Çanakkale Kirazlı’da orman katliamına kitlesel tepki ses getirdi. Şirkete mesaj verildi. Burada sana rahat yüzü yok.Git.
İlginç olan şu..Orada her şey bir gecede olmadı. Neden her işimiz şov. Neden ağaçlar kesilmeden tepkiler devreye sokulmuyor.Giderlerse Ağaçlar kaç yılda geri gelecek.Bizim nesil görmez. Olsun bizden sonrakiler görür. Öyle diyelim.
Ben burada vekil temsilcilerimizi suçluyorum. Yıllarca süren bürokrasi aşamaları yazışmalar çed raporları denetlemeler akabinde başlatılan ağaç kesimleri ve yapılan yol düzenlemeleri . Arşiv linklerimiz sayfayı doldurur. Çokça yazdık. Hiç mi vatandaştan şikayet almadınız.2001 yılında verilen ruhsatlardan nasıl haberiniz olmaz.
10 yıl harcanan paralar verilen rüşvetler ayrı hesap.
Adam tam kazmayı vurup işe başlayacak. “yahu bu Türkler kendi madenlerini işletecek zekaya güce sahip değil ama hamallığı iyi yapıyorlar” gibi kışkırtıcı bir laf da etmiş . Hani dese ki ya bir iki sene altını alıp götüreceğiz ama söz siyanür bırakmayacağız ağaçlarınızı da yeniden dikeceğiz. Küstahlık tavan yapmış.Sanki gelin durdurun.
Derken .
Bir anda Kirazlı maden sahasına tepki patladı. Bu altın işinde hep Almanların parmağı vardır. Hablemitoğlu’nu hunharca öldürenlerin arkasında dünya altın ticaretinin lideri Almanya olduğu yazıldı çizildi. Bergama’da çakma çevrecilerinin arkasında Alman vakıflarının desteğini ben o zamanlar yazdım. Burada Balya’da çevre felaketi 5 yıldır var. Muhtemelen arkalarında Almanya olduğu için ses yok seda yok. Bir garip işlerdir işte bu işler.
Türkiye de halen benim görüntüleriyle bildiğim 4 adet benzer orman kıyımlı Altın Madeni siyanürlü üretim sürüyor. Hele Fatsa tam felaket.
Kirazlı’da toplu ayine giden Bandırma’lılara şükran duyuyoruz . Levent mahallesindeki çevre katliamına neden suskun kalır görmezden gelir bu arkadaşlar. İş somut ve ciddi bir eyleme gelince neden herkes karanlık köşeden izler. Bandırma Sülfürik Asit bacalarından zehirlenen mahalledekiler neden suskun?. Çevre katliamı mı Emet’i Kırka’yı gören var mı,merak eden? Samimiyetsizlik kusturuyor.
*
Devlet Madenlerini çıkarma hakkına sahiptir. Bir yerde değerli maden varsa devlet çevre doğa dinlemez madeni çıkarır yer kendisinin değilse el koyar kamulaştırır ve işletir. Altın bir değerse çıkartılır ama yüzde dört payla değil. Hepsi hazinenin olması şartıyla. Aksi peşkeş demektir. Bor meselesi gibi.Dünyanın en büyük Bor rezervinin de ev sahibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Aynı zamanda madenlerin tapulu sahibi. Türkiye şu an açık vahşi madencilikle çıkarttığını temizleyerek yarı mamul hale getirip Rio Tinto ya satıyor. Çünkü daha ilerisini işleyebilecek teknolojiye sahip değil . Ol sa dahi ürettiğini satamaz. Ancak yabancı şirketlerle işbirliğinde Bor Endrüstrisi ile ilgili fabrikaların ürettiklerini dış dünyaya satabilirsin .Çünkü Patentli hakları onlarda. Kaçak üretme şansın yok.
