Bandırma, içi-dışı ve çevresi insan yapımı ve doğal afetler ile ateşten bir çemberin merkezinde hapsedilmiş durumda zavallı bir kentçik durumundadır. Ateşten çember ile
ilgili heyelan gibi önemli bir doğal afetle başlayalım. Kısaca heyelan ya da toprak kayması, zemini kaya ya da yapay dolgu malzemesinden oluşan bir yamacın yer çekimi, eğim, su
ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve dışa doğru hareketidir ve kayalardan, döküntü örtüsünden ya da topraktan oluşmuş kütlelerin, çekimin etkisi altında yerlerinden
koparak yer değiştirmesine heyelan denir. Bazı heyelanlar büyük bir hızla gerçekleştikleri halde, bazı heyelanlar daha yavaş gerçekleşirler. Heyelanlar yeryüzünde çok sık meydana
gelen ve çok yaygın bir kütle hareketi çeşididir. Aşınmada önemli rol oynarlar. Büyük heyelanlar aynı zamanda topoğrafyada derin izler bırakırlar. Türkiye’de en fazla görülen yerler
Karadeniz Bölgesinde özellikle Doğu Karadeniz şerididir.
Eğimlerin fazla olduğu sahalarda heyelan riski artmaktadır. Bazı sahalarda fay yamaçları dik eğimlerin oluşmasına neden olarak heyelanları kolaylaştırır. Yine insanlar
kanallar ve yollar açarak ya da yol ve maden kazılarından çıkan toprakları, denge açısına erişmiş bulunan yamaçlar üzerine atarak, heyelan oluşumuna neden olan koşulları
hazırlarlar. Gevşek unsurların denge açısını herhangi bir nedenle aştığı durumlarda o heyelan oluşur. Bu da toprağın çökmesi anlamına gelir.
GÖRÜLÜŞ NEDENLERİ
Yağışın ve eğimin fazla ve toprağın killi olmasıdır. En fazla görüldüğü dönem ilkbahardır. Nedeni kar erimeleri ile toprağın suya doygun hâle gelmesidir.
Heyelanların doğal nedenleri şunlardır:
Yağmur sularının sızmasıyla toprağın suya doygun hâle gelmesi.
Karların ve buzulların erimesi.
Yeraltı suyunun yüklenmesi ya da gözenekli su basıncının artması. Örneğin, yağmurlu mevsimlerde akiflerin yeniden dolması ya da yağmur sularının sızması; çatlaklarda
ve kırıklarda hidrostatik basıncın artması; dikey bitki örtüsü kaybı ya da eksikliği, toprak besinleri ve toprak yapısı,
Örneğin; orman yangınından sonra yangının 3-4 gün sürmesi; fiziksel ve kimyasal ayrışma,
Örneğin, tekrarlanan donma ve çözünme, ısıtma ve soğutma, yeraltı suyunda tuz sızıntısı veya mineral çözünmesi ile oluşan ayrışmalar; depremlerin neden olduğu zemin
sarsıntısı, eğimi doğrudan istikrarsızlaştırabilir, toprak sıvılaşmasına neden olur ya da malzemeyi zayıflatabilir ve sonunda bir heyelan üretecek çatlaklara neden olabilir.
Heyelanlar insan faaliyetleriyle de şiddetlenir: Ormansızlaşma, tarımsal toprak işleme ve inşaat; makine ya da trafikten kaynaklanan titreşimler; patlama ve madencilik;
hafriyat, örneğin, bir eğimin şeklini değiştirerek ya da yeni yükler uygulayarak yapılması; toprağa sızan su miktarını değiştiren tarım ya da odunculuk gibi ormancılık faaliyetleri ve
kentleşme. Arazi kullanımı ve arazideki zamansal değişim. Arazi bozulması ve aşırı yağış, erozyon ve heyelan olaylarının sıklığını artırabilir.
