2020 A.TÜRKEŞ Tekrar Öldü

Öncelikle bilmeliyiz ki ; Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuruluşa götüren, BALIKESİR ALACA MESCİD’de kurulan ve İstiklal Savaşında şerefiyle savaşan Kuvva-yi Milliye, kuruluşu gerçekleştiren ise ; Başkomutan Mustafa Kemal önderliğindeki, M.Ö 209 da kurulan, Türk Silahlı Kuvvetleridir.

Yani devletimiz, bir parti devleti falan değildir.
TSK ; TC Devletinin kuruluşundan sonra ; “Silahlı kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır” şeklinde vazifelendirilmiştir. TSK İç Hizmet Kanunu, Md.35.

Bu madde, TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. Maddesi 2013 yılındaki AKP nin Hükümet ve şimdiki Cumhurbaşkanımız R.Tayyip ERDOĞAN’ın, Başbakan olduğu dönemde, bu maddenin… TSK nin DARBE yapmaya müsait maddesi olduğu gerekçesiyle, yani TSK nin darbe yapmasını önlemek için, TBMM Genel Kurulu’nda “Silahlı kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır” ifadesi, “Silahlı kuvvetlerin vazifesi; yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, TBMM kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır” şeklinde değiştirildi.

Tehditlerin İÇ ve DIŞ diye tasnifi, iç tehlikelerde ne yapacağının belirsiz bırakılması, bazı MHP lilerce yanlış bulundu ve MHP Gurubunca RED oyu verildi. Bazı CHP liler ve Sezgin TANRIKULU ve BDP liler bu değişikliği uygun buldular?.

AKP+CHP+BDP oylarıyla değişiklik kabul edildi ve bugün TSK Genel Kurmay ve Ordu Komutanlarınca değil, bizatihi sayın Cumhurbaşkanı tarafından yönetilmekte ve verilen dış görevler, TSK tarafından yerine getirilmektedir.
1924 Anayasası dahil bütün Anayasalarda, Cumhurbaşkanı TSK’nin Başkomutanıdır da, bu yeterli görülmemiş olacak ki, son referandum ve Anayasal değişikliklerle, ülkemiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye bir sisteme geçti ve bütün kurum ve kuruluşların; yargının, yasamanın, yürütmenin, meclisin, ordunun… tek başkanı, Cumhurbaşkanı oldu.
İmdiii bugüne geleceğim de, mevcudu göstermek için bu bilgiyi verdim.
Çok partiye geçiş için bir anayasa değişikliği yapılmamıştır. Yapılan tek değişiklik Seçim Kanunundadır. Türk tarihinde çok partili döneme geçme tarihi ne askerlerindir ne de sivil siyasetin. Her ne kadar 1946 lar denilse de biliyoruz ki ; çok partili döneme, Osmanlı da ve II. Meşrutiyette geçilmiştir. Anayasa değişmeden, İsmet İNÖNÜ CHP nden ayrılan Celal Bayar, Adnan Menderes , Fuat Köprülü, Tevfik Koraltan birleşip, Demokrat Partiyi kurmuşlar ve çok partili hayata geçtiklerini, 1946 ilan etmişlerdir. 1950 de de, %50 yi geçen bir oy oranı ile iktidar olmuşlardır. Yani çok partili dönem dedikleri dönem bir sivil süreçtir. DP nin 3 seçim dönemi 1960’a kadar iktidarı güçlü iktidar dönemleridir.

1960 27 MAYIS İHTİLALİ ve İHTİLALİN KUDRETLİ ALBAYI A.TÜRKEŞ…

ANEKDOT : 27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı… 27 Mayıs Darbesi/İhtilali sonucu, Millî Birlik Komitesi tarafından, Türkiye’de ilan edilen eski resmî bayram. 3 Nisan 1963 tarihinden 1982 Anayasasının yürürlüğe girmesi 18/03/1981 tarihine kadar, yirmi yıla yakın bir süre, Türkiye’nin resmî bayramlarından biri olarak kutlanmıştır. Bu Bayramlarda ben de öğrenciydim ve pek çoğunda, görevler, okuduğum şiirler yüzünden de öğretmenlerimden ödüller bile aldım…
Dün, 27 MAYIS 1960 yılının mahkemelerinin bulunduğu ve bir Başbakan, iki de bakanın asıldığı YASSIADA nın, “ Demokrasi ve Özgürlükler Adası “ olarak açılış ve töreni vardı. Törenin başında Adayı 5 yıldan beri bu şekle hazırlayan sayın Cumhurbaşkanımız ve yanında da sık sık iltifatlara muhatap edilen MHP Genel Başkanı sayın Devlet BAHÇELİ vardı…Ama, Adnan Menderes i en iyi tanıyan ve Yassıadayı en iyi bilen Hüsamettin CİNDORUK yoktu ?
YENİ YASSIADA….DEMOKRASİ ve ÖZGÜRLÜKLER ADASI