Şimdi bakıyorum Altın’da Gümüş’te Devlet kendisi işi yapamıyor adeta peşkeş çekerek yabancıya veriyor. Dörtte üçünü sen al gerisini bana ver siyanürde kullan fark etmez olmaz. Bu hesap yanlış. Olmuyor işte. İktidarda olmanın iktidarın yakını olmanın nimetlerini kişisel servetlere kaynak yapamazsın!. Ülkenin servetini Halkın yaşam kalitesini yükseltmeye yine ülkenin kalkınmasına yönlendireceksin. Yetimin hakkı dedikleri işte budur. Ama siyanürle gelecekse gelmesin. SUYLA ELEYEREK ELEKLE ayrıştıracaksın. Devlet yapacak. Altın Bor değil. Saf haliyle zaten değer. Yüzlerce Üniversitemiz var Tubitak ve bağlı kurumlarımız var ve devlet kendi üretemiyor. Akıl işi değil rant işi belli . Osmanlı neden battı. Fransıza İngilize Almana demiryolu yaptırdı fabrikalar demiryolları kurdurdu. Yahu bir adım yol alamadık mı? Onca millileştirme sıkıntısını neden çekti geçmiş nesil. Ot yediler mısır sapı yediler borcumuzu ödediler.
**
Samimiyetsizlik iğrençlik sınırında. Burada Bandırma’da sadece atık zehiriyle,bacasıyla kimyasalı Bandırmalılara yutturan ama katma değer olarak Bandırma’ya taşeron istihdam dışında hiç bir katkısı olmayan hatta ana yerleşim yerine yaptığı asit havuzuyla dünyada tek örnek çevre düşmanı bir işletmemiz var. Eti Maden İşletmeleri ve malumunuz Varlık Fonuna devredildi.
Eti Maden İşletmeleri bizim için altından gümüşten diğer ıvır zıvırdan çok daha kıymetli olan BOR ‘un TEKEL üreticisi. Ama şirket hala madenin ocaklardan çıkarma ve elleçlemesini yapabilıyor. Deterjan da yaptık bu arada tabi. Tarımsal gübrede. Kendimiz ürettik. Katma değerli ürünlerin verimi anlaşıldı. Bunlar güzel işler ama pirinç çuvalında taş misali. Geç kaldık. Malı Rio Tinto götürüyor. Her yıl Türkiye Bütçesi.
Dünya büyük bir değişimin eşiğinde yapay zeka devreye girdi. Artık insan yerine onlar robotlar çalışacak . Tek yol Pil . Enerjisini vereceksin. İşte Bor bu yüzden daha da çok önemli. Yaklaşık 20 yıldır Engin Arıcan bir başka yönüyle ,Berkan Kozan kardeşim nacizane ben yıllardır Cimer Bimer çırpınıyoruz. Pil. En önemli yatırım pil. Türkiye’de Bor endrüstrisi için özel sektöre izin verilsin teşvik verilsin ortak yatırımlar yapılsın hammadde avantajı sağlansın. Devlet Bor temelli pil endrüstrisini kurmalıydı. Bunu Rio Tinto ile mi kimle kuracaksan burada Türkiye de kurmalıydı. Katma değer için tek şans bu. Saklanabilir enerji için tek yol Bor dan geçiyor. Halihazırda Vestel Grubu pil yatırımında elektrikli araç için pil üretecek bakıyoruz Vestel yabancı firma. Peki niye bekledik. Bor madeni dünyadaki en önemli “hidrojen depolayan” element … Dünya’nın 2030 a kalmaz göreceksiniz her yer gökyüzü dahil elektrikli ve hidrojen gücü ile çalışan motorlarla çalışan araçlarla dolacak.. Hazine petrol yakıtından gelen gelire muhtaç olmasa şu anda benzinli mazotlu araçlar yasaklanır teknoloji hazır..
Ve Bor madenini devlet nasıl işletiyor. Vahşi açık üretim tarzı ağaç doğa orman farketmiyor. Altın madenini devlet işletsin kimse ses çıkarmayacak. O zaman neden kaymağı yabancılara peşkeş çekiyorsunuz. Devlet kazansın vatandaşına dağıtsın. Ama aç gözlülük güç sendromu daha zengin dahada zengin ben olayım hırsı ..
Bor da nasıl ve niçin geç kaldık hikayesi yeri gelmişken acı bir hikayedir.