TÜRLER
KARMAŞIK VE KARMA AKIŞ
İki ya da daha fazla hareket tipinin zaman ve mekan içindeki karışımıdır. Bu tanıma göre, heyelanlar "görünür olan ya da makul bir şekilde çıkarsanan bir ya da birkaç
yüzey boyunca ya da nispeten dar bir bölge içinde kesme gerinimi ve yer değiştirmenin hareketi ile sınırlıdır. Heyelanlar bir anda gerçekleşebilecek ya da yüzeydeki hareketin
kademeli ve ilerici olabilir. Düşmeler serbest düşüşte izole bloklar, devrilmeler dikey bir yüzden dönerek uzaklaşan malzemeyle, bir tür çökme yayılır, hareket halindeki sıvılaştırılmış
malzeme ve sürünme yeraltında yavaş akar. Dağıtılmış hareket hepsi açık bir şekilde heyelan teriminin dışında tutulmuştur.
Plâna göre heyelanlar, hareket eden malzemeye ve hareketin gerçekleştiği düzlem ya da düzlemlerin biçimine göre alt sınıflandırılır. Düzlemler, yüzeye geniş ölçüde paralel
translasyonel sürgüler ya da kaşık şeklinde rotasyonel sürgüler olabilir. Malzeme kaya ya da yüzeydeki gevşek malzeme regolit olabilir. Regolit enkaz iri taneler ve toprak ince
taneler olarak alt bölümlere ayrılmıştır.
ENKAZ AKIŞI
Su ile doygun hâle gelen eğim malzemesi, enkaz akışına ya da çamur akışına dönüşebilir. Ortaya çıkan kaya ve çamur bulamacı ağaçları, evleri ve arabaları toplayabilir.
Bununla birlikte köprüleri ve nehrin kollarını bloke edebilir. Sonucunda ise sel felaketleriyle karşı karşıya kalınabilir. Enkaz akışı genellikle ani sel ile karıştırılır, ancak bunlar
tamamen farklı süreçlerdir.
Çamurlu enkaz akışları, yapılara ve altyapıya ciddi zararlar verir ve genellikle insan hayatına mal olur. Eğimle ilgili faktörlerin bir sonucu olarak çamurlu döküntü akışları
başlayabilir ve sığ toprak kaymaları dere yataklarına zarar vererek geçici su tıkanıklığına neden olabilir. Su birikintileri başarısız olduktan sonra, akış kanalındaki döküntüleri
kaplayan akan kütlenin hacminde dikkate değer bir büyüme ile bir domino etkisi yaratılabilir. Katı-sıvı karışımı 2,000 kg/m3’e kadar yoğunluklara ve 14 m/s’ye kadar hızlara
ulaşabilir. Bu süreçler normalde, yalnızca yolda biriken tortullardan birkaç metreküpten yüzlerce metreküpe kadar dolayı değil, aynı zamanda bazı durumlarda nehir kanalını geçen
köprülerin, karayollarının ya da demiryollarının tamamen kaldırılmasına bağlı olarak ilk ciddi yol kesintilerine neden olur. Hasar, genellikle çamur döküntüsü akışlarının genel bir
eksik tahmininden kaynaklanır: örneğin; dağ vadilerinde köprüler, genellikle akışın çarpma kuvveti tarafından tahrip edilir, çünkü bunların aralıkları genellikle yalnızca bir su tahliyesi
için hesaplanır.
TOPRAK AKIŞI
Toprak akışı, çoğunlukla ince taneli malzemelerin eğim aşağı hareketidir. Yer akışları, 1 mm / yıl ile 20 km / saat gibi çok geniş bir aralıktaki hızla hareket edebilir.
Bunlar çamur akışlarına çok benzese de, genel olarak daha yavaş hareket ederler ve içeriden akışla taşınan katı malzeme ile kaplanırlar. Daha hızlı olan sıvı akışlarından farklıdırlar.
Kil, ince kum ve silt ve ince taneli, piroklastik malzeme toprak akışlarına duyarlıdır. Toprak akışının hızı, akışın ne kadar su içerdiğine bağlıdır: Akıştaki su içeriği ne kadar yüksek
olursa, hız o kadar yüksek olur.
