Giriş
1918 yılına gelindiğinde savaş bitmiş, silahlar bırakılmış ve ateşkes sağlanması için
girişimlere başlanılmıştı. 30 Ekim 1918’de Osmanlı Devleti ile Müttefikler arasında yapılan
Mondros Ateşkes Anlaşması, Türk ulusu için kayıtsız şartsız bir teslimiyet belgesi oldu. Bu
anlaşma Müttefiklerin I. Dünya savaşı öncesinde aralarında imzaladıkları paylaşma
anlaşmalarının Osmanlı Devleti’ne resmen kabul ettirilmesi anlamına gelmekteydi.
1
Müttefikler, Osmanlı Devleti’ni kendi sömürü düzenlerine uygun olarak kullanma amacı
içinde hareket etmişlerdi. Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra Müttefikler yüzlerce yıldır
bekledikleri fırsatı ele geçirerek Anadolu’da işgale başladı. Mütareke sonrası kâğıt üzerinde
varolan birliklerin başında bulunan subaylar bütün olumsuz durumlara rağmen askerlerini
örgütlemiş ve halkı da yanlarına alarak hareket etmişti. Bu gelişmeler bir milletin varolma
savaşı başlamıştı.2
Yunan devlet başkanı Venizelos3
30 Aralık 1918’de Paris Barış Konferansına sunduğu
bildiride kendilerine vaat edilen Batı Anadolu’yu talep etti. Paris Barış Konferansı’nda
Yunanistan, en büyük desteği İngiltere’den yani İngiliz Başbakan Lloyd George’dan gördü.
Paris’te yapılan görüşmeler sonrasında Yunan Başbakan Venizelos vermiş olduğu
mücadeleden başarı ile çıkmış ve bunun sonucunda 15 Mayıs 1919’da Yunan kuvvetleri
İzmir’i işgal etmişti.
Venizelos, işgal sonrası yayınladığı bildiride İzmir Rumlarına seslenerek:
“Yunanlı kardeşler nihayet tanrısal istek yerini bulmuştur. İzmir’e asker çıkartıyoruz.
Yunanlılık hakkındaki amaçlarınız gerçekleşmek üzere bulunuyor” dedi.4
Yüksek Konsey
Yunan kuvvetlerinin işgal bölgesini Selçuk’un güneyine inmemek şartıyla İzmir sancağı ve
Ayvalık kazası olarak belirlemişti. Yunan kuvvetlerinin Aydın’a müdahalesi koşullandırılmış
ve bölgede karışıklık çıkması durumunda müdahale olması kararlaştırılmıştı. Bölgede
Hıristiyanların can ve mal güvenliğinin sağlanması için Yunan ileri harekâtı genişletilmiş ve
Yunan kuvvetleri Manisa, Aydın, Turgutlu ve Ayvalık yönünde ilerleyerek bölgeyi işgal
* Prof. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, İzmir/Türkiye, drinceerdogan@gmail.com , ORCİD:
0000-0001-6669-5966.
** Dr., Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın/Türkiye, banubabalik@adu.edu.tr , ORCID:0000-0001-9863-
7189.
1Türk Devrimi ve Kurtuluş Savaşı, T.C. Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, Genelkurmay Basımevi, Ankara
1976, s.6.
2 Hamdi Gürler, Kurtuluş Savaşı’nda Albay Bekir Sami Günsav (Mayıs-Haziran 1919), Genelkurmay Basımevi
Ankara 1994, s.36.
3 Eleftherios Venizelos. Döneminin en büyük milliyetçi liderlerindendir. I.Dünya Savaşı sonrası toplanan barış
konferansında İzmir’in Yunanistan’a bırakılmasında büyük etkisi olmuştur. Bkz. Fahri Belen, Türk Kurtuluş
Savaşı, Başbakanlık Basımevi, Ankara 1973, s.81. Toynbee’ye göre “Kendisi Anadolu’daki emperyalist
savaşın başlıca sorumlusudur.” Bkz. Arnold J.Toynbee, Kenneth P.Kirkwood, Türkiye İmparatorluktan
Cumhuriyete Geçiş Serüveni, Birey Yayıncılık, İstanbul 2003, s.88; Michael Llewellyn Smtih, Yunan Düşü,
Ayraç Yayınevi, Ankara 2002, s. 480-481.
4 Ergün Aybars, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No:50,
Ankara 1995, s. 234.
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
548
etmişti. Ayrıca Yunan işgal bölgesinin genişletilmesindeki neden yerel güçlerden oluşan
Kuva-yı Milliye hareketi olarak da gösterilmişti.5
Yunanistan ve İtalya’nın işgal bölgeleri konusunda anlaşma 16 Temmuz 1919’da
Yunan Devlet Başkanı Venizelos ve İtalyan Dışişleri Bakanı Tittoni arasında yapılan
görüşmelerde sağlandı. Bu anlaşmayla birlikte Müttefik devletlerin subayları Yunan ileri
harekâtı konusunda endişelerini ifade etti. Bu endişelerin sebebi Venizelos’un Batı
Anadolu’da her geçen gün artan istekleriydi. İngiltere’nin Ege Denizi Filosu Komutanı M.
Fitzmaurice Venizelos’un isteklerinin bölgede katliama sebep olacağı uyarılarında bulunmuş,
fakat bu uyarılar İngiltere Başbakanı Lloyd George tarafından dikkate alınmamıştı. İtalya ve
Yunanistan arasındaki anlaşmazlıkların sonlandırılması amacıyla General Milne tarafından
işgal bölgesinin sınırları tespit edilmiş ve 1919 Kasım’ında ilgili makamlara sunulmuştu.6
1920 yılının Ocak ayından itibaren Batı Anadolu’da Yunan işgalleri aratarak devam
etti. 10 Ocak 1920 Amerika Birleşik Devletleri (ABD) temsilcisi David Forbes İzmir
gözlemlerini İstanbul büyükelçiliğine bir raporla sunmuştu. Buna göre İzmir Yunanlılardan
geri alınmaz ve bölgede bir Yunan hakimiyeti söz konusu olursa Küçük Asya’da büyük
karışıklıklar olacaktı. Bu karışıklığı önlemek için sunulan öneri şöyleydi: İzmir’de
Yunanistan’a dayanmayan bağımsız bir il yönetimi kurulmalı ve bu yönetim Cemiyeti
Akvam’ın koruyuculuğunda olmalıydı. Bu görüşler Washington İngiliz Büyükelçisi Ronald
C. Lindsay tarafından 24 Şubat’ta İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a da iletilmişti.7
Bu
yazı Anadolu’daki Yunan işgalinin Müttefikler arasında da huzursuzluklara neden olduğunu
göstermesi bakımından önemliydi.8 Batı Anadolu’da Yunanlıların İzmir’e çıkışlarından
itibaren Yunan güçleri karşılarında Kuvayı Milliye’nin direnişi ile karşılaşmışlardı. Bu direniş
düzensiz olmasının yanında Yunan kuvvetleri karşısında çok güçlü olamasa da düşmana karşı
yapmış oldukları sayısız baskınlarla düşmanın ilerleyişini yavaşlatmıştı.9
İşgaller devam ederken Müttefikler, Osmanlı Devleti ile yapılacak barış şartlarını
görüşmek üzere 12 Şubat-10 Nisan 1920 tarihleri arasında I. Londra Konferansı, 18-26 Nisan
1920 tarihleri arasında San Remo Konferansı ve 17 Mayıs 1920’de Hythe toplantısı
düzenlenmişti. Daha önce 18 Ocak 1919’da Fransız Dışişleri Bakanlığı’nda 32 devletin
temsilcileriyle yapılan Paris Barış Konferansı’nda Osmanlı topraklarının paylaşılması
meselesi büyük anlaşmazlıklara sebep olmuştu. İtalyan delegeleri kendilerine vaat edilen
yerleri isterken diğer delegeler buna yanaşmamıştı.10 Sorun çözülemeyince 12 Şubat’ta
İngiliz, Fransız, Japon ve İtalyan temsilcilerinin katılımıyla başlayan I. Londra
Konferansı’nda Osmanlı Devleti ile yapılacak barış anlaşmasının şartları Müttefik devletler
tarafından tartışılacak ve karara bağlanacaktı.11 Görüşmeler sırasında Fransa’da hükümet
değişikliği olmuş ve George Clamenceuau yerine Alexandre Millerand yeni hükümeti
5İlhan Tekeli-Selim İlkin, Ege’deki Sivil Direnişten Kurtuluş Savaşı’na Geçerken Uşak Heyet-i Merkeziyesi ve
İbrahim Tahtakılıç Bey, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1989, s.20-25.
6
Gotthard Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi Mondros’tan Mudanya’ya Kadar (30 Ekim 1918-11 Ekim
1922), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1989, s.52.
7
Salahi R. Sonyel, İngiliz Belgelerinde Türk-Yunan İlişkileri, 1821-1923, Remzi Kitabevi, İstanbul 2011, s.207-
208.
8 Temuçin Faik Ertan, “Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya Geçmesi ve Paris Barış Konferansı”, Millî
Mücadele’nin Başlangıcının 100. Yıldönümünde 1919, Ed: İbrahim Bozkurt, Umut Karabulut, Nobel
Yayıncılık, İstanbul 1919, s.183-190; Ali Çetinkaya, Kazım Özalp, Direniş 1919, Örgün Yayınevi, İstanbul
2009, s.12/111-115.
9
Türk Devrimi ve Kurtuluş Savaşı, a.g.e., s. 38; Türkiye Dış Politikasında 50 Yıl Kurtuluş Savaşımız 1919-1922,
s.61.
10 Cemalettin Taşıran, “1919 Paris Barış Konferansı” Atatürk Ansiklopedisi,
https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/1919-paris-baris-konferansi/ E.T.: 10.09.2022.
11 Mehmet Sait Dilek, “Londra Konferansı’nda Ermeni Sorunu ve İngiltere’nin Tutumu (12 Şubat-10 Nisan
1920)”, Turkısh Studies, (Yaz 2013), VIII/7, s.807.
kurmuştu. İtalya’da da hükümet değişikliği olmuş ve yeni hükümet Emanuele Orlando’dan
görevi alan Saverio Nitti tarafından kurulmuştu. Müttefikler arasındaki çıkar çatışmalarının
iyice ortaya çıktığı I. Londra Konferansı’nda Yunanistan’ın istekleri çok tartışılmış ve bu
istekler Müttefikler arasında da sorunlara sebep olmuştu. İngiltere adına Başbakan Lloyd
George, Venizelos’un Müttefik dostu olması sebebiyle İzmir’in Yunanlılarda kalmasını
savunurken, Fransa’da Millerand Yunan kuvvetlerinin İzmir’deki ilerleyişinin Anadolu’da
yaşanan kargaşanın en önemli sebebi olduğunu ve bu yüzden Yunanlılardan artık İzmir’den
çekilmeleri gerektiğini belirtmişti.12 Londra Konferansı sonrası Müttefikler 18-26 Nisan
1920’de San Remo Konferansı’nda13 biraraya geldi. Görüşmeler sonrasında hazırladıkları
“barış projesini” Türk halkının temsilcisi olarak kabul ettikleri Osmanlı Devleti’ne bildirdiler.
Müttefikler tarafından hazırlanan barış koşulları Osmanlı Tevfik Paşa başkanlığındaki heyete
11 Mayıs 1920’de tebliğ edilmiş ve bir ay içerisinde yazılı olarak cevap vermeleri istenmişti.
San-Remo’da alınan kararlar, İngiltere ve Yunanistan açısından memnun edici olsa da aynı
durum İtalya ve Fransa için geçerli değildi. Bunun üzerine Müttefik devletlerin temsilcileri,
Mareşal Foch, İngiliz Genelkurmay Başkanı Wilson ve Venizelos 17 Mayıs 1920’de
İngiltere’nin Hythe kasabasında tekrar toplandı. Toplantıda Lloyd George Yunanistan’ın
Küçük Asya İşgal Ordusu Komutanı Paraskevopeclos’un sahip olduğu kuvvetlerle Bandırma
hattını onbeş günde geçirebileceklerini ve bir an önce harekata geçilmesi gerektiği şeklindeki
düşüncesini belirtti. Buna karşın Millerand’ın Yunan ilerleyişi konusundaki görüşü yalnız
Trakya’da Çatalca hattına kadar verilmesiydi. Toplantıda Venizelos, Yunan kuvvetlerinin
ilerlemesi isteğinde bulundu ve Bursa bölgesinde Bandırma’dan kuzeye işgal alanını
genişletmeyecek şekilde Anadolu’da ileri harekât için gerekli izni aldı.14
Millî Mücadele ve Bandırma
Mondros Ateşkes Anlaşması’nın getirdiği ağır şartlar ve bu şartları kabul etmeyen
Türk ulusunun Kuzeybatı Anadolu’da işgallere karşı direnişi Millî Mücadele içinde çok
önemli bir yere sahiptir. 1919 Mayıs’ına gelindiğinde Bandırma15, Marmara Bölgesi’nin
güneyi ile başkent İstanbul arasında adeta bir aktarma görevi üstlenmişti. 15 Mayıs 1919’da
İzmir’in işgali sonrası bu özelliği nedeniyle daha da önem kazanmış ve Bandırma
İstanbul’dan Anadolu’ya geçenlerin ilk uğrak noktası haline gelmişti. İzmir’in işgal haberi
Bandırma’ya ulaştığında halk arasında büyük heyecan yaratmıştı. Albay Kazım (Özalp)16
12 Ercan Haytaoğlu, “İtilaf Devletlerinin Londra, San Remo, Hythe ve SPA Konferanslarında Ele Aldıkları
Konular”, Millî Mücadele 1920, Ed: İbrahim Bozkurt, Umut Karabulut, Nobel Yayınları, Ankara 1920, s.170-
175.
13 San Remo Konferansı’nda Müttefik Devletler Türkiye’yi paylaşmaya karar verdiler. Buna göre Doğu
Trakya’nın Yunanistan’a verilmesi kararı alındı. Bu karar 11 Mayıs 1920’de Paris’te Osmanlı delegelerine
verilen anlaşma metni için Venizelos, Yunanistan’ın Karadeniz’de kıyısı olacağını açıkladı. Ayrıca Kuzey
Marmara ve Batı Anadolu’yu içine alan büyük Yunanistan hayalinin gerçekleşeceğine inanıyordu. Bkz.
Aybars, a.g.e, s. 345.
14 Tansel, a.g.e., s.156; Haytoğlu, a.g.m., s.191; Aybars, a.g.e., s.413-414; Baskın Oran, Türk Dış Politikası C.I,
İletişim Yayınları, İstanbul 2016, s.131-140.
15 Ege Bölgesi’nin batısında yer alan Balıkesir, Anadolu’da Karesi sancağının merkezi idi. Bu sancağın arazisi
Marmara kıyılarına yakın olan kısım ve doğu tarafları hariç tutularak bugünkü Balıkesir vilayeti sınırlarına
denk gelmektedir. 1888’de Hüdavendigar vilayetine bağlanmış ve 1867 vilayet nizamnamesine göre bağlılık
devam ettirilmiştir. 1909’den sonra doğrudan Dahiliye Nezareti’ne bağlı bağımsız mutasarrıflık haline
getirilmiştir. Bölge Millî Mücadele döneminde de Manyas, Susurluk, Erdek, Burhaniye, Dursunbey, Bigadiç,
Ayvalık, Bandırma, Gönen, kaza ve nahiyelerinin bağlı bulunduğu bağımsız mutasarrıflıktı. Bkz. Mücreba
İlgürel, “Balıkesir”, İslam Ansiklopedisi C.5, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul 1992, s.13-14; Adnan Sofuoğlu,
Kuvayı Milliye Döneminde Kuzeybatı Anadolu 1919-1921, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1994, s.12
16 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali sonrası Balıkesir’e geçen Albay Kazım (Özalp), direniş örgütleriyle çalıştı. 2
Ağustos 1919’da Bandırma’daki 61. Tümen Komutanlığı’nı üstlendi. Heyet-i Temsiliye tarafından Kuzey
Cephesi Komutanlığı’na tayin edildi. Ayrıntılı bilgi için bkz.
https://www.msb.gov.tr/Bakanlar/Detay/orgeneral-kazim-ozalp E.T.: 10.09.2022.
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
550
anılarında o günleri şöyle anlatmıştı: “Menemen’de, kardeşim Asım ve Kemal Beyle halkın
nasıl harekete getirileceğini, yapılacak işleri görüştükten sonra, başka temaslarda bulunmak
ve tekrar Menemen’e dönmek üzere trenle Bandırma’ya hareket ettim. İzmir’in işgali haberi
Bandırma’ya henüz gelmişti. Fazla tafsilat yoktu. Ben bildiğim ve tahmin ettiğim kadarını
oradakilere anlattım. Bandırma 61. Fırkanın merkezi idi. Halk ve subaylar çok heyecanlı ve
çok üzgün idiler, İzmir’den sonra Bandırma’nın da işgal edileceğine muhakkak gözü ile
bakıyorlardı.”17
Bandırma’daki Rumlar, İzmir’in işgali sonrası Yunan ordusunun Bandırma’yı işgal
edeceğini bekliyorlardı.18
İzmir’in işgali sonrası Batı Anadolu’da artan Müttefik baskısıyla Yunan kuvvetleri 26
Mayıs’ta Manisa’yı, 27 Mayıs’ta Aydın’ı, 29 Mayıs’ta Ayvalık’ı, 12 Haziran’da Bergama’yı
işgal etti.19 Bu işgaller sonrası Batı Anadolu’daki kuvvetlerin bir komuta altında birleşmesi
için 13 Ekim 1919’da Harbiye Nezareti emir yayımladı. Buna göre:
1. 17. Kolordu 14. Kolordu emrine verilmiştir.
2. 14. Kolordu (Bursa, Balıkesir ve Manisa-Afyon demiryolu hattının kuzeyi Akhisar,
Soma, Bergama) 56 ve 61. Tümenlerden20 kurulmuştur.21
Ayrıca 17. Kolordu bölgesinde gelişen olaylar ve Gelibolu bölgesinde yaşanan tehlikeler
nedeniyle İstanbul’daki Harbiye Nezareti bir rapor yayınlamıştır. Buna göre;
1. 14. Kolordu karargâhı ileride Gelibolu’dan Bandırma’ya nakledilecektir. Fakat bu
karargâhın Bandırma’ya nakli uzun süreceğinden şimdilik Kolordu kumandanı, en lazım olan
maiyetini beraber alarak hemen Balıkesir’e gidecek ve orada görevini yapacaktır.
2. 57. Tümen şimdilik müstakilen Nezarete bağlıdır.
