AŞK Bazen Öldürür

AŞK  Bazen Öldürür

 Yıllar önce yaşanmış bir "Aşk Hikayesi" bu yazımın konusu.

Her ailede farklı evlilik hikayeleri  yaşanır. Kimi mutlu biter kimi hüzünlü. Kimi ayrılıklarla, kimi ölümlerle. Kimi ömür boyu  sürer ,kimi başlamadan biter.

  Kimse doğarken ailesini ve kaderini seçemiyor. Ne çıkarsa bahtına.

Bu hikayedeki çocuk mutlu bir ailede doğmuş. Erkek çocuk sevinci anne babayı dahada bağlamış. Ondan önce bir de kız çocukları dünyaya gelmiş ama babanın özlemi erkek çocuk olduğundan daha çok sevinmiş. Ama kader dedim ya, baba çok erken göç etmiş bu dünyadan.

   Bu iki çocukla,  hayatla savaşmaya başlamış  kadın.  Ayakta kalabilmek için, çocuklarını okutup meslek sahibi yapabilmek için çok çabalamış .  Hayata yenilmemiş, pes etmemiş. Kızı öğretmen olmuş. Oğlu da mühendis. İkisi de  güzel bir iş  bulmuşlar. Artık ekonomik dar boğazlar bitmiş. Amaçları   sadece annelerini rahat  ettirmek, mutlu etmekmiş. Bu arada kız kardeş evlenmiş. Malum eskiden  evlilikler erken yaşta  olurdu. Erkek çocuk  annesine çok düşkün, evlenip de onu yalnız bırakmayı göze alamamış.  Önce anam. Anamla yaşamayı bilemeyen, anamı sevmeyen beni de sevmesin dermiş.

  Zaman içinde aile büyükleri ve annesinin ısrarları ile, hiçbir yakınlık duymadığı, kardeş gözü ile gördüğü teyze kızı ile evlenme senaryosu gündeme gelmiş.  Annesinin  gönlünü kıramamış  ve evlenmişler. Ama beklenen sonuç!.  Sevgi olmayınca mutluluk da olmuyor.  Anlaşamamışlar ve bir süre sonra ayrılmaya karar vermişler.  Buradan sonra başlıyor hüzünlü aşk hikayesi.

   Boşanmayı kolaylaştırmak için, annesini de yanına alıp, Adana’dan çok uzakta bir sahil kasabasına gitmiş kahramanımız delikanlı. Boşanma davası devam etmiş bu arada.  Genelde erkekler kadını bırakmaz diye biliriz ama, kadınlarda  bazen erkek kadar kolay kabul etmiyor ayrılığı ve inatla devam ettirmek istiyor.   Bu inat, kadının  kendine olan güvensizlikten veya sevgisizlikten oluyor. Kanun gereği bir yıl ayrı oturunca kadın istemese de boşanma oluyormuş o yıllarda.  Üstelik arada  kilometrelerce mesafe var..  Yolun sonu göründükçe  mutlu olmaya başlamış delikanlı,  nihayet kendi gönlümün sevdiğini bulur alırım diye.

Aslında yıllar önce bir kız arkadaşı olmuş Adana’da ama kısa sürede ayrılmışlar.

Niyet olunca , dilekler gerçek olur ya,  yörenin en güzel  kızına sevdalanmış bu  yeni yerleştiği kasabada delikanlı.  Annesine de açmış konuyu anne de uygun bulmuş. Kız kardeşi   yaz tatili için onları görmeye  gelmiş küçük oğlu ile bu aşamada..  Yeğen de çok akıllı sevecen bir çocuk. Babaanne ve dayı çok seviyorlar onu , bizde kalsın biraz bize can yoldaşı olsun bize  diye yanlarında kalmaya ikna ediyorlar kız kardeşini.

 Bu arada  sevdalandığı kızı kardeşine de tanıtıyor delikanlı..  Annesi, kardeşi ve küçük yeğen, kızın ailesi ile tanışmaya gidiyorlar.   İki aile yakınlaşıyor. Kız babası da damat adayını pek seviyor. Zaman zaman birlikte geziyor konuşuyorlar.   Tez zamanda mahkeme sonucu gelir de bu dostluk aile bağı ile dünürlüğe dönüşür diye umutla bekliyorlar.

Bu arada beklenmedik bir kötü sürpriz oluyor.   Boşanmayı istemeyen ,  öğretmen eş, tayin yaptırıp bu kasabaya çıkıp gelmiş.. Delikanlının  annesinin yani teyzesinin karşısına çıkmış. Eve girmiş oturmuş. Mahkemede de biz mutluyuz, barıştık beraber oturuyoruz demiş.   Böylece mutlu hayaller bir anda kararmış. Dünya başına yıkılmış delikanlının.  Çareler aramaya başlamış.  Güzel kızla konuşmuş, gel Adana’ya kaçıp gidelim, orda evlendik deriz.  Bizim teyze kızı da mecbur kalır kabullenir boşanmayı.