Sayın Cumhurbaşkanımızın, 60 yıldan beri MENDERES siyaset ve geleneğini sürdüren iktidarların yapamadığı şekilde, YASSIADA yı 1960/61 hüviyetinden çıkarmasını, ben de takdir ediyorum. Öyle ya ; bunu, ne Demireller, ne Cindoruklar, ne Çillerler, ne Özallar beceremedi.
Lakin, anlamadıklarıma gelelim ! Ve sayın Cumhurbaşkanının MHP nin kurucu Genel Başkanı Alparslan TÜRKEŞ’e yaptığı övgü-teşekkür ve rahmet okuması ile, sayın Devlet Bahçeli’ye yaptığı teşekkürler… manidardı ! Eniştem beni niye öptü ?
TÜRKEŞ e okunan rahmet !
İlk sorum sayın Devlet Bahçeli’ye ; 27 Mayıslarda, 27 Mayısın Bayram olduğu yıllarda TÜRKEŞ, Türkeş’in yardımcısı ve eski Gümrük ve Tekel Bakanı efsane isim, Gün SAZAK’ ın öldürülmesinden sonraki 27 Mayıslarda TÜRKEŞ ve MHP, sonra da Devlet BAHÇELİ ne yapıyordu……. ? Ben 27 Mayıslarda sayın Türkeş’i, Eskişehir de SAZAK Köyünde görüyordum da…sayın Bahçeli’de o geleneği sürdürüyordu da, bu sene ne oldu da, R.Tayyip Erdoğan-Devlet Bahçeli 27 Mayısa, başka bir anlam verdiler ? Gün SAZAK, ismen anılmadı bile ! Oysa, çok değil… bir hafta önce, Meclis Başkanı, 27 Mayısa atfen, TÜRKEŞ için ÇETECİ bile demişken üstelik ! Yassıada törenine katılan bütün siyasetçilerin, bütün bürokratların geçmişine bir bakalım Allah aşkına, lillah aşkına ! Hangisi 27 Mayıslarda TÜRKEŞ e rahmet okumuş ! Ve, katıldığınız tören ile, lanetlediğiniz darbeciler ile gözükürken, sürekli TÜRKEŞ in 27 Mayıs konuşması veriliyordu da, hiç mi gocunmadınız mı acaba ?
ALBAY ALPARSLAN TÜRKEŞ
Peki ; Alparslan TÜRKEŞ kimdi ? 27 Mayıs İhtilalinin kudretli ALBAYI !

Öyle değil mi ?
1960 Yılına giden süreci ve 1960’a özetle bir gelelim de, 27 Mayısı ister İHTİLAL, ister DARBE olarak kabul edelim ama, günün analitiğini doğru çıkaralım…
Başbuğ ATATÜRK ün kurduğu CHP, solcu falan değildi de.. Ayrılan DP liler onu solcu, kendilerini sağcı yaptılar ve 1950 seçimlerinde, Adnan MENDERES’ i Başbakan yaparak, güçlü bir hükümet kurdular mı ? Kurdular…
İHTİLALE GİDEN YOLDA, DÖŞENEN TAŞLAR…

