Bugün 10 Ocak…Türkiye de yaşanan bir basın olayından dolayı, bugün için ; ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ denilmiş ! Amenna !
Ben, daha önceki Belediye Başkanlarının bir kısmının davetini ve ödülünü (ödül derken abartmayında, ajanda, dolmakalem falan !) alarak, Belediyenin, Gazetecilere verdiği yemeklerin bir kısmına katılmıştım. Ama davetlerde hasbelkader bir iki laf ediyorum diye bir çizildim, pir çizildim… Ve artık o kategoride sayılmıyorum. Bunu BüyükŞehir BALIKESİR fark etmiş olacak ki, üyesi olduğum Balıkesir Gazeteciler Radyo ve Televizyoncular Derneği’nin davetlisi oldum. Bu arada TİTR çokta umurumda değil. Bu sene Balıkesir Atatürk Parkında bulunan GRANDE HAVUZBAŞI’nda, derneğimin verdiği kahvaltıya katıldım. Onurlu bir kahvaltıydı…
Derneğimin verdiği diyorum…dikkat edin…! Balıkesir Belediyesi veya işadamı sponsorların organize ettiği, ( BEDAVA) bir kahvaltı değildi. Öncelikle, kalemini asla satmayan dernek başkanımız Osman YURDUSEV i, bu bakımdan kutlarım. Hatta iki defa kutlarım çünkü, B.Ş Belediye Başkanı sayın Yücel YILMAZ, kahvaltı masrafının B.Ş’e fatura edilmesini istedi ve başkanımız Osman YURDUSEV, bunu da, buradaki YEDİĞİMİZ peynirlerin içinde, çalışmayan… işinden gücünden olan gazeteci emekçilerinin de payı olduğuna atıf yaparak, kendisini ağırladı Belediye ödemesini nazikçe reddetti. ..Masamızda Balıkesir Ticaret Odası ve diğer Odaların Başkanları da, işadamları da vardı…, sanırım onlara da bir mesaj verdi Başkanımız…Çalışmayan gazetecilerin, özel sektörde değerlendirilmesini… zımnen talep etti. Oda başkanlarımız, umarım anlamıştır veya anlamamıştır, bilemem !
Bandırma daki gazetecilik ve gazeteciler ve Belediye ve Siyaset konusuna da geleceğim !
Ama öncelikle GAZETE-Cİ kimdir ? Nedir ? Ne iş yapar ? Böyle bir meslek var mı ? Gazeteciler nasıl kategorize ve elimine edilir ? Gibi soruların, cevabını bulmamız gerekir…
Balıkesir eski garajı TOPLU TAŞIMA MERKEZİ nde dün gece, açlıktan ve soğukta donarak ölen Susurluklu kardeşim Yılmaz’ın haberini yapmayan, yazılarına konu etmeyen ve sorumlulardan hesap sormayan da gazete-ci değildir benim gözümde ! Ve ben soruyorum ; Eyyy Balıkesir’in devleti ve erkanı, garipleri doyuracak ve yatıracak yeriniz ve yaşam mücadelesinde kaybeden gariplerle ilgilenecek bir ekip, ekipmanınız niçin yok ? Bu ölümden, hepiniz sorumlusunuz !
BALIKESİR’de AÇ ve DONARAK ÖLEN YILMAZ kardeşimiz…
Öyle ya ; Belediyelerin Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü diye, bir birimi var ! Ne iş mi yapar ? Şehrindeki basın ve yayınları takip edip, mensuplarını belirler. Gazete ve basınla ve mensuplarıyla olan Belediye ilişkilerini düzenler ve organizasyonlar yapar ! Belediye faaliyet ve hizmetlerinin basına aksetmeyen taraflarını tespit edip basını bilgilendirir. Yani bu Müdürlük, kendini bir tespit makamı olarak görür, veya kendisine tespit ettirilenlerin (şu gazetecidir kaydını yapalım der birisi veya şu gazetedir onunda kaydını yapalım falan der !) noterlik makamıdır… Yani, şehrinde, basın-gazete ve gazete-ci kimdir, bu müdürlük, bilir ve Başkanın gazetecilerle bir derdi veya etkinliği olursa, bu sayın müdürlük, gerekenleri çağırır. Çağrılanlar karizmadır, çağrılanlar liyakatlıdır yani…Hatta çağırır ilan verir, reklam verir, hediyeler verir, para da verir tabii ! Himmet sahibidir bu müdürlük ama makamları kadar ve lütufkardırlar, lütfederlerse davet çıkarırlar…Boş gezenin boş kalfasını, çağırmazlar yani !