3. İzmir ve Urla’dan çıkarılan bütün erler ve subaylar 56. Tümen karargâhı ile bu
tümenin iki alayını teşkil etmek üzere 14. Kolordu tarafından Bandırma’ya celb olunacaktır.
Yalnız bunlardan kolorduya memur ve künyesi bulunmayan subaylar ve 17. Kolordu karargâh
subayları şimdilik Mudanya’da kalacaktır. 56. Tümen Kumandanı Hürrem Bey İstanbul’a
gelecektir. 14. Kolordu Bandırma ve Mudanya’da bu teşkilatı acele yaparak 56. Tümenin
17 Kazım Özalp, Millî Mücadele 1919-1922 I, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1988, s.9. İzmir’e Yunan çıkarması
yapılmasından hemen sonra 60. ve 61. Tümenlerin arasında kumandan değişikliği yapılmıştır. Albay Kazım
(Özalp) Balıkesir’deki 61. Tümene, Albay Muhiddin de Trakya’daki 60 Tümene verilmişti. Bandırma
bölgesinde emniyet tedbirleri bakımından Binbaşı Cemal Bey komutasında 190. Piyade alayı hazır
bulunuyordu. Bkz. Tevfik Bıyıklıoğlu, Trakya’da Milli Mücadele C. I, TTK Yayınları, Ankara 1987, s.197;
Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C. II, II.Kısım, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı
Yayınları, Ankara 1999, s.144-254.
18 Osmanlı Devleti’nde 1899 tarihli Hüdavendigar Salnamesine göre Bandırma’daki Rum nüfusu 5870,
Müslüman nüfusu 40.652 idi. Millî Mücadele’nin başlangıcında Bandırma’daki Rum nüfusu 6.000 idi. Yurt
Ansiklopedisi, a.g.e., s.1127; Gürler, a.g.e., s. 45.
19 İşgaller karşısında ilk tepkiler Kuvayı Milliye’den geldi. 9 Eylül 1919’da Sivas Kongresi’nde alınan kararla
bütün Batı Anadolu Kuvayı Milliyesi birleştirildi ve Ali Fuat Paşa komutanlığa atandı. Ali Fuat Paşa halk
desteğini sağlamak için çok çaba gösterdi fakat bazı Kuvayı Milliyecilerin (Çerkez Ethem, Demirci Mehmet
Efe) otorite tanımak istememesi nedeniyle bölgede planlı bir direniş sağlanamamıştır. Bu durum Yunan
ilerleyişini kolaylaştırsa da Ali Fuat Paşa ileride kurulması planlanan düzenli ordu için çalışmalar yapmıştı.
Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, II. Cilt, II.Kısım, s.107-108; Aybars, a.g.e., 251; Sarıhan, C.I, s. 278-317.
20 61. Tümen Komutanı Albay Kazım (Özalp), Batı Cephesi Komutanı Temmuz 1920’ye kadar Ali Fuat Paşa
daha sonra Albay İsmet (İnönü) olmuştur. 61. Tümene bağlı birlikler Balıkesir’de 188. Alay 1. Tabur,
Bandırma’da 190. Piyade Alayı (Komutan Binbaşı Cemal Bey)’dir.
21 Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, II. Cilt, II.Kısım, s.139-145. Kasım 1919’da Türk kuvvetleri şu
şekildeydi:14. Kolordu Komutanı Yusuf İzzet (Karargahı Bandırma). 14. Kolordu kuvveti 430 subay, 104
muamele memuru, 4827 astsubay ve er, 32 top, 28 ağır makineli tüfek ve 4986 piyade tüfeğinden oluşmuştu.
İngiliz Basını Üzerinden Bandırma’nın İşgali ve Kurtuluşunu Okumak
551
alaylarını uygun göreceği mıntıkaya sevk edecektir. Mudanya’dan Bandırma’ya nakil için
İstanbul’dan vasıtalar gönderilecektir. 22
14.Kolordu Komutanı Yusuf İzzettin Paşa Bandırma’daki İngiliz mümessilliğine
telgraf göndererek İzmir ve civarının işgalini protesto etmiş işgale karşı mukavemet
göstereceğini bildirmişti.23 İşgal karşısında Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri de silahlı mücadele
ve direnişi oluşturmak için çaba göstermişlerdi. Yunan işgalinin kısa sürede yayılması üzerine
direnişten yana olan Erkan-ı Harbiye Umumiye Reisi Cevat Paşa 22 Mayıs 1919’da
birliklerine gönderdiği telgrafta şu ifadeleri kullanmıştı:
“Devletin Yunanlılara kaptıracak fazla ne bir silahı ne bir fişengi var. Buna rağmen
bu gibi tehlikelere maruz mallarla cephane ile toplarımızı hiçbir dayanağa meydan vermemek
üzere emin yerlere naklettirmenizi rica ve böylece teslim-i silah gibi zilletlere meydan
bırakılmamasını ehemmiyetle ilave eylerim.” demişti. Bununla birlikte Harbiye Nezareti
eldeki birliklerle bir direnişin yapılamayacağı kanaatindeydi. Mütarekeden sonra Batı
Anadolu’daki çoğu birliğin küçülmesi, yapılan aleyhte propagandaların etkisiyle asker
firarilerinin arttığı görülmüştü.24
17. Kolordu kumandanlık vekaletine ve 56. Tümen komutanlığına tayin edilen Albay
Bekir Sami25
21 Mayıs 1919’da Bandırma’ya geldiğinde “Bandırma’ya geldiğim zaman
kasabada tekmil Rum evlerini Yunan bayrakları ile donatılmış gördüm. Şehir ahalisinin
önemli bir kısmını teşkil eden Rumlar ve Ermeniler Marmara’dan gelecek Yunan kuvvetlerini
beklemekte idiler.” diyerek gözlemlerini aktarmıştı.26 Bekir Sami Bey’e İzmir’den çıkarak
dağılan subay ve askerleri bir yerde toplayarak düzene sokmak ve gelişen olaylara göre önlem
almak görevi verilmişti.27 Bekir Sami Bey, Bandırma’ya geldiğini Harbiye Nezareti’ne ve
Bandırma’daki 61. Tümene28 bildirmişti. 22 Mayıs 1919 sabahı yaveri Yüzbaşı Selahattin’i
göndererek tümen komutan vekiline verdiği talimatla şehirdeki Yunan bayraklarının
toplatılması emrini vermişti. Bu emir sonrası yarım saat içinde Türk halkının da askerlere
destek olmasıyla tüm Yunan bayrakları indirilmişti.29
Bekir Sami Bey, 29 Mayıs 1919 günü Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa’dan
Tekirdağ’daki 14. Kolordu’nun Balıkesir’e nakledildiğini, Balıkesir’deki 61. Fırka ile
İzmir’den Bursa’ya alınan 56. Fırkanın bu kolorduya bağlandığı, Aydın hattının güneyinde
yer alan birliklerin doğrudan Harbiye Nezareti’nden emir alacağını bildiren ve kendisinin de
İstanbul’a dönmesini isteyen emri aldı. Emirdeki kendi isminin okunmasını çok zor olması
nedeniyle emrin İngiliz baskısıyla yazıldığı düşüncesine varmış ve bu duruma gerekirse karşı
gelerek Kuva-yı Milliye için çalışmaya karar vermişti. İstanbul’a dönmeyen Bekir Sami Bey
aynı gün trenle Alaşehir’e hareket etti. 30 Mayıs 1919’da Erkan-ı Harbiye Umumiye Reisi
Cevat Paşa’dan aldığı telgrafta 56. Fırka Kumandanlığına hitabı kullanıldığından bu
22 Rahmi Apak, İstiklal Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu?, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1990, s. 30-31.
23 Sofuoğlu, a.g.e, s.63; Özalp, a.g.e, s. 20-21. İzmir’in işgaline yönelik Anlaşma Devletleri temsilciliklerine
protesto telgrafları gönderilmişti. Ulusal direnişin başlaması yolunda alınan “İzmir içinde silahlı bir direnme,
Yunanlıların katliama girişmesine yol açacağından, eli silah tutan gençlerin Ege’nin iç kesimlerinde
kuracakları örgütlerle, düşmana karşı koyma kararı” önemli bir adım olmuştur. Bkz. Şerafettin Turan, Türk
Devrim Tarihi, 1. Kitap, Bilgi Yayınevi, İstanbul 2017, s. 130.
24 Sofuoğlu, a.g.e., s. 67-68; Aydınel, a.g.e., s.75-76.
25 Bekir Sami (Günsav), 1897 Bandırma doğumludur. Bursa ve çevresinde Kuvayı Milliye örgütlenmesinde etkin
rol oynamıştır. Bkz. Toktamış Ateş, Türk Devrim Tarihi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2016,
s.314.
26 Apak, a.g.e., s. 18; Sabahattin Selek, Millî Mücadele Ulusal Kurtuluş Savaşı C.I, Milliyet, İstanbul, s. 70.
27 Özalp, a.g.e., s. 13.
28 İzmir cephesinin kuzey bölgesine 61. Tümen Komutanı Albay Kazım (Özalp) komuta ediyordu. Burada
bulunan milli kuvvetlerin büyük çoğu subayların denetiminde bulunuyordu. Bkz. Belen, a.g.e., s. 83.
29 Gürler, a.g.e., s.49.
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
552
kumandanlığa atandığını öğrenmişti.30 Bu arada İzmir’in işgali sonrası oluşturulan Reddi
İlhak Cemiyeti de faaliyetlerini artırmıştı. 3 Haziran 1919’da yapılan Heyeti Merkeziye
toplantısında artık silahlı savunmaya geçilmesine, sözü geçen kişilerden oluşan on beş – yirmi
kişi seçilerek silahlandırılmasına ve böylece 400-500 kişilik bir kuvvet oluşturulmasına karar
verilmişti.31 İstanbul’a giderek Damat Ferit Paşa ve Dahiliye Nazırı Ali Kemal Bey ile
görüşen heyet “milletin kendi başına bırakıldığı ve kararında serbest olduğunu” bildirildiği
mektupla dönmüştü.32 Bu heyetle yapılan toplantı sonunda silahlı müdafaanın meşruluğuna
karar verilerek başına Zarbalı Hulusi Bey’in getirildiği 130 kişilik bir müfreze oluşturuldu.
Yüzbaşı Kemal Bey de 14. Kolordu Komutanı Yusuf İzzet Paşa ile görüşerek piyade
alayından makineli tüfek takviyeli 20 er ile 150 gönüllüden oluşan bir birlik kurdu.
Balıkesir’de bu çalışmalar yapılırken Bandırma’da da teşkilatlanmalar devam etti. Kuva-yı
Milliye çalışmalarına devam ederken bölge ileri gelenlerinden Hacim Muhittin Çarıklı33
İstanbul’a gitmiş burada kurulan Aydın Muavenet-i Hayriye Cemiyeti’nin yararlı
olmayacağını anladıktan sonra cemiyetten ayrılarak 11 Haziran 1919’da Bandırma’ya
dönmüştür. Batı Anadolu’da teşkilatlanmayı sağlamak amacıyla bölge ileri gelenleriyle ve 61.
Fırka Kumandanı Kazım (Özalp) ile görüştü. Kazım Bey bu tarihte bölgenin durumu ile ilgili
şu açıklamayı yapmıştır:
“Ben Bandırma’da 61. Fırka kumandanlığını üzerime almış, Yunanlılara karşı
subayların kumandasında olan kuvvetler hazırlamaya başlamıştım. Muhtelif yerlerde teşekkül
eden milli müfrezeler de Yunan kıtaatının bulundukları yerlerin etraflarında faaliyete
başlamışlardı.”34 Kuva-yı Milliye’ye destek veren 61. Fırkanın depolarındaki silahları Kuvayı Milliye’ye dağıtılmıştı. Bazı askeri malzemelerin İtilaf devletleri tarafından İstanbul’a
getirilmesinden dolayı İstanbul’da gizli gruplar oluşturulmuş, Anadolu’ya silah sevkiyatını
Karadeniz limanlarından, Kocaeli üzerinden ve Marmara’da Karamürsel, Bandırma ve
Mudanya yoluyla ulaştırmaya çalışmışlardı. Hacim Muhiddin Bey, 27 Haziran 1919’a kadar
Bandırma ve Balıkesir arasındaki bölgede halkı bilinçlendirme ve teşkilatlandırma
çalışmalarını yaptı. Yunan ilerleyişi karşısında Türkler, başlangıçta yerel sonrasında ulusal
anlamda vatan topraklarını düşman işgalinden kurtarmak amacıyla Mustafa Kemal Paşa
önderliğinde örgütlendi. Bu teşkilatlandırma faaliyetleri Balıkesir ve diğer bölgelerde oluşan
cephelerin ve Kuva-yı Milliye’nin düzenlenmesi ve bunlara nasıl asker sağlanacağının
çözümü ile işe başladı. Bu amaçla 24- 25 Haziran 1919’da toplanan Heyet-i Merkeziye,
“Vatanın Yunan’a karşı milletçe müdafaası zımmında gönüllü asker sıfatıyla müracaat
edeceklerin ale’l ıtlak (ayırım yapmadan) kaydı mahzurdan salim olmadığından alelacele
lüzumu bulunan ve Giresun’da (Savaştepe) tecemmü edecek olan 400 neferin 4 bölük
kumandanına ve heyetine müracaat edecekler meyanında ve merkeze merbut kuranın cesamet
30 Sofuoğlu, a.g.e, s.86. Bandırma-İzmir hattı ve tüm bölgenin kumandanlığını yapan Albay Bekir Sami 10.000
adamını Mustafa Kemal’in ordusuna katmıştır.
Bkz. Arnold J.Toynbee, Kenneth P. Kirkwood, Türkiye
İmparatorluktan Cumhuriyete Geçiş Serüveni, Birey Yayıncılık, İstanbul 2003, s.87.
31 Apak, a.g.e., s.58-59.
32 Sofuoğlu, a.g.e., s.108. Ali Kemal bu heyete “Biz size, sizi ayaklandırmaktan menedecek emirler veririz, çünkü
tazyik altındayız. Siz bize dahi isyan ediniz. Milli Müdafaa, bir milletin en kudsi hakkıdır.” demiştir. Bkz.
Apak, a.g.e., s.58.
33 1881’de Uşak’ta doğan Hacim Muhittin Çarıklı 1901’de İzmir İdadisi ve 1904’te Mekteb-i Mülkiye
Şahane’den mezun olmuştur. Çeşitli kurumlarda idarecilik görevi yaptıktan sonra Balıkesir Mutasarrıflığı
yapmış ve 1 Mart 1919’da görevden alınmıştır. Batı Anadolu’da halkın teşkilatlanması amacıyla yaptığı
çalışmalarla adını duyurmuştur. 11 Haziran’da Bandırma’ya gelerek burada faaliyetlerde bulunmuştur.
Balıkesir ve Alaşehir kongrelerinin düzenlenmesini sağlayan Hacim Muhittin TBMM tarafından yeşil ve
kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Bkz. Mücteba İlgürel, “Hacim Muhittin Çarıklı (1881-
1965)”, Atatürk Ansiklopedisi, https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/hacim-muhittin-carikli-1881-
1965/?pdf=3636 E.T.: 7.08.2022. Mehmet Aldan, Ulusal Kurtuluşumuzda Atatürk Yolunda Yöneticiler,
Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2001, s. 263-295.
34 Ali Çetinkaya, Kazım Özalp, Direniş 1919, Örgün Yayınevi, İstanbul 2009, s.316.
ve nüfus ve servetine göre tertip olunacak cedvel mucibince neferat kaydı suretiyle tedarik
olunması”.35 kararını aldı.
Anadolu halkı teşkilatlanma çabası içindeyken buna karşın İstanbul’da Damat Ferit
Paşa Hükümeti direnişi onaylamadığını gazetelere gönderdiği tebliğlerle açıkça ifade etmişti.
Fakat hükümet sadece Yunanlılara karşı direnişin desteklendiğini, savunma amaçlı
direnişlerin kabul edilebileceğini belirtmişti. Bununla birlikte bağımsız teşkilatların
kuruluşunun kabul edilmeyeceği açıklanmıştı. Anadolu’daki bu gelişmeler sonrası
Müttefiklerden Mustafa Kemal’e yönelik eleştiriler başlamış ve 8 Haziran 1919’da O’nun geri
çağrılması için İstanbul Hükümeti’ne başvurulmuştu. Dahiliye Nazırı Ali Kemal Bey de
Damat Ferit Hükümeti’nin yaptığı benzer açıklamalarda bulunmuştu. Anadolu’ya gidecek
olan Heathcote Smith’in bir heyetle gitmesini ve gittikleri yerlerde asayişi sağlayan
konuşmalar yapmasını istemişlerdi.36 Bu gelişmeler sonrası Batı Anadolu’daki direniş
faaliyetlerini engellemek için Osmanlıcılık politikasına uygun çalışmalar yapacak bir heyet
hazırlandı. İngiltere Sefaretnamesi ile Hükümet-i Merkeziye temsilcilerinden oluşan bu heyet
“emval-i metruke işerini ıslah ve Hristiyan anasırın şikayetlerini dinleyerek haklarını iade ve
ihkak ve hatta mahkûm ve mevkuf Hristiyanları hapishane ve tevkifhanelerden ihraç ve
tahliye gibi icra salahiyetine haiz” bir heyetti. Bu heyet, İstanbul’dan Bandırma’ya geldi.
Balıkesir ve çevresinde teşkilatlanmanın hızlandığını ve kongrelerin yapılacağı haberini alan
İstanbul Hükümeti Dahiliye Nazırı Ali Kemal tarafından Balıkesir mutasarrıfı Hilmi Bey’e bu
faaliyetlerin durdurulmasını isteyen tebligatlar gönderildi.37 15 Haziran 1919’da Hilmi Bey’in
yerine Ahmet Anzavur’un38 ataması yapılmıştı. Kuva-yı Milliye çalışmalarını engellemek için
İstanbul Hükümeti 16 Haziran 1919’da telgraf haberleşmesini engelleyen ve iki gün sonra da
Kuva-yı Milliye hareketini yasaklayan genelge yayınladı.39
Akbaş Olayı (26-27 Ocak 1920)
Batı Anadolu’da Yunan işgalinin hızlanarak40 yayılması işgale karşı direnişte silah ve
cephaneye olan ihtiyacı artırmıştı. Bunun üzerine Anadolu’da bulunan ve Mondros
Mütarekesine göre Müttefiklerin denetiminde olan silah depolardan yararlanma yoluna
gidildi.41 Bu depolardan biri Gelibolu yarımadasında bulunan Akbaş Deposu’ydu. Akbaş
Deposunda Kafkas Cephesinden kalan silah ve cephanenin önemli bir kısmı bulunmaktaydı.