Toprak akışları, toprağı doyuran ve eğim içeriğine su ekleyen yüksek yağış dönemlerinde çok daha fazla meydana gelir. Çatlaklar, kil benzeri malzemenin yer akışlarına
su girmesine neden olan hareketi sırasında gelişir. Su daha sonra gözenek-su basıncını artırır ve malzemenin kesme direncini azaltır.
ENKAZ KAYMASI
Bir enkaz kayması, kayaların, toprağın ve döküntülerin su ve / veya buzla karışmış kaotik hareketi ile karakterize edilen bir türüdür. Genellikle kalın bitkili yamaçların
doygunluğuyla tetiklenir ve bu da kırık kereste, daha küçük bitki örtüsü ve diğer kalıntıların tutarsız bir karışımına neden olur. Enkaz çığları enkaz kaymasından farklıdır, çünkü
hareketleri çok daha hızlıdır. Bu genellikle daha düşük kohezyon ya da daha yüksek su içeriğinin ve genellikle daha dik eğimlerin bir sonucudur. Dik kıyı kayalıkları, yıkıcı enkaz
çığlarından kaynaklanabilir. Enkaz kayması, çığ düşmesinden çok daha yavaştır. Enkaz çığları çok hızlıdır ve yamaçtan aşağı doğru kayarken tüm kütle sıvılaşır. Bu, doymuş
malzemenin ve dik eğimlerin bir kombinasyonundan kaynaklanır. Enkaz yamaçtan aşağı doğru hareket ettikçe, genellikle akış kanallarını takip eder ve tepeden aşağı doğru hareket
ederken V şeklinde bir iz bırakır. Enkaz çığları, muazzam hızlarından dolayı eğimin eteğini de geçebilir.
KAYA ÇIĞ
Sturzstrom olarak da adlandırılan bir kaya çığı, büyük ve hızlı hareket eden bir heyelan türüdür. Diğer heyelan türlerinden daha nadirdir ve bu nedenle tam olarak
anlaşılamamıştır. Düşük açılı, düz ya da hatta biraz yokuş yukarı bir arazide çok uzağa akan tipik olarak uzun bir salgı sergiler. Uzun salgıyı destekleyen mekanizmalar farklı
olabilir, ancak bunlar tipik olarak hız arttıkça kayan kütlenin zayıflamasına neden olur.
SIĞ HEYELAN
Kayma yüzeyinin toprak örtüsü ya da tipik olarak birkaç santimetreden birkaç metre derinliğe kadar aşınmış ana kaya içinde yer aldığı bir heyelana sığ heyelan denir.
Bunlar genellikle enkaz kaymasını, enkaz akışını ve yol kesme yamaçlarının arızalarını içerir. Sığ toprak kaymaları genellikle düşük geçirgen taban topraklarının üzerinde yüksek
geçirgen topraklara sahip eğimli alanlarda meydana gelir. Düşük geçirgen, alt topraklar, suyu daha sığ, yüksek geçirgen topraklara hapsederek üst topraklarda yüksek su basıncı
oluşturur. Üst topraklar su ile dolup ağırlaştıkça, eğimler çok dengesiz hale gelebilir ve düşük geçirgen taban topraklarından kayabilir. Diyelim ki üst toprağında silt ve kum, alt
toprağında ise ana kaya olan bir eğim var. Yoğun bir yağmur fırtınası sırasında, ana kaya, silt ve kumun üst topraklarında sıkışıp kalan yağmuru koruyacaktır. Üst toprak doymuş
ve ağır hale geldikçe, ana kaya üzerinde kaymaya başlayabilir ve sığ bir heyelan haline gelebilir.
DERİN OTURMUŞ HEYELAN
Derin oturmuş heyelanlar, kayan yüzeyin çoğunlukla ağaçların maksimum köklenme derinliğinin altında, tipik olarak on metreden daha büyük derinliklerde olduğu
yerlerdir. Genellikle derin regolit, yıpranmış kaya ve ana kayayı içerirler. Öteleme, dönme ya da karmaşık hareketle ilişkili büyük eğim kırılmasını içerirler. Sığ heyelanlardan daha
büyük olma eğilimindedirler ve bir fay ya da yatak düzlemi gibi bir zayıflık düzlemi boyunca oluşurlar.
