Halkımız seçimde tercihini belirledi hayırlı olsun diyelim. Biz emekçiler olarak beklentimiz paylaşımdan hak ettiğimizi almak. Taşeron olayının düzeltilerek aracılar yerine çalışana hak ettiğini vermek. Fazlasında gözümüz yok. Ve şimdi halkımızın çalışanlarımızın emeklilerimizin hepimizin beklentileri var. Asgari ücretle yaşayan milyonlar hayatı da asgari yaşamak zorunda olduğu unutulmamalı.Televizyonlarda reklamlarda tavada sucuk kızartılıyor çıtır çıtır ama bir asgari ücretlinin yevmiyesiyle yüz gram alıp evine götürme şansı var mı düşünen de olsun.
Artık yeni kurulacak hükümetin 12 yıllık iktidar döneminden farklı olarak, sosyal alanda ekonomide ülkenin önünü açacak yeni yapılanmalardan atılım yapması lazım.
Seçim öncesi farklı kesimlere verilmiş sözler var; Emekliye, Taşeron sorunu var ,asgari ücret sözü var vb… herkes verilen sözleri tutulmasını bekliyor.
Sanayi üretimi olmadan yeni iş sahaları yapılmadan bir ülkenin büyümesi kalkınması söz konusu bile olmaz. Bu gerçek ışığında emekçilerin bir nefes almaka adına beklentisi olan asgari ücretin artırılması firmaların sürdürülebilirliğini tehlikeye sokar mı? Şimdi soru bu ? Tartışılan bu. Ücretleri ödemede zorlanan firmalar da işten çıkarılmalar olur mu? Yani bu firmalar yıl sonu bilançolarında milyar tl kar açıkladıklarında holding sahiplerine Allah daha çok versin gözümüz yok ama emekçilere bir artı para veriyorlar mı,çalışanlardan bir ses çıkıyormu ?
Çözüm enerji girdilerinin düşürülmesi diyorum.
**
Benim nacizane görüşüm ülkemizde üretim yapan firmaların en yüksek maliyet kalemi olan enerji (petrol ve elektrik) fiyatlarının zamlar oranında düşürülmesi , böylece üretimin sağlıklı devam etmesi ve hatta artarak devametmesini sağlayabilir. Ama Devletin ekonomistleri bunu nasıl çözebilir bilemiyorum ben ekonomist değilim sadece yapanları becerenleri görüyorum .
Ama biliyorum ki özellikle ülkemizin en büyük döviz kaybı fosil yakıtlı enerji tedariki milyar dolarlar yurtdışına ödenmek zorunda. Ancak ülkemiz aynı zamanda bila -bedel yani bedava enerji kaynaklarıyla dolu. Rüzgar ,güneş,deniz, hidrojen , bor bir sürü yerli kaynağımız var. Bu şekilde bir enerjinin yerlileştirilmesi de maliyeti düşürecektir. Kısa vadede uzun vadede . Ama beklemeden. Hemen şimdi.
**
Böylelikle asgari ücretin artmasıyla zorlanan firmaların ağlaması da biter. Emekçiye verieln uç otuz paranın hesabını yapmayacaklar. Çünkü bu para zaten sisteme yeniden girerek piyasaların rahatlamasını sağlıyor. Ne yapmalı ? Enerji çeşitliliğini artırarak özellikle yenilenebilir enerjiye daha ağırlık vererek hem elektrik fiyatlarını düşmesini sağlamak hemde yeni istihdam sahaları yapmak. Bakıyorum izliyorum henüz ithal edilen güneş panel maliyetleri ile güneş enerjili projelerin yurt içinde üretilmesine verilecek devlet desteği ile sektörün parlayan yıldızı olabilir . Kendi enerjisini üretemeyen yönetemeyen ülkelerin asla bağımsız olamayacağı büyüyemeyeceği ve dışa bağımlı olacağı aşikar bir durum. .
Özellikle Bor madenimiz ve Hidrojen enerjileri üzerinede araştırmaları laf olsun diye değil ciddi surette hızla arttırmalıyız.
**
Bor madenimizi kullanarak zor koşullara dayanabilen, az enerji harcayan,, yüksek verimli yarı iletken madenler ve teknolojileri dünyada halen kullanılıyor..Bunların know howu araştırılmalı ,üretilmeli.
Yüksek teknolojiler üretmekten bahsediyoruz .
Türkiye’nin insan gücü ve sinerjisi buna yeter ..imkansız değil.
Berkan Kozan – Bandırma