27 Mayısı çözümlerken, AMERİKANCILIK olayına dikkat edelim de…
Lafa geldi mi, DP ve Adnan MENDERES Amerikancıydı ve Atatürk ilke ve inkilaplarına aykırı çalışmıştı..! Lafa geldi mi, Alparslan TÜRKEŞ de Amerikancıydı ve o da ; Natocuyuz, Centocuyuz demişti ve Amerika’ya gidip gelen siyasilerden biri olarak, CKPM yi MHP ye çevirmişti de….Arkadaş bir Amerikancı, diğer Amerikancıya karşı, niçin darbe yapar ?
Veya 12 Eylül…Kenan EVREN de bir Amerikancıydı değil mi ? Peki kendi sınıf arkadaşı TÜRKEŞ i hapse atıp, idamla niçin yargıladı dersiniz ?
Veya ; kaç defa yazdım. Amerikan B.Elçisinin ve konsolosunun nezaretinde, Av. Münci İnci’nin evinde yapılan toplantı da, TÜRKEŞ in oğlunun ne işi vardı ve neden TAYYİP ERDOĞAN BU ÜLKEYE BAŞBAKAN OLACAK diye bir karar alınmıştı ?
En iyisi siz kendinizi sorgulayın arkadaş…Amerikancı mısınız ?