Bundan böyle, henüz kesin karar vermedim de, Belediyenin veya onların şemsiyesi altındakilerin, hiç bir faaliyetlerine (davetsiz gidiyordum meclis toplantılarına v.s) katılmayı veya haberlerini yazmayı, yorum yapmayı falan… zinhar düşünmüyorum. Böylesi bölücü ve ayrıştırıcı ve itici davranışlarını, birinin bunların yüzüne vurması lazım !
Öncelikle bu uygulama, siyasi ve yandaş ve dahi… faşist bir uygulamadır arkadaş…Siz kimsiniz ki, GAZETE ve GAZETECİLERİ belirleyip, kategorize ediyorsunuz ?
Gerçek GAZETECİLERİ, basın özgürlüğünü halkın aydınlanmasına ışık olarak kullanan, yazdıklarını namusu sayan gazetecileri, tenzih ediyorum öncelikle !
Ve ben, ‘ GAZETE-Cİ Ramazan NARİN ‘ sıfatını kullanmam… Mektepli değilim, alaylı da değilim bazılarının gözünde…
Adliyeye yazdığı dilekçesinin altına, isim imza açarken, GAZETECİ…………..diye yazan biri de olmadım hiç ! Gazetecilik bir kalıpla açıklanamaz..! İlla gazete sahibi-patron olmak, patronajdan olmak veya illa SARI BASIN Kartı sahibi olmak veya bir gazetenin sigortalı muhabiri, köşe yazarı, fotoğrafçısı, matbaacısı, emekçisi olmak veya mutfakta sokakta dağıtıcısı olmakla…v.d ile bana göre gazeteci olunmaz..! GAZETECİ ; Güçlüden değil, yalaka değil…haklıdan yana tavır alan… Yalanın borazanı değil, hakikatin haklı sesi olan, karanlıkları aydınlatan bir ışık olabilen, Kalemini (3) kuruşa, Onurunu (5) paraya satmayan, oda başkanlarına takla atarak dalkavuk olup bir çorbaya şükranla kaşık sallamayan. Fikri ne ise zikri de o olan, solcu ise sol gözlük, sağcı ise sağ gözlük kullanan, sağa sola yalpalayıp… gerdan kıvırmayan, Halkın ve hakkın safında duran.. fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür, beyni aydın, kalemi-lafzı hitabı güçlü, adil olmaya çalışan, parayı verenin düdüğünü çalmayan, ama çalmayan… hırsız olmayan, cesur kişiler demektir…
Bandırma da, kamu vicdanını rahatsız eden bir konuda yazdığı bir yazıdan dolayı 2 yıl 1 ay hapisle cezalandırılan, geçmişte biri var mı… Bilmiyorum…Ama ben bir yazımdan bu cezaya mahkum olduğum için, artık rahat yazıyorum.
Bandırma Belediyesi Başkanı Tolga Tosun, 10. Ocak ta kendisinin davet ettiği nezih ve seçkin ve de elit ve de liyakatlı !!! gazetecilere konuşurken ; “Yerel Medyayı destekliyoruz. Bandırma Belediyesi olarak, gerek İnternet medyasını, gerekse yazılı basını, desteklemeye özen gösteriyoruz. Seçildiğimizde(9 ay önce), ekonomik nedenlerden dolayı, bazı aksamalar oldu. Ancak bu gün, ekonomik olarak daha iyi noktadayız. O nedenle, Belediye olarak gerek şehrimiz, gerekse bölgemizdeki!! basını desteklemeye devam edeceğiz. Bu destek artarak devam edecektir. ( Basın desteği ve ekonomik rahatlık ?)
Ve devir, ekonomi devri, insanlar açlıktan soğuktan sokaklarda ölüyor, neden Belediyeye ait bir yerde değil de kahvaltı, EKEN OTEL de veriliyor ? Parasal rahatlamanızdan dolayı mı ? Yoksa siz basın mensupları 5 yıldızlı otellere mi layıksınız mesajı veriliyor ?
Oteli de anlayabilirim de ? Yanınızda Belediye Meclis Üyeleri!..Harcadığınız para BANDIRMALILARIN PARASI DEĞİL Mİ ? Kişiye özel gazetecilik yapacaksalar desteklemeyin.
Yoksa, CHP’li gazeteciler diye, bir kategori mi oluşturdunuz ?
Gazete-ci-ler, eğer “para,çıkar karşılığı bir şey üretiyorsalar, SOYTARIDIRLAR ve sahiplerini eğlendirirler sadece..!”