35 Sofuoğlu, a.g.e., s.115. Bu kararın alınmasından kısa bir süre önce (17 Haziran 1919) Dahiliye Nazırı Ali
Kemal’in vilayetlere gönderdiği tamim şöyledir: “İşgallerden ne derece müteessir ve münfail olursa olsun
Osmanlı hükümeti bu sıralarda harb ve darbe tutuşamaz; çünkü bugün varlığını ancak siyaseten müdafaa
edebilir bir vaziyettedir.” Buna karşılık M. Kemal valiliklere, mutasarrıflıklara ve kolorduya gönderdiği
protesto yazısında “İstiklalini emin görmek isteyen milletin önüne hiçbir haksız sed çekilemez” demiştir.
Bkz.Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi 1918-1938, TTK, Ankara 2000, s. 57-61.
36 Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Millî Mücadele (Mutlakiyete Dönüş 1918-1919) C.1, İş Bankası Kültür
Yayınları, İstanbul 2004, s.320-328. Heathcote Smith’in faaliyetleri için bkz. “Turkish Prison Horrors”, The
Western Daily Press, July 31, 1919, p.3; “The Allies Efforts To Effect A Chance”, The Guardian, July 31,
1919, p. 4.
37 Özalp, a.g.e., s.38-39.
38 Kuva-yı Milli hareketine karşı muhalefette yer alan isimlerdendir. Anadolu’da giderek güçlenen Millî
Mücadele faaliyetlerini engellemek için 1919 Ekim ayından itibaren çok sayıda isyanın düzenleyicisidir.
İsyanlar sırasında Bandırma, Biga, Susurluk ve çevresinde zorla veya gönüllü çok sayıda destek bulmuş ve
kendini padişahın ve halifenin temsilcisi olarak tanıtmıştır. Bkz. Tevfik Orkun Develi, “Ahmet Anzavur”,
Atatürk Ansiklopedisi, https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/ahmet-anzavur-1921/?pdf=3890, E.T.,
15.08.2022; İstiklal Harbi Batı Cephesi, C.II, II. Kısım, s.49-51.
39 Akşin, a.g.e., c.1, 401.
40Yunan kuvvetlerinin faaliyetleri için bkz. M. Tayyip Gökbilgin, Millî Mücadele Başlarken II, Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1965, s.338.
41 Özalp, a.g.e., s.74; Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C. II, II.Kısım, s.48-49.
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
554
Akbaş Deposuna baskın yapma işini Biga’dan gelen Köprülü Hamdi Bey42 üstlendi. 61.
Fırkadan gelen askerin desteğiyle plan yapıldı. Bu plana göre depodaki askeri malzemeler
Müttefik askerlerine duyurulmadan trene yüklenerek Kuva-yı Milliye üyelerinin denetiminde
Anadolu’ya doğru yola çıkarılacaktı.43 Bu olayın İngiliz basınında “Silah için Türk baskını –
Gelibolu’dan 80.000 tüfek taşındı”44, “80.000 tüfek kaldırıldı”45, “Gelibolu’da silahlanma –
Büyük Türk saldırısı”46, “Silah için Türk saldırısı”47 başlığı altında yer almıştı. 27 Ocak’ta
gerçekleşen olayın haberlerinin İngiliz basınına yansıması 3 Şubat itibariyle oldu. Haberler
Reuters ajansından alındığından başlık altındaki bilgiler de hemen hemen aynı içeriğe sahipti.
Bu haberlerde Gelibolu’da Türklerden alınan ve makineli tüfekler ve askeri malzemelerden
oluşan büyük bir sığınağa milliyetçiler tarafından bir baskın düzenlendiği ve 80.000 tüfek,
yarım milyon fişek ve otuz üç makineli tüfeğin muhtemelen Asya taraflarına götürüldüğü
bilgisi yer almıştı.48 Korgeneral Wilson’dan Harbiye Nezareti’ne gönderilen telgrafta
Akbaş’tan alınan silah ve malzemelerin Boğazın karşı tarafına geçirilerek Bandırma treniyle
Balıkesir’e gönderildiği bilgisinin kendilerine ulaştığını ve derhal silahların teslim edilmesinin
gerektiği bildirilmişti. Wilson’un telgrafı sonrasında İstanbul Hükümeti 31 Ocak 1920’de 14.
Kolordu Komutanlığı’na gönderdiği yazıda bilinen silah ve cephanenin elde edilerek
Bandırma’daki İngiliz birliklerine teslim edilmesini istedi. Ayrıca olayların sorumlusu olarak
Albay Kazım gösterilmiş ve O’nun da İstanbul’a gelmesi istenmişti.49 Akbaş Olayında ihmali
görülenlerin kendilerine teslim edilmediğini ve hükümetin görevini yerine getirmediğini
bahane eden İngilizler, 1 Şubat 1920’de Bandırma’ya bir yüzbaşı komutasında 200 kişilik bir
Hint birliği çıkardı.50 Bunun üzerine Bekir Sami Bey Mudanya’ya da asker çıkarma
ihtimalinin olduğunu böyle bir durum karşısında telefonla 61.Fırkadan emir almadıkça hiçbir
askerin çıkmasına izin vermeyeceklerini söylemesini ve ek olarak Mudanya’ya gelmiş olan
tüm cephanenin gönderilmesini talep etti. Diğer yandan da Bandırma’da bulunan İngiliz
birliği kumandanı ile İngiliz irtibat subayı 14. Kolordu Komutanlığına gelerek Korgeneral
Wilson’un notasını Yusuf İzzet Paşa’ya verdi. Bu notada Akbaş Olayında kaçırılan silahların
şubat ayı içinde ve olayın sorumlularının 15 Şubat’a kadar kendilerine teslim edilmesi
istenmişti. Bu notaya 14. Kolordu Komutanlığı şöyle cevap verdi:
“Kolordu bu hadiseden ancak İngilizlerin ihbarıyla haberdar olabilmiştir. Silah ve
cephanelerin bulunması için gerekli tedbirler alınacaktır.” Bu cevapla oyalayarak zaman
42 Akbaş Olayından sonra Hamdi Bey Biga’ya dönmüş ve Kuvayı Milliyeyi güçlendirme mücadelesine devam
etmiştir. Balıkesir Merkez heyeti tarafından kendisine verilen görev Kuzeybatı Anadolu’da çevrede güvenliğin
temini ve Yunanlılarla savaşmak için asker toplamaktı. Askerlerin silah temini de Akbaş baskınından elde
edilen malzemelerle yapılacaktı. Hatta bu askerlerden bir alay oluşturulacak ve bu alay Akhisar cephesine
gönderilecekti. Bkz. Uluğ İğdemir, Biga Ayaklanması ve Anzavur Olayları, TTK Yayınları, Ankara 1989,
74-76; İlhami Bebek, Millî Mücadelede Akbaş Cephaneliği Baskını, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1994, s.
84-85.
43 Özalp, a.g.e., s.89-90; Zeki Çevik, “Köprülü Hamdi Bey ve Akbaş Cephaneliği Baskını”, Yakın Dönem
Türkiye Araştırmaları, S.10, Yıl 2012, s.1-26.
44 “Turkish Raid For Arms – 80.000 Rifles Removed from Gallipoli”, Leicester Mercury, February 3, 1920., p.5.
45 “80.000 Rifles Carried Off”, Daily Mail, February 3, 1920, p.4.
46 “Arms in Gallipoli – Big Turkish Raid”, Midland Daily Telegraph, February 3, 1920.
47 “Turkish Raid For Arms”, The Daily Telegraph, February 3, 1920.
48 “Gallipoli Dump Raided”, The Gloucestershire Echo, February 3, 1920, p.5; “80.000 Rifles Stolen – Turks
Raid Gallipoli Dump”, Wraterham Herald, February 7, 1920; “More Raids in Gallipoli”, The Daily Telegraph,
February 24, 1920, p.11.
“Ammunition Plundered By Turks-British Arrest Officials in Gallipoli”, The Guardin, February 24, 1920;
“Turks Huge Haul Of Arms And Munitions in Gallipoli- Turks Raid Big Gallipoli Dump”, The North Star,
February 3, 1920, p.1.
49 Sofuoğlu, a.g.e., s.273; Özalp, a.g.e., s.92
50 İngilizler, kendileri için ayrılmış olan Rum evlerine girmemişler, İdadi mektebi binası ve Müslümanların
olduğu evleri işgal etmişlerdir. Bkz. Tansel, C.III, s. 19.
kazanma yoluna gidildiği açıktı. The Western Daily Press “Silah için Türk akınları”
başlığında verdiği haberde İngiliz makamlarının Gelibolu’daki vali, belediye başkanı ve üst
düzet yetkililerini tutuklandığı bilgisi verilmişti.51 “Türk komplosu – Müttefik mühimmat
depolarını yağmalama kararı” başlığında olayı ilk sayfada okuyucularına duyuran The Nort
Star, bu eylem kararının Yıldız Köşkünde düzenlenen gizli bir konferansta alındığını iddia
etti. Hatta bu uygulamanın taşradaki tüm mühimmat depolarının yağmalanması kararının bir
sonucu olduğunu açıkladı.52 Bu gelişmelerden sonra 61. Fırka Komutanlığı, bir Kuva-yı
Milliye teşkilatının Susurluk’ta toplanması ve Bandırma çevresinde gösterilerde bulunması
kararını aldı. Bandırma İngiliz işgal komutanına işgal kuvvetlerinin kasabadan çıkmaması
durumunda Kuva-yı Milliye’nin oradaki İngiliz birliklerine saldırıda bulunacağını açıkladı.53
Bandırma’nın işgali ve sonrasındaki gelişmelere Heyet-i Temsiliye de müdahale etti. Temsil
Heyeti Başkanı Mustafa Kemal, 2 Şubat 1920’de 14. Kolordu Komutanı Yusuf İzzet Paşa’ya
gönderdiği telgrafta işgale karşı topyekûn savunmanın benimsendiğini ve Bandırma’nın
işgaline karşı milletçe direnilmesi gerektiğini belirtti. İşgal olayının diğer bir amacının Yunan
kuvvetleriyle yaptıkları mücadelede önemli başarılar elde eden Kuva-yı Milliye’yi etkisiz
kılmak olduğunu da ifade etmişti.54 Nutuk’ta bu konu ile ilgili olarak şu ifadeleri kullanmıştı,
“Biz İtilaf Devletleri askerlerinin bulundukları yerlerdeki ve ulusal savaş bölgeleri
gerilerindeki depolarda bulunan silah ve cephaneyi başka yere götürebileceklerini,
kullanılamaz bir duruma getirebileceklerini ya da depoların bulunduğu yerleri ele
geçireceklerini düşünerek bütün komutanlara verdiğimiz buyrukta bazı önlemler almakla
birlikte hepsinin tam kararlı ve kesin davranmaları gerektiğini de bildirdik.”
55 2 Şubat 1920’de 15. Yunan Alayı Bandırma’ya çıktı.56 Evening Standard “Türk Kasabası Ele
Geçirildi” başlığıyla verdiği haberde, İngiliz kuvvetlerinin Marmara denizine indiği
bildirmişti. Haberde 200 kişilik bir İngiliz müfrezesinin Marmara denizindeki Bandırma’ya
inip şehri işgal ettiği bildiriliyordu. Bu işgalin gerekçesi de Akbaş’taki cephaneliğe yapılan
son Türk saldırısı olarak gösterilmiş ve sonrasında bu işgal kararı alınmıştı.57 Bandırma’nın
işgali Balıkesir Heyet-i Merkeziyesi tarafından da üzüntü ile karşılanmış ve işgal devam
ederse bazı olumsuz gelişmelerin meydana geleceği konusunda uyarılar yapılmıştı.58
Mustafa Kemal’in 2 Şubat’ta telgraf çektiği bir başka isim de Albay Kazım olmuştu.
61. Fırka kumandanı olan Albay Kazım’a gönderilen telgrafta, “Bandırma’ya çıkan İngiliz
müfrezesinin önemli olmadığı, bu sebeple çıkarmanın engellenmediğini, karaya çıkan İngiliz
müfrezesinin içeriye doğru ilerlemesi halinde karşı koymak üzere Manyas Gölünün
doğusunda Aksakal mevkiine Kuva-yı Milliye konulacağı” cevabı verilmişti. İngiliz kuvvetleri
Kuva-yı Milliye’nin baskısı sonucu 11 Şubat’ta Bandırma’yı terk etmişlerdi.59 Bandırma’da
51 “Turkish Raiding For Arms”, The Western Daily Press, February 24, 1920, p.3.
52 “Turkish Conspiracy – Decision To Plunder Allied Ammunition Depots”, The North Star, February 24, 1920,
p.1.
53 Özalp, a.g.e., s. 92.
54 Kemal Atatürk, Nutuk, C.III Vesikalar, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, MEB Basımevi, İstanbul 1969, s.1211.
55 Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Söylev, s.215.
56 Bunun üzerine aynı gün Ankara Hükümeti yayınladığı bildiride “Bir milletin kutsal ve temiz nesi varsa
saldırdıktan sonra ateşkes hükümlerinden söz edilmesi adalet ve insanlıkla alay etmektir.” İfadesini
kullanmıştır.
Bkz. Sarıhan, C.III, s. 107; “Loot From Gallipoli Dump”, The Times, February 6, 1920.
57“Turk Town Seized”, Evening Standard, February 16, 1920, p.2.
58 Tansel, C.III, s. 20. Venizelos 1920’ye gelindiğinde Mustafa Kemal’i ezmenin kolay olduğunu ifade emişti.
Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1971,
s.90.
59 Sofuoğlu, a.g.e., s. 275; Sarıhan, C.II, s. 354; Tansel, C.III, s.20. İngilizler Bandırma’yı terk etse de Ahmet
Anzavur’un bölgedeki isyan faaliyetleri devam ediyordu. Bölgedeki olayların ve yaşanan karışıklıkların ortaya
çıkardığı huzursuzluktan yararlanan ve İngilizlerle iş birliği yapan birtakım çıkarcıların başında bulunan Ahmet
Anzavur’un ikinci ayaklanması 16 Şubat-15 Nisan 1920 tarihleri arasında gerçekleşti. Ayaklanma, Anzavur
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
556
yaşanan olaylar sonrası hem askeri hem de sivil makamların protestoları ve direnişleri etkisini
göstermiş ve Balıkesir’de bulunan İngiliz temsilcisi Dr. Arthur, Heyeti Merkeziye’ye gelip
İngiliz kuvvetlerine Bandırma’dan çekilmesi için emir verdiğini bildirmişti. 11 Şubat 1920’de
İngiliz askerleri Bandırma limanından İstanbul’a doğru yola çıkarken bu süreçte tutuklanan
kişiler de serbest bırakılmıştı.60
Bandırma’nın işgali büyük bir üzüntü yaratmış bu konu ile ilgili Balıkesir Heyet-i
Merkeziyesi bir yazı göndermişti. Yazıda işgal olayı şiddetle protesto edilmiş ve “Milletimizin
ruhundan doğan bu gibi zaruri harekâtı muhikkaya hiçbir tedbir ittihaz edemeyiz. Mücadeletı milliyemiz, çoluk çocuğu doğranan bir milletin eser-i galeyan ve fedakarisidir. Hükümetin
bu gibi mesailde icra edeceği tebligatın ifrazı mümkün değildir. Bandırma işgalinin devamı,
vukuat-ı müessifeye badi olacağı ve efkâr-ı umumiyemiz nazarında Yunanlıları teşci gibi
telakki edileceği şüphesiz bulunan sarih bir tehditten başka bir şey değildir”. denilmişti.61
1920 Şubat’ın da Bandırma’da bu gelişmeler yaşanırken 17 Şubat 1920’de Misak-ı
Milli kararları açıklandı.62 Misak-ı Milli sonrası tepki 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali
sonuçlandı. Buna karşılık 23 Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi açıldı. Bu arada
San Remo Konferansı’nda Türkiye’yi paylaşma çalışmaları devam ediyordu. Meclisin
açılışına tepkiler Anadolu’da hemen her bölgede başlayan ayaklanmalarla kendini göstermişti.
Haziran ayına gelindiğinde Yunan kuvvetleri Batı Cephesinde saldırılara başlamıştı. Millî
Mücadele’nin kaderinin belirlendiği Batı Cephesinde gerçekleşen Türk-Yunan savaşı üç ana
bölüme ayrılır, birincisi Yunanlıların lehine olan 1920 yılı olayları, ikincisi ve üçüncüsü 1921
ve 1922 yılı olaylarıdır.63 İkinci ve üçüncü dönemde Yunan saldırıları etkili olsa da sonunda
kesin zafer Türk kuvvetlerinin olmuştur. Yunanistan İngiltere ve Fransa’dan aldığı destekle
22 Haziran 1920’de genel taarruza geçmişlerdir. Bu gelişmede Kuva-yı Milliye’nin İstanbul
ve Anadolu’da etkin faaliyetleri ve Yunan kuvvetlerinin taarruz hareketlerini durdurmasında
etkilidir. Bu olaylarla birlikte Kuva-yı Milliye’ye katılanların sayısında önemli bir artış olmuş
ve Yunan kuvvetlerinin cepheye daha fazla önem vermeleri gerekmiştir.
64 Türk ve Yunan kuvvetleri arasında “Milne Hattı” olarak bilinen hat oluşturulmuştur.
Bu hattın oluşturulma sebebi aslında İtalyan ve Yunan kuvvetlerinin Anadolu’yu işgal
paylaşımı konusunda yaşadıkları anlaşmazlıklardı.65 Aydın’ın Yunan kuvvetleri tarafından
işgal edilmesi üzerine başlayan anlaşmazlık Paris Barış Konferansı’nda gündeme gelmişti.
General Milne’nin teklifi üzerine Paris Barış Konferansı’nda işgal sınırı tespiti gündeme
kuvvetlerinin bozguna uğratılmasıyla sonuçlanmıştı. Bu ayaklanma sonrası Anzavur, 19 Nisan’da yaralı olarak
bindiği İngiliz gemisiyle İstanbul’a kaçmıştır. Bkz. Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C.II, II.Kısım, s.52.
60 İngilizler olayı kapatmış gibi görünse de çalışmalarına milli mücadele taraftarı olan komutanları görevden
aldırma politikalarıyla devam etmiştir. Harbiye Nezareti’nden Albay Kazım (Özalp) ve Yusuf İzzet Paşa’nın
görevden alınmasını istemişlerdir. Bunun üzerine İstanbul hükümeti Mirliva Ali Rıza Paşa’yı Bandırma’ya
göndermiştir. Ali Rıza Paşa, hükümete sunduğu raporda Akbaş Olaylarında askeriyenin sorumlu olmadığını
ifade etmiştir.
