16 Ekim de İvrindi Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam eden, Çevreyi kasden kirletmek, halk ve çevre sağlığını tehdit, ekolojik dengeyi bozmak suçlamalarından doğan yargılamaya, şikayetçiler adına ; Bandırma Ekoloji Derneği, Güney Marmara Dayanışması, Balıkesir Gazeteciler Radyo ve Televizyoncular Derneği Osman Yurdusev-Bandırma GERÇEK Gazetesi Ramazan Narin olarak, biz de müdahil olduk. Bandırma dan Ali Gün, Erol Yıldız da müdahil oldular. Bandırmadaki GÜMÇED-BAÇEV gibi çevre derneklerine de, TEMA Vakfına, İYİ Partiye ve Meclis üyelerine çağrı yaptık, umarım… onlarda ileride sorumluluk alırlar !
Bu safahatta, uyardığımız CHP liler den Balıkesir Mv. Ensar AYTEKİN bölgeye gelip incelemeler yapmış, Balıkesir MV ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet AKIN, Balyadaki atık konusunu meclisin gündemine getirmiş ve HDP li Ali Kenanoğlu da, meclise bu konuda Çevre Şehircilik ve Enerji Bakanlarının açıklaması için soru önergesi vermiştir. Balıkesir Barosu ve Balya CHP örgütünün de, davaya müdahil olacağını, Körfezdeki Çevre Derneklerinin müdahilliğini de, ayrıca bekliyoruz.
Ve ; Çevreyi kirleten şirketin/lerin asıl sahiplerinin davaya dahil edilmesini, kirletildiğini iddia ettiğimiz alanlarda bilirkişi ve keşif yapılmasını, yasalara aykırı pasa ve atıklarla doldurulan göletlerin, dere yataklarının yerinde incelenmesini, Manyas Kuş Gölüne verilen zararın, atıkların labaratuvar incelemesi yaptırılarak ağır metal ve kimyasal zehir içerip içermediklerinin incelenmelerini, Manyas Kuş Gölüne ve ekilebilir verimli tarla ve adazilere verilen zararın, kesilen binlerce ağaç ve doldurulan dere yatakları ile doğal dengenin, nasıl bozulduğunun tespitini talep ettik.
İVRİNDİ ADLİYESİNDE MÜDAHİLLER
Kapitülasyonlardan itibaren BALYA da Fransızların 1939 yılına kadar işlettiği kurşun v.d madenlerin atıkları olarak orada bırakılan 4 milyon ton atığın, şimdi de siyanürle altın arama olayında kullenılıp, yine artan atıkların, Koyuneri, Danişmend, Orhanlar Köylerine ait çevreye yayılması ile oluşan doğa katliamını dile getirmeye çalıştık. Hazine, Orman, Devlete ait alanların dışında köylülere kamulaştırma zorlaması yapılarak, tarlalarının m2 si 2,5 liradan şirketlere tahsis edildiğini gördük. Çevreye verilen kirlilik, oraların tarım alanı, hayvancılık alanı olmaktan çıkaracağını da şimdiden görüyoruz ki, Koyuneri köyündeki vatandaşlarımız daha önce 40.000 olan küçükbaş hayvan sayılarının, şimdi 10.000 e düştüğünü ve düşmeye devam ettiğini bizzat söylediler. Tehlike BATIDIR !
OSMAN KILIÇ
BALYA da MHP den Belediye Başkanı olan, ülkücü Osman KILIÇ’ın işbu 4.000.000 ton atığın Fransızlar tarafından kaldırılması için ve verdiği zararların tazmini için Fransaya dava açacağını biliyordum da, bu dava girişimi kadük kaldı nedense ? Eyyy Osman KILIÇ, şimdi AKP li B.Ş. Belediyesinde yine görevli olduğunu öğrendim. Bu girişimine B.Ş adına devam etsene ! Hemşehrilerinin doğal katline engel olmak için B.Ş ile girişimler yapsana ! AKP-MHP maden ortaksınız, devlet de artık sizsiniz !
Mahkeme taleplerimizin değerlendirilmesi ve hakkında karar verilmesi konusunu 12 Kasım daki duruşmaya bıraktı. 12 Kasımda, davayı takip ve müdahillik halkasının daha da genişleyerek devam edeceğini düşünüyoruz ve Koyuneri başta Balyalılara, İvrindililere, Gönenlilere, Manyaslılara…körfezdeki herkese diyoruz ki arazilerinizi şirketlere satmayınız ve kamulaştırmalara karşı direniniz ve topraklarınıza sahip çıkınız.
Biliyorsunuz ; o bölgede Kaz Dağlarında, Madra da, Edremit te, Ayvalıkta, Güney Marmara da Kapıdağda da çevre felaketi yaratan ve yaratacak olan yatırımlar için kamulaştırmalar, satınalmalar son hızıyla devam ediyor. Yani Bandırma da, Manyas ta, Gönen de, Erdek te, Susurluk ta aynı saldırının altında…Karesi Beyliği önceden nasıl sömürülmüşse, şimdi de Balıkesir büyük bir sömürü ve talanın merkezi haline getiriliyor ki, her yer neredeyse maden arama sahası haline getirilecek !BATI TEHLİKESİNİN FARKINDALIĞINA BUYRUN !