DERLEDİĞİM BİLGİLERE SİZDE ULAŞABİLİRSİNİZ
1861 yılında Osmanlı Devleti “Maadin Nizamnamesi” ile madenlerini emperyalist dış güçlere satmaya başlamış. Örneğin Demiryolu yapılacak para yok teknoloji yok eğitim yok ki olsun!.Fransızlara Almanlara diyoruz gelin yapın hem parasını da siz toplayın, hem de demiryolunun 2 yanında 20 kilometreli alanda ki madenler de sizin olsun. Osmanlı da para yok eğitimli kitle yok teknoloji yok. Mecburen böyle çözdü işi. Sonrasında da Duyuni Umumiye maliyeye dolayısıyla devlete el koydu..
İlk bakışta akıllı tüccar mantığı ama sömürü böyle başlıyor işte. Sen elindeki değeri kendin işleyeceksin. Mustafa Kemal henüz Atatürk soyadını almadan önce Chester Projesiyle Doğu Anadoluyu kalkındırmak için böyle bir girişimi TBMM’den neden geçirdi..Bunları saklarsak tartışmazsak doğru yöntem bulunamaz. Chester Pek sözü edilmez ortalıkta ama pragmatik fayda çaresizlik gerektiriyor demek ki.Sonra Dünya ekonomik buhranı oldu şirket battı gelmediler izin iptal oldu. Doğu ‘da bildiğiniz geri kalmış bölge özelliğinden kurtulamadı çünkü biz de yapamadık.Yarı devlet yarı liberal bir ekonomi politikle olamazdı zaten. Doğu neden geri kalmışlıktan kurtulamadı yıllardır sanıyorsunuz.
İşte 1865 yılında da Boraks Madeni İşletme imtiyazı sanayi devrimine geçmiş Fransa’nın “Desmazures” şirketine verilmiş. 1887’de ise Rothschild Ailesi’ Boraks Consolidated Ltd.adlı İngiliz şirketiyle de bu bölgeye yerleşmiş ve 60 yıl süreyle 1958’e kadar faaliyetine devam etmiş..Demek ki ta 150 yıl öncesinde bile sanayi için Bor’a ihtiyaç var. ve Başbakan Menderes döneminde çıkarılan teşviklerden yararlanmak için 1955 yılında TÜRK BORAKS A.Ş kurulmuş…Rio Tinto,BORAX CONSOLİDATED ve TÜRK BORAKS A.Ş…eşittir Rothchild Ailesi. Ama işlerde sıkıntı olmuş. Çünkü millileştirme devreye girmiş.Deniz Baykal bakan.
25 Ocak 1968 tarihinde Bor’la ilgili olarak ne varsa çıkarılan yasayla tamamiyle Eti Maden İşletmeleri’ne verilir. Yani bor “millileştirilir”.
Ve Bor endrüstrisi Türkiye’de bebeklik çağındayken yasaklanır kapatılır.
Bandırma’da bugün Migros un olduğu alanda kurulu bulunan – Hadi Antalyalı anlatmıştı ben görmedim- Bor fabrikası da kapatılır.
O arada Rio Tinto ve Rotchild Ailesi devlet yetkililerimize başvurur ve Bor Endrüstrisini birlikte kuralım ama teklif şark kurnazlığıyla kabul edilmez. Onun yerine ne yapılır. Tinto arkadan dolanır ve madeni Rio Tinto tüm madeni Eti MADEN’den hazır satın alır ayıklanmış temizlenmiş haliyle “Bor madeni ” Bandırma Limanından yıllarca ham cevher olarak gemilere yüklenerek ABD ye Kanadaya ve Avrupa ya gönderilir. Böyle millileştirme olur mu?
Rio Tinto o gün bugündür BOR MADENİ’nin devletin elinden alınmasını ÖZELLEŞMESİNİ ASLA İSTEMEZ. Çünkü işin en zor ve meşakkatlı kısmı madenin ormanları kesip doğadan alınıp elleçlenmesi temizlenmesi ve mamül maddeler için hazırlanmasıdır. Onu da Devlet yapıyor. Maden Devlet’te algısı halkımıza süper yutturulmuş. Rio Tinto devlet üzerinden madeni yok pahasına alıp götürüyor. Küresel şirket Bor’un yüzmilyarlarca dolar pastasını Türkiye’ye yedirmiyor. Bunu da işbirlikçi sendikaları arkasına alarak kendisine destekçi yaparak başarıyor. Kimse doğamız yok ediliyor diyemiyor. Devlet malın tapulu sahibi maden varsa çıkarılması gerekiyorsa çıkarılır sendikalarda işyerinde örgütlenir doğa çevre bir kaç duyarlı çevrecinin dışında kimsenin umurunda olmaz, olsa da sesi duyulmaz. Küresel egemenler Türkiye’de Bor Endrüstrisi niye kursun. Sorunsuzca madeni en ucuz fiyatla çekiyorken.