Sofuoğlu, a.g.e., s.279.
61 Tansel, a.g.e., C.III, s. 20; Özalp, a.g.e., s.93.
62 Aybars, a.g.e, s.330.
63 1920 yılı ulusalcılar için Yunan, Ermeni, Fransız kuvvetleriyle ve onları destekleyen İngiltere ile yapılan
mücadelerle dolu kritik bir yıl oldu. Bkz. Feroz Ahmad, Modern Türkiye’nin Oluşumu, Kaynak Yayınları,
İstanbul 2012, s.66. Bu dönem Anadolu’da yaşanan gelişmelerin yanında Yunan iç siyasetinde de durum
karışıktı. 1920 yılında Yunanistan’da yapılan seçimlerde Venizelos kaybetmiş ve Kral Alexander bir maymun
ısırması sonrası hayatını kaybetmişti. Bu gelişme üzerine 18 Aralık 1920’de sürgündeki Kral Konstantin
Yunanistan’a geri dönerek tahta çıkmıştır. Mecliste yaptığı konuşmada Büyük Yunanistan hayali ile ilgili
yaptığı konuşma İngiltere’nin Yunanistan’ın en büyük müttefiki olmasında etkili olmuştur. Bkz. Dilşen İnce
Erdoğan, “The Manchester Guardian Gazetesi’nde Anadolu’nun 1921 Yılının İlk Üç Ayı”, Millî Mücadele
1921, Ed. İbrahim Bozkurt, Ümit Karabulut, Nobel Yayınevi, Ankara 2021, s.23.
64 Özalp, a.g.e., s. 68.
65 Aydınel, a.g.e., s. 251.
alınmış ve oluşturulan sınıra “Milne Hattı” ismi verilmişti. Yunan kuvvetleri zaman zaman bu
hattı elde etme başarısını gösterseler de 1919 yılı sonuna kadar bir bekleyiş dönemi
başlamıştı.66 General Milne konu ile ilgili Temmuz 1919’da görevlendirilmiş ve heyet üyeleri
ile bölgeyi gezmişti. Değerlendirmeler sonrası konseye verilen raporda Türk kuvvetlerinin
çoğunluğu eşkıya olarak gösterilmiş ve bunların Türk ordularıyla birlikte gizlice
desteklenmesinden dolayı çok güçlü oldukları ifade edilmişti. Raporda ayrıca hükümet emri
altında bulunan askeri otoritelerin Kuva-yı Milliye birliklerini gizlice destekleri de eklenmişti.
Kuva-yı Milliye’nin gün geçtiği güçlendiği gerçeğini ortaya koyan bu raporun Yunan
kuvvetleri üzerindeki etkisi büyük olmuştu. Hattın tespit edilmesi67 ve konsey tarafından
kabul edilmesindeki temel amaç Yunanlıları Türk taarruzundan koruyarak işgal ettikleri
bölgelerde yerleşmelerini sağlamak olarak belirlenmişti.
68
Yunan taarruzu öncesi 21 Haziran 1920’de Batı Anadolu Cephesinde Yunan
kuvvetleriyle temasta bulunan ve Yunan saldırısına karşı taarruza geçen Türk kuvvetleri 61.,
23. ve 57. Piyade tümenleriydi. Ayvalık’tan Gediz Nehri vadisinde Marmara Gölü’ne kadar
uzanan İzmir Kuzey Cephesi Albay Kazım komutasında 61. Tümen ve bu tümenin emrinde
bulunan milli kuvvetler tarafından tutulan Ayvalık, İvrindi, Soma ve Akhisar bölgelerini
kapsıyordu. Batı Anadolu Cephesi’ne karşı taarruz hazırlıklarında bulunan Yunan kuvvetleri
genel karargâh merkezi İzmir’de bulunan iki kolordudan oluşuyordu. Bu kolordulardan 1. ve
2. Tümenden oluşan 1. Kolordunun karargâhı Aydın’da ve 1.,7. ve 34. Piyade alaylarından
kurulu 2. Tümenin karargâhı Ödemiş’te bulunuyordu. Buna göre Yunan kuvvetleri toplamı 52
piyade taburu, 14 süvari bölüğü, 96 dağ topu 72 sahra topu ve 36 ağır top idi. Yunan
kuvvetleri komutanı Paraskevopulos’tu.
69
66 Belen, a.g.e., s. 85. Yunan orduları 22 Haziran 1920’de Milne Hattı’ndan genel taarruza geçmişlerdir. 25
Haziran’da İngilizler Bandırma ve Mudanya’ya asker çıkarmışlardır. 10 Ağustos 1920’de de Sevr Antlaşması
imzalanmıştır. Bkz. Türkiye Dış Politikasında 50 Yıl Kurtuluş Savaşımız 1919-1922, s.61; Rıdvan Akın, Türk
Siyasal Tarihi 1908-2000, Onikilevha Yayıncılık, İstanbul 2019, s.196.
67 Milne Hattı, Ayvalık’ın kuzeyinden başlayarak Mandra Dağı’na kadar ulaşır. Akmaztepe üzerinden güneye
gelerek Akhisar’ın 25 km. batısından ve Manisa’nın 15 km. güneyinden geçerek Marmara gölü güneyinde
Kestelli’ye varır. Daha sonra Salihli’nin batısında Sard, Ödemiş ve doğuda Bucak, Bademiye mevkilerinden
geçerek Aydın’ın doğusuna ulaşır. Uzunluğu ortalama 350 km’dir. Bkz. Zeki Çevik, Mili Mücadele’de Son
Kurşun, Balıkesir Üniversitesi Yayınları, Balıkesir 2002, s. 33; Belen, a.g.e., s.85.
68 Aydınel, a.g.e, s. 252-253; Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, CII, II.Kısım, a.g.e., s.154. General Milne, bu
hattın batısında silah taşımaya izin vermeyeceklerini ve hükümetten de bu emrin yerine getirilmesini istiyordu.
Ancak İstanbul Hükümeti’nin otorite ve yaptırım gücü bulunmuyordu. Bkz. Orhan Çekiç, İmparatorluktan
Cumhuriyete 1920 Teşkilatlanma, Kaynak Yayınları, Ankara 2017, s.193; “General Milne’s Position”, The
Daily Telgraph, July 7, 1920, p.9.
69 Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C.II, II.Kısım, s. 243-244; Belen, a.g.e., s.175-188.
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
558
Resim 1:The Times, Jully 2, 1920.
22 Haziran 1920’de başlayan genel saldırı ile Yunanlılar, İtilaf Devletleri’nin de
izniyle Bursa ve Uşak istikametinde ileri harekete geçti. 24 Haziran’da Kırkağaç, Soma ve
Sultanhisar (Yunanlılar); 25 Haziran’da Alaşehir, Bigadiç, Karamürsel; 28 Haziran’da Kula;
30 Haziran’da Balıkesir, Burhaniye, Susurluk; 1 Temmuz’da Edremit, Karacabey, Lâpseki,
Biga, Çan, Yenice, Gönen, Havran işgaliyle devam etti. 2 Temmuz’da genişleyerek Manyas,
Karacabey, Ayvacık, Ezine, Erdek ve Bandırma işgal edildi.70 Yunan kuvvetleri Balıkesir’e
girdiklerinde bütün dükkân, han ve evlerdeki silahları toplayarak trenle İzmir’e
göndermişlerdi. Şehirde halka yönelik bir baskı ve şiddet olayı görülmemişse de köylerdeki
insanlar dövülmüş ve işkence görmüşlerdi. Yunan kuvvetleri, işgal ettikleri yerlerdeki
hayvanları da Bandırma ve İzmit limanlarından gemilere yükleyerek götürmüşlerdi.71
Batı Anadolu cephesinde genel taarruzda bulunan Yunan kuvvetlerinin 5 tümeni
cephede, 1 tümeni ve 1 süvari tugayı ihtiyatta olmak üzere saldırı için hazırlık düzenini
almıştı.72 Yunan kuvvetlerinin işgali sonrasında saldırı haberi İngiliz gazetelerinde de
duyurulmuştu. The Times “Smyrna’dan kuzeye Yunan ilerlemesi yeniden düzenlendi” başlıklı
haberde Anadolu’daki Yunan kuvvetlerinin taarruza başladığını ve saldırılarda Soma’dan
kuzeye, Balıkesir ve Bandırma’ya giden demiryolu hattı boyunca üç koldan ilerlediklerini
yazmıştı.73 Yunan Komutanlığının harekât için birliklerine verdiği emir ve ana hatlarıyla
genel taarruz için tespit ettiği harekat planı şu şekildeydi, “Balıkesir’den Bandırma ve Bursa
genel istikametlerine yapılacak bir harekât için Bandırma bölgesine çıkarmanın yapılması
gerektiğinde Batı Trakya’dan bir tümenin deniz yolu kullanılarak taşınması ve gerekli
planlamanın yapılması için izin almak koşuluyla hükümet başkanına müracaatta
bulunulacaktır.” denilmişti. Ordu komutanlığı taarruzun birinci gününü 22 Haziran 1920
olarak kararlaştırmıştı. Fakat 1. Kolordu birlikleri hazırlıklarını bitiremediğinden 1.
Kolordunun harekâtı bir sonraki güne ertelendi. Böylece taarruz hareketi sadece İzmir
Kolordusu birlikleriyle 13. Tümenin bir kısmı tarafından yapıldı.74 Bu süreçte Batı
Anadolu’daki Türk ordu birliklerini ve milis kuvvetlerini bir arada toplama isteği Heyet-i
Temsiliye tarafından gündeme alınmış fakat gerçekleşememişti. Batı Anadolu’daki kuvvetler
61., 23. ve 57. Tümen komutanlıkları sorumluluğuna alınmıştı. İç ayaklanmalar ve bazı
Kuvayı Milliyecilerin otorite tanımak istememeleri nedenleriyle bu üç cephenin bir komuta
altına girmesi mümkün olmamıştı. Bu yüzden Yunan genel taarruzu başladığında bu
cephedeki Türk kuvvetlerinin hazırlanmış bir harekât planı bulunmamaktaydı. Ancak Kuva-yı
Milliye, Yunan işgaline karşı büyük bir direniş göstermişti. İzmir Kuzey Cephesinde 61.
Tümene bağlı birlikler Balıkesir bölgesinde 188. Alay 1. Tabur, bir avcı taburu, bir batarya,
bir istihkam bölüğü, bir telsiz telgraf takımı bulunmaktaydı. Bandırma bölgesinde Binbaşı
Cemal Bey komutasında 190. Piyade Alayı bırakılmıştı. Yunan kuvvetlerinin 22 Haziran’da
bir gün gecikmeli olarak başlayan taarruzu Yunanistan’da genel olarak kabul görmemişti. Bu
taarruz Venizelos’a karşı olanlar tarafından “Harap edici ve sonu gelmeyecek bir macera,
irtibat hatlarını uzatmak tehlikesi, bir gerilla harbinin tehlikeleri” sözleriyle ifade edilmişti.75
Bu sözlere karşılık Venizelos Yunan Meclisinde, “Küçük Asya’daki Yunan siyaseti ve askeri
hareketi gizli düşüncelere malik değildir. Biz arazi fethi hırsında değiliz. Anadolu’yu işgal
etmek ve muhafaza eylemek fikrinde değiliz. Bizim biricik maksadımız, müttefiklerin arzu
ettikleri sulhu ve kendi sulhumuzu Türklere zorla kabul ettirmektir. Şimdiye kadar olan
mutedil hareket tarzımız Türk milli hareketinin inkişafına vesile olmuştur. Türk asileri bu
sayede teşkilat yapmaya ve bunu kuvvetlendirmeye muvaffak olmuşlardı. Yunan hükümeti,
Mareşal Foch ile Wilson tarafından müsaade edilen hedefleri işgal ile iktifa edecektir. Kemal
Paşa, bir mukaddes harp ilan ederse, İslam aleminde katiyen makbule geçmeyecektir.”
demişti. Bu konuşmaya paralel olarak 24 Haziran 1920’de Yunan Başkomutanı
Paraskevopulos, Türk halkına bir bildirge yayınlayarak harekat amaçlarının, Yunan
kuvvetlerinin Mustafa Kemal’in teşkilatını dağıtıp asayişi sağlamak olduğunu, bunun için
Anadolu içlerine yürüyeceğini, fetih amacının olmadığını, Mustafa Kemal taraftarlarının, hem
hükümete isyan edenler ve hem de, İtilaf Devletlerinin kararlarına engel olan kişiler
olduğunu, İzmit ve civarının işgalinde olduğu gibi bu defa da herkesin can, mal ve namus
güvenliğine saygı gösterileceğini açıkladı.76 TBMM’nin bu bildirgeye cevabı, “Bir milletin
kutsal ve temiz nesi varsa saldırdıktan sonra ateşkes hükümlerinden söz edilmesi, adalet ve
insanlıkla alay etmektir. 16 Mart’ta Türkiye’yi idam etme zamanının geldiğine karar verdiler.
İngiliz emperyalizmi, suni bir biçimde büyük Yunanistan imparatorluğu meydana getirmeye
çalışıyor. Bütün dünya, milletimizin esir olmamak için gösterdiği milli harikalara hayrandır.
Bizi kıyılarımızdan da sıkıştırabilir, iktisadi abluka uygulayabilirler. Bütün halkımızda ikilik
yaratanlara ve Yunanlılara karşı sönmez bir kin uyanmalı. Her Müslümanın görevi, Yunan
erine saldırı olmalıdır. Yaşamak isteyen milletimizin istediği isteği basit bir kelimedir:
Bağımsızlık.
Avrupa’nın yönetici ve sermayedarlarından ayrı olan soylu milletler de bizim
hayatımızı bize çok görmüyorlar. Bütün milleti, birleşmeye, ayaklanmaya davet ederiz.”77
şeklinde oldu.
Yunanlıların, İzmir tümeninin ilerlemesi üzerine 61. Tümen Komutanı Albay Kazım,
Balıkesir bölgesinde yeni bir savunma hattı yaratmak için trenle Balıkesir’e geçti. Fakat
Karapınar istasyonuna geldiğinde burada nahiye müdürüyle iki jandarma erinden başka
halktan ve mülki idare elemanlarından kimsenin kalmadığını öğrendi. Aynı zamanda büyük
bir Yunan süvari kuvvetinin Sındırgı üzerinden Balıkesir’e doğru yürümekte olduğu haberini
de almıştı. Bunun üzerine trenle yola devam edip Balıkesir eteklerinde yeni bir savunma hattı
tasarladıysa da yeteri kadar kuvvet bulunmadığından Kurmay Binbaşı Derviş Paşa’dan hızlı
bir şekilde Balıkesir ve depolarda bulunan silah, cephane, malzeme, eşya ve ailelerin trenle
70 Sarıhan, C.III, s. 107.
71 Hamit Pehlivanlı, Kurtuluş Savaşı İstihbaratında Askeri Polis Teşkilatı, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1992,
s.111; Gotthard Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1989,
s.106-115.
72 Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C. II, II.Kısım, s. 244.
73 “Greek Advance Renewed North From Smyrna”, The Times, July 2, 1920.
74 Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C. II, II.Kısım, s. 250.75 Apak, a.g.e., s.185.
76Sarıhan, C.III, s.96; Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C. II, II.Kısım, s.267.
77 Sarıhan, C.III, s.107.
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
560
Susurluk’a doğru yola çıkarılmasını emretti. Bu arada Biga, Gönen ve Bandırma çevresinde
tutulan Albay Avni emrindeki birlikler ve 190. Piyade alayı Bursa bölgesine çekilmişlerdi.
Bursa’daki birlikler de 61. Tümene yardım için trenle yola çıkarılacaktı. Fakat Alay Komutanı
Albay Osman, erlerin bir gün bile eğitim yapmadıklarını, silahlarını bile dolduramadıklarını
ve bu şekilde birliğin cephede hiçbir yararı olmayacağını söyleyerek birliğin cepheye
gönderilmemesini teklif etse de bu teklif kabul edilmemişti. Bu birliğin Balıkesir
savunmasında bir yardımı olmamıştı. Albay Kazım küçük bir müfreze ve subay topluluğuyla
1 Temmuz 1920’de Karacabey’in doğusuna gelmişti. Burada kıtasından ayrılmış er ve
subaylar görmüştü. Bu topluluk Çerkes Davut çetesinden kendilerini korumalarını istemişti.
Bunun üzerine bir emniyet grubu oluşturularak kafilenin güvenle ilerlemesi sağlanmıştı.
Kafile, Bursa’ya gelirken 61. Tümen son kuvvetini de kaybetmiş ve İzmir Kuzey Cephesi
Komutanlığının faaliyetleri sona ermişti. Yunanlılar, Balıkesir ve Bursa bölgesine karşı
giriştikleri ileri harekatta Balıkesir’i kısa sürede ele geçirmişlerdi. Bu gelişmeyle birlikte
İzmir Kuzey Cephesinde Yunanlıların başlattığı taarruz harekatının en önemli safhası sona
ermişti. Sonrasında Bandırma ve Bursa bölgesine karşı harekât için gerekli hazırlıklara
başlanmıştı.78 Bu gelişmeler Yunanistan’da bayram havası ile kutlanırken İngiliz Başbakanı
Lloyd George, Avam Kamarası’nda şunları söylemişti, “Yunan kuvvetleri harekete geçtiler.
Venizelos’un planı tatbik edildi. Yunan kıtaları iyi teşkil edilmiş ve mükemmel sevk ve idare
edilmişlerdir. Büyük bir atılganlık ve kendi nesillerinin büyük ananelerine layık bir surette iyi
hareket etmişlerdir. Yunan milleti, pek zeki, cesur, şanlı bir maziye malik ve Mösyö Venizelos
gibi büyük adamlar yetiştirmek vasıflarına sahip bir millettir. Böylece, müttefikler nizamı iade
etmek ve barış anlaşmasını tatbik etmek için Yunan kuvvetlerinden istifade etmişledir.
