Bandırma'da Tuhaf Şeyler

BANDIRMA’DA TUHAF ŞEYLER

Bandırma’da olan “tuhaf” şeyleri sıralamadan önce “tuhaf” sözcüğünün anlamına bir bakalım. “Tuhaf” sözcüğünün TDK sözlüğünde altı farklı anlamı var. Köken olarak sözcük Arapça kökenli. Arapça karşılığı da tuhaf. TDK sözlüğüne göre anlamları ise;

1. Acayip

2. Şaşılacak, garip

3. Güldürücü

4. Gülünç

5. Anlaşılmaz

6. Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz

TDK’da karşılık bulan altı anlamın hepsinin Bandırma’da karşılığı elbette var. Sosyal bilimlerde “mutlak doğru” olmadığı için neyin tuhaf olup neyin tuhaf olmadığı kişilerin, platformların, “sözde” kanaat önderlerinin, tatlı su ve cafe sosyalistlerinin ve rüzgara göre yelken açanların hayata bakışıyla değişkenlik gösterir. O yüzden bir kişinin diğer birinin yaptığını, tavrını ve düşüncesini tuhaf karşılaması son derece doğaldır.

Ancak gerçekten “tuhaf” olan “sözde” aydınların benim maslah bir isimle yazı yazmamı anlayamamaları veya o sığ düşünceleriyle yorum yapmalarıdır. Bu çok okumuş, her şeyi bilen “sözde” aydın arkadaşlar Türkiye ve Dünya’daki gazete, dergi ve kitap yazarlarına bakarlarsa çok fazla sayıda “maslah” isimlerin olduğunu göreceklerdir.

Örneğin Türkiye’de Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Nazım Hikmet, Rıfat Ilgaz, Melih Cevdet Anday gibi daha pek çok Türk yazınının yüz akları "maslah" isimle yazmıştır. Biz onları bu isimlerle sevdik. Bu gerçeği bilmeden benim “maslah” ismimi eleştiri konusu yapmak isteyenlerin amacı üzüm yemekse şimdi öğrendikleri için bundan sonra bu konuya takılmazlar. Ama arkadaşların gerçek niyetlerinin üzüm yemek olmadığını biliyorum.

Nereden biliyorum? Kısa kısa özet geçelim.

07.02.2020 tarihinde dernek ve siyasal partilerin katılımıyla oluşan Demokrasi Platformu kuruldu. Platformun kuruluş bildirgesinde “ulusun birliğinden tutun, hukukun üstünlüğüne kadar kulağa hoş gelen, dinleyince kimsenin itiraz edemeyeceği birçok gerekçeyi okursunuz. Bu açıklamaların içinde öyle bir cümle var Güney Marmara Doğal ve Kültürel Çevreyi Koruma Derneği Bandırma Şubesi Başkanı olan kuruluş sözcüsü açıklama yaparken “Ekolojik dengenin korunması, sürdürülebilir doğal bir yaşam ve kent yaşamı için çalışır. Çevrenin ve doğanın korunması için gerekli her türlü önlemin alınmasına yardımcı olur” diyor. Sonra Sayın Başkan Güney Marmara’yı talan edecek bütün ekolojik dengeyi bozacak, Bandırma’yı yaşanmaz kılacak Ağır Metal OSB’nin müteşebbis Heyeti Başkan Yardımcısına İstanbul’da makamında ziyaret edip Çay’lı resim vermekten çekinmiyor. Bu duruma Demokrasi Platformu bileşenleri bir tavır göstermiyor. Tuhaf değil mi?

Yetmez. Bu platform kuruluş bildirgesinde açıkladığı çevre ve ekolojik duyarlılığı dolayısıyla sahnelerde görünmesi gerekiyor. Bunun için gerekli tiyatro Bandırma CHP’nin eski milletvekilleri, belediye başkanı ve ilçe yönetimiyle birlikte Misakça’da kurulması planlanan ve birinci derece deprem kuşağında aktif fay hattı üzerinde olduğu gerekçesiyle Belediyece olumsuz görüş bildirilen projeye karşı 23 Nisan çocukları gibi yanlarında lions ve rotaryen kulübü üyeleriyle çevre eylemi düzenliyor. Gülünç değil mi?

