Bir kentin kalkınmasının olmazsa olmazı birlik ve beraberliktir.
Siyaset kulvarlarında ne kadar didişseniz rekabet etseniz çekişsseniz de iş kente hizmet noktasına gelince birlik beraberlik şart. Bu işin romantik kısmı reel kısmında ise belediyelerin bütçelerini oluşturma da kullanmada mutlaka bilimsel kriterlerin uygulanmasıyla kent kalkınabilir. Bandırma’da şimdiye kadar bilimselllikten ziyade duygusal bütçe uygulandığını düşünüyorum. Yani kıt kaynakların rantabl kullanılamadığını düşünüyorum.
Bandırma bütçe konusunda uzun süredir sıkıntı çeken bir kent. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi yönetimine girmesiyle sıkıntı azalacağına iyice arttı. Bandırma ‘da yerel yönetim CHP kadrolarında Büyükşehir’de AK Parti yönetiminde. Bu durum Bandırma için uzun yıllardır kent kalkınması için çok büyük bir handikap oluşturdu.
Aslında kent içinde birlik ve beraberlik noktasında pek bir sıkıntımız yok. Çoğu yerde görülen sert iktidar muhalefet çekişmesi Bandırma’lıların uygar dünya görüşlerine paralel daha olgun bir seviyeyle sürdürülüyor.
Baktığımızda özellikle Belediye Meclis Toplantılarında öyle -söz gelimi- kanlı bıçaklı sahneler yaşanmıyor. Gündeme gelen getirilen maddelerin görüşmelerinde izah edilemez bir konsensüs yaşanıyor. Bu nedenle örneğin yaz sezonunda parayı çuvallarla götüren İDO hizmetinin kışın az yolcu var diye kaldırılma kararına karşı vah vah demekten öte birlikte bir yaptırım çabanız olmalı. Öte yanda Bandırmalılardan diğer ilçelerden farklı olarak tahsil edilmeye devam edilen fahiş su faturalarına da birlikte dur diyecek bir duruşunuz olmalı.Bandırma’dan seçildiğiniz halde sırf iktidar partisine mensubuz onlar öyle istiyor diye sessiz kalmak ayıptır.
Görüldüğü gibi sorun Bandırma ile ilgili projelerin hayata geçirilmesinde ki karşılıklı duyarsızlık. Örneğin Bandırma ile ilgili bir proje mi var örneğin basit bir dalçık mı geçit mi kent girişini rahatlatacak bir proje mi yapılacak. Projeyle ilgili süreçte hiçbir destek verilmiyor. Büyükşehir’e aitse Bandırma Belediyesinden yerele aitse Büyükşehir’den.
Şöyle olmuyor mesela. Şimdi arıtma projemiz var. Bandırma Körfezini vahşice kirleten kanalizasyon çukuru haline getiren Bandırma Kenti için çok geç kalmış bir proje.
Proje AB Fonları çerçevesinde Büyükşehir Belediyesince yürütülecek. Ama kaplumbağa misali işler yürüyor. Proje biterse siyaseten kime yarayacağı derdinden kurtulamadık. Bandırma Belediyesi işin neresinde? Neden işi hızlandırmak için toplumsal baskı çabasına girmiyor Varsın Büyükşehir yapsın.!
Oysa Yerel Yönetimlerin çözebileceği büyük sorunları Ankara’ya taşımadan olmaz. Başta Ticaret Odası ,Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odası ve diğer irili ufaklı Sivil Toplum Örgütleri bir bütün olarak ciddiyetle kısa zamanda bu hep birlikte yaşadıkları kentin sorunu için hep birlikte hareket etmeli. O yüzden tüm sivil toplum örgütleri özellikle evrak tasdik ve aidat tahsille uğraşan odaların yönetimi hızla değişmelidir.
Birlikte topluca Ankara’ya ya da gidilmesi gereken neresi varsa oraya gidilmeli. İşlerin hızlandırılması için Ankara bürokrasisine baskı böyle olur. Tek tek olmaz. Engellemeler kaytaranlar afişe edilmeli.