Yunanlılar da ancak başarabilecekleri bir işi ele aldıklarını ispat etmişlerdir.” 79
Batı Cephesi Komutanlığı’nın Kurulması
Yunan ileri harekatının hızla gelişmesi Ankara hükümeti çevresinde olduğu kadar
askeri ve idari kademelerde ve halk arasında geniş yankılar uyandırmıştı. Yunan işgalini
durdurmak için Anadolu’da yeni kuvvetlerin hazırlanması gerekliydi. Milleti uyandırmak ve
birleştirmek için Bakanlar Kurulu milli birliği geliştirme yolundaki faaliyetlerin artırılması
kararını almıştı. Türk milletine bu amaç doğrultusunda hazırlanan bildiri de, “İstanbul’da
bulunan İngiliz Hükümetinin yayınladığı resmi tebliğde mütareke hükümlerinin yeniden ihlal
edilmesinden ötürü Yunan ordusunun ileri harekete geçmesine izin verildiğini bildirmiştir. 22
Haziran 1920’den beri Yunan ordusu taarruza devam etmekte ve uzun müddetten beri yığınak
yaptığı kuvvetler sayesinde yurdumuzun bazı yerlerini işgal eylemektedir. Yunan ordusunun
vazifesi milleti soymak, tahrik etmek ve boğazlamaktan ibaret olduğundan bu vazifeyi de
büyük bir kan hırsıyla yapmaktadır. Bir seneden beri İzmir’de Türk kanları dökülüyor.
Mütarekeden sonra yurdumuzun en mühim kısmını işgal ve zulüm ile silah ve mühimmatımız
gasp edildikten sonra halkımız Yunan bıçaklarına teslim ediliyor, iç işlerimize karışılıyor, bir
milletin mukaddes ve masum nesi varsa tecavüze uğradıktan sonra mütareke hükümlerinden
bahsetmek adalet ve insaniyetle alay edilmiş olmaktadır. Bütün ulusu birleştirmeye ve
Yunanlılar aleyhinde üstün bir azimle mücadeleye çağıracağız”.80 denilmişti.
Yunan taarruzu ile yeni bir evreye girilmiş ve bu gelişme karşısında Mustafa Kemal,
TBMM organizasyonu yapıncaya kadar batıda ve doğuda olmak üzere iki cephe
komutanlığının kurulmasına karar verdiğini ve bunun sonucunda Garp Cephesi
Komutanlığına Ali Fuat Paşa’nın, Doğu Cephesi’ne de Kazım Karabekir Paşa’nın tayin
olacağını söyledi. Ali Fuat Paşa, Batı Cephesi Komutanlığı Karargahını 20. Kolordu
78 Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C. II, II.Kısım, s. 274-277.
79 Apak, a.g.e., s.187.
80 Özalp, a.g.e., 145-147.
Karargahında kurarak işe başladı. Kurmay Yüzbaşı İsmail Hakkı, 1 Temmuz 1920’de
56.Tümende görev almıştı. Albay Bekir Sami, 20. Kolordu karargahını kurmak üzere Kurmay
Yüzbaşı Hüseyin Rahmi ile birkaç kişiyi Eskişehir’e göndermişti. Kendisi de Bursa’da kaldı.
Temmuz 1920’de Batı Cephesi Komutanlığı Bursa bölgesindeki 20. Kolordu Komutanlığı’na
bırakılmıştı. Batı Cephesi Komutanlığı, İzmir Kuzey kolordusu Komutanlığı’na şu emri
vermişti: “Kuzey kolordusunun büyük kısmının elden çıkması, İngilizlerin Bandırma’yı işgale
teşebbüs etmeleri Anzavur’un işgal etmiş olduğu bölgelerde tekrar aleyhimize silahla isyana
kalkması, İngilizlerin beynelmilel mıntıkayı almak üzere İzmit’e kadar Marmara doğu
sahillerini işgal edecekleri muhtemeldir. Bursa bölgesinde son ihtiyat kuvveti olarak kalan ve
henüz teşekkül etmiş bulunan 56. Tümenin geri kalan kıtaları Bursa’nın savunulması için elde
bulundurulacak ve bunun için kuzey kolordusu Ulubat civarındaki kıtayı toplamaya devam
ederek topçu, makineli tüfek birliklerinin hepsini Susurluk’tan Bursa’ya 56. Tümen emrine
gönderecektir.”
81
Yunanlıların Selanik’te bulunan 27. ve Dedeağaç’taki 15. Piyade alayları sekiz taşıt
gemisiyle bir kısım harp gemisinin desteği altında 2 Temmuz saat 5.00’de Bandırma ve Erdek
bölgesine çıkarılmaya başlanmış ve 7.30’da sonuçlanmıştı. The Times, Türk kuvvetlerinin
Balıkesir’de 1200 esir 54 silahla birlikte ele geçirilmesini “Yunan Başarıları” başlıklı haberde
duyurmuştu. Yunan ilerleyişi “Kuzeyde hızlı ilerleme” olarak ifade edilirken burada
yayınlanan bir Yunan tebliği, Yunanların Haziran’da Balıkesir’i (İzmir’in 100 mil kuzeyinde)
işgal etmesine karşılık Doğudan kanatlanan Türk Milliyetçilerinin şiddetli bir direniş
gösterdikten sonra geri çekildiği ve çok sayıda ölü ve yaralı bıraktığı ifade edilmiştir.82
Boğaziçi’nde Beykoz’un Yunanlılar tarafından işgal edildiği 3 Temmuz’da Yunan
ordusundan görevli teğmenin dayısı Trabzon Metropoliti Hrisantos’a yazdığı mektupta şu
ifadeleri kullanmıştı, “Meşhur, Kemal Milli teşkilatının eski merkezi Balıkesir’den yazıyorum.
Birliklerimizin gösterdiği cesaret, savleti anlatamam. Düşman perişan kaçıyor. Ordumuz
zaferden zafer uçuyor. Düşmanlarımızı esir ediyor, esir kardeşlerimizi kurtarıyor.
Yunanistan’ın bu noktaya varacağını kim ümit edebilirdi? Yunanistan’a bu kadar şeref ve
zaferler temin etmiş olan Kemal’e aferin!”
83
Western Evening Herald gazetesi Anadolu’da yaşanan gelişmeleri Londra’daki Yunan
elçiliğinden aldığı bildirilere dayanarak duyurmuştur. “Yunan İlerleyişi” başlığı altında
“Birliklerimiz 22 Haziran’da harekatın başlamasından bu yana, kavurucu bir sıcaklık altında
120 kilometre ilerlemiştir. Kasaba 30 Haziran’da işgal edildi. 1200 esirin yanı sıra çoğunluğu
broşları sökülmüş elli dört top, birkaç motor, yirmi makineli tüfek ve çok miktarda mühimmat
ve savaş malzemesi ele geçirdik. Kaçan düşman kuvvetleri tamamen oturmuş ve dağınıktı.”
şeklinde vermişti. Ayrıca Milliyetçi güçlerin artık Kuzey cephesinde güçlü bir direniş
gösterebilmesinin beklenmediği de ifade edilmişti.84 Evening Standard ise işgal haberini
“Yunan kuzey hattında ağır Türk kayıpları, 1200 mahkûm ve 54 silah ele geçirildi” başlığı ile
vermişti. İngiltere’nin Yunan elçiliği Bandırma’nın Yunan kuvvetleri tarafından ele
geçirilmesini resmi tebliğ ile aldıklarını açıklamış ve buna göre, “Yunan ordusu dün (30
Haziran) Balıkesir’e doğru ilerliyor. Balıkesir’in güneyindeki Giresun’da ve Kırkağaç’ta
düşman inatçı bir direnişe karşı çıkmasına rağmen düşman kuvvetleri kaçmış ve askerlerimiz
tarafından zapt edilmiş ve ağır kayıplar vermişti. Balıkesir ilçesi saat 13.00 sıralarında
ordumuz tarafından işgal edildi. 30 Haziran’da, parçaları sökülmüş 54 top, birkaç havan
topu, 20 makineli tüfek ve çok miktarda mühimmat ve savaş malzemesi ele geçirdik. 1200 esir
aldık.” denilmiş ve devam eden haberde “Düşman Kuvvetleri Tamamen Dağılmış ve
Dağınık” alt başlığında “bir düşman müfrezesi kendini ön muhafız komutanımıza silahla
sundu ve teslim etti. Birliklerimiz olağanüstü bir şevk ve dayanıklılık sergiliyor. 22
Haziran’da harekatların başlamasından bu yana kavurucu bir sıcaklıkta 120 km (85 mil)
ilerlemişler.” açıklaması yapılmıştı. Balıkesir’deki yenilgi sonrası düşmanı bozguna uğrattık
ifadeleri kullanılırken Mustafa Kemal’in ordusunun daha güçlü bir direniş gösteremeyecekleri
ifade edilmişti.85
Anadolu’da bu gelişmeler olurken Ankara’da Meclis’te hararetli saatler yaşanmıştı.
Meclis’in gizli oturumunda düşman ilerlemesi karşısında ne gibi tedbirlerin alındığını soran
bir önerge karşısında Mustafa Kemal söz alarak, Batı’da 1500- 3500 kişinin 100 km’lik
cepheyi savunamadığını, gerilla savaşı verildiğini söylemişti. Bolşevik olunmayacağını ancak
Bolşeviklerle birlik olunacağını anlatan Mustafa Kemal, silah ve cephane olmadığı için genel
seferberlik ilan edemediklerini, Türkiye’de milletlerin kendi kaderlerini tayin sorunu
olmadığını, çünkü Türk, Kürt, Laz, Çerkes gibi İslam milletlerinin gönüllü bir birlik içinde
olduğunu da sözlerine ilave etmişti.86
Daily Maily gazetesi de “Yunanların son başarısı” olarak attığı başlığında
Londra’daki Yunan Elçiliğinin Balıkesir’deki “Yunan zaferi” ve İzmir-Bandırma demiryolu
üzerindeki bu önemli kasabanın ele geçirilmesiyle ilgili resmi bir bildiri yayımlandığını
bildirmişti.87 3 Temmuz 1920’de Yunan ve İtalyan kuvvetleri, Söke yakınlarında çatışmış ve
Yunanlılar işgal alanlarını genişleterek çatışmaya son vermişti.88 The Observer gazetesi
“Yunan ordularının başarısı” başlıklı haberde Londra’daki Yunan Elçiliğine ulaşan resmi
tebliğde Yunanlıların Balıkesir’den Marmara denizine doğru ilerlediği yönündeki haberi
doğrulamaktaydı. Kuzey cephesinde güçlü bir direnişle karşılaşıldığının belirtildiği haberde
Türklerin oradaki ağır yenilgisinden sonra milliyetçi güçlerin artık devam edebilmesinin
beklenmediği belirtilmişti. Yunan birlikleri, Marmara denizi üzerindeki Bandırma’ya girmesi
yeni bir gelişme olarak bildirildi. Hatta bu durumun Balıkesir’in alınmasıyla tehdit edilen
Çanakkale Boğazı’ndaki milliyetçilerin geri çekilmesini daha da tehlikeye atacağı ve
Türklerin kaçışının engelleneceği ifade edilmişti. Gazetede Konstantinopolis’ten gelen
raporda, “2 Temmuz’da Bandırma, İngiliz ve Yunan savaş gemilerinin silahlarının koruması
altında karaya çıkan Yunan Tümeni tarafından işgal edildi. Çıkarmaya herhangi bir itiraz
olmadı ve askerler, çoğunluğu Rum olan halk tarafından coşkuyla karşılandı. Önümüzdeki
hafta bu yöndeki taarruza yeniden başlanması bekleniyor.” denilmişti.89 Evening Despatch,
“Yunanlılar Bandırma’yı alır” başlığıyla yaptığı haberde Türkiye’nin ikinci başkenti olarak
görülen Bursa’nın tehdit edildiğini yazmıştı. Müttefikler tarafından desteklenen Yunan
birlikleri, bölge sakinlerinin tarif edilemez coşkusu arasında Bandırma’yı işgal etmiş ve
“Kemalist” olarak adlandırdıkları milli kuvvetlerin geri çekildiklerini yazmıştı. Haberde
ayrıca bölgenin işgalinin, burayı İzmir’e karşı taarruz için bir üs haline getirmeyi teklif eden
Kemalistler için büyük bir darbe olduğu da belirtilmişti. Aynı gazete Bursa’nın Müttefikler
tarafından tehdit edildiğini ve Türkler arasında bu durumun tedirginlik yaratarak, morallerinin
bozulduğunu ve Babıali’de dehşetin hüküm sürdüğünü bildirilmişti.90 5 Temmuz’da
yayınlanan Birmingham Gazette’de “Yunan İlerleyişi- Marmara kıyılarına taze iniş” başlığı
ile yapılan haberde Londra’daki Yunan elçiliğinden alınan resmi haberin, Yunan birliklerinin
Balıkesir’den Marmara denizine doğru ilerlediğine dair haberi doğrulamıştı. Yunan
karargahından gelen bir başka raporda ise, Türklerin oradaki ağır yenilgisinden sonra,
81 Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C. II, II.Kısım, s.283-285.
82 “Greek Successes”, The Times, July 3, 1920.
83 Sarıhan, C.III, s. 108.
84 “The Greek Advance”, Western Evening Herald, Jully 3, 1920.
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
56285“54 Captured Guns Heavy Tuk Losses ın The Greek Northward Push”, Evening Standard, July 3, 1920.
86 Sarıhan, C.III, s. 109.
87 “Greek Latest Success”, Daily Maily, July 3, 1920.
88 Sarıhan, C.III, s. 109.
89“Greek Army’s Success”, The Observer, July 4, 1920.
90 “Greeks Take Panderma”, Evening Despatch, July 5, 1920.
İngiliz Basını Üzerinden Bandırma’nın İşgali ve Kurtuluşunu Okumak
563
milliyetçi güçlerin kuzey cephesinde artık güçlü bir direniş göstermesinin beklenmediği
belirtilmişti.91 Aynı gün yayınlanan The Daily Telegraph gazetesinin “Yunan İlerleyişi –
Bandırma İşgal Oldu” başlıklı haberinde Bandırma’nın İngiliz ve Yunan savaş gemilerinin
silahlarının koruması altına giren Yunan tümeni tarafından işgal edildiği yazılmış ve haberde
askerlerin halk tarafından itiraza uğramadan coşkuyla karşılandığı ifade edilmişti. “Ezici Bir
Yenilgi” ifadesiyle devam eden habere göre Helen Ordusunun Kuzey Grubunun Bandırma’yı
işgal ettiği resmen açıklanmıştı. 2 Temmuz’da yayınlanan tebliğde Yunan kuvvetlerinin
operasyonları, “Küçük Asya’da bugün Marmara Denizinde Bandırma işgal edildi. Balıkesir
güneyinde aldığı ezici mağlubiyetten sonra birliklerimiz tarafından aktif olarak takip edilmiş
olup, düşman kuvvetlerinin sadece birkaç dağınık kalıntısı kaçmayı başarmış olup bu sabah
başarıyla gerçekleştirilmiştir. Bu hassas görev, Genelkurmayımızın planlarına uygun bir
hassasiyet ve titizlikle yürütülmüştür. Çıkarması donanma tarafından korunan müfrezeler
hızla güneye kaydırıldı ve Balıkesir’in 25 kilometre kuzey doğusunda ordumuzun öncüleri ile
karşılaştı. Bu harekât, askerlerimizin takdire şayan morali sayesinde üç buçuk günde
tamamlandı.” denilmişti. 3 Temmuz’da yayınlanan tebliğde ise, “İngiliz ve Yunan
donanmaları tarafından desteklenen birliklerimiz 2 Temmuz’da Bandırma’yı işgal etti ve
Asya’nın iç kesimleri tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı, devam ediyor. Mustafa Kemal
Paşa yanlıları her yöne kaçıyorlar.”92 Bu haberlerin yapıldığı 5 Temmuz tarihinde Ankara’da
Meclis gizli oturum düzenleyerek orduyu iyileştirmek ve asker kaçaklarını önlemek için
çalışmalara başlamıştı. Görüşülen konular arasında zenginlerin de askerlik yapması,
köylülerin eşraf için ölmeyi reddetmesi, gücün halka verilmesi, Kuvayı Milliyenin etkin hale
getirilmesi konuları üzerinde duruldu.93
The Times “Yunan Filosu Bandırma’da” başlığıyla verdiği haberde Yunan
birliklerinin sabaha karşı 02.00’de Bandırma’ya çıkarma yaptığı ve Türk milliyetçilerin
bölgenin alınmasından korkarak Bursa’ya kaçtığını yazmıştı. Haberde Hıristiyan halk ve
Çerkes olan Anzavur Paşanın destekçileri olan birçok Müslümanın Kemalistlerden çok acı
çektiğini de eklemişti. Tümen komutanı General Mazaraki, birliklerine Smyrna Ordusu ile el
ele vermek için mümkün olduğunca hızlı ilerlemelerini emretmiş ve Rumlar tarafından Yunan
kuvvetlerinin bölgeye girişi sıcak bir şekilde karşılandığı belirtilmişti.94 Konu ile ilgili
Western Morning News “Yunan Başarıları” başlıklı haberde Londra’daki Yunan Elçiliği’nden
alınan resmi yazıda “Kuzey Yunan kuvvetlerinin Küçük Asya’daki operasyonları, Marmara
denizinde Bandırma’nın ele geçirilmesiyle günümüze kadar tamamlandı. Düşman, Balıkesir’in
güneyinde kendisine verilen ezici yenilgiden sonra, askerlerimiz tarafından aktif olarak takip
edilmiş ve düşman kuvvetlerinden yalnızca büyük bir kısmı Bursa’ya doğru kaçmayı
başarmıştır. Bandırma’ya askerlerimizin iniş yapması bu sabah başarıyla sonuçlanarak
operasyonların tamamlanması gerçekleştirdi. Bu hassas görev, Genelkurmay Başkanlığımızın
planlarına göre hassasiyet ve titizlikle yürütülmüştür. Bu harekât, askerlerimizin takdire
şayan çalışmaları sayesinde 3,5 günde tamamlandı. İngiliz ve Yunan donanmalarının
desteklediği birliklerimiz 2 Temmuz’da Bandırma’yı işgal etti ve halk tarafından coşkuyla
karşılandı. Birliklerimizin Küçük Asya’nın içlerine doğru ilerlemesi devam ediyor. Mustafa
Kemal Paşa yanlıları her yöne kaçıyor.”95 şeklinde bildirilmişti. Yunan kuvvetlerinin
harekete geçmesi Yunanistan da büyük zafer olarak bayram havası yaratmıştı. İngiliz
91 “Greek Advance-Fresh Landing On The Shores Of The Marmora”, Birmingham Gazette, July 5, 1920.
92 “Greek Advance-Panderma Occupied”, The Daily Telegraph, July 5, 1920; “Turks Demoralised”, Western
Evening Herald, July 5, 1920.
92 “The Greek Advance”, The Leicester Mail, July 5, 1920.
93 Sarıhan, C.III, s.111.
94 “With The Greek Fleet At Panderma”, The Times, July 5, 1920; “Flight Of The Turks”, Western Evening
Herald, July 5, 1920.
95 “Greek Successes”, Western Morning News, July 5, 1920.