Bitmedi…

Son dönemde gündemde olan Eski Askeri Çamlık projesi ile ilgili başlangıçta Büyükşehirle işbirliği içinde çalışan ve taslak bir proje hazırlayıp gönderen o dönemde imara açılmasına karşı hiçbir tavır koymayan

belediye ve “çevreci” platform(!), projeden Bandırma Belediyesi çıkartılınca oylamaya iki gün kala bir yerlerden gelen talimatla birden o alanın “Demokrasi Parkı” olması için imza kampanyasına başladılar. Garip değil mi?

Bu platformun ikiyüzlülüğü bitmedi.

Platformla ilk çatışmamız 1 Mayıs’ta başlamıştı. Emek ve Mücadele Günü olan 1 Mayıs’ı Tolga tosun ve Ahmet Akın için bir şov alanına dönüştürdükleri için eleştirmiştim. Bu eleştiri sonrası ne ajanlığım, ne AKP’liliğim ne de provakatörlüğüm kaldı. Küfürler ve hakaretler ise cabası. Bunlar sadece kendilerine demokrat. Yıllardır Bandırma sol-sosyal demokrat politikalarını dizayn eden siyaset tüccarları ile el ele kol kola dolaşan bu arkadaşlar alışık olmadıkları bir eleştiriyle karşılaşınca saldırganlıklarını göstermeye başladılar.

Şimdi, bu yapıya üç tane sorum var,

1. Bandırma Belediyesine Tolga Tosun döneminde işe alınan personellerden içinizde yakını olan var mı? Varsa kaç kişi, hangi kriterlerle işe alındılar?

2. Hukukun üstünlüğünden bahsettiğiniz kuruluş bildirgenize göre, Belediye Başkanının önceki Kent Konseyi Başkanını istifaya zorlayan sürece katkı sundunuz mu? Bu sürece karşı bir itirazınız oldu mu?

3. Platformunuza yönelik yapmış olduğum eleştirilere “ayar vermeye” yönelik yorum, sosyal medya paylaşımı ve hakaretlerinizden sonra halen daha demokrat olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Bugüne kadar yazdıklarımın yanlış, yalan, tutarsız olduğunu söyleyemeyenlerin eleştirdikleri tek konu “maslah” olarak kullandığım isim. Sizinle bu ilk son demogojimdi. Size demogojinin tanımını da yazıp kendi tarafımdan konuyu kapatıyorum.

Demagoji; halkın isteklerine, ön yargılarına ve korkularına dayalı olarak yapılan siyaset ve destek arayışıdır. Genellikle üstün bir hitabet ve propaganda yeteneği gerektirir (Melih Gökçek gibi). Çoğunlukla dindarlık, milliyetçilik, sağcılık ve solculuk gibi popüler kavramları kullanarak ve bunlara bağlılığı sömürerek yapılır. Demagoji yapan kişiye "demagog" denir.

Tarihçi Reinhard Luthin demagogu şu şekilde tanımlamıştır: "Hitabet, pohpohlama ve hakaret etme konusunda beceriklidir. Önemli konuları tartışmaktan kaçınır. Herkese her şeyi vadedebilir. İnsanların aklına değil, duygularına hitap eder. Dinsel, ırksal veya sınıfsal ön-yargıları sömürmekten kaçınmaz. Öyle olmasa dahi her zaman halk adamı gibi görünür.

Bazen insanın aynanın karşısına geçip kendisine dahi itiraf etmek istemediği psikolojik gerekçelere dayanan gerçekleri vardır. Örneğin o an oturduğun koltuğun getirdiği güce dayanarak siyasal, ekonomik veya sosyal bir statüye ulaşma arzusu olabilir. Bu insana özgü bir durumdur ve kabul edilebilir. Ancak bunu topluma yalan söyleyerek, birilerine yaranmak için yaparken başka birileri de bu ikiyüzlülüğü ortaya çıkartıyorsa bundan da rahatsız olmamak gerekir.

09-08-2022/CEVDET AYAN /BANDIRMA