27 MAYISA GİDEN SÜREÇ ve KRONOLOJİ ;

  • 16 Haziran 1950- DP iktidarının ilk icraatı, Türkçe okunan ezanın tekrar Arapça okunmasını sağladı.
  • 3 Aralık 1950- Arap harfleriyle eğitim yapan dershanelere izin verildi. İlkokullara Dindersi konuldu.
  • 4 Kasım 1951 – İlkokulların ders programlarına din dersi konuldu. Halkevlerine el konuldu.
  • 9 Ekim 1951- Devlet iç borçları 2 milyar 565 milyon liraya yükseldi.
  • 5 Haziran 1952 – Lozan Antlaşmasına göre Fener Rum Patrikhanesi’nin başındaki kişinin Türk vatandaşı olması gerekir. Bu ilke ilk kez ABD’den uçakla gönderilen Athenagoras’ın Türkiye’ye sokulması ile ihlal edildi. Başbakan Menderes Athenagoras’ı ziyaret etti.
  • 8 Ekim 1952 – Balıkesir’e giden CHP lideri İnönü’yü, Vali kent dışında karşılayarak, kente girmemesini, girerse olaylar çıkabileceğini ve kendisinin sorumluluk almayacağını belirtti. İnönü, Balıkesir gezisinden vazgeçti.
  • 24 Aralık 1952 – Anayasada bulunan Türkçe kelimeler yerine Osmanlıca kelimeler kullandı. Bakanlık yerine, Vekalet kullanılmaya başlandı. Genelkurmay Başkanlığı’nın adı “Erkan-ı Harbiye-yi Umumi Reisliği” şeklinde değiştirildi .
  • 21 Ocak 1953 – Petrollerimizin işletilmesiyle ilgili ilk anlaşma bir ABD şirketiyle yapıldı.
  • 21 Temmuz 1953 – Profesörlerin politika ile uğraşmalarını yasaklayan kanun kabul edildi.
  • 27 Ocak 1954 – Köy Enstitüleri kapatıldı.
  • 7 Mart 1954 – Petrol işletmeciliğini yabancı sermayeye açan ve MaxBall adlı bir yabancının hazırladığı Petrol Yasası Meclis’te kabul edildi.
  • 8 Mart 1954 – Basını sıkı kontrol altına alan ve basın suçlarına yönelik cezaları yükselten Basın Kanunu kabul edildi. Hakaret suçuyla yargılananlara iddialarını mahkemede ispat hakkı tanınması isteği reddedildi.
  • 2 Mayıs 1954 – GENEL SEÇİMLER YAPILDI. Oyların % 57,6’sını alan Demokrat Parti, 503 sandalye kazanırken, % 35,4 oy alan CHP, sadece 31 milletvekili çıkarabildi.
  • 30 Mayıs 1954 – Osman Bölükbaşı’nı seçen Kırşehir, ceza olarak il olmaktan çıkarılıp ilçe yapıldı.
  • 14 Haziran 1954- Seçimlerde CHP’ye oy veren Malatya ceza amacıyla bölünerek Adıyaman ili kuruldu.
  • 21 Haziran 1954- Demokrat Parti kendi kadrolarını kurmak için devlette tasfiyeye yöneldi.
  • 7 Ağustos 1954- Millet gazetesi sahibi Fuat Arna, Adnan Menderes’e hakaret ettiği için tutuklandı.
  • 18 Ağustos 1954- Millet gazetesi yazarı Nurettin Ardıçoğlu ile yazı işleri müdürü Hüsnü Söylemezoğlu gazetede çıkan bir yazıdan dolayı 7’şer ay hapis cezasına çarptırıldılar.
  • 23 Eylül 1954 – Hüseyin Cahit Yalçın, Cemal Sağlam, İbrahim Cüceoğlu hapis cezası aldılar.
  • 1 Aralık 1954 – Hüseyin Cahit Yalçın, Hükümetin hakaret ettiği gerekçesiyle. 26 ay hapse mahkûm edildi ve 79 yaşında hapse girdi.
  • 8 Nisan 1955 – Döviz bulunamadığı için kahve ithalatı yapılamadı. İstanbul’da hane başına 100 gram kahve dağıtımına başlandı. Kahve alanlar, muhtarların hazırladığı listeleri imzaladı.
  • 20 Mayıs 1955 – Akis dergisi yazı işleri müdürü Cüneyt Arcayürek tutuklandı.
  • 23 Haziran 1955 – Hükümete muhalif Akis Dergisi’nin yazı işleri müdürü Cüneyt Arcayürek “Hükümetin nüfuzunu kıracak neşriyat yapması ve bu suçu işlemekte devam etmesi ihtimalinin bulunması” gerekçesiyle 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
  • 20 Temmuz 1955 – Polis CHP Isparta İl Kongresini dağıttı. Kasım Gülek kürsüden indirildi.
  • 5 Ağustos 1955 – Karadeniz gezisine çıkmış olan CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, Sinop’ta tutuklanarak İstanbul’a getirildi ve bir gün hapiste kaldı.
  • 5 Eylül 1955 – Ekspres Gazetesi’nde Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba atıldığı haberi yayınlandı.