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
564
Başbakanı Lord George’da bu durumla ilgili olarak yaptığı bir konuşmada, “Yunan kuvvetleri
harekete geçtiler. Venizelos’un planı tatbik edildi. Yunan kıtaları iyi teşkil edilmiş ve
mükemmel sevk ve idare edilmişlerdir. Büyük bir atılganlık ve kendi nesillerinin büyük
ananelerine layık bir surette iyi hareket etmişlerdir. Yunan milleti pek zeki, cesur, şanlı bir
maziye malik ve Mösyö Venizelos gibi büyük adamlar yetiştirmek vasıflarına sahip bir
millettir. Böylece, müttefikler düzeni sağlamak ve barış anlaşmasını tatbik ettirmek için Yunan
kuvvetlerinden istifade eylemişlerdir. Yunanlılar da ancak başarabilecekleri bir işi ele
aldıklarını ispat etmişlerdir.”96 demişti.
Western Evening Herald “Müttefikler arasında bir çatışma- İtalyanlar ve Yunanlılar
kavga ediyor” başlığı ile verdiği haberde iki gücün işgal bölgelerinde buluştuğu İzmir ve
Aydın arasında Yunan ve İtalyan birlikleri arasında çatışma olduğu, bu çatışma “içler acısı
olay” olarak değerlendirilmişti. Ayrıca Kemalistler, İtalya’nın kendi mücadelelerine sempati
duyduğunu ve bu durumun Yunan makamlarını büyük endişeye sevk ettiğini bildirilmişti.
Bununla birlikte Yunan yetkililer, İzmir- Aydın demiryolunu korumak için aldıkları
tedbirlerin, o istikametteki birliklerin güvenliği ve İngiliz Milne hattının korunması için
kesinlikle vazgeçilmez olduğuna dikkat çekmişlerdi.97 The Newcastle Daily Cronicle “Yunan
ilerlemesi” başlığında verdiği haberde 8 günde 120 kilometre yol ilerleyerek Bandırma’nın
işgal edildiği haberini duyurmuştu.98 The North Star, “Türk milliyetçiler kaçışta-Yunanlılar
Kuzey operasyonlarını tamamladılar” başlıklı haberi ile bir defa daha Yunan kuvvetlerinin
Bandırma’yı aldığı haberini doğrulandı. Gazete haberi aktarırken bu hassas görevin
Genelkurmay Başkanlığı tarafından titizlikle yerine getirildiğini ve halkın da işgali coşkuyla
karşıladığını eklemişti.
99 Newcastle Daily Journal and Courant, “Türkler yenildi- Yunanlılar
1200 mahkûmu yakaladı- Müfreze teslim oldu” başlıkları ile verdiği işgal haberini Türklerin
1200 esir, 57 silah ve 7 makineli tüfeğini kaybettiğini ve Afyonkarahisar kavşağı üzerinden
ilerlemenin kaydedildiği bölgede taarruzun başlamasının planlandığı yer almıştı.100 Newcastle
Daily Journal and Courant, “Ezici yenilgi. Bandırma alındı: Türkler kaçışta.” başlıklı haberde
2 Temmuz’da Yunan kuvvetlerinin Yunan kuzey grubunun operasyonları, Marmara Denizinde
Bandırma’nın ele geçirilmesiyle tamamlandığını yazmıştı. Harekatın başarısında Yunan
ordusunda övgüler yağdırılırken “Bu harekât, askerlerimizin takdire şayan çalışmaları
sayesinde üç buçuk günde tamamlandı” ifadesi kullanılmış ve Mustafa Kemal Paşa
yanlılarının her yöne kaçtıkları yazılmıştı.101
The Daily Telegraph “Küçük Asya’da Yunan İlerleyişi – Bursa’ya Doğru Hareket”
başlığında verdiği haberde Rumların ilerleyişinin devam ettiğini, Çanakkale Boğazı’nın güçlü
işgali ile Balıkesir ve Bandırma’dan hareket eden güçler arasındaki yakın iş birliğinin,
Çanakkale hattının batısındaki her türlü ciddi milliyetçi faaliyet tehlikesine son vermesi
beklenildiği belirtilmişti. Haberde bir sonraki hamlenin, şu anda yaklaşık 10.000 milliyetçi
tarafından savunulan Bursa yönünde olması gerektiğinin açık olduğu ve ciddi bir muhalefetin
olmasının beklenmediği de ilave edilmişti.102 Gazetenin basıldığı 6 Şubat tarihinden 2 gün
sonra 20.000 askerden oluşan Yunan kuvvetlerinin Bursa’ya girdiği ve bu arada Batı
96 Apak, a.g.e, s.187; Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C.II, II.Kısım, s.277.
97“A Clash Between Allies – Italians And Greeks Fight”, Western Evening Herald, July 5, 1920.
98 “Greek Progress”, The Newcastle Daily Chronicle, July 5, 1920.
99“Turkish Nationalists In Flight – Greeks Pressing on Northern Operations Completed”, The North Star, July 5,
1920.
100“Turkish Reverse – Greeks Capture 1200 Prisoners – Detachment Surrenders”, Newcastle Daily Journal and
Courant, July 5,1920.
101“Crushing Defeat-Panderma Taken: Turks in Flight”, Newcastle Daily Journal and Courant, July 5, 1920.
102 “Greek Advance in Asia Minor – Move Towards Brusa”, The Daily Telegraph, July 6, 1920. Bursa 8
Temmuz 1920’de İngiliz kuvvetlerinin filli desteğini alan Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilmişti.
Cephesinde Türk ordusunun mevcudunun 6.000 askerden ibaret olduğu da verilen bildiler
arasında yer almıştı.103
Bursa’nın boşaltılması Ankara Hükümet tarafından kararlaştırılmış ve bu karar Tümen
Komutanı Bekir Sami ile Vali Hacim Muhiddin Beylere bildirilmişti. Türkiye’nin önemli
şehirlerinden biri olan Bursa’nın Yunanlıların eline geçmesi TBMM’de büyük bir üzüntüye
sebep olmuş ve bu durumdan Bekir Sami Bey sorumlu tutulmuştu. Mebusları yatıştırmak için
Bekir Sami Bey görevden alınmıştı.104 The Times “Bursa’ya Yürüyen Yunanlılar Türklerin
Peşinde” başlığında Anadolu’dan gelen haberler Türk milliyetçilerinin Balıkesir’de (İzmir ve
Bandırma arasında) bozguna uğratıldığı şeklinde yer almıştı. Haberde Kemalist olarak
isimlendirilen Türk halkının Yunanlılara karşı gerçekleştirmek istedikleri saldırıların terk
edildiği duyurulmuştu.105 Bu dönemde haberi yapılan önemli konulardan biri de Millî
Mücadele’yi destekleyen tutumunu her fırsatta belirten Sovyet Rusya ile olan yakınlaşma
olmuştu. The Times, “Türkler Arasında Kırmızı Propaganda” başlıklı habere göre Balıkesir’in
Yunanlılar tarafından ele geçirilmesi, Mustafa Kemal’in sempatizanlarının sarsılan ruhlarını
canlandırmak amacıyla Bolşevik düşüncelerin etki gösterdikleri ifade edilmişti. Anadolu
basını ve Anadolu halkının gerçeklerden tamamen habersiz olduğu yorumu yapılırken
Bolşevik ajanların Anadolu’da aktif bir şekilde propaganda yaptıkları yazılmıştı. Bu konu ile
ilgili Eskişehir’de kurulan İslami Bolşevik Komite, bayramın ikinci gününde Bolşevik
ilkelerine bağlılığını ilan eden bir bildiri yayınladı. Şehrin tüm nüfusu, komite üyeliğinin
simgesi olarak yeşil ve kırmızı kokartlar taktı. Milliyetçi liderler, Müttefikleri korkutmak
amacıyla yaratılan hareketin yapaylığını alaycı bir şekilde kabul etmişlerdi. Ancak gezginler,
Milliyetçi hareketi destekleyen sendikacı bürokrasi tarafından ezilen, okuma yazma bilmeyen
yoksul kitleler arasındaki propagandanın ciddi ilerlediğini de bildirmişlerdi. Haberi yapanlar
propagandanın devam ederse beklenmedik gelişmeler doğurabileceğini, Mustafa Kemal’in
kendi kuyusunu kazabileceğini de eklemişlerdi.106 Bolşeviklikle ilgili bu haberin
yapılmasında Anadolu’da yaşanan gelişmelerin etkisi olduğu muhakkaktır. 2 Şubat 1920’de
Sovyet delegeler kurulunun ilk yardımı olan 500 kilo altın Sovyet yardımı adı altında yola
çıkmıştı. Bu yardım elinin uzatılmasında Mustafa Kemal’in 20 Haziran’da Çiçerin’e
gönderdiği mektup etkili olmuştu. Sovyet Rusya, yardım isteğini kendi kaderini kendi eliyle
belirlemek isteyen Türk halkına Sovyet Rusya’nın içten sempatilerini ileterek cevap verdi.107
“Yunanlılar Türklerin Peşinde Bursa’ya hareket ediyor” başlığında verilen haberde
Yunan kuvvetlerinin Bursa’ya doğru giriş yaptığı bilgisi aktarılmıştı.108 Taunton Courier
Bristol and Exeter Journal and Western Advertiser, “Yunan ilerleyişi” başlığı altında “54
silah yakalandı- çok kayıp veren Türkler kuzeye doğru itildi, 1200’den fazla tutuklu var” alt
başlıklarını atmıştı. Yunan kuvvetleri, taarruzun başladığı 22 Haziran tarihinden itibaren
Doğu cephesinde 85 mil (120 km) ilerleme göstermişlerdi. İzmir’in işgali, ardından
Balıkesir’deki ağır yenilgi ve düşmanın bozguna uğramasından sonra Mustafa Kemal’in kuzey
cephesinde daha fazla direnmemesine neden olacağına inanılmaktaydı.109 Evening Standard,
“İki Türk Bölüğü Kırıldı” başlıklı haberde 20.000 kişilik iki tümenin yok edildiği bu
askerlerden 5.000 kadarının Bursa’ya kaçtığının tahmin edildiği, Türk ordusuna ait savaş
malzemelerinin tamamının ele geçirildiği yazılmıştı. “Alman savaş malzemeleri alındı” alt
başlığında verilen haberde ise, önemli botlar, binlerce mermi içeren tüfekler, ikisi son model
103 Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C. II, II.Kısım, s.387.
104 Sarıhan, C.III, s. 116.
105 “Pursuit of Turks Greeks Moving on Brusa”, The Times, July 6, 1920.
106 The Times, “Red Propaganda Turks”, The Times, July 6, 1920.
107 Sarıhan, C.III, s. 108.
108 “Pursuıt Of Turks-Greeks Moving On Brusa”, The Times, July 6, 1920, p.14.
109“Greeks Advance-Capture of 54 Guns- Heavy Turk Losses in Northward Push – 1200 More Prisoners”,
Taunton Courier Bristol And Exeter Journal And Western Advertiser, July 7, 1920.
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
566
olmak üzere ateşli silah ve dürbün, telefon gibi önemli savaş malzemeleri ele geçirildiği
bildirilmişti.110 The Leicester Mail Mon “Yunan ilerlemesi” başlığı ile yayınladığı haberde
Balıkesir yakınlarındaki Giresun Geçidi’nde Türklerin yok edildiklerini duyurmuştu. Yunan
kuvvetleri Bandırma üzerinde ilerlemeye devam etmişti. Yunanlılar, Edremit körfezinin başı
ve İda Dağının güney doğusundaki Edremit’i işgal etmiş ve burada yerel bir Türk kuvvetinin
direnişiyle karşılaşmışlardı. Yunan savaş gemisi Kilkis’in iki gün boyunca Edremit’te Türkleri
bombaladığı bildirildi. Tüm cephelerde Yunan kayıplarının az olduğu, Balıkesir’de Türk
kayıplarının 500 olduğu bildirilmişti. Balıkesir 30 Haziran’da Yunanlılar tarafından işgal
edilmiş ve Bandırma’nın işgali 2 Temmuz Yunan resmi kurulunda duyurulmuştu.111
The Leicester Mail Mon, “Türk delegeler kederli” başlıklı haberinde Millî
Mücadeleye karşı takındığı olumsuz tavrı ile bilinen Şerif Paşa’nın gönderdiği mesajda
yakında yapılması planlanan barış anlaşması ile ilgili endişelerini ifade etmişti. Habere göre
Şerif Paşa, Türk milliyetçilerinin mücadelede ısrar etmeleri durumunda Osmanlı heyetinin
olumsuz etkileneceğinden bahsetmişti.112 The Lichfiels Mercury “Türklerin ağır yenilgisiİngiliz Donanması tarafından Yunanlılara yardım edildi” başlıklı haberinde İngiliz ve Yunan
donanmalarının desteklediği Yunan ordusunun, Türk isyancılara daha da ağır kayıplar
verdirdiğini yazmıştı. Resmi raporda Mustafa Kemal taraftarlarının dört bir yana kaçtığı
yazılmıştı.113
Resim 2: Kurtuluş Savaşı Yunan İleri Hareketi, (22 Haziran- 9 Temmuz), Belen, a.g.e.,
190.
Batı cephesinde Yunan kuvvetleri 1920 yılı temmuz ayının ikinci yarısında İngiliz
planına göre Kocaeli bölgesinde yapılmak istenen taarruzu kolaylaştırmak istemişlerdi. Bunun
için İstanbul’dan Kocaeli’ye yeni birlikler takviye edilmişti. Yunan kuvvetlerinin başlatmış
olduğu ileri harekât 8 Temmuz 1920’de Bursa’nın alınmasından sonra duraklamakla birlikte
zaman zaman karşılıklı keşif ve baskın hareketleri şeklinde devam ediyordu. Bandırma’da
bulunan Manisa Tümeni’nin 16. Piyade Alayı İngiliz Başkomutanı General Milne emrine
verilmişti.114 Bursa’nın işgali basında “Küçük Asya’da Yunanlılar operasyonları tamamladı”
110 “Two Broken Turk Divisions”, Evening Standard, July 9, 1920.
111 “The Greek Advance”, The Leicester Mail Mon, July 5, 1920.
112 “Turks Dejected Delegates”, The Leicester Mail Mon, July 5, 1920.
113 “Turks Heavy Defeat – Greeks Helped By British Fleet”, The Lichfield Mercury, July 9, 1920.
114 Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C. II, II.Kısım, s.398.
İngiliz Basını Üzerinden Bandırma’nın İşgali ve Kurtuluşunu Okumak
567
başlığıyla bildirilmişti.115 İşgal sonrası bölgede yaşayanlar arasında yaşanan çatışmaları
aktaran The Guardian gazetesi “Türklerin katliamları” başlığıyla verdiği haberde Rum ve
Ermeni nüfusun Türkler tarafından katledildiği söylentilerinin olduğunu yazmıştı.116 Oysa
Bursa’yı işgal eden Yunanlılar önce sıkıyönetim ilan etmişler, ardından mahkemeler
kurmuşlardı. İç güvenlik Osmanlı polisi ve Yunan askerinin iş birliği şeklinde görülse de
Yunan işgal kuvvetlerinin denetimindeydi. Öyle ki sonradan Müslüman olan Nilüfer
Sultan’ın117 mezarını tahrip etmişler ve Müslüman halka işkence yapmışlardı. Bu gelişmeler
sonrası Bursa’dan göçler başladı.118
Kurtuluşa Doğru
Millî Mücadele sürecinde Batı bölgesinde Yunan kuvvetlerinin İzmir’e çıkışlarından
itibaren bütün Yunan kuvvetleri karşılarında düzenli olmayan milli kuvvetlerin direnişiyle
karşılaşmışlardı. Bu milli kuvvetler düzen içinde olmasa da bölgede ilerlemek isteyen düşman
kuvvetlerine karşı yaptıkları sayısız baskınlarla zaman kazanmış ve çoğu zaman Yunan işgal
hareketini yavaşlatmıştı. 1920’nin son günü 31 Aralık’ta Anadolu’dan İngiliz Dışişleri
Bakanlığına çekilen telgraflarda genel görünüşün çok karanlık ve hiç de tatmin edici olmadığı
belirtiliyordu. Anadolu’daki Yunan ordusu hakkında “Yunanlıların durumu, taktik ve strateji
bakımından iyi sayılmaz. Doğu-batı doğrultusunda uzanan tepelerle küçük bölgelere ayrılan
cephe, etkili bir haberleşmeye imkân vermemektedir. Yunanlılar kararsız ve moralleri
bozuktur.” denilmekteydi.119
Millî Mücadele’nin planlı bir şekilde yürütülmesi ve sonuçlandırılması düzenli ordu
ile mümkün olmuştu. Batı Cephesi’nde askerî harekât birbirini izleyen muharebelerle devam
etmişti. 6-11 Ocak 1921’de Birinci İnönü Muharebesi ile Yunanlılara karşı düzenli ordu ilk
başarısını kazanmıştı. Böylece yeni devletin otoritesi artmış ve ulusal direnişe karşı olanlar
susturulmuştu. Savaş alanındaki başarı beraberinde diplomatik başarıyı da getirerek Londra
Konferansı ve Moskova Antlaşmalarına ortam hazırlamıştı. 23-31 Mart 1921’de İkinci
Muharebesi ile Yunan kuvvetleri bir kez daha yenilgiye uğratılarak içte ve dışta ordunun
itibarı ve devletin saygınlığı artmıştı. 10-24 Temmuz 1921’de Kütahya- Eskişehir
Muharebelerinde Afyon, Kütahya, Eskişehir Yunanlıların eline geçti ve Türk ordusu Sakarya
nehrinin doğusuna çekildi. Bu çekilmenin ardından Türk kuvvetlerine son bir darbe vurmayı
amaçlayan Yunan ordusu ile 23 Ağustos-13 Eylül 1921’de yapılan Sakarya Meydan
Muharebesi’nde ölüm- kalım mücadelesi yaşandı. Bu Yunan saldırı İngiltere için büyük önem
taşımış, hatta “pek hayati” olarak ifade edilmişti.120 Başkomutan Mustafa Kemal Paşa
ordusuna “Savunma hattı yoktur; savunma yüzeyi vardır. Bu yüzey bütün vatandır. Vatanın
her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça bırakılamaz” demişti. Bu emirle birlikte 22
gün 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesi Millî Mücadelede en önemli dönüm
noktalarından biri oldu. Sakarya’da aldıkları yenilgiye rağmen Yunan kuvvetleri, İtalyanlar
tarafından boşaltılan Kuşadası ve Söke’yi işgal etti.121 Yunan Hükümeti de bu politikayı
destekleyen bir uygulamayla Batı Anadolu’da 30 Temmuz’da İyonya Devleti’nin
kurulduğunu ilan etmiş ve iki tümenden oluşan Yunan ordusunu İstanbul’un işgali için
bölgeye göndermişti.122 Yunan Hükümeti en büyük destekçisi olan İngiltere’den yardım
115 “Greeks in Asia Minor – Operations Concluded”, The Daily Telegraph, July 16, 1920, p.13; “Two Broken
Turk Divisions-Flood Of Deserters”, Evening Standard, July 9, 1920, p,2.
