Dç.Dr. Özlem Aydoğan ” Anadolu’da İnsanın Varlığı 1 Milyon Yıl Öncesine Gidiyor”
Bandırma ve yakın çevresi tarih öncesi konu başlıklı panel Bandırma Nikah salonunda gerçekleştirildi.
İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Araştırmacı Dç Dr. Özlem Aydoğan’ın sunumuyla gerçekleştirilen panele yoğun ilgi gösterilirken katılımcıların sorularına yanıt veren Aydoğan bölgede yapılan çalışmalarda elde edilen yaklaşık olarak 9 -11 bin yıl öncesine tarihlenen ağırlıklı olarak yontmataş aletlerden oluşan buluntuların Bandırma ve çevresinin bilinen tarih öncesine dair Neolitik döneme kadar geri gidilebileceğini göstermesinin heyecan verici olduğunu ifade etti.
İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Araştırmacı Doç. Dr. Eylem Özdoğan yönetiminde bir ekip tarafından Bandırma Belediyesinin desteğiyle Manyas Gölü çevresinde 2017 yılında başlayan ve bu yaz sezonunda devam eden yüzey araştırmalarında Neolitik döneme ait olduğuna dair çok sayıda tarihi materyal bulunması üzerine gerçekleştirilen Panel konuşmasına tarih öncesi dönemlerle ilgili bilgileri paylaşarak başlayan Aydoğan 2 yıldan beri bölgede yaptıkları çalışmalarla ilgili özetle şu açıklamalarda bulundu.
” İnsanın geçmişi çok uzun yıllara dayanıyor. Geçmişin evrelerinin hepsinin önemi var. Geçmiş tarihte önemli kırılmalar var bunlardan biri insanın alet yapması ve de deneyimini kendinden sonrakilere iletmesi ve bilgi birikimi sağlanması. İkinci kırılma Neolitik dönem dediğimiz sürecin başlangıcı olan toprağa bağımlılığa geçiş. Ben Neolitik çağı inceleyen bir araştırmacıyım. İnsanlığın tarihi evrimsel süreçlerle birlikte 3 Milyon yıl ve Anadolu’da yaşayan insanın varlığı ise 1 Milyon yıl öncesine gidiyor.
Afrika’dan çıkarak dünyaya yayılan insanın Avrupa ve Asyaya geçiş yolu olarak kullanılan Anadolu önemli bir yer. İlk kez M.Ö.10 binlerde yerleşik toplumlarla karşılaşıyoruz 7 binlerde tam anlamıyla tarımcı oluyorlar,hayvan beslemeye evcilleştirmeye başlıyorlar özellikle Kuzey Mezopotomya’da Güneydoğu Anadolu’da görkemli tapınaklar ortadan kalkıyor ve daha çok yaşamın tarım ve hayvancılıkla sağlandığı köy hayatına rastlıyoruz. Neolitik çağın ortalarında yerleşik çağın başlangıcından 3 bin yıl sonra görülen çanak çömlek benzeri eşyalar M.Ö.7000 ler öncesinde üretilmeye başlıyor ve bu coğrafyada şekilleniyor. Belirlenmiş benzer yaşam alanlarında yoğun bir iletişim var fakat M.Ö.7000 lerden sonra Kuzey Suriye, Orta Anadolu dan itibaren bu yaşam biçimi kendi alanını genişletiyor ve hizli bir etkileşimle buralara Batı Anadolu’ya Bandırma’ya geliyor. Balkanlarda daha Batı da ise keşfedilmiş yeni bir şey yok aynı şekilde cereyan ediyor. Neolitik bir yaşam modeli olarak dünyanın farklı bölgelerinde benzerlikler gözlüyoruz. İşte “Bu nasıl oldu” sorularının yanıtının araştırılmasında Batı Anadolu’ nun önemi ortaya çıkıyor. Neolitik yaşam biçiminin başka bölgelere nasıl aktarıldığını göstermesi bakımından bu çalışmalar önemli. Bizim çalışmalarımızın da ana noktası bu. Marmara çok araştırılmamış bir bölge. Bölge düz ve zor yerler yüzyıllardır tarım için yapılan derin kazılar tahribat yapmış durumda. Mehmet Bozdoğan Hocamızın 70 li yılların sonlarında bölgede ve az da olsa Bandırma’da yaptığı çalışmaları sürdürmek istiyoruz. Her koşulda Batı Anadolu ve Balkanların Neolitik dönem yaşam etkileşimlerinin tespiti için daha sistemli bir malzeme toplamak amacıyla Manyas Gölünün doğusunda kalan kesim Aksakal,Doğa,Kuşcenneti ‘nde Karacabey Ovası olmak üzere yürüyerek bir çalışma yapmayı planladık ve uyguladık, daha önce tespit edilen yerlerden başka yerlerde de yerleşim noktaları olmalı düşüncesiyle hareket ediyoruz,malzeme bulunan yerleri yüzey taraması şeklinde belgeliyoruz.Kayıt altına alıyoruz. Tunç Çağına kadar malzeme yoğunluğu var. Farklı dönemlerde farklı yerlerin yerleşim olarak kullanıldığı muhtemel bir durum.”
Panel sonunda dinleyicilerin sorularına yanıt veren Özlem Aydoğan çalışmalarda elde edilen bulguların kesin bilgisine; Bandırma Arkeoloji Müzesi işbirliğinde üniversite ve laboratuarlarda yapılacak gerekli inceleme ve araştırmalar sonunda ulaşılacağını ifade eden Aydoğan ; Bandırma ve çevresinin şimdiye kadar el atılmayan tarih öncesi geçmişini bilinenden binlerce yıl daha geriye götürerek bununla birlikte Batı Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olduğunu kanıtlıyacak tespitlerin henüz “bilinmeyen ara kesiti “yansıtması açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekti.
Bandırma Müzesi ,Kültür Bakanlığı ve özellikle Bandırma Belediyesi’ nin maddi desteğine teşekkür eden Aydoğan; Türk Tarih Kurumunun da projeye bu yıldan itibaren destek vermeye başladığının altını çizerken bu yılki çalışmaların sona erdiğini ve araştırmalardan çıkan sonuçların olumlu çıkması sonucu ekip çalışmalarının önümüzdeki yıllarda da devam ederek arkeolojik kazıya dönüştürülmesinin amaçlandığını söyledi.
Bölgede bulunan buluntular Bandırma Arkeoloji Müzesine teslim edilerek muhafaza altına alınmış durumda ve yapılan çalışmalar sonucu elde edilen verilere göre aynı yerde sergilenme olanağı sağlanacak..
BANDIRMA GERÇEK – MLEVENTOĞLU