  • 6 Eylül 1955 – Atatürk’ün evine bomba atıldığı haberi üzerine, çok önceden planlanan gösteriler, kısa zamanda Rum vatandaşların işyeri ve evlerine yönelik yağmaya dönüştü.
  • 7 Eylül 1955 – Hükümet bu olayları muhaliflerinin üzerine yıkmak, onlardan da kurtulmak amacıyla olayları komünistler tezgahladı söylemiyle İdam talebiyle yargılanması öngörülen bu kişiler arasında Aziz Nesin, Kemal Tahir, Dr. Can Boratav, Asım Besirci, Hasan İzzettin Dinamo da bulunuyordu.
  • 16 Eylül 1955 – Sabah Postası gazetesi kapatıldı yazı işleri müdürü Orhan Rahmi Gökçe tutuklandı.
  • 19 Eylül 1955 – Muhalif yayınlarından dolayı Ankara’da Ulus Gazetesi süresiz kapatıldı.
  • 15 Ekim 1955 – ISPAT HAKKI KALDIRILDI. Siyasiler hakkında bir iddia ileri sürenler hakaret suçuyla yargılanıp mahkûm olmaktaydılar. Yargılanan kişinin ispat hakkı kaldırıldı.
  • 8 Şubat 1956 – Ekonomik sıkıntılar nedeniyle gazetelerin sayfaları 6’ya indirildi.
  • 2 Mart 1956 -Cumhurbaşkanına hakaretten gazeteci Şinasi Nahit Berker 1 yıl hapse mahkûm oldu.
  • 8 Nisan 1956 – Başbakan Adnan Menderes , muhalefeti, “SİYASİ SAPIKLIK, SAHTE İHTİLALCİLİK, İNKARCILIK, ADİ VE ALÇAK İFTİRACILIK, SAHTE HÜRRİYETÇİLİK VE TEDHİŞÇİLİK”LE SUÇLADI.
  • 31 Mayıs 1956 – CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, “Adım adım mutlakıyete gidiyoruz ” dedi.
  • 14 Haziran 1956 – CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, TBMM’nin manevi şahsına hakaret ettiği gerekçesiyle 1 yıl hapse ve 4 ay Bursa’da ikamete mahkûm oldu.
  • 13 Ağustos 1956 – Bakanlar Kurulunca ortaokullarda din dersi okutulmasına karar verildi.
  • 28 Eylül 1956 – PARASIZLIKTAN MALİYE, İSTANBUL’DA HAZİNEYE AİT 10 BİN ARSA VE 500 BİNAYI SATIŞA ÇIKARDI.
  • 11 Mayıs 1957 – Gazeteci Nusret Safa Coşkun ve Rıfat Ekinci birer yıl hapse mahkûm oldular.
  • 19 Mayıs 1957 – Kayseri’de halka yaptığı açıklamada Menderes, DP’nin iktidarda olduğu yedi yıl içinde 15.000 YENİ CAMİ İNŞA ETTİK dedi.
  • 2 Temmuz 1957 – CMP Genel Başkanı ve Kırşehir Milletvekili Osman Bölükbaşı tutuklandı.
  • 6 Temmuz 1957 – Hükümet, İstanbul Gazeteciler Sendikası’nı bir süre için kapattı.
  • 20 Ekim 1957 – Menderes Adana’da yaptığı seçim konuşmasında “İSTANBUL’U İKİNCİ BİR MEKKE, EYÜP SULTAN CAMİİNİ DE İKİNCİ BİR KÂBE YAPACAĞIZ” DEDİ.
  • 27 Ekim 1957 – GENEL SEÇİMLER YAPILDI. Oyların % 47,9’unu alan DP 424, % 41,1’ini alan CHP: 178. Toplam 610 milletvekili seçildi.
  • 27 Ekim 1957 – Seçim sonuçları tartışmalara neden olmuş. En vahim olaylar Gaziantep’te yaşanmış, seçimi ilkönce CHP’nin kazandığı ilan edilmiş, sonra bu karar değiştirilmiştir. Bu olayın yarattığı tepkiler üzerine kentin üstünde askeri uçaklar uçuruldu.
  • 29 Ekim 1957 – Seçim günü Mersin’de bir CHP’linin öldürülmesi olayına yayın yasağı konuldu.
  • 1 Kasım 1957 – Yeni meclisin toplanacağı bugün halkın tepkisinden çekinen iktidar başta meclisin çevresini tanklarla çevirmek dahil kentin tüm önemli noktalarına askerî birlikler yerleştirdi.
  • 10 Mart 1958 – DEMOKRAT PARTİ ÖRGÜTLERİNİN RAMAZAN AYI BOYUNCA CAMİLERDE DÜZENLEDİĞİ MEVLİTLERİN PROPAGANDA AMACIYLA DEVLET RADYOSUNDAN NAKLEN YAYINI UYGULAMASI BAŞLATILDI.
  • 30 Nisan 1958 – Et sıkıntısını gidermek için Yeni Zelanda’dan koyun eti dışalımı yapıldı.
  • 19 Temmuz 1958 – Nükleer silah taşıyan ABD uçakları İncirlik üssüne indi.
  • 2 Ağustos 1958- IMF önerisiyle, Cumhuriyet tarihinin en yüksek orandaki devalüasyonu yapıldı. 1 dolar 2,80 TL’den 9 TL’ye çıkarıldı. Devalüasyon oranı yüzde 221 oldu.
  • 4 Ağustos 1958 – IMF’den ilk borç alındı. IMF Türkiye’ye 250 milyon dolar kredi verdi.
  • 6 Eylül 1958 – Başbakan Adnan Menderes, “İdam sehpalarında can verenlerden ders alsalar ya…” diyerek muhalefeti tehdit etti.
