İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüşler oldu.
Bireysel yürüyüşlerden örnekler sunalım:
-Aylin KOTİL:
Seçim barajının düşürülmesini öneriyordu;
-Boran URAS:
Kızının trafik kazasında hayatını kaybetmesinden sonra yasanın değişmesini istiyordu;
Oğlu anaokulunda düşen lavabonun boyunu kesmesi sonucu ölmüştü,
davanın uzun sürmesini protesto ediyordu;
-İsa GÖK:
Terörü lanetliyor ve kınıyordu;
-İbrahim ÇOLAK:
Darbe girişimine karşı çıkıyordu;
Referandum sonuçlarını ve YSK kararlarını kınıyordu.
*
Bu insanlar, amaçlarını herkese yürüyerek anlatmışlar,
toplumun dikkatini çekmeyi başarmışlardır.
Ve
emekleri vicdanlardaki yerini bulmuştur.
*
Antalya’dan, İzmir’den ve başka şehirlerden de Ankara’ya yürüyüşler yapılmıştır
ama
Ankara’dan İstanbul’a olanını ilk duyuyorum.
430 kilometre yürümek zordur.
Ayaklar su toplayacaktır, yaralar oluşacak, ayakkabı numaraları büyüyecektir.
Acılara dayanmak, yorgunluklara direnmek gerekecektir.
Kısacası:
Kürsüden mangalın külünü savurmaya, masa başında atıp tutmaya benzemez.
Bedensel dayanıklılık; düşünsel güç ve inanç gerektirir.
*
69 yaşındaki Kemal Bey’in elinde “ADALET” pankartı ile
Ankara’dan İstanbul’a yürümeye başlaması önemlidir,
önemsenmelidir,
DESTEKLENMELİDİR!
Kılıçdaroğlu’nun fizik yapısı bu uzun yürüyüşü kaldırabilir mi?
Bilemeyiz, ancak:
Su toplayıp ayak tabanları patlasa,
“Ayaklarım yürüyemiyor ama kollarımla ‘ADALET’ yürüyüşüne devam edeceğim” demesi,
bir tekerlekli sandalyeye oturması,
Maltepe ise Maltepe’ye,
Silivri ise Silivri’ye kadar gitmesini beklenir.
*
Ok yaydan çıkmıştır.
Bu barışçıl yürüyüş:
Kumpaslara,
kayırmalara,
haksız tutuklamalara,
intikamcı cezalara,
komisyonda üzeri örtülen darbe girişimine karşı
adalet arayışının milli mücadelesine başlangıç olmuştur.
SÜHA ORAL-BANDIRMA
Not. Yazarımızın diğer yazıları için tıklayınız