Bandırma Bayırından Vicdana

BANDIRMA BAYIRINDAN VİCDANA

Bundan 18 yıl önce telefon olmadığı için hastane acil servisini dumanla çağırıyorduk, dumanı gören o zamanlar ambulans olmadığından acil servisler at arabaları gönderiyordu.
Bizim ev bayırda olduğu için acil servis at arabası bayırı çıkamadığından hastamızı el arabasıyla Kaşif Acar caddesine indiriyorduk orada bekleyen acil servis at arabası hastamızı alarak hastaneye.yetiştirmeye çalışıyordu..
Sahi hastane varmıydı?..İnanın onu hatırlamıyorum, muhtemelen yoktu...
Ne kötü günlerde yaşıyormuşuz azizim, bu günlerin kıymetini bilin...
İşte o günlerden belge olsun diye yazımın kapak fotoğrafında görüldüğü gibi ölen çocuklarımızı sırtımızda çuval içinde taşıyıp defin işlemi yapıyorduk..
Ayrıca, hayal meyal hatırladığım kadarıyla;
Ameliyat yaraları don lastiği ile dikilirdi.
Acil hastaları bahçe hortumu ile entübe ederlerdi,
Şamyel lastiğinden yapılmış maskeler takardık .
Hiç unutmam doğumlarda bebek sıkışınca tuvalet pompası kullanılırlardı..
Acilde personel tentürdiyot bulamadığından yaraya işerdi..
Böyle günlerden, bugün herşeyin varolduğu bir ülkede yaşıyor olmanın lüksüyle, madem sağlıktan konuyu açtık devam edelim ülkemiz Korona Virüsü yada Covit 19 denilen illeti yüzünde evinden çıkmaz duruma geldi, herkes panik ve ne olacak korkusuyla yaşamakta.
Oysa ki, övündüğümüz "Dayanışma Kültürü" vardı ne oldu?..
Çocukluğumuzda öğretildi, Kızılay'a, Yeşilay'a, Komşuya, Yaşlıya, Yetime, Öksüze  yardım edilmesi, Türk Dayanışma Kültürünün övünç duyulacak yardımlaşma örnekleridir. 
Dayanışma Kültürü aslında vicdanlarımızın dışa vurum örnekleriydi.
Şimdi öyle mi?..
Her konuda olduğu gibi vicdanlarımız yerle yeksan oldu, çürüdü ayrıştı ve yok olmak üzere.
Tüm bu rezilliklerimiz ne için?
Siyaset, koltuk, güç ve ben yönetebilirim egosu yüzünden ama unutulan bir şeyler var, toplumsal çürüme başladı mı ne güç kalır, ne siyaset ve ülke yönetilemez duruma varır sonu
İyi düşünelim durumumuzu ve en önemlisi ülkemizi.
Bir yanda Covit 19 virüsüyle, diğer yandan bozuk bir ekonomiyle uğraşmamız gerekir ki, dünyada yaratılmak istenen dijital devrim trenine binebilelim.
Nelerle uğraşıyoruz!.
CHP'li Belediyelerin Halka bedava ekmek dağıtması yasak ama İşsizim, açım diyen vatandaşa "Geber" demek serbest,
Belediyelerin  halka yardım yapması yasak ama devletin Birbirimize yeteriz diye yardım istemesi serbest
Sahra hastanesi yapması yasak ama şehir hastanelerine giderek hem yol parası verip, hemde devlet bütçesinden borçlanmak serbest
Virüsten korunmak için Ücretli izin istemek yasak ama kendi OHAL'nizi yaratmak serbest.
Parasıyla maske almak yasak ama günlerce maske bekleyip hala  maskeleri gelmeyen vatandaşa söz vermek serbest.
İnsanların haftasonu evden çıkması yasak ama virüsün devlet memuru gibi hafta içi çalışıp, haftasonu tatil yapması serbest.
Bilim adamlarının konuşması yasak ama diyanetin fetva vermesi serbest.
Terhisi gelen askerlerin evine gitmesi yassak ama hırsız, tecavüzcü, gaspçı, çete lideri mahkumların sokağa çıkması serbest
Evet, nereye kadar bu ülke böyle gidebilir?
Yeni bir dünya düzeninde yeri neresi olabilir?
Vesselam
Ozan Ozanca
21.04.2020-Bandırma