GENEL OLARAK HEYELAN TİPLERİ
Genel olarak heyelan terimi ile açıklanan bu hızlı kütle hareketleri asıl heyelanlar, göçmeler ve toprak kaymaları olmak üzere üç gruba ayrılabilirler.
GÖÇMELER
Heyelanın hareket bakımından farklı bir başka tipini oluştururlar. Bu tip heyelan bir kaşığa benzeyen konkav kopma yüzeyleri boyunca dönerek yer değiştiren
kısımlardan oluşur. Kayan kısımlardan her biri, geriye doğru çarpılır. Bunu sonucunda, kayan kütlelerin ilksel eğimleri değişir ve bunların yüzeyleri kopma yarasının bulunduğu
tarafa doğru yeni bir eğim kazanır. Yamaçların alt kısımlarının akarsular, dalgalar gibi etkenler tarafından fazla oyulması göçme şeklindeki heyelanların başlıca nedenidir. Fazla
oyulmasının asıl nedeni göçlerin ağır hasar vermesidir.
Falezlerin ve yamaçların gerilemesi, menderes halkalarının büyümesi sırasında alttan oyma sürecine bağlı olarak sık sık göçmeler oluşur. Göçmüş kütleler ya da bloklar
büyük oldukları durumda, bunlar arasında küçük göller ya da yamaçlarda taraçalara benzer sahanlıklar oluşur. Küçük ve Büyük Çekmece göllerinin kenarlarında ve bu iki göl
arasındaki deniz kıyısı boyunca bu tür göçmelerin tipik örnekleri yaygındır.
TOPRAK KAYMASI
Kütle hareketi sırasında sadece toprak tabakası, bir dağın ya da tepenin tamamı aşağıya doğru kayar. Sadece ana kayanın üzerindeki toprak katmanının yer
değiştirmesine toprak kayması adı verilir.
KORUNMANIN YOLLARI
Yamaçlara set yapılması, kütlenin kaymasına neden olan kısmının kazılması, zeminin sertleştirilmesi, istinat duvarı yapılması, ağaç dikilmesi vb.
TSUNAMİ NEDENLERİ
Denizin altında meydana gelen ya da suya çarpan toprak kaymaları, örneğin denizde önemli kaya düşmesi veya volkanik çöküş, tsunamilere neden olabilir. Büyük
heyelanlar ayrıca, genellikle yüzlerce metre yükseklikte olan megatsunami oluşturabilir.
**
BANDIRMA VE HEYELAN
Bandırma şehrinin kuruluşundan bugüne, kentin geçmiş tarihini ve arkeolojisini araştırmamış yerel yönetimlerin imâr plânlarında yaptıkları hatalar ve rant elde etme
anlayışıyla yapılan değişiklikler ve yenilikler sonucu, şimdi çok sıkıntılı günler başlıyor gibi görünüyor. Antik Bandırma Hacıyusuf ile Haydarçavuş mahallelerinin arasında ve tekrar
Haydarçavuş ile Paşabayırı mahallelerinin arasındaki koyların gerisinde 1 km içeride kurulmuştur. Hacıyusuf ile Haydarçavuş mahallelerinin arasından içeri giren Cinçukuru Koyu,
Manyas Gölü’nden gelen akarsularla beslenerek taşıma toprakla dolmaya başlamış; diğeri de Haydarçavuş ile Paşabayırı mahalleleri arasından günümüz Pazartesi Pazarı’na ve
Çamaşır Deresi’ne kadar uzanan koyun da akarsularla taşınan toprakla dolması nedeniyle oluşmuş alanlar vardır. Bu tamamen koyların, yani denizin dolmasıdır. Her iki koyu
toprakla dolduran aktif akarsular, içinden bir kamyonun geçebileceği genişlikte taş ve horasandan yapılmış tonozlarla ıslah edilmiş, akarsular tonozlarla denize akıtılmıştır.
