem vurup övünen arkadaşlar var ya hepsi sınıfta kalmıştır. Rize’deki, Hopa’da ki, Bergama’da ki Ayşe Teyze Mehmet Amca kadar yürekli olamamıştır. 
Onların bütün derdi belli siyasal ve ideolojik etiket sayesinde elde ettikleri konformist küçük burjuva yaşam biçimlerini korumaktır. Dolayısıyla bu ve benzeri oluşumlar birer eylem kaçkını ve fırsatçıdır. Fırsatçıdır çünkü eğer ortada büyüyen ve siyasal rant sağlayacak bir eylem varsa onu sahiplenmenin yollarını aramak ve bulmak en büyük marifetleridir.  
Elbette bu mücadelede Neo Liberal politikaların savunucusu Deva Partisinin, yeni Osmanlıcı Gelecek Partisinin, kuzu postuna bürünmüş İyi Partinin ve kendini sağa atma derdine düşmüş ve Bandırma yerel yönetimi lions ve rotaryenlere teslim etmiş CHP’nin yerel yöneticilerinden bir şey beklemiyorum. Yok aslında birbirlerinden farkları. Parti programına ve Genel Başkanın açıklamalarına aykırı uygulamalar içinde olan Belediye Başkanı, güler yüzlü Başdanışman ve Genel Başkan Yardımcısıyla Balıkesir CHP milletvekillerinin tek derdi bir sonraki seçimde listeye tekrar girmektir. Bu arada kitaplı ve sosyalist eski vekil Sayın Mehmet Tüm’ün de oğlu aracılığıyla OSB’ciler kervanına katıldığını gördük. 
Ağır Metal OSB bölgeye kurulabilir. Rantiye beklentisinde olanlar büyük paralar kazanabilir. Daha lüks arabalar daha lüks villalarda oturabilir. Onlar kazandıklarını sanabilir. Mücadele edenler her zaman kazanamayabilir. Ama unutulmasın ki kananlar her zaman mücadele edenler olmuştur. Bugün “canım köylü de tarlasını satmasaydı” deyip konuyu çarpıtanlar köylü tarlasını satmadı. Bunu söyleyenlerin sayesinde köylünün malına kamulaştırma adıyla el konuldu. İkincisi eğer köylü tarlasını satmak zorunda kaldıysa da yıllardır sürdürülen neo liberal tarım politikalarıyla borç batağına itildiği içindir. 
Bu da böyle biline. 

02-06-2022/CEVDET AYAN /BANDIRMA