GERÇEKLERE GELECEK OLURSAK ; https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=3546537692100497&id=100002329039411
KOYUNERİ DOĞA KATLİAMI
Yıl 1535…Muhteşem Süleyman da dediğimiz, Osmanlı Padişahımız Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlayan KAPİTÜLASYONLAR Dönemi, günümüze kadar maalesef gelmiş durumda. 1569,1581,1597,1614,1673,1740…Sürekli Avrupalılara Kapitülasyonlar vermişiz. Yani onlara ticari siyasi imtiyazlar tanımışız ve deniz ticaretimizi, yeraltı, yer üstü madenlerimizin işletilmesini, onlara devretmişiz. Osmanlının sözde yükselme devri diye düşündüğümüz 16., 17., 18. yüzyıllar sömürüldüğümüz yüz yıllar olmuş, şimdi 2020 21. yüzyıldayız ve halen sömürülüyoruz maalesef.
İşbu sömürüye ve Kapitülasyonlara karşı, Avrupalılar tamam çekiliyoruz demişler 1856 yılında ama çekilmemişler ve İttihat Terakki ilk olarak 1911 yılında KAPİTÜLASYONLARI KALDIRDIK ulan demiş batılılara ! Batılılar ise, 1920 SEVR ile yeniden koymuşlar kapitülasyonları. Bunlar yüzünden ülkemiz işgal edilmiş ve Başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK ün verdiği kurtuluş savaşı neticesinde, 28 Mart 1921 da Ruslarla yapılan anlaşmada, en sonda da LOZAN ile yeniden kaldırmışız Kapütülasyonları. Ama, ATATÜRK ün ölümünden sonra gelen hükümetler eliyle kapitülasyonlar yeniden başka isimlerle, Türk Şirketlerle ortak olunarak, gündemimize girmiş ve yabancı sermaye Kapitalizm adına bu defa ülkemizi işgal ve sömürüye devam etmiştir.
Bandırma olarak 17 EYLÜL leri SON KURŞUN un atıldığı gün olarak kutluyoruz da, ben asıl son kurşunun, emperyalist ve sömürgeci batıya karşı, 1926 yılında çıkarılan ve halen sözde yürürlükte olan KABOTAJ KANUNU ile atıldığını düşünüyorum. Düşünüyorum da, ne benim köyümdeki Fransızların işlettiği ve giderken kapatılan BOR Madenlerinin atıkları ne de başkaca Ermeniler, Rumlar, Yunanlıların, İngilizlerin işlettiği ve madenlerini alıp posalarını bıraktıkları madenlerin revize edildiğini görmedim. Bugün, o atıklardan bile siyanürle altın üretmek için, yerli işbirlikçileri ile yabancı şirketler yine tepemizde ?
Arkadaşlar…Ben bütün bu, başımıza gelen olayların aniden oluştuğunu değil yüzyılların getirdiği projelerin devamı olduğunu düşünüyorum da, en büyük suçlu olarak kendimi, kendimizi görüyorum. Sahip çıkmamışız vatana ve halen de sahip çıkmıyoruz, sahip çıkamıyoruz ! Nasıl mı ?
Balyanın köylerine gittiğimde köylüyle oturdum. Sağolsunlar Türk Töresinin gereği ağırladılar bizi. Tarlalarını satanlar var mı şirketlere var tabii, satmayanlar da var. Ama, biz öğretmenler, ama biz akademisyenler, ama biz sözde siyaset yapanlar particiler, biz çevreciler nedense bugüne kadar köylülere ulaşmamışız arkadaş ! Kimse gidip onlara topraklarına nasıl sahip çıkmaları konusunda önder olmamış, yardımcı olmamış ! Sonra da diyoruz ki ; köylü neden toprağını satıyor ? Satacak tabii arkadaş…Sen ekonomiyi darboğaza sok, sen insanları paranın kölesi yap o vatandaş napsın, çocuklarını okutmak, evlendirmek için… satarak savarak kurtuluşu çare görmüş tabii ki…
Öncelikle artık geç kalmış olsak da, zararın neresinden dönersen kardır diyerek, bütün milliyetçiyim diyenler, bütün vatanseverler, bütün çevreci STK lar artık kapalı alanlarda yemek konser tiyatro yapacaklarına köylere ve vatandaşlara ulaşacaklar arkadaş ! Avukatlar, mimarlar, mühendisler, öğretmenler… sizlerde köylüye bilabedel yapmıyorsanız dahi, makul ücretlerle hizmet verin arkadaş. Bu vatan hepimizin değil mi ? Yarınlarda soluyacağımız oksijen ve organik besinlerimiz için, çocuklarımızın hayatları ve torunlarımızın uzun ömürlü sağlıklı olması için, vahşi kapitalizmin doğayı yok eden, doğal yaşamı yok eden saldırılarına karşı bir ve beraber olun. Balıkesir tarihtir, sit alanıdır, turizm alanıdır, tarım ve hayvancılık alanıdır, Balıkesir denizdir kumdur dağdır…!
Çevreyi ve doğal hayatı ilgilendiren konularda ; Belediye Başkanları, Çevre Şehircilik Müdürlükleri, Belediye meclis üyeleri, Muhtarlar, Valiler, Kaymakamlar, Siyasi Partiler, Çevre Dernekleri ve Platformları, Basın ve Gazeteciler, zarar gören ve görme ihtimali olan tüm vatandaşlar, dava açabilir ve davalara, sorumluluk alarak müdahil olabilirler. İvrindideki bu davayı müteakiben, Bandırma da da çevreyi kirleten yapılara karşı örgütlü mücadelelerimiz ve müdahilliklerimiz olacaktır. MARMARA Denizini de, KAPIDAĞ ı da RES ve HES lerden, Turizmin yok edilmesinden kurtarmaya çalışacağız, 1/100.000 Plan çerçevesinde oluşturulan KATI ATIK AĞIR METAL KİMYA SANAYİİNE karşı da mücadelemiz olacaktır.
VATAN MÜEBBED BİR ÜLKEDİR!
18/10/2020 NOGAYTÜRK