Nitekim Bandırma’nın bekleyen büyük sorunlarına yönelik projeler sürekli raflarda sümen altında. Büyükşehir Projesine en başta Bandırma itiraz etmeliydi etmedi. Küçük bir Avrupa develti gibi bir il uçtan uca yüzlerce kilometre ve uzak kasabalar. Mümkün değil eşit hizmet verilsin hele sürekli devam eden siyasi rant hesaplarıyla ..Aynı parti bile olsa yine olmayacak . Ama Şikayet edilmeyecek! Varsa projeler hazırlanıp postaya verilmeyecek ,uzak yakın Balıkesir Ankara yola düşülecek gerekirse kapı önlerine yatılacak. Bunun pratik örneğini Manyas eski Belediye Başkanı Necmi Çetin döneminde şahit olmuştum. Küçük bir kasabanın olmayacak işlerini bitirip geliyordu Ankara’dan hepimizi şaşırtıyordu. Çünkü işi kendi mecrasına bırakmıyor Bakanların kapısında edata yatıyordu..Öte yandan çok önemli bir konu ;Bandırma her konuda her girişimde ve yatırımda ..Erdek’le birlikte düşünülmeli ve aradaki suni boşluk uygun planlamayla doldurulup 2 kent entegre edilmelidir. Kyzikos antik alanı bu düşünceyi gerçekleştirecek öncü konudur ki bugün dünyada bir eşi daha olmayan antik alan limanlar orada toprağın altında sacede mezar kazıcılarına ve iflah olmaz definececilerin insafına ARTIK bırakılmasın! . Ayıptır .Günahtır. Bu topraklarda yer alan her ne varsa geçmişten emanet geleceğe mirastır. En kısa sürede Kirazlı Manastırında restore edilip turizme kazandırılması sağlanması için AB fonları devreye sokulmalıdır. Belediyelerin bütçeleri bu işlere yetmez.
Bandırma için girişimlerde ortak çaba içinde bulunmadığımız takdirde treni kaçırırız, benim değil ama çoğunluğun düşüncesi kaçırdık zaten algısını yok etmek gerek..
Çünkü biliyoruz ki hiçbir görev, hiçbir makam ve mevki kimseye baki değildir. Ama yapılanlar asla unutulmuyor. Halka kentliye pozitif birebir dokunan projeler unutulmuyor. Örneğin şimde hemen her eve ait bir ve birden fazla araç avr .Ama araçları park edecek yer yok. Kentsel değişim diye eski 2 katlı tek katlı kısmen bahçeli binalar yıkılıyor çok katlı binalar yapılıyor üstelik bitişik nizam. Gelde çık işin içinden! Çıkılmaz. Değil araç insanlara merkezde yürüyecek alan kalmamış durumda. Kent içi imar skandalı nin başlangıcı bugünler değil elbette geçmişe dönmekte çok zor üstelik arsa sahiplerinin baskısı artı imar ruhsat rantı böyle gelmiş böyle gider ama otopark şart ve halledilebilir bir sorun. Ve bu sorunu çözmekte zor değil ama ufku geniş praik çözüm üretebilecek insanlara ihtiyasç var.
Siyasetçilerimiz “benlik” duygusunu bir tarafa bırakıp Bandırma’nın gelecek 50 yılı için ayağa kalkmalıdır. Bandırma Balıkesir’e yancı bir kent değil başlıbaşına Metropol olması engellenmiş Kenttir. Büyükşehir statüsüne geçmeden önce Belediye Bütçesi artacak dendi. Gerçekten bu algı üretildi ve başta sivil toplum örgütleri partiler milletvekillerimizden kimseden ses çıkmadı. Aldatıldık kandırıldık. Oysa toplumsal tepki verebilseydik böyle olmazdı. Dereye düştükten sonra sızlanmalar başladı. Böyle olmaz. Halka doğru bilgi verilmeli. Kentin kalkınmasının birinci yükümlüsü diyelim yerel yönetimin kullandığı bütçedir. Bir iktisatçı olarak baktığımda yıllardır hiç önemsenmeyen bir bütçe politikamız olduğunu görüyorum. Tıpkı ülkenin bütçesi gibi Belediye bütçemizde ve uygulamada sıkıntılar olduğunu görüyorum. Sıkıntı şundan kaynaklanıyor. Bütçe açık veriyor. Yani gelirler giderlere yetmiyor. Giderlerden artan para olacak ki siyasi birim kent için yatırım yapsın. Yapamıyor. Bu sefer elindeki değerleri satarak ek gelir elde ederek durumu idare etmeye çalışıyor. Bu nedenle öncelikle Belediye bütçelerinin oluşturulmasında bilimsel kriterler öne çıkmalı. Şimdiki halde yapılan sadece şu. Geçmiş yılın bütçesi ve fasıllara ayrılan miktarlar alınır reel enflasyon beklentisi ve tahmini rakamlara göre yeniden başlıklar dizayn edilir. Tamam. Böylece Yerel meclise gelir .Meclis aritmetiğinde sayısal üstünlükle eller kalkar kabul edilir. Oysa özellikle meclis muhalefeti burada önemli unsur olarak yönlendirici müdahalelerde bulunabilmeli kıt kaynakların daha rantabl kullanılması yönünde yönetenlere yardımcı olmalıdır. Mutlaka gol atmak amaç olmamalı samimiyetle kentin kaynakları halka yönelik hizmetlerin artması yönüne sürülmelidir. Açıkçası kaynakların gereksiz harcamalarla israfına son verilmelidir. Yerel yönetim milyonlar değerinde alım yapıyor. Aynı malı veya hizmeti on lirayada alırsınız iyiniyetli olsanızda size aynı malı elli liraya da satarlar. Belediyelerin bütçeleri halktan alınan vergi ve harçlardan oluşuyorsa bu bütçenin iç işleyişlerde değil yoğunlukla hizmetlere yönelik kullanılmasının çaresine bakacaksınız . Bu teferruatlı geniş bir konu elbette erel televizyonumuz olsa tartışma programlarında daah detaylı örneklerle halkımızı aydınlatma şansımız daha fazla olurdu. Özellikle Üniversitemiz desteğiyle bütçe dinamiği çok daha verimli olabilir diye düşünüyorum. Yerle yönetimin harcamalarını uygulamalasını sürekli denetleyen müfettişlerin olduğunu biliyoruz. Yetmez Belediye kendi kendini denetliyecek bağımsız yeni bir birim oluşturmalı ve bütçenin rantabl kullanılıp kullanılmadığını kendi denetlemeli.