Ama ASIL PÜF NOKTASI BAŞKA !. Küresel aktörler Bor Endrüstrisinin Türkiye’de kurulmasını istemez . İstemiyor kurdurmuyor. Bunu görecek siyasi güç aranıyor. Bor madeninin Türkiye içinde yatırım yapabilecek yerli yabancı şirketlere öncelikli teşvikli satışını üst düzey ilişkilerle engeller.
Burada Bor cevheri gerektiren bir fabrika kursan dahi yurtdışından yüksek ücretlerle getirmek zorundasın. Şaka gibi ama bu yıllarca böyle sürdü sürüyor.. Dolayısıyla Rio Tinto kolaylıkla yönettiği bor sektöründe Devlet sürecinden dolayı mutludur. Rekabet yok satan tekel alan tekel, daha ne olsun. Malum kamu sendikalarımız kıyak düzenimize zarar verir korkusuyla kimsenin hayır demeyeceği yukarlardan gelen talimatlarla eylemler düzenlenir .Geri adım atılır. Bor Endrüstrisi bir başka bahara kalır!. Madenlerimiz yabancılara peşkeş çekilecek sanan halkımızda sevinir.. Haklı olarak yukardakilere tepki verir. Kısır döngü sürer ve dünyada 300 Milyar dolarlık Bor Endrüstrisinden Türkiye ye 800-900 milyon dolar sadaka düşer. Bunu da marifetmiş gibi bak ne çok kar ettik diye reklam ederler. Oysa eldeki hammadde Bor ‘un 2 yıl sonrası siparişleri bile şimdiden satılmıştır. Sorun bakın doğru mu yanlış mı?
Rio Tinto operasyon ve lobi faaliyetlerini kamu sendikaları üst yönetimler yoluyla yürütülür. Ve en küçük bir hamle olduğunda sendikalar devreye girer. Oysa istenen Bor madenini devletin elinden almak değil Bor la ilişkili Endrüstriye yatırım yapacak teknoloji sahibi patent sahibi yatırımcıları teşviklerle cazibe üretilerek bir şekilde ülke içine çekmektir. Ama dedim ya RİO TİNTO, devletin hamallık yaptığı ortaklıkta mutludur. Bor’un yurt içinde satılması bile engellenir. Fabrika kurdun Bor lazım alacağın cevheri yurtdışından Avrupadan yada Amerikadan Çinden getirmek zorundasın. Kim yatırıma gelir ki.
Böyle bir kandırmacanın şifrelerini iktidar karşıtı olunca kendini solcu ilan eden konformistlere nasıl anlatabilirsin? Bandırma’da Bor Endrüstrisisinin özelleştirmesine karşı yapılan eylemlerin arkasında bana göre Rio Tinto ve diğerleri vardır. Düzenin bozulması işlerine gelmez.
Rio Tinto, Türkiye’de ki bor madeninden vazgeçmez zira Dünya bor piyasasını elinde bulundurmakta ve böyle bir hammadde alanındaki hakim gücünü kaybetmek istemez.
Altın madenlerinin işletmeciliği bağlantıları da RİO TONTO’nun Türkiye bağlantıları olduğu da çok açık. Maden piyasası belli ailelerin elinde. Altın az olsa da tahmini Gümüş üretimi çok fazla. Bu yüzden Rio Tinto arkadan dolanıyor bu işi de, Bor gibi devleti taşeron olarak kullanıp yaptıracaktır kendi ortalıktan çekilecektir diyorum. Çok sessizce.
Bana birisi yanıldığımı söylesin. Hamaset yapmadan.
MEHMET LEVENTOĞLU -06-08-2019