  Ama ne mümkün. İkna edememiş..  Çevrede tanınmış bir aile kızı. Babamın ve ailenin yüzünü yere baktıramam demiş.  Bu arada  olay çevrede duyulmuş.. Aile  tedirgin olmuş..  Delikanlıyı kenara çekip biraz sert bir dille konuşmuşlar kızın yakınları.  Derhal işten çıkıp buraları terk edeceksin….

 Çaresiz çıkıp  baba toprağı Adana’ya gitmiş delikanlı. Ama yürek yarası deva bulmamış.  Adana’da bir şirkette işe başlamış ve inşaatın şantiyesinde kendine yer yapmış. Artık eve hiç gitmiyor ve kendine hiç uygun olmayan bir kadınla beraber yaşıyormuş o barakada. Bu çevrede duyulunca  teyze kızı boşanmaya boyun eğmiş. Boşanmışlar. Zaten  o güzel kızdan ayrılmasını sağlamış ya, amacına ulaşmış. 

Boşanınca biraz umutlanmış delikanlı, tekrar şansımı deneyeyim demiş.   Koşup gelmiş, kaybettiği sevdalısını aramaya,  yakın akrabalarından birini bulmuş, bilgi almak istemiş. Olumlu bir haber   alır da , yeniden umutlar yeşerir diye. Ama olmamış. Kader ona hep yüz çevirmiş.. Yine  hüsran. Bir süre önce , sevdalısının evlendiğini öğrenmiş. Hayalleri  yıkılmış , üzgün,geri dönmüş..  Kendini avutmak, yakın çevresinden uzak olmak için,  Ege'de başka bir kasabaya gidip yerleşmiş.. Özel bir şirkette çalışırken bir evlilik yapmış.  Belki yarasına derman olur diye  bir de evlat sahibi olmuş.. Ama ne mümkün.   Kadın da olayı duyup anlamış ve kısa sürede boşanmışlar. Orayı da terk etmiş. Bu defa Karadeniz’de bir kasabaya gitmiş, yine bir inşaata iş bulmuş.  Genç, yakışıklı, mühendis, nereye gitse birçok kız hemen talip oluyor.  Orada da biri ile evlenmiş. Bir çocuk da ondan olmuş.   Olmuş olmasına da çocuk da evliliği yürütmeye yetmemiş.  Kalbinde o kasabanın en güzel kızının sevdası, ilk aşkı varken, kimselere gerçek sevgi gösterememiş.

 Ondan da boşanıp Adana’ya geri dönmüş.   Anılarını ve sevdasını bıraktığı o kasabaya tekrar gidip bir haber almak istemiş ama ne yazık ki, yine kader kapıları kapatmış. Sevdalısının bir çocuğu olduğunu öğrenmiş.  Onun geçtiği yola yakın bir yerde gizlenip beklemiş. Kucağında ,dünya tatlısı  çocuğuyla giderken, uzaktan da olsa  bir süre özlemle seyretmiş  unutamadığı ilk aşkını,gizlice.   O ana kadar, beki o da  mutlu olmamıştır, boşanmıştır, belki yeniden  buluşabiliriz umutları  varmış. Bir anda bütün hayalleri yıkılmış.

 O dönemde, annesi de olanlardan kendisini suçlu görüp , çok üzülmüş ve  yaşlılık ve hastalıklarının da etkisiyle  hayata veda etmiş. Annesinin ölümü onu yüreğinden  yaralamış.. Artık  onu hayata bağlayan bir şey kalmamış .  Kendini alkolle avutmaya başlamış.  Yine çok üzgün olduğu bir gün, alkollü araba kullanırken, önde giden TIR kamyonun altına sürmüş aracını. Oracıkta   hayatını kaybetmiş..    Yüreğindeki deva bulmaz sevdası ile toprağa verilmiş.

O güzeller güzeli sevdası da evliliğinde mutluluğu bulamamış, bir süre sonra boşanmış.  İkisi de bu yaşananlardan habersiz yıllarca ayrı illerde, ayrı hayatlar yaşamışlar.  Aradan uzun zaman geçmiş, bir gün o küçük yeğen, yani  delikanlının ablasının oğlu ile bir şekilde yolları kesişmiş o güzel kadının.  Tanışıp konuşmuşlar. Dayın..?  demiş  kadın… Yıllarca hiç haber alamasa da hep  anılarda kalan o delikanlıyı merak etmiş  ,, sormuş...  Dayın,  demiş, nerede , nasıl ? çekinerek. Biraz mahcup biraz üzgün. Anlatmış bütün bu olanları yeğen , bir bir.   ON yıl oldu dayımı kaybedeli…

 Sözün bittiği yerde, sohbet bitmiş.

 Bir daha da bir şey soramamış kadın. Suskunluk sessiz çığlık olmuş.

  Bu  hüzünlü aşk hikayesi de böylece  anılarda asılı kalmış...

SEVİL  AĞTAŞ -BANDIRMA