Sözün kısası yatırımlar projeler bütçelerde daha fazla oranda yer almalı. Bu düşüncelerim elbette vahşi kapitalist komprador bir sistem içinde yaşadığımız içindir. Hayalimizdeki sosyalist bir Türkiye de kentlerin yönetimi dizaynı halk dayanışmasıyla olacağı için çok daha farklı yöntem,ucuz ve kolaydır.
Her fırsatta gündeme taşınır mesela Bandırma bir ticaret, bir tarım kenti mi nitekim küçük büyük besicilikte de iyi noktada olduğumuz ortada. Ve şimdi Sanayi Hamlesiyle müthiş değişime gebe. Makine Organize Sanyi Bölgesi gerçekleşirse paralel sektörel hizmetlerde peyderpey devreye girecektir. Eski Başkan Edip Uğur yaşanan süreçte gitti hayalleri vardı ve Rotterdam da hayal oldu derken bir başka mecradan ucundan geliyor. Ama yavaş yavaş ısıta ısıta geliyor. 20 yıldan bu yana çok defa bürokrasinin kulvarlarında başarılamayan girişim günümüz şartlarında kolayca halledildi ! Çevre Gruplarımızın ısrarla özveriyle karşı durduğu bu gidişatı önleyecek güçleri maalesef yok. Bu durumda etkin bir denetim Kent Konseyi çerçevesinde yapılabilir. Kent Konseyi nin AB. kriterleri için tabela konsun fonksiyonundan öte mutlaka aktif dinamik yerel yönetimlere katkı sunacak yapıya uyarlanması şarttır. Günlük yaşayanların geleceğe dair kaygıları olmuyor. Vaktiyle İzmit Körfezinde yapılan büyük hata burada tekrar edilecek görünen köy bu. Bu aşamada elden gelen Bandırma Belediye Başkanı Dursun Mirza’nın zaman zaman dile getirdiği husus. Çevreye insana duyarlı bir SANAYİ! Kulağa hoş geliyorda pratikte örneği yok. Türkiye de örneği yok ama bir temenni en azından. Ve gelecek yönetimlere de bağlı. Sen duyarlı olursun senden sonra gelen benden sonra Tufan der. Gelişen sanayi artan nufüs yeni yerleşim sahaları üretecek dolayısıyla iskan rantları gözleri kör etmemeli.
Sanayi yatırımlarında ters orantılı bir istihdama katkı var . Yapay zeka ve robot teknolojisi devrimi başladı. Buna karşılık bölgenin ne kadar tahribata uğrayacağının araştırması yok. Ama batıda çevreye uyumlu sanayi başarılmışsa yolu yöntemleri araştırılıp mutlaka uygulanmalı. Bu görev başta Üniversitemizin yapması gereken araştırma ve dayatmalara bağlı. Yapay zekanın durdurulamaz gelişme gösterdiği gelişmiş ülkelerle rekabet şansımız olmadığına göre kuşkusuz Çin gibi vahşi ve ucuz üretim yapılan yüksek bir çevre kirliliği bizi bekler .
Bandırma kenti coğrafyasında olan bitenlerden Bandırma Belediyesi yerel yönetiminin ciddi sorumluluk alması şarttır. Yerel yönetimi boşa çıkarma çabalarına karşı yukarda bahsettiğim birlik ve beraberlik mutlak şarttır.
Sorumluluk verilmez alınır. Yerel yönetim çok ciddi şekilde Kent Konseyi ni aktif hale getirmelidir. Halen paravan tabelalı çakma derneklere dönen Çevre derneklerine ivme kazandırması ve sosyal medya gruplarıyla işbirliği içinde olması gerekmektedir. Yoksa yüzde altı gibi komik hisselerle verilen kamusal rant alanlarından bize kalan çöplük ve zehir olur.
BANDIRMA GERÇEK – MEHMET LEVENTOĞLU
Mehmet Leventoğlu