  • 7 Eylül 1958 – CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, “Sehpalar kurulursa nasıl işleyeceğini kimse bilemez” diyerek başbakana cevap verdi.
  • 21 Eylül 1958 – Başbakan Menderes, CHP’nin parti olmadığını, İsmet İnönü’nün siyaseti bırakması gerektiğini, basının istediğini yazamayacağını söyledi.
  • 22 Eylül 1958 – İnönü, “Demokrasiye paydos demeye Demokrat Parti genel başkanının gücü yetmeyecektir” şeklinde cevap verdi.
  • 12 Ekim 1958 – Başbakan Adnan Menderes yurttaşlara muhalefetin kin ve husumet cephesine karşı bir “ Vatan Cephesi “kurmaları çağrısında bulundu. Vatan Cephesine katılanların ismi saatlerce radyolarda okunurdu.
  • 19 Ekim 1958 – Başbakan Menderes, Said-i Nursî’nin yaşadığı Emirdağ’da Nurcular tarafından hilafet ve saltanatı temsil eden iki tuğralı, yeşil bayrak açılarak karşılandı. Menderes Risale-i Nurların ilk kez serbestçe basılması için talimat vermiş ve kâğıt tahsisi yaptı.
  • 30 Kasım 1958 – DP hükümeti Adalet Bakanı Esat Budakoğlu açıkladı.İlk sekiz yıllık hükümet dönemi içerisinde 811 gazeteciye toplam 57 yıl hapis cezası verilmiş olduğunu açıkladı.
  • 20 Şubat 1959 – Uçak kazasından kurtulmuş olması nedeniyle taraftarları arasında adeta EVLİYA MERTEBSİNDE kabul edilen Menderes Eyüp Sultan’a gitti, yanında büyük bir kalabalıkla türbede dua etti, dağıtılmak üzere resimler çektirdi.
  • 2 Mart 1959 – Müsteşarı Ahmet Salih Korur, Eyüp Sultan Cami’sinin avlusunda büyük bir iftar yemeği verdi.
  • 30 Nisan 1959 – İsmet İnönü’nün Uşak gezisinde olaylar çıktı. İnönü’nün Kurtuluş Savaşı’nda karargâh olarak kullandığı evi ziyaret etmesi, Uşak Valisi tarafından önlenmek istendi. Valinin bu yasadışı buyruğunu kabul etmeyen Emniyet Müdürü ve Jandarma Komutanı aynı gün görevden alındılar. Polis, halkı dağıtmak için göz yaşartıcı bomba kullandı.
  • 7 Kasım 1959 – CMP lideri Osman Bölükbaşı 10 ay hapse mahkûm oldu.
  • 23 Ekim 1960- DEMOKRAT PARTİ İKTİDARINDA OKUMA YAZMA BİLENLER YÜZDE 41’DEN YÜZDE 39’A DÜŞTÜ.
  • 5 Ocak 1960 – Mersin’e gitmekte olan Menderes’in önüne Tarsus’ta elinde kasap bıçağı olan Ali Bayat adlı bir şahıs çıktı ve BACAKLARININ ARASINA SIKIŞTIRMIŞ OLDUĞU BEŞ YAŞINDAKİ ÇOCUĞU GÖSTEREREK “UÇAK KAZASINDAN KURTULDUĞUNUZ İÇİN OĞLUMU SİZE KURBAN EDECEĞİM” dedi, son anda engellendi.
  • 5 Ocak 1960- Said-i Nursî’nin doğu illeri valilerine yazdığı bir mektup yazdı. Şark bölgesinde komünistliği, 60 bin Nursî sayesinde önlemekteyim. Nasıl ki Arapça ezan okutturduk ve bu sayede Müslümanları Demokrat Parti cephesinde topladığımız malumunuzdur. Şimdi de dağıttığımız bu Risale-i Nurlarla komünizmle ve masonlukla savaşacağız. ( Said-i Nursi veya KÜRDİ…Bugün Terör hareketi saydığımız FETULLAH GÜLEN hareketini ‘FETÖ’ yaratmıştır.)
  • 12 Nisan 1960- DP Grubu yayımladığı bildiri ile CHP’yi silahlı ve tertipli ayaklanmalar hazırlamakla, bir kısım basını da bunu yalan ve çarpıtılmış haberlerle desteklemekle suçladı.
  • 18 Nisan 1960- CHP’nin orduyla birlikte hareket ettiği ve bir ihtilal peşinde olduğunu düşünen Demokrat Parti, bu iddiaları araştırması için Tahkikat Komisyonu kurdu. Son yıllarında, AMERİKA İLE OLAN İLİŞKİLERİNDE GEREKEN DESTEĞİ GÖREMEYİP, Sovyetler Birliğine yaklaştığı iddiaları da, birilerini ! çıldırttı !
  • 27 Nisan 1960 – Meclis bünyesinde kurulan 15 üyeli Tahkikat Komisyonuna ek yetkiler veren kanun, uzun ve çetin tartışmalardan sonra kabul edildi. (Turan AKINCI çal.)
  • Aşık Veysel bile çekmiş çileyi… Sene 1958… Adnan Menderes, herkesi kendi gibi düşünmeye zorluyor, katılmayanları ise ; TEK, TEK vatan haini ilan ediyordu. Aşık Veysel , Menderes’e evet demediği için köyüne hapsedilmiş, seyahat özgürlüğü elinden alınmış, köyden dışarı çıkması yasaklanmıştır. Aşık Veysel’den, vatan haini olur mu ?