116 “Massacres By Turks-Greek And Armenian Victims”, The Guardian, July 26, 1920.
117Osmanlı Devleti’nin ikinci kurucusu olarak kabul edilen Orhan Gazi’nin eşi.
118Aybars, a.g.e., s. 419.
119 David Walder, Çanakkale Olayı, Milliyet Yayınları, İstanbul 1971, s. 132-133.
120 Bilal N.Şimşir, İngiliz Belgeleri ile Sakarya’dan İzmir’e 1921-1922, Bilgi Yayınevi, Ankara 1989, s. 104.
121 Ergün Aybars, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, I, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1995, s.559-560.
122 Gotthard Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, Türk Tarih Kurumu
(TTK) Basımevi, Ankara 1989, s.197.
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
568
alırken, İtalya ve Fransa bu tutumu eleştiren notalar yayınladı.123 Sakarya’da yenilgiye
uğrayan Yunan ordusu, 26 Ağustos’ta başlayan Türk taarruzu Başkomutan Mustafa Kemal’in
verdiği “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emri ve direktifleri ile harekete geçti.124 30
Ağustos’a kadar süren kesin sonuçlu çarpışmalarla Yunan kuvvetlerini yenerek takip
harekâtına başlandı. Bundan sonraki olaylar, dağılmış Yunan kuvvetlerinin takibi olarak
devam etmiştir ki bunun için “kılıç artığı” ifadesi kullanılmıştı.125 Türk ordusu ve Yunan
kuvvetleri arasında 31 Ağustos-1 Eylül tarihleri arasında şiddetli çarpışmalar yaşanmış ve
yenilgiye uğrayan Yunan kuvvetleri yavaş yavaş geri çekilmeye başlamıştı. Bu geri çekiliş
sırasında Anadolu topraklarında maalesef insana yakışmayan vahşet ve yıkımın örnekleri de
görüldü.126 Takip harekâtı ve devam eden muharebeler Türk ordusunun kahramanlığını bir
kez daha göstermesi açısından önemlidir.127
İngiliz basınına Türklerin ilerleyişi 1 Eylül
itibariyle yansımıştır.128 Yunan ordusunun bu kadar destek almasına rağmen başarısız olması
İngiliz basınında da gündem olmuş ve 2 Eylül 1922’de Daily Herald’da “Yunanlılar neden
başarısız oldu?” başlığı ile verilmişti. Haberde Venizelos taraftarı subayların ordudan
uzaklaştırılması ve bunun sonucunda orduda görülen disiplin eksikliği başarısızlığın nedeni
olarak ileri sürüldü.129 2 Eylül günü Yunanlılar ve İngilizlerin yanlış hesaplarının ortaya
çıktığı gün olarak tarihte yerini aldı. Zira İngiliz Yüksek Komiseri H.Rumbold “Kemalist
ordunun Yunanlıları Anadolu’dan atabileceğine inanmıyorum” ifadelerini sıklıkla
kullanıyordu. 3 Eylül günü sabaha karşı General Harington tarafından İngiltere Harbiye
Bakanlığı’na gönderilen şifreli telgrafta “…Cephe Kumandanı Tricoupis’le bağlantı yok.
İzmir’de her şey kaybedilmiş görünüyor.” yazıyordu.130 Aynı gün Lord Curzon saat 3.00’de
uyandırılmış ve Atina’nın ateşkes istediği haberi verilmişti. Lord Curzon, pazar günü gecenin
bir yarısı uyandırılmış olmasına söylenerek İstanbul Yüksek Komiserine gönderdiği telgrafta
Yunanistan’ın askeri zorunlulukla Anadolu’yu boşaltmak ve ateşkes yapmak istediğini
bildirmişti. Belli ki Yunanistan İngiltere’nin aracılığıyla görüşme yaparak ateşkeste daha
elverişli koşullar yaratmak istiyordu. Bu yazışmalar olurken kuzey yönünde ilerleyen 3. Türk
Kolordusu, 5 Eylül’de Bilecik’i alarak Bursa’ya doğru düşmanı takip etti. 6 Eylül’de İnegöl
ve Yenişehir geri alındı. 9 Eylül’de İzmir alındı.
131
Yunanlıların savaşı bitirme isteği 8 Eylül’de Birmingham Gazette’de “Yunanlılar
ateşkes istedi” başlığı ile yer almıştı. Haberde, ateşkes kabul edilirse Yunan kuvvetlerinin
Küçük Asya olarak nitelendirdiği Anadolu’yu tahliye edecekleri duyurulmuştu. Müttefik
devletlerin elçileri Ankara hükümetine bildirdikleri mesajda da Yunan hükümetiyle ateşkes
123 Adnan Sofuoğlu, Seyfi Yıldırım, “1922 Yılında Barış Çabaları ve Rumların İyonya Devleti Kurma
Girişimleri”, Büyük Taarruzun 90. Yılında Uluslararası Millî Mücadele ve Zafer Yolu Sempozyumu (02-04
Ekim 2012), II, Haz: Arzu Güvenç- Murat Saygın, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2012, s.833.
124 Mustafa Kemal, yakın bir zamanda taarruz yapılacağını ordu ileri gelenlerine açmış ve Haziran 1922’de
taarruz kararını vermişti. Türk Devrim Tarihi, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1971, s.97.
125 İsmet Görgülü, Büyük Taarruz, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1992, s.38.
126 Adnan Şişman, “Millî Mücadelede Afyon ve Uşak’ın Kurtuluşu”, X. Milli Egemenlik Sempozyumu, Büyük
Taarruz ve Sonuçları, (7 Mayıs 1996), TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, Ankara 1996, s.61-
62. Yunan başkumandanının tutsak edildiği öğrenildikten sonra Türk ordusunun İzmir’e girişine 2 gün kala,
Yunanistan’ın kurtarılmasına çalışılıyor. Türk orduları cephede savaşırken Yunan ordusu sivil halka öldürüyor,
gittikleri yerleri yakıp yıkıyorlardı. Şimşir, a.g.e., s.372.
127 Türk Devrimi ve Kurtuluş Savaşı, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1976, s.38-42; Toktamış Ateş, Türk
Devrim Tarihi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2016, s. 190-195; Mahmut Goloğlu, Millî
Mücadele Tarihi IV- 1921-1922 Cumhuriyete Doğru, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul 2006, s. 335-345.
128 Şimşir, a.g.e., s.345.
129 Ertürk Özel, İngiliz Basınında Millî Mücadele ve Mustafa Kemal Paşa, Cinius Yayınları, İstanbul 2020,
s.207.
130 General Tricoupis, 2 Eylül’de kurmay heyetiyle birlikte esir alınmıştır. Bu olayın Atina ve Londra’da
duyulması 6 Eylül’de olacaktır.
131 Şimşir, a.g.e., s.358.
İngiliz Basını Üzerinden Bandırma’nın İşgali ve Kurtuluşunu Okumak
569
yapılması şartıyla tahliye konusunda istekli oldukları iletilmişti. Ankara’nın bu öneriyi kabul
etmesi halinde, Türk milli ordusu subayları ile Yunan ordusu subayları arasında, ateşkes
koşullarını hazırlamak için tarafsız Yarımca bölgesinde bir konferans düzenlenecekti.
Ankara’dan gelen gönderilerde General Tricoupis ve diğer yüksek rütbeli Yunan subaylarının
esir alındıkları ve şu anda Mustafa Kemal Paşa’nın misafiri oldukları istihbaratı
doğrulanmaktaydı. İstanbul’dan gelen telgraflara göre Türklerin zaten Bandırma’nın
eteklerinde Marmara kıyılarında Bandırma- İzmir hattını kestiği yazılmıştı. Gazetede İzmir’in
Türkler tarafından geri alınmasının an meselesi olduğu, yavaş ve ihtiyatlı bir şekilde devam
eden Türk ilerleyişinin kritik bir sürece girdiğinden söz edilmişti.132
The Daily Telegraph gazetesi de 8 Eylül 1922 tarihinde “Yunan ordularının vahim
durumu- komutan yakalandı” başlığıyla Türklerin İzmir’e yaklaştığı haberini duyurmuştur.
Atina hükümeti, Yunan başkomutanı General Tricoupis’in yakalandığı haberini doğrulamıştı.
“Genel Tricoupis, Yunan Başkomutanı ve diğer birkaç Yunan Generali, 2 Eylül akşamı
Türkler tarafından esir alınmış ve Mustafa Kemal’in misafiri olarak kabul edildikleri Kemalist
kuvvetlerin karargahına götürülmüştür.” Ayrıca İstanbul’dan gelen telgrafa göre Türkler
zaten Bandırma’nın eteklerinde Marmara Denizi’nin kıyısında Bandırma-İzmir hattını
kesmişti. General Tricoopis’in ve diğer birkaç Yunan generalin yakalanması “büyük felaket”
olarak yorumlanmıştı. İstanbul’dan gelen telgrafla Türk kuvvetlerinin saldırıya hazırlıkları ile
ilgili detaylı açıklamalara yer verilmiştir. Bir telgrafta: “Kemalist ordunun, 200.000’i taarruza
katılan ve 150.000’i her ihtimale karşı taarruzu takip eden 350.000 asker olduğu açıklamasını
doğrulamaktadır.” ifadesi yer almıştı. İstanbul’daki Müttefik Yüksek Komiserler, Ankara
temsilcisiyle, Küçük Asya’nın Yunanlılar tarafından boşaltılması temelinde bir ateşkes öneren
iletişim kurmuşlardı.133
Birmingham Gazette 9 Eylül’de “Atina’da yeni kabine- Yunanlılar hala geri
çekiliyor” başlığını kullanmıştı. Yunan kabinesinin istifasının ardından Kral Konstantin, M.
Calogeropulos’u bakanlık kurmaya davet etmiş ve O’da görevi kabul ettiğini ve başbakanlığı
devraldığını belirtmişti. “Türk talebi” ara başlığıyla devam eden haberde Paris’ten gelen bir
habere göre Türk süvarilerinin Turgutlu’yu aldığı bildirilmişti. Burada Türk başkomutanının
gereksiz kan dökülmesini önlemek için İzmir’deki Yunan kuvvetlerinin teslim edilmesini
talep ettiğine dair bir rapor var. Haberin devamında Belçika, İsviçre ve Çekoslovakya’nın,
Fransız hükümetinden İzmir’deki vatandaşlarının korumasını üstlenmesini istemişlerdi.
Haberde Yunanlıların çok az umutlarının olduğu, sığınaklarda binlerce kişinin olduğu ve
bununla birlikte evsiz kişi sayısının 200.000 olduğunun tahmin edildiği açıklanmıştı. Yunan
kuvvetleri Bursa’dan, Bandırma ve Mudanya’ya doğru çekilmekteydi.134
The Liverpool Echo “Müttefiklere davet” başlığı ile verilen haberde Küçük Asya ve
Yunanistan’daki olaylar ağırlıklı olarak yer almaya devam etmişti. Bugün (8 Eylül 1922)
büyük ihtimalle Türklerin şehrin surlarının altında olacakları haberi yapılmıştı. Ayrıca bu
gazete, Yunan Yüksek Komiseri M. Sterghiades’in kasabayı terk edip Lemnos gemisine
sığınma eyleminin, Müttefikleri İzmir’i işgal etmeye ve kasabanın genel polisliğini
düzenlemeye davet olarak yorumlanabileceğini belirtmişti. Bu gelişmeler yaşanırken Fransız,
İngiliz ve İtalyan temsilciler bölgede genel güvenliğin sağlanması konusunda aralarında
anlaşmazlıklar yaşamışlar ve sadece kendi vatandaşlarını ve bakmakla yükümlü oldukları
kişilerin hayatlarını güvence altına almakla yetinmişlerdi. Savaşan taraflar arasında ateşkes
yapılması için sadece savaşın yapıldığı bölgede değil aynı zamanda Trakya’nın Yunan
orduları tarafından boşaltılmasının Türkler tarafından isteneceği haberleri de yayılmaya
132 “Greeks Ask For Armistice”, Birmingham Gazette, September 8, 1922; “Turks Drive Towards SmyrnaReports of Rapid Progress – Change in French Policy”, The Manchester Guardian, September 7, 1922, p.7.
133 “Grave Plight of Greek Armies-Commander Armies”, The Daily Telegraph, September 8, 1922, p.9.
134 “New Cabinet in Athens-Greeks Still in Retreat”, Birmingham Gazette, September 9, 1922.
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
570
başlamıştı. Trakya ile ilgili sorunun Müttefikler ve Türkler arasında yapılacak genel barış
konferansında çözülebileceği yorumu yapılmıştı.135 “Kemalistler ve ateşkes” başlığıyla devam
eden haberde Yunanistan’dan gelen ateşkes talebinin Müttefik Yüksek Komiserlerinin
Ankara’da hükümet temsilcilerine bildirdikleri yazılmıştı.136 Ayrıca 9 Eylül’de basılan
gazetelerde Anadolu’daki Türk askerlerinin ezici yenilgisi karşısında Yunan kuvvetlerinin
moralinin bozulduğu da yazılmıştı. Muzaffer olarak ifade edilen Türklerin ilerleyişine karşı
Yunan kuvvetlerinin herhangi etkili direniş sunma fikrini terk etmesi gerektiği ortaya
çıkmıştı.137 Midland Daily Telegraph’da “Smyrna’daki Türkler-Yunan tahliyesi” başlıklarını
kullanmıştı. İzmir cumartesi günü bir Türk süvari tümeni ve diğer birlikler tarafından işgal
edildi. Atina telgraflarına göre İzmir Yunan ordusu tarafından tamamen boşaltılmıştı.138 The
Daily Telegraph “Tahliye” başlığını kullanmıştı. Buna göre son Yunan birlikleri dün sabah
İzmir’den ayrıldı. Kısa bir süre sonra Kemalist kuvvetlerin ilk müfrezesi şehre girdi. Birkaç
Yunan alayı ve bir miktar savaş malzemesi limanda bekleyen ve bir Yunan filosu tarafından
korunan gemilerden tahliye edildi. Yunan ordusunun karargâhı Ege denizindeki Sakız adasına
kaydırılmıştı.139
Resim3. İzmir’de Türk ilerleyişi.
Haritada noktalı çizgi, son bilgilere göre ana Türk ordularının dünkü yaklaşık konumunu
göstermektedir. “Turkish Advance on Smyrna”, The Daily Telegraph, September 8, 1922, p.9.
The Derby Daily Telegraph’ın verdiği haberde Milliyetçi Meclisin ateşkes şartlarını
açıklamayı geciktirmeyi amaçladığı ve Ankara Hükümeti’nin Milletler Cemiyeti’ne yapılan
katliamlardan sorumlu olmadığını bildirdiği duyurulmuştu.140 11 Eylül’e gelindiğinde artık
tüm dünya İzmir’de Yunan ordusunun Türkler tarafından yenilgiye uğratıldığını duymuştu.
Gazetelerde yer alan başlıklar moral bozukluğunu ve diğer Müttefiklerin de demoralize
oluşlarını yansıtmaktaydı. “İzmir Türk ordusu tarafından ele geçirildi- Yunanlılar tarafından
tahliye edildi. Tam bir çöküş” haberi ile İzmir’in işgali dünyaya duyurulmuştu. Atina’dan
gelen telgraflara göre, İzmir Yunanlılar tarafından tamamen boşaltılmıştı, ancak güney
güçlerinin ne kadarının gerçekten Türk kuşatma hareketinden kurtulduğu konusunda hala
135 “Invitation to Allies”, The Liverpool Echo, September 9, 1922, p.3.
136 “Kemalists and The Armistica”, The Liverpool Echo, September 9, 1922, p.3.
137 “The Greek Rout-Troops Demoralised”, The Gloucestershire Echo, September 9, 1922; “Kemalists AdvanceReported Insubordination of Greek Troops”, The North Star, September 16, p.1.
138 “Turks in Smyrna – Greek Evacuation”, Midland Daily Telegraph, September 11, 1922.
139 “The Evacuation”, Midland Daily Telegraph, September 11, 1922.
140 “Turks in Smyrna”, The Derby Daily Telegraph, September 11, 1922, s.3.
İngiliz Basını Üzerinden Bandırma’nın İşgali ve Kurtuluşunu Okumak
571
şüphelerin olduğu yazılmıştı.141 Batı Cephesi Komutanı İzmir’in Yunanlılardan geri alındığını
bildirerek Kocaeli Grubuna düşmana şiddetle taarruza ve takibe devam etmesini 10 Eylül’den
itibaren İzmir kışlasında bulunacak olan cephe karargahı ile telgraf bağlantısını sağlanmasını
emretti.142 Bu gelişmelerden sonra Yunan Kuzey Ordusunun Mudanya ve Bandırma yoluyla
tahliye edileceği açıklanmıştı.143 İzmir’den sonra Bursa’nın da 12 Eylül’de, kesin olarak
Türkler tarafından işgal edildiği haberi The Manchester Guardian’da yer almıştı. Haberde
Yunan birliklerinin Mudanya üzerinden Bursa bölgesinden çıkmaya başladıkları ve Rodos’a
nakledildikleri bildirilmekteydi. Mudanya’da düzeni sağlamak için Müttefikler arası bir askeri
misyon ve iki Fransız piyade bölüğü bırakılmış ve bir Fransız torpido botu da Gemlik’e doğru
yola çıkmıştı.144 Türklerin ilerleyişine telgraflar dahi yetişemiyordu. 15- 16 Eylül gecesi
hareket eden 18. Tümen birlikleri sabaha karşı Bandırma’ya doğru harekata başladı. Gün
ağarırken Bayramtepe’deki 18. Tümen 417 rakımlı Höyüktepe’de Yunanlılarla çatışma
başladı. Türk kuvvetlerinin hücum taburu hızlı bir ilerleme yaparak Yunan mevzilerini ele
geçirmişti. Top ateşleri ve el bombalarıyla başlayan çatışma süngü hücumu ile devam etmiş
ve Yunanlılar ağır kayıplar vererek Bandırma’ya hâkim olan son tepenin hattını oluşturan
Dikmen Bayırı hattında tutunmaya çalışmıştı. Bu çatışma Bandırma’nın kaderinin belirleyen
çatışma olmuştu. Türk kuvvetleri verilen taarruz emrine devam ederek Yunanlıların zayıf
savunması sonrası 22.00’de Dikmen bayırı hattını ele geçirdi. Bu arada tepeden şehre
bakıldığında yangınlar çıktığı görülmüştü. Yangın haberleri İngiliz basınında da geniş yankı
uyandırmıştı. Western Morning “Bandırma alev alev yanıyor. Tüm ana binalar yok
edilmiştir.” başlığıyla yaptığı haberde Bandırma’nın tren istasyonu ve Osmanlı Bankası binası
dahil olmak üzere ana binaların ve 100 kadar evin kül olduğunu yazmıştı.145 Yangın
haberlerini “Bandırma kavruldu” başlığı ile gazeteye taşıyan The Western Daily Press’de tren
garı ve Osmanlı Bankası’nın yangında kül olduğuna, ek olarak siviller arasında çok fazla can
kaybı olduğunu eklemişti.
