Bandırma’da Bir Zamanlar Çay Bahçeleri

Bandırma Çay Bahçeleri.
Bandırma’nın çay bahçelerini yeni nesil gençliğimiz bilmez..O çay bahçelerinin kent sosyal yaşam ve geleneksel kültürünün değişmez bir parçası olduğu günler artık gerde kaldı.

Maalesef modernlik olsun diye sürekli yenilenen değiştirilen kimliksizleştirilen sahiller meydanlar kent hafızasını da öldürüyor içinde yaşayanların anılarınıda çocukluklarınıda …Şimdi kim çıkıp diyebilir ki ben çocukluğumda bu sahillerde gezdim şurada oturdum, şurda manitamla dolaştım.

**

Çay bahçeleri taşra kasabalarının alameti farikasıydı. Maşallah şimdlerde herkes yazlıkçı oldu. O zamanlar yazlık sadece üst seviye zenginlere mahss bir ayrıcalıktı. Yazın sıcak günleri bastırınca kimseler evde oturmaz genci yaşlısı kızı kızanı dışarı çıkar gecenin geç saatlerine kadar sahile iner çay bahçelerinde otururdu. Çünkü evlerde klimada olmadığı için havanın serinlemesi beklenirdi.

Çay bahçelerinin olmazsa olmazı sütlaç, süpangle, dondurma ve el yapımı limonata gazozdu. Çok servis yaptım o bahçelerde çok emeğim geçti. Bahçelerde garsonluk ayrıcalıktı çalışanda, tabii ki onlardan biri de bendim.

**
Erken yaz geldi mi bahçelerde hummalı faaliyet başlardı. Tahta sandalyeler verniklenir boyanır tamir edilir. Brandalar yenilenir boya badana işleri yapılır, kışın getirdiği erezyon ve pislikler temizlenir yaza uygun hale gelir yani tam entegre bir çay bahçesi olarak Bandırma’lıların hizmetine sunulurdu. Uğrak Kafe,Kardeşler , Kristal Kafe’den önce Murat Kafe öncesi Denizköşk tabiiki gençlerin favori ve özel buluşma mekanı rahmetli Muhip abinin Tepe Gazino .
Şahin Çay Bahçesi vardı. Şehir Kulübünün yanında oraya halk yüksek çay bahçesi derdi. Rahmetli Şevket Şahin amcamındı çok çalıştım orada Muradiye köyünden yeni taşınmıştım garsonluk yapardım daha sonra ihalede Hayri abim aldı. Dört bacanak ve Bacanaklar Çaybahçesi oldu. Onun karşısında ismini tam olarak bilmiyorum ama Muhtarın Çay bahçesi derdik o vardı daha da yanında Hüsnü Aslan Çay Bahçesi vardı.

**
Güneş batar batmaz akın akın insanlar yukarı mahallelerden sahile inerdi. Hiç durmadan çekirdek yenirdi. Masalar boşalınca kovalarca kabuk toplardık. Oturacak yer bulmak için masa kollardınız. Öyleki yazın masalar boşalsında biz oturalım diye çay bahçesinin önünde beklenirdi.
Bandırma’lılar o zamanlar mutluydu huzurluydu az para vardı ama değerliydi çünkü insanların yüzü gülerdi hep diye anımsıyorum. Çoğunluk birbirini tanır selamlaşırdı. Hal hatır sorulur herkez bir birini tanırdı . Çay bahçelerinin gece müşterileri hep aileler olurdu.. Çok bahşiş veren olmazdı hatta hiç olmazdı ama mutluyduk gülümseyen insanlara hizmet etmekten.

**
Önce siyah beyaz televizyon sonra Video oynatıcılar, VHS yada betamaks kasetler girdi çay bahçelerine . Filmler oynardı devamlı ama en çokta karete veya macera flimleri revaçtaydı her zaman flim arasında çaylar dağıtılırdı. Aile çay bahçesi demek saplar ve ailelerin ayrı ayrı oturduğu yerler demekti. Şimdilerde gençlere tuhaf gelir ama kızlar erkekler aynı yerde oturamaz ayrı bölgelerde haremlik selamlık gibi alanlar kendiliğinden oluşturulurdu. Kızlar erkeklerden uzakta otururdu . Karşıdan karşıya kesişmelerle nice aşklar yaşanmıştır. Öyle yalnız gidip ailelerin içine oturmanız geleneklere aykırıydı. Ayıplanırdı. Sonraları Kristal’le değişti bu durum ilk kez karışık oturulmaya başlandı. Bahçelerde kadın garson da çalıştırılmazdı nedense daha sonra ilk olarak bayan garsonu Hayri abim yani Bacanaklar Çay Bahçesi’nde başlattı. Güzel kızlar garsonluk yapardı bende aile tarafına bakardım daha sonra bayan garsonun yardımcısı oldum tabiki işler yetişmediğinden çünkü benden çayı içmeyen müşteriler bayandan sormadan alırlardı çayı, büyük revaçtaydı bayan garson müşteriler ikiye katlandı tabiiki çok güzel günlerdi o günler.

Şimdi ise bütün her yerde bayan garson var hatta çay ocaklarında bile ama insanlar alıştı artık normal geliyor o zamanlar büyük olaydı bayan garson çalıştırmak. Derken ORG’lu canlı müzikli geceler başladı. Her gece sanat müziği arabesk şöleni. Amatör şarkıcılar müthişti ne zengin repertuarlar şaşardınız.. Ve akabinde çay bahçeleri değiştikçe değişti ama insanlar mutlu ve memnundular o zamanlar sosyal hayat vardı. Şimdilerde bu güzel gelenekler tarihe karıştı. Lüks mekanlarda uyduruk amrikan kahvelerine bir sepet para verip selfie çekip feyste paylaşmak tek eğlence oldu.

**.
Gelelim işin hüzünlü tarafına.10 yıl bire bir Bandırma’da insanlara hizmet ettim. Sonra emekçinin kaderi ekmek neredeyse oraya yolum Mustafakemalpaşa’ya düştü. Ve orada 17 yıl kalıp emekli olana kadar çalıştım. Bandırma’ya tekrar geldiğimde Cumhuriyet meydanına indim. Yıllar önce meydana inene kadar onlarca selam alan bana kimse hoşgeldin nasılsın Hayri diyen olmadı. Çok garibime gitti. Ve bu benim zoruma gitti. Çünkü Bandırma’da değişmiş insanlarda. Benim yaşıtlarım beni tanıyanlar yaşlanmış kimileri ölmüş velhasıl tanıyan kimse olmadı. Hayır bir kişi vardı! . Cumhuriyet meydanında yok olan Çay Bahçeleri yerine açılan Kafe ve Barlara bakınırken biri bana “Hoşgeldin Hayri “dedi. O kişi benim Berber’imdi. Berberinizin kıymetini bilin. Ne kadar mutlu oldum bir bilseniz sanki Bandırma’yı bana verdiler o an.

Velhasıl acımasızca gecen yıllar herşeyi silip süpürdü. Şimdi Bandırma’ya yeniden geleli yedi yıl oldu Emekliyim ama geçinmek ne mümkün hala çalışıyorum AVM’ye terfi ettim. Kendisine hizmet edenleri köle olarak gören ” Baksana garson” diye seslenen zihniyette yeni bir gelişme olmasa da umurumda değil insanlara hizmet etmeyi seviyorum. Ama zamanı durduracak yada geriye gidebilecek bir zaman makinesi olsaydı !!!!

08-08-2020/BANDIRMA

32
A+
A-
MOBİL REKLAM ALANI