Bandırma Belediyesi olarak, sorunlarınızı çok iyi anlıyorum ve sizleri destekleyeceğimi söyleyerek, gününüzü kutluyorum” demiş ya…orda değildim ama dinleyince ha vallahi ha billahi RÜŞVET GİBİ algıladım bu sözleri…Ne yani, yeterince maddi destek sunmadıklarınız tarafından eleştiriliyordunuz da, şimdi sunacağınız destekler ile eleştirileri ortadan mı kaldıracaksınız ? Basın, parayı alınca susar mı ? Çok yanlış yerden girip, çok yanlış konuşmuşsunuz başkanım ! O sizin özel davet edip EKEN OTEL de ağırladıklarınız eğer maddi destek için gazetecilik yapıyorsalar,yapacaksalar bırakınız… yapmasınlar efendim ! Belediyeniz zaten; aba altından “bak eleştiririm” diyen gazetecilerin kitaplarını bastırıyor bedavaya, kitaplarını tanıtıyor bedavaya…Gazetelerini de mi bedavaya bastıracaksınız yoksa ? Olmamış Tolga Başkan! İsterseniz talimat verin de BASIN-GAZETE-GAZETECİ konularında, bir kursa gitsin Basın Yayın ve Halkla İlişkiler müdürünüz !
YALAKA BASIN deyince insanlar yargılanıyor da, bende YALAKA OLMAYAN BASIN diyeceğim bundan böyle…BASIN YALAKADIR demeyeceğim yani, aman aman !… Ama yüksek sesle BASIN ve GAZETECİ YALAKA DEĞİLDİR ! diye, haykıracağım bundan sonra..! Haaa, illa birilerine YALAKA…deniliyorsa, bilelim ki ; bu söze muhatap olan da, gazeteci değildir !
Fikrim geldi ve bir yazımı hatırladım… ; ENTELEKTÜEL FAHİŞE ! 18/01/2016 da yazmışım…
Nereden mi geliyor işbu Entellektüel Fahişe deyimi ? Solcu, ayni zamanda Karl Marks’ın da arkadaşı olan gazeteci John Swinton,denen şahıs 1880’lerde New York Times’ta yazıyormuş !
Gazete, bir Yahudi tarafından satın alındıktan sonra düzenlenen toplantıda, davetli gazeteciler, basının onuruna ! kadeh kaldırmak üzere kürsüye çağırıyorlar onu. Swinton elindeki kadehiyle kürsüye çıkıyor. Çıt yok.
Ve tarihi cümleler dökülüyor bir bir ağzından…;
“Dünya tarihinin şu anına dek, Amerika’da ‘Özgür, bağımsız basın’ diye bir şey olmamıştır. Bunu siz de biliyorsunuz, biz de…” diye başlıyor sözlerine…
“Hiçbiriniz, düşündüklerinizi olduğu gibi yazmaya cesaret edemezsiniz. Bunu yapmaya kalktığınızda, yazdıklarınızın önceden basılmayacağını bilirsiniz çünkü : Çalıştığım gazete, bana düşüncelerimi özgürce yazmam için değil, tersine yazmamam için bir ücret ödüyor. İçinizde benzer biçimde benzer ücret alan başkaları da vardır. Düşüncelerini açıkça yazacak kadar salak olan herhangi biri, sokakta başka bir iş arıyor olacaktır.” “ Çalıştığım gazetemin herhangi bir sayısında, düşüncelerimi apaçık yazmaya izin verseydim, 24 saat dolmadan… işimden atılırdım. Gazetecilerin işi; gerçeği yok etmek, düpedüz yalan söylemek, saptırmak, kötülemek, servet sahiplerine ve iktidara dalkavukluk etmek, kendi gündelik ekmeği uğruna yurdunu ve soyunu satmaktır. Bunu siz de biliyorsunuz, ben de…!”
“ Öyleyse ; Şimdi burada ‘bağımsız, özgür basının(!) şerefine(!) kadeh kaldırmak…’ saçmalığı da nereden cıktı? Bizler, sahnenin arkasındaki zengin adamların ve emperyalistlerin oyuncakları, ve kullarıyız.
Bizler ipleri çekilince zıplayan oyuncak kuklalarız… Onlar ipleri çekiyorlar ve biz dans ediyoruz. Yeteneklerimiz, olanaklarımız ve yaşamlarımız, hepsi başkalarının malı..! Bizler, entelektüel fahişeleriz.”
Ülkücü komünist, NOGAYTÜRK olarak, bütün ÇALIŞAN (sigortalı ve sarı kartlı ve mesaili ve dahi kuru maaşlı…Bedava çorbaya kaşık sallamayan… GAZETECİLERİN 10-OCAK Gazeteciler gününü kutluyorum arkadaş..!
Bandırma GERÇEK GAZETESİ Köşe yazarı- Balıkesir Gazeteciler Radyo ve Televizyoncular Derneği üyesi
NOGAYTÜRK…10/OCAK/2020