Aşık Veysel, cezasına rağmen KORKMAZ ve bu şiiri yazar !
Demokrasinin budur rejimi
Vatan milletindir, kim kovar kimi
Sıkma savcıları, kovma hakimi
Şekavet yok, adalet var bu yolda

Topkapı’da, Kayseri’de, Uşak’ta
Kimin hakkı vardır, bu sefil halkta
Parmaklar oynuyor türlü nifakta
Selamet yok, felaket var bu yolda
Radyo denilen milletin malı
Neşriyatlar tarafsızca olmalı
Hakimiyet milletindir bilmeli
Esaret yok, hep millet var bu yold
Veysel söyler ama duyulmaz sesi
Doğru diyene diyorlar asi
Böyle değildi şu demokrasi
“Tahkikat” yok, hürriyet var bu yolda. Aşık Veysel…
Şimdi, dün Yassıadayı açan zevatı, yarın ola ki ; AŞIK VEYSEL in bir etkinliğinde de görürseniz, sakın şaşırmayın tabii !

Adnan MENDERES’in aşkları da çok konuşuldu, çok yazılıp, çizildi tabii de, ben siyasetin, siyasetçinin, etek altından, bel altından vurulmasını kabul etmediğimden, o efsaneleri yazmayacağım.
NETİCE DE ; 27 Mayıs ın gayriadil hakimleri tarafından yargılanan Adnan Menderes, Yassıada’da… vatana ihanet suçlamasıyla, idama mahkum edildi. Celal BAYAR’ın idamı ise kahraman olmaması için, yaşı ileri sürülerek ertelendi…Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile beraber, İmralı adasına nakledildiler. Tarih 17 Eylül 1961’di. Öğlen saat 13.20 sularında Adnan Menderes beyaz kefeniyle, boynunda idam fermanıyla, darağacına çıkarıldı. Fatin Rüştü Zorlu nun idamda erkekçe tavırlar sergileyip, soğukkanlı hareketler gösterdiği, Adnan MENDERES in ise bunun aksi hareketler gösterdiği, yıllarca anlatıldı…Bir dönem kapanmıştı artık. İmralı’da izbe bir köşeye Polatkan, Zorlu ve son olarak da, Menderes’in naaşları gömüldü.
DARBELERİN tarihinde, 12 Mart 1971 darbecileri de ; 17 kişiyi idama göndermiş, 1968 kuşağının önde gelen devrimcileri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 6 Mayıs 1972’de idam edilmişlerdir. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra da, 54 kişinin idam cezası Meclis’te onaylanmış, bunların 50’si (bir sağdan, bir soldan denilerek) infaz edilmiştir. İdam edilen gençlerin arasında ; 17 yaşındaki Devrimci Erdal Eren de vardı, ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’da vardı.
Türkiye’nin, son 50 yıllık siyasi hayatında akıl balik ve 40 yılında da, siyasete aktif katılımcı biri olarak diyorum ki ; Atatürk ve İnönü doğal liderdiler ama ; 27 Mayıstan dolayı Cemal GÜRSEL lider olarak bile anılmıyor. Celal BAYAR’da doğal liderdi ama, ADNAN MENDERES in doğal liderliği, hep tartışma konusu oldu.
1950-1960…10 yıllık güçlü tek parti iktidarı, yukarıda saydıklarımızdan görüleceği üzere güç sarhoşluğu da getirmişti ve bu onların hayatına mal oldu. Ancak ben, MENDERES i asan ve astıran güçlerin, aslında Atatürkçülüğe hizmet değil, bizzat Atatürk ün yıkılmasına hizmet ettiklerine inanıyorum. Çünkü, onlar da biliyorlardı ki, bir gün gelecek astıkları kişilere iade-i itibar yapılıp onlar kahramanlaşacaklar ve onların kahramanlığı üzerinden pek çok sağ iktidarlar ülkeyi yönetecekler ve öyle de oldu…DP nin devamıyız diyen AP liler de 6 kere gidip, 7 kere geldiler, Turgut ÖZAL da Menderes in naaşını İstanbula getirterek, o da 3 dönem üst üste iktidar oldu…Şimdi sıra Adalet ve Kalkınma Partisinde…
GELELİM MHP ye ve DEVLET BAHÇELİ nin ne yapmaya çalıştığına !
Arkadaş, yukarıda dedim, 27 MAYIS ile MHP yi yanyana getirecekseniz, geçmişe bir bakın, o tarihlerde siz ve onlar ne yapmışlar ? Bugün ne yapıyorsunuz ?
Ben, 1973 yılında Alparslan TÜRKEŞ i bizzat tanımış ve onun siyasi fikrini benimsemiş olarak, ezasıyla, cefasıyla ama asla sefasıyla değil… 45 yılını geçirmiş birisiyim. Sayın TÜRKEŞ’in seminerlerinde veya tek konuşma imkanı bulduğum zamanlarda, TÜRKEŞ Beye sormuşumdur. Sayın Başbuğum, Türk Milliyetçiliği fikriyatının özelliği itibariyle, onun reklama veya tanıtıma veya izaha ihtiyacı yok. Türk olanlar bizi anlıyor. Ama biz hala, 27 MAYIS ı ve sizin ordaki rolünüzü, anlatmakta zorluk çekiyoruz..
TÜRKEŞ’İN GÜRSEL’E MEKTUBU