146 16 Eylül gecesi saat 23.50’de 24. Alayın 3. Taburundan gelen bir
rapor Yunanlıların Bandırma’dan çekildiği bilgisini vermişti. Bunun zerine Bandırma çıkış
yolları 17 Eylül 1922 01.00’de tutuldu. 17 Eylül’de saat 17.00’de Bandırma’da da Kocaeli
Grubunun şiddetli taarruzları sonrası atılan düşmanın bir kısmı vapurlara binerek gitmiş,
binemeyen iki piyade alayı ve iki Yunan bataryası Bandırma batı sınırı ve Edincik hattını
tutmuştu. Kocaeli Grubunun bu kuvvetlerle çatışması 17 Eylül akşamına kadar sürmüştür.
Kocaeli Grup Komutanı saat 20.30’da kolorduya gönderdiği raporda, “Bugün (17 Eylül) saat
10.00’dan itibaren devam eden taarruzlarda batı yandan başarı sağlanmıştır. Tümen
birliklerinden üç tabur komutanından ikisi ağır yaralı biri şehittir. Ayrıca 61. Alay komutanı
(Yarbay Vecihi Bey) da şehit olmuştur.” denilmişti. Aynı gecenin sabahı gün ağarırken 2.
Tabur öncü olarak yürüyüşe geçti ve Bandırma’ya giriş yaptı. Bandırmadaki çatışmalarda
kayıplar oldukça fazlaydı ve kalan Ermeni ve Rumların Türk halkına yönelik faaliyetleri
devam ettiği için 2. Taburdan bir müfreze sükuneti sağlamakla görevlendirilmişti.147
Bandırma’da bu gelişmeler yaşanırken Türklerin ilerlemesi üzerine Fransız Yüksek Komiseri
General Pelle, Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek üzere İzmir’e gitmişti.148 18 Eylül’de
Mustafa Kemal Paşa ile görüşen Pelle bu görüşme sırasında Türk birliklerinin tarafsız bölgeye
141 “Smyrna Captured By The Turkish Army -Evacuated By Greeks A Total Collapse”, The Daily Telegraph,
September 11, p.9.
142 Türk İstiklal Harbi C. II, Batı Cephesi, 6.Kısım, III. Kitap, s.178.
143 “Smyrna Captured by The Turkish Army-Evacuated By Greeks A Total Collapse”, The Daily Telegraph,
September 11, p.9.
144 “Brussa Occupied by Kemalists”, The Manchester Guardian, September 13, 1922, s.3; “Brussa Occupied,
Advance of Kemalist Cavalry” North Star, September 13, 1922, s.1.
145 “Panderma Ablaze – All Principal Buildings Destroyed”, Western Morning, September 21, 1922 p.5.
146 “Panderma Fired”, The Western Daily Press, September 21, 1922.
147 Türk İstiklal Harbi C. II, Batı Cephesi, 6.Kısım, III. Kitap, s.263-269.
148 “General Pelle and Kemal”, The Daily Telegraph, September 22, 1922, s.9.
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
572
girmemelerini önermişti. Bu öneri karşısında Mustafa Kemal Paşa’nın cevabı Ankara
Hükümeti’nin tarafsız bölgeyi tanımadığı, Trakya kurtarılmadıkça Türk birliklerinin
durmayacağını, Boğazların durumu ise ilgili devletlerle zaman içinde görüşüleceği şeklinde
olmuştu.149 18 Eylül’de yayınlanan gazetelere baktığımızda savaş karşıtı tutum içine girdikleri
dikkat çekmektedir. Özellikle Daily Mail, Daily Express ve The Times gazetelerinin
başlıklarında İngiliz hükümetine Türklerle savaşa girmemesi konusunda uyarılarda
bulunulmuş ve taraflar arasında barışın bir an evvel sağlanması için öneriler yapılmıştı.150
Resim 4.Batı Cephesi Komutanlığının 18 Eylül 1922 akşamı durumu.
Türk İstiklal Harbi C. II, Batı Cephesi, 6.Kısım, III. Kitap, s.362.
Sonuç
I. Dünya Savaşının sona erdiği 1918 yılında yenik Osmanlı Devleti ile yapılan ateşkes
görüşmeleri sonucunda 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı.
Mondros’un ağır hükümleri gereğince Osmanlı ordusu terhis edilmiş, silahları toplanmaya
başlanmış ve beraberinde Müttefik kuvvetlerin orduları Osmanlı topraklarını işgale
başlamıştı. Anadolu’nun işgali İngiltere adına Yunanistan tarafından gerçekleştirildi.
İşgallerin başladığı tarih Mondros’un hemen sonrası olsa da İzmir’in 15 Mayıs 1919’da
Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilmesi Anadolu’da büyük etki yarattı. Kısa bir süre sonra
da 22 Haziran 1920’de Yunan Hükümeti Megali İdeayı gerçekleştirmek için İngiltere’den de
destek alarak harekete geçti. Yunan kuvvetleri İzmir Kolordusu ile İzmir Kuzey Cephesine
(Batı Anadolu Mart 1920’den itibaren İzmir Kuzey Cephesi, İzmir Doğu Cephesi ve İzmir
Güney Cephesi olmak üzere üç cepheye bölünmüştü) taarruz harekâtı başlattı. İzmir Kuzey
cephesinde 14. Kolorduya bağlı Albay Kazım komutasında 61. Tümen bulunuyordu. Kuzey
Cephesinde Yunan kuvvetlerinin istikameti Balıkesir’di. Yunan istilasını durdurmak için
Anadolu’da yeni kuvvetlerin hazırlanması çalışmalarına girişilmişti. Bu amaçla TBMM,
Batı’da ve Doğu’da iki cephe komutanlığının kurulması kararını aldı.
149 Bige Yavuz, “Fransız Arşiv Belgelerine Göre Mudanya Konferansı’nın Toplanmasında Fransa’nın Katkısı”,
70. Yılında Mudanya Mütarekesi ve Uluslararası Sonuçları, Uludağ Üniversitesi Yayınları, Bursa 1993, s.113.
Nilüfer Erdem, Yunan Tarihçiliğinin Gözüyle Anadolu Harekatı (1919-1923), Derlem Yayınları, İstanbul 2010,
s.508; Selahattin Tansel, a.g.e., s.201; The Daily Telegraph gazetesinin 22 Eylül sayısında “General Pelle and
Kemal” başlığı altında bu görüşmenin 19 Eylül’de gerçekleştiği belirtilmişti.
150 “Allies Paris Decision – To Call Conference On Turkey Peace – The Situation at Constantinople – Sudden
Cabinet Council, The Western Daily Press, September 21, 1922.
İngiliz Basını Üzerinden Bandırma’nın İşgali ve Kurtuluşunu Okumak
57330 Haziran 1920’de 30. Yunan Alayına bağlı birlikler (5/42 Evzon Alayı) Balıkesir’i
işgal etti. Yunan kuvvetleri Balıkesir’i ele geçirdikten sonra 27. ve 15. Alay kafileleri ile 1
Temmuz’da Limni Adasından hareket ederek 2 Temmuz saat 05.00’de Erdek ve Bandırma
Limanına çıktı. Aynı gün İngilizler Mudanya’ya asker çıkarmıştı. Yunan kuvvetlerinin bu
ilerleyişinde malzeme ve askeri teçhizat bakımından sahip oldukları, lojistik destek almaları,
İstanbul Hükümeti’nin sessiz davranması hatta Mustafa Kemal’i ve O’nu destekleyenleri
“hain” ilan etti. İzmir Kuzey Cephesinde Yunan kuvvetlerinin başarıları Yunan Hükümetini
daha da cesaretlendirerek Bursa’ya yönelmelerinde etkili oldu. 8 Temmuz 1920’de Bursa
Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilmişti. Bursa’nın işgali TBMM üyeleri arasında da sorun
yaratmış ve 10 Temmuz’dan itibaren Meclis kürsüsüne siyah örtü serilmiş ve 10 Eylül
1922’de Bursa’nın kurtuluşuna kadar kaldırılmamıştı. İlerleyen günlerde Müttefiklerden
aldığı destekle Yunan kuvvetleri Anadolu’yu adım adım işgale devam etmişti.
1921’de Sakarya Muharebesi sonrasında Yunan taarruzu durdurulmuş ve Türk
kuvvetleri ileri harekata başlamıştı. 1 Eylül 1922’de Mustafa Kemal tarafından verilen
“Ordular! İlk hedefiniz Akdenizdir! İleri!” emri sonrası Yunan Komutanı Trikopis teslim
alınmıştı. Ardından Anadolu’da işgal altındaki yerler kurtarılmıştı. 5 Eylül’de Gördes,
Susurluk; 6 Eylül’de Balıkesir; 9 Eylül’de İzmir; 10 Eylül’de Bursa; 11 Eylül’de Mudanya,
Burhaniye Edremit; 15 Eylül’de Ayvalık ve 17 Eylül’de Kocaeli Grubuna bağlı kuvvetlerin
Bandırma’ya girmesiyle Bandırma kurtulmuştu.
Bandırma’nın Yunan kuvvetleri tarafından işgal edildiği 2 Temmuz 1920’den Türk
birlikleri tarafından kurtulduğu 17 Eylül 1922 süreci İngiliz basınından izlenmiştir. Yapılan
çalışmada The Times, The Western Daily Press, The Guardian, Leicester Mercury, Daily
Mail, Midland Daily Telegraph, The Daily Telegraph, The Gloucestershire Echo, Wraterham
Herald, The North Star, Evening Standard, Western Evening Herald, The Observer, Evening
Despatch, Birmingham Gazette, The Leicester Mail, Western Morning News, The Newcastle
Daily Chronicle, Newcastle Daily Journal and Courant, Taunton Courier Bristol And Exeter
Journal And Western Advertiser, The Leicester Mail Mon, The Lichfield Mercury, The
Liverpool Echo, The Gloucestershire Echo, Western Morning, Western Daily Press, Midland
Daily Telegraph gazeteleri incelenmiştir. 1920 yılı gazetelerine bakıldığında Anadolu’daki
Yunan işgaline destek verildiği görülmüştür. İşgal tarihsel kökenlere indirilerek haklı olarak
görülmüş ve Llyod Hükümeti tarafından destek görmüştür. İngiliz basını Yunan kuvvetlerinin
yaptığı işgaller karşısında bölgede yaşan Rumların çok sevindiği Yunan askerlerinin
memnuniyetle karşılandığını yazmıştı. Haberlerde Mustafa Kemal’e İstanbul Hükümeti’ni
dinlemeyen asi olarak yer verilirken O’nu destekleyenler için “Ulusalcılar” ya da
“Kemalistler” ifadeleri kullanılmıştır. 1922 yılına gelindiğinde Anadolu’da Yunan
kuvvetlerinin aldığı yenilgiler Müttefik kuvvetleri arasında görüş ayrılıklarının oluşmasına
neden olmuştu. Yunan kuvvetleri karşısında Türk kuvvetlerinin başarıları Fransa’nın Ankara
Hükümeti ile diplomatik yollara girişmesi İngiltere’nin de mütareke ve barış anlaşmaları için
harekete geçmesinde etkili olmuştur.
Dilşen İnce Erdoğan-Banu Berber Babalık
574
Kaynakça
Süreli Yayınlar
“Turkish Prison Horrors”, The Western Daily Press, Jully 31, 1919, p.3.
“The Allies Efforts To Effect A Chance”, The Guardian, Jully 31, 1919, p. 4.
“Turkish Raid For Arms – 80.000 Rifles Removed from Gallipoli”, Leicester Mercury,
February 3, 1920., p.5.
“80.000 Rifles Carried Off”, Daily Mail, February 3, 1920, p.4.
“Arms in Gallipoli – Big Turkish Raid”, Midland Daily Telegraph, February 3, 1920.
“Turkish Raid For Arms”, The Daily Telegraph, February 3, 1920.
“Gallipoli Dump Raided”, The Gloucestershire Echo, February 3, 1920, p.5.
“Loot From Gallipoli Dump”, The Times, February 6, 1920.
“80.000 Rifles Stolen – Turks Raid Gallipoli Dump”, Wraterham Herald, February 7, 1920.
“Turk Town Seized”, Evening Standard, February 16, 1920, p.2.
“More Raids in Gallipoli”, The Daily Telegraph, February 24, 1920, p.11.
“Turkish Raiding For Arms”, The Western Daily Press, February 24, 1920, p.3.
“Turkish Conspiracy – Decision To Plunder Allied Ammunition Depots”, The North Star,
February 24, 1920, p.1.
“Ammunition Plundered By Turks – British Arrest Officials in Gallipoli”, The Guardin,
February 24, 1920.
“Turks Huge Haul Of Arms And Munitions in Gallipoli-Turks Raid Big Gallipoli Dump”,
The North Star, February 3, 1920, p.1.
“Greek Advance Renewed North From Smyrna”, The Times, July 2, 1920.
“Greek Successes”, The Times, Jully 3, 1920.
“The Greek Advance”, Western Evening Herald, July 3, 1920.
“54 Captured Guns Heavy Tuk Losses ın The Greek Northward Push”, Evening Standard,
July 3, 1920.
“Greek Latest Success”, Daily Maily, July 3, 1920.
“Greek Army’s Success”, The Observer, July 4, 1920.
“General Milne’s Position”, The Daily Telgraph, July 7, 1920, p.9.
“Greeks Take Panderma”, Evening Despatch, Julay 5, 1920.
“Greek Advance-Fresh Landing On The Shores of the Marmora”, Birmingham Gazette,
July 5, 1920.
“Greek Advance-Panderma Occupied”, The Daily Telegraph, July 5, 1920.
“Turks Demoralised”, Western Evening Herald, July 5, 1920.
“The Greek Advance”, The Leicester Mail, July 5, 1920.
“With The Greek Fleet At Panderma”, The Times, July 5, 1920.
“Flight Of The Turks”, Western Evening Herald, July 5, 1920.
“Greek Successes”, Western Morning News, July 5, 1920.
“The Greek Advance”, The Leicester Mail Mon, July 5, 1920.
“Turks Dejected Delegates”, The Leicester Mail Mon, July 5, 1920.
“A Clash Between Allies – Italians And Greeks Fight”, Western Evening Herald, July 5, 1920.
İngiliz Basını Üzerinden Bandırma’nın İşgali ve Kurtuluşunu Okumak
575
“Greek Progress”, The Newcastle Daily Chronicle, July 5, 1920.
“Turkish Nationalists In Flight – Greeks Pressing on Northern Operations Completed”,
The North Star, Jully 5, 1920.
“Turkish Reverse – Greeks Capture 1200 Prisoners – Detachment Surrenders”, Newcastle
Daily Journal and Courant, July 5,1920.
“Crushing Defeat-Panderma Taken: Turks in Flight”, Newcastle Daily Journal and
Courant, Jully 5, 1920.
“Greek Advance in Asia Minor – Move Towards Brusa”, The Daily Telegraph, July 6, 1920.
“Pursuit of Turks Greeks Moving on Brusa”, The Times, July 6, 1920.
The Times, “Red Propaganda Turks”, The Times, July 6, 1920.
“Pursuıt Of Turks – Greeks Moving On Brusa”, The Times, July 6, 1920, p.14.
“Greeks Advance – Capture of 54 Guns – Heavy Turk Losses in Northward Push – 1200
More Prisoners”, Taunton Courier Bristol And Exeter Journal And Western Advertiser, July
7, 1920.
“Two Broken Turk Divisions”, Evening Standard, July 9, 1920.
“Two Broken Turk Divisions – Flood Of Deserters”, Evening Standard, July 9, 1920, p,2.
“Turks Heavy Defeat – Greeks Helped By British Fleet”, The Lichfield Mercury, Jully 9, 1920.
“Greeks in Asia Minor – Operations Concluded”, The Daily Telegraph, July 16, 1920, p.13.
“Massacres By Turks. -Greek And Armenian Victims”, The Guardian, July 26, 1920.
“Turks Drive Towards Smyrna – Reports of Rapid Progress – Change in French Policy”,
The Manchester Guardian, September 7, 1922, p.7.
“Greeks Ask For Armistice”, Birmingham Gazette, September 8, 1922.
“Turks Pressing The Greeek Army”, The Daily Telegraph, September 7, 1922, p.11.
“Athens Reports on Greek Withdrawal”, The Manchester Guardian, September 7, 1922, p.7.
“New Cabinet in Athens – Greeks Still in Retreat”, Birmingham Gazette, September 9, 1922.
“Turks at Smyrna – Kemalists Threaten The Gates”, The Liverpool Echo, September 9,
1922, p.3.
“Invitation to Allies”, The Liverpool Echo, September 9, 1922, p.3.
“Kemalists and The Armistica”, The Liverpool Echo, September 9, 1922, p.3.
“Grave Plight of Greek Armies – Commander Armies”, The Daily Telegraph, September
8, 1922, p.9.
“Crisis in Smyrna-Refugees Flockig in”, The Daily Telegraph, September 8, 1922, p.9.
“Turkish Advance on Smyrna”, The Daily Telegraph, September 8, 1922, p.9.
“Ready to Evacuate – Armistica Proposal”, The Daily Telegraph, September 8, 1922, p.9.
“Venice Conference – Greeks Accept Allies Invitation”, The Manchester Guardian,
September 7, 1922, p.7.
“British Naval Measures”, The Daily Telegraph, September 8, 1922, p.9.
“Kemalists Sweeeping on – Eye Our Own Correspondent”, The Daily Telegraph,
September 8, 1922, p.9.
“Turkish Revival”, The Daily Telegraph, September 8, 1922, p.9.
“The Greek Rout – Troops Demoralised”, The Gloucestershire Echo, September 9, 1922