Tufeyli, Arapça kökenli bir sözcüktür. Peşinen söyleyeyim ki, kimse üzerine alınmasın bize de gücenmesin !
Tufeyli, çanak yalayıcı, löpçü, asalak, beleşçi demekmiş. Bu anlamlı iltifata mazhar olmak her babayiğidin yiyeceği nane değil. Bir kere, yukarıdakilerle çok sıkı fıkı olacaksın, yalakalık mesleğini çok iyi bilecek ve ilaveten ağlamasını da bileceksin .
Bu tufeyli mesleği Osmanlı Toplumundan günümüze kadar gelmiştir. Bu meslekte “EMEK” denilen şey hiç yoktur. Hatta “SALLA BAŞINI AL MAAŞINI!” sözündeki baş sallama hareketine bile gerek yok. İnanmazsanız şu öykümüze bir göz atalım :
“Sultan Mahmut bir gün dalkavuğu Sait Efendiye sormuş:
Padişah meraklanmış:
(İnşallah bizim belediye başkanı da meraklanır!)
Sadrazamın İmamının memuriyeti, Şeyhülislamın berberinin memuriyeti, Sait kulunuzun memuriyeti vazifesiz memuriyettir efendim.
Padişah gülmüş:
Sait Efendi:
-Sait kulunuz hoşa gidecek bir nükte yaptı, efendimiz şimdi ihsan buyuracaklar. Böylece üçümüz de VAZİFESİZ MEMURİYETLE geçinip gideriz.”
Öykümüz böyle.
Emek harcamadan, terlemeden, alın teri dökmeden maaş alanlar üzülmesin, bu TUFEYLİLİK mesleği Osmanlılar zamanında da var olduğuna göre, bu konumda olan belediyemiz vazifesiz memuriyetinde bulunanlar, işlerine devam edebilirler!
YAŞAR KIRBIYIK – BANDIRMA 15-04-2019