68'lilerin Mayısı

68’lilerin MAYISI

Yeni bir serüvene başlangıç için fidanların toprakla tanıştığı, çiçeklerin bütün renklerini birbirlerine nispet edercesine sergilerken, makyajın en organik haliyle kusursuzca doğaya giydirildiği, kuşların bunca senfoniye melodileriyle ben de burdayım diyerek, insanoğlu için ücretsiz sunduğu bereketli bir ayın adıdır mayıs!

Acıdır ki;

Aynı zamanda, Türkiye devrimci mücadelesi içinse üzücü kayıplara vesile olan, şiirlere ağıtlara isim olan o yiğitlerin sonsuzluğa uğurlandığı ve her birine aynı sonla yazılan senaryoların da acımasızca uygulandığı, o anın da yine zamanının adıdır mayıs.

Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden mezun olup, kıskanılabilecek şartlarda hayat yaşayabileceklerken, içlerindeki taşkın insan sevgisi nedeniyle, 20 li yaşlarında yurtlarının tam bağımsızlığına olan inançlı karakterleri sebebiyle, okyanus ötesi ve yerli piyonlar tarafından kurban edilmiş olduklarını, bugünlerde daha iyi kavrıyor olmamız, 68 lilerin ne kadar ilerici yurtseverler olduklarını bizlere daha iyi gösteriyor olsa gerek.

İşçiler, köylüler ve ezilenlerin birçoğu bugün bile farkında olmasalar da; mayıs ayı, ahlaklı bir hayalin, yeryüzünde yaşanacak bir masalın, egemen güçler ve burjuvazi eliyle süpürülerek, ezilen anadolu insanının düşlerine set çeken ve mutsuz sona evrilen bir sürecin başlangıcıdır.

Yargılandıkları siyasi davalarda kendilerinden 10 yıl önce yaşanmış bir başka üzücü hadiseye karşılık, hem siyasi bir öç alma, hem de gençlerin halk üzerinde etkili olan toplumsal taleplerine pranga vurma niyetiyle, günümüzde de hayatın her alanında yaşandığı gibi mücadeleye önderlik edenler, siyasi yargı ve baskılarla örnek gösterilip hedef alınarak halkın da susturulup, sinmesi hedeflenmiştir!

Özveri ile sarıldıkları ideallerine aşk ile bağlı olmaları nedeniyle kimisi darağacında, kimisi işkencelerde, Nurhak, Kızıldere, Fatsa’da ve cezaevlerinde yaşlanmalarına fırsat verilmeyenler; hayalleri olan hakça düzenin, emekçilerin daha iyi şartlarda yaşaması için, yurtlarının tam bağımsızlığı uğruna feda oldukları halka, sunabileceklerini görmemizin de fırsatı da halk olarak yine bizlerin elinden alındı dersek haksız olmayız!

Günümüze döndüğümüzde; gençlik olarak veya kendisini onların yoldaşları olarak görenlerin bu çabayı unutmadığını göstermesi, önemli günlerde sosyal medya paylaşımları ile Türkiye gençliğinin ruhuna fılsıldadıkları ateşi kendi söylemlerinde göstermeleri tabii ki anlamlıdır ve değerlidir!

Ama bu yeterli midir, tartışılır!

Yurdumuzun pırıl pırıl gençlerini, yıllar sonra bile bıkmadan anarken verdiğimiz haklarını, bugün yaşarken onların yolundan gitmeye çalışan, düzenli yardımlar edilen halklar için değil, ortadan kaldırılmış yoksulluk için legal olarak mücadele edenlere de vermemiz, onları anlayarak gösterdikleri mücadelelerin de boşa gitmemiş olduğunu gösterecektir.

Düşlerinde insan sevgisini temel alan fidanları, toprağa vermiş olsak ta, her baharın yeni bir başlangıç olduğunu unutmadan bulunduğunuz noktalardaki kendi baharlarımızı yaratmamızı kimsenin elimizden almasına fırsat vermemeniz ümidiyle.

Sinan cemgil ve arkadaslari -nurhak 31 mayis 1971

Mahir çayan ve arkadaşları -kizildere 31 mart 1972

Deniz, hüseyin, yusuf -ulucanlar 6 mayıs 1972

Ibrahim kaypakkaya -diyarbekir 18 mayıs 1973

Kanlı mayıs 1 mayıs 1977

Fikri Sönmez Fatsa Belediye Başkanı 4 mayıs 1980

Anılarına Saygıyla..

12-05-2020/BANDIRMA/ozer.ergun83@gmail.com