Köprübaşı isimli bir alan hâlâ eski Bandırmalılar tarafından konuşulduğu gibi, orada dere ve Bentbaşı ismi verilmiş iki mahalle de vardır ki; mahallelere verilen isimler de konusu
geçen o akarsudan gelir. Sunullah, Dere ve Bentbaşı mahallelerini kaplayan bu bölge, akarsunun taşıma yoluyla doldurduğu dolgu alanıdır.
Cumhuriyet Meydanı ve sahil, olduğu gibi doğal ve insan eliyle yapılan dolgu alanıdır.
Bir başka koy da Malta Deresi’nin doldurduğu bölge, yani Aşağı İstasyon mevkiidir. Burası da yukarıda anlattığım gibi akarsunun taşıdığı topraklarla oluşmuş bir dolgu
alanıdır.
Feribot iskelesi önünden başlayarak Tatlısu Çeşmesi’nin devamından surları alıp, Aşağı İstasyon mevkiine kadar uzanıp, oradan Malta Deresi çevresinin Ayyıldız
Tepe’ye uzanan vadisi birer heyelan bölgesidir. Bu heyelan bölgesine yapılaşma izni neden verildi? Kimler verdi? Hele bu işin daha acı olanı, o heyelan bölgesinin bir tarafına yapı
konduran Bandırma Mimarlar Odası’nın bulunmasıdır. Bandırma Mimarlar Odası’nın ofisi de, Bandırma Makine Mühendisleri Odası’nın ofisi de o binadadır. Şaka gibi değil mi?
Geçmiş dönemlerde sur şeklinde setler yapılmıştı. Bu set yapıldı ama ne derece o bayırı kaymaktan kurtaracak hiç bilinmez!.. Fakat benim bildiğim Bandırma
Belediyesi’nin o bölgenin heyelan bölgesi olduğunu bildiğidir. O zaman o bölgeye yapılan binalara nasıl izin verildi? Milyonlarca liralara satılan daireler ve bu dairelere sahip olmak
için birbiriyle yarışan sermaye sınıfı…
Gelelim Malta Deresi’ne; bu bölgeye de izin kimler tarafından verildi? O vadi binalarla dolmuş. Geriye kalan pek az arsa kalmış. Yakında o arsaların da binalarla
donatılacağı malum. Merak ediyorum; bu çok çok riskli alanın rantını peynir ekmek gibi kim ya da kimler yiyecek?
https://www.youtube.com/watch?v=ZEyG83qmqLc
Ben hiç kimseyi korkutmak istemiyorum ama anlattıklarım Bandırma için, harbi harbi bilimsel olarak bir gerçek!.. Demokratik ülkelerde (!) özgürlük vardır (!). Kişiler
yatırımlarını TL faizi, döviz, altın, bina ve işyerine yaparlar. Kim daha şanslıdır, bunu söylemek o sermayesine göre yatırım yapan kişilerin doğal hakkıdır. Kim rant elde edecek,
kim kaybedecek, yorum yapmak da istemiyorum!.. Kazanan kazanır, kaybeden kaybeder ama benim yorumum sulu bir toprak üstüne hâlâ yapılaşmaya devam eden Bandırma’yı
uyarmak!…
Bu riskli alanı imara açıp, yapılaşmaya izin verenlere şunu hatırlatmak istiyorum: Doğal afetler, çevre ile çatışma içinde yaşayan insanların dramatik bir örneğidir. Erken
tahminler ve uyarılar, maddi hasarın ve can kaybının azaltılması için çok önemlidir. Heyelanlar sık sık meydana geldiğinden ve dünyadaki en yıkıcı güçlerden bazılarını
temsil edebileceğinden, onlara neyin neden olduğu ve insanların ortaya çıkmasını önlemeye nasıl yardımcı olabileceği ya da meydana geldiklerinde onlardan nasıl kaçınabileceği
konusunda iyi bir bilgiye sahip olmak çok önemlidir. Sürdürülebilir arazi yönetimi ve gelişimi, heyelanların olumsuz etkilerini azaltmak için de önemli bir anahtardır. Bilmem
anlatabildim mi Bandırma Belediyesi…
27-02-2023/SEDAT KUTBEK/BANDIRMA