Çarpık kentleşme ve varoşlaşma, Bandırma’yı felç ediyor. Yıllardır süregelen plansız ve kontrolsüz kentleşme, şehrin dokusunu bozarken, altyapıyı da yetersiz hale getiriyor. Bu sorun, Bandırma’nın hızlı gelişim potansiyelini baltalayan bir engel haline gelmiş durumda. Çarpık kentleşme sadece estetik bir problem değil; şehrin sosyal ve ekonomik yapısına da ciddi zarar veriyor. Plansız yapılaşma, yeşil alanların yok olmasına, yolların yetersiz kalmasına ve altyapının çökmesine neden oluyor.
İmar planlarındaki keyfi değişiklikler ve denetimsiz inşaat faaliyetleri, trafik sıkışıklığını artırırken yaşam kalitesini de düşürüyor. Özellikle kontrolsüz göç, şehirdeki nüfusun hızla artmasına sebep oluyor. Bu yoğunluk, mevcut altyapının yükünü taşıyamayacağını, her yağmurda ortaya çıkan su baskınlarıyla gözler önüne seriyor. Şehir, sürdürülebilir ve planlı bir şekilde büyümedikçe, bu olumsuz etkilerden kurtulması mümkün görünmüyor.
Son yıllarda Bandırma’ya artan göç, ekonomik sorunları ve işsizlik oranlarını da yükseltiyor. Yeni gelenler genellikle altyapının yetersiz ve sosyal hizmetlerin ulaşmadığı varoş bölgelerinde yaşamaya mahkûm kalıyor. Bu durum, şehirdeki sosyal adaletsizliği derinleştirirken, suç oranlarının artmasına ve huzursuzluğun yayılmasına yol açıyor. Nüfus artışı, kentin merkezinde kontrolsüz bir şekilde büyüyen mahalleler oluşturuyor ve bu mahallelerde altyapı sorunları ve güvenlik problemleri giderek artıyor. Bu sorunlar, Bandırma’nın gelecekte daha büyük krizlerle karşı karşıya kalabileceğinin işaretlerini veriyor.
Çarpık kentleşmenin ve kontrolsüz büyümenin önüne geçmek, Bandırma’nın geleceği için atılması gereken en önemli adımlardan biri. Şehrin, sürdürülebilir bir kentleşme modeline geçiş yapması ve yerel yönetimlerin imar planlarında daha kararlı ve şeffaf bir tutum sergilemesi gerekiyor. Altyapı projelerinin hızla hayata geçirilmesi, varoş bölgelerde yaşayanların kentle entegre edilmesi ve sosyal hizmetlerin bu bölgelere ulaştırılması öncelikli hedef olmalı.
Bunun yanı sıra, Bandırma’nın tarım, lojistik ve turizm potansiyelini kullanarak ekonomik kalkınmayı sağlaması ve göçü kontrollü bir şekilde yönetmesi büyük önem taşıyor. Ancak bu şekilde kentleşmedeki dengesizlikler giderilebilir ve Bandırma yaşanabilir bir şehir haline gelebilir.
Sonuç olarak, Bandırma’nın çarpık kentleşme ve varoşlaşmayı durdurup SİYASİ RANTİYECİLERİN ETKİSİ ALTINDA KALMADAN Büyükşehir’le birlikte Bandırma Belediyesi işbirliğinde üniversitemizden de destek alınarak yeni yerleşim alanları üretilerek sürdürülebilir kalkınma anlayışını benimsemesi gerekiyor. Aksi halde, altyapı ve sosyal sorunlar nedeniyle yaşam kalitesinin giderek düştüğü, çekilmez bir şehir olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.