Bandırma’nın bilinen antik adı Panormos’tur. İon dilinde “Her yanı tam güvenli, emniyetli, emin liman” anlamına geliyordu. Panormos adı, İlkçağ’da sadece Bandırma’ya verilmiş bir isim değildi. Şu an tespit edebildiğimiz birkaç örneği verebiliriz.
KAYNAK: Sedat KUTBEK, MARMARA’NIN GÜNEYİNDEN GELEN SES, İlkhaber Gazetesi, 2001, Bandırma.
KYZİKOSLU DENİZCİ EUDOKSOS
Antik Kyzikos, ünlü denizcilerin yetiştiği bir liman kentiydi. Bu denizciler, ünlü ve aranan kişilerdi. Bunların arasında en çok tanınanı büyük deniz kâşiflerinden Eudoksos’tu. Bu cesaretli denizci, elindeki
ilkel araçlarla, devrinin en önemli deniz keşiflerine girişti ve bu yolda öldü.
Kyzikoslular onu, İ.Ö. 128 yılında resmî temsilci sıfatı ile Ptolemais VIII Euergetes II’nin hüküm sürdüğü Mısır’ın İskenderiye kentindeki yarışmalara gönderdiler. Bu görevinin sonunda, o sırada Nil Nehri’nin kaynaklarını bulmak için yapılan girişimlerin başarısızlıkla bittiğini öğrendi ve aynı amaçla Nil’de bir yolculuğa girişti. Yukarı Nil kaynaklarına varamadı, ama yaptığı seyahat başlı başına bir başarı sayılırdı.
O çağda dünyanın Okyanuslarla çevrilmiş bir ada olduğuna inanıldığı için Eudoksos, Nil Nehri’nin kaynaklarını bulabilmek amacıyla Afrika kıtasının çevresini dolaşmayı gerçekleştirmek istedi. Bu sırada Kızıldeniz’de bir gemi içinde yarı ölü hâlde bulunan bir Hintli, gemisiyle fırtına yüzünden yolu şaşırdığını, arkadaşlarının öldüğünü, yalnız kendisinin kurtulabildiğini söyledi. Eğer Ptolemaios bu iş için bir gemi ve denizci verirse onlara Hindistan’ın yolunu göstereceğine söz verdi. Ptolemaios da bu girişim için Eudoksos’u görevlendirdi ve o da bir Mısır gemisiyle Hindistan’a kadar gitti. Buradan dönüşünde de pek çok kıymetli taş, baharat, koku ve kumaş getirdi.
Ptolemoios VIII’in ölümü üzerine dul kalan eşi Kleopatra, Eudoksos’u tekrar Hindistan’a gönderdi. Bu yolculuk sırasında aksi rüzgârlar yüzünden Habeşistan’ın güneyine düşen gözü pek denizci, her zorluğa rağmen, gemisiyle Hindistan’a kadar gitti. Buradan dönüşünde de birçok kıymetli Hint mallarını Mısır’a getirip, Kleopatra’ya sundu. Daha sonra tekrar Kleopatra tarafından Libya ve İberya’ya gönderilen Eudoksos, bu yaptığı seyahatleri bir kitapta topladı, fakat yazdığı bu eser ne yazık ki günümüze kadar gelemedi.
Yaptığı uzun gezilerle heves ve cesareti büsbütün artan Eudoksos, Afrika’nın çevresini dolaşmak konusundaki eski projesini başarmayı kararlaştırdı. Bu masraflı ve güç girişimdi. Kendi başına yapmak niyetinde olduğu için Kyzikos’a döndü. Buradaki bütün malını ve mülkünü satıp gemi yaptırdı. Bundan sonra İtalya’ya giderek hazırlığını tamamladı. Batı Akdeniz limanlarının birkaçına uğradıktan sonra Atlantik’e çıktı. Bir hayli ilerledikten sonra, erzak eksikliğinden geri döndü. Bugünkü Fas’ın bulunduğu ülkenin kralı Bogos’a başvurarak keşiflerinin sonucunda elde edilecek gelirlerin paylaşımını teklif etti ve yardım istedi. Fakat kral, bu keşif sonunda ülkesine yarar yerine zarar geleceğini zannederek istenen yardımı yapmadı. Üstelik Eudoksos’un gemisi alındı, hayatı da tehlikeye girdiği için güçlükle İberya’ya geçti. Orada iki gemi yaptırdı. Daha önceki Atlantik gezisi sırasında keşfettiği verimli bir adada ziraat yapmak ve yolculuğunun son kısmına buradan elde edeceği buğdayla devam etmek amacıyla gemilerine, denizcilerden başka çiftçilerden birleşmiş bir grupla yetecek ölçüde buğday da aldı ve denize açıldı.
Eudoksos’un bu yolculuktan Kyzikos’a geri döndüğü konusunda hiçbir yazılı belgeye rastlanılamadı.
Sedat Kutbek