Sayın TÜRKEŞ, “ 27 Mayıs bir darbe değil, bir ihtilaldi. Kaybedilenlerin yanında, kazanılanları görmek lazım. 1961 ANAYASASI, tanıdığı özgürlükler ve Türkiyeye kazandırdığı kalkınma hamleleri bakımından, tarihe geçecek bir Anayasadır ve ben o ihtilalin sözcüsü olarak, kanunsuz uygulamalara karşı çıktığım için arkadaşlarımla birlikte sürüldük ve ben Hindistan Yeni Delhi ye gönderildim. Sürgüne rağmen de, o zamanki Cumhurreisi Cemal GÜRSEL e, İDAMLARIN büyük hata olacağını belirtir itiraz ettiğim mektubumu yazdım. Yani beni halen MENDERESİN İDAMINDAN sorumlu tutanlar olursa, onlara bunu iletin ! “ Demiştir.
Ben, 1977-78 Ülkü Ocakları Başkanı, 1979-80 MHP İlçe Başkanı olarak, o tarihlerdeki seçimlerde milletvekili adaylarımızın arkasında, köy köy kahve kahve gezerek TÜRKEŞ Beyin dediklerini aktardım seçmenlere…MHP nin 1 milletvekili, 3 Milletvekili, 17 Milletvekili çıkardığı seçimlerde, 27 Mayıs ın siyaseten zararını görüyordum. Çünkü halkımız, Türkeş beyi hala sorumlu tutuyor ve bize oy vermiyordu. Hatta Adalet Partililer, sonrasında Doğruyolcular, Anavatancılar, en sonunda da AKP liler biz MHP lileri açık açık olmasa da kapalı toplantılarda ve ikili görüşmelerinde sürekli MENDERESİN katili diye lanse ediyordular.
Amenna ve sadakna ! Fikri hareketimizin lideri Alparslar TÜRKEŞ’ ti ve biz de onun geçmişine sahiptik ki, geleceğine de sahip çıkıyorduk. 27 Mayıs da, yoktu demiyorduk ki!
Ama dün ne oldu da, MHP Genel Başkanı olan sayın Devlet Bahçeli, Bayramda ziyaret ettiği Alparslan TÜRKEŞ kabrinden sonra, R.Tayyip ERDOĞAN ile Yassıada da idi ? Orda olmasının ötesinde, kendisinin aldığı teşekkürlerden başka, TÜRKEŞ beye rahmet okutturmuştu ki, şaşırmamak elde değil ! Keşke TÜRKEŞ sağ olsaydı da bugünü görseydi. 27 Mayısın kudretli ALBAYI olmasının bu şekilde aklanmasından, o da ziyadesiyle şaşırırdı.
Şimdi ben artık diyorum ki ; MHP AKP lileşti ve o partiye iltihak etti de, Adnan Menderes üzerinden oy devşirenlerin yıllardır yaptığı ANTİTÜRKEŞ propagandasına rağmen, bu görüntü verilmeliydi ? Gerektiğinde Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına alanlar, şimdi de MHP yi tarihine aykırı ayaklar altına aldı mı ? Almadı mı ? TÜRKEŞ, bence tekrar öldü, Türkeşçilik öldürüldü ve MHP artık, tarihi misyonunu tamamladı.

Tarih yazacak. MHP yi ne bitirdi diye ?YASSIADA BİTİRDİ !

28/05/2020 NOGAYTÜRK

8
A+
A-
REKLAM ALANI