Beş Çocukla Aç Kalmak/Dokunduğum Hayatlar (5)

Beş erkek çocuklu bir anne düşünün... ikişer yaş ara ile doğmuş , zeytin gözlü şirin beş çocuk , kendisi ve eşi...7 nüfus, yedi can, 7 boğaz nasıl doyar...Uzun zaman köylerinde mutlu ,sağlıklı yaşamışlar, tarlarında ekip biçmiş kendi sebze meyvelerini bahçelerinden almışlar ama,
Köylerindeki bu mutlu yaşam uzun sürmemiş, geçim sıkıntısı başlayınca, Babaları iş bulmak umudu ile köyünü bırakmış, şehre gelmişler.
Bir süre yolunda gitmiş işler. sonra yine işsiz kalmış baba... Anne okur yazar değil, hiç okula gidememiş.
Okumamış ama çok akıllı, becerikli, saygılı, görgülü. Çocuklarını da çok titizlikle sağlıklı büyütüyor.

Ev kira, günlük karın doyuracak bir sofra kurmak bile çok zor. Zaman zaman komşular yardım etse de yetmiyor.,baba kısa süreli işlerde çalışıp işsiz kalıyor, kısır döngü yaani, her zaman aç kalma korkusu kapıda...

Yine böyle iş bulamadığı dönemde ekmek bile alamaz duruma gelmişler. Kuru ekmek bulup ıslatıp yerken çocuklar, en yakın olduğu komşu durumu görmüş ve bir çözüm bulmak için
Belediyeden , yardım derneklerinden yardım istemiş, ancak bir defaya mahsus, bir koli gıda alabilmişler. Nikahlı kocası var, adam genç ve sağlıklı , çalışıp baksın ailesine deniyor. Kocası ölmüş veya boşanmış olsa belki daha çok yardım alacak. ?
Tam da bu çıkmaz sokakta, o komşu bana geldi ve durumu anlattı. Sen çözüm üreten birisin, bu aileyle bir ilgilen  çaresiz kaldık, bir şeyler yapmak gerek, gel kendin bak gör, son umut sensin.... Öyle inanarak söyledi ki. Güvenilmek güzel. Çare bulacağına inanarak gelenlere umut olmak güzel.
Önce aileyi ziyarete gittik beraber. Ayrıntılı bilgi aldık. Çıkmaz sokakta kalınca Atatürk gibi düşün derler ya..
Umutsuz durum yoktur, umutsuz insan vardır, dediği gibi...
Önce en güncel çözümler aranmalı günü kurtarmak gerek.

Çevrede tanıdık Lokanta ve iş yerleri var. Bu ailenin evine en yakın Lokanta ile konuştum, masalarda ekmek sepetleri ve masada kalan ekmekler akşamları toplanıyor, her gün taze ekmek servis ediliyor, bu kalan ekmekler, ihtiyaç sahiplerine veriliyor veya fazlası atılıyor. Bu önemli bir kaynak, hemen değerlendirmek gerek diye düşündüm.

Çocuklardan en büyük olanı alıp lokanta sahibi ile tanıştırdık. Bak, bu çocuk her akşam buraya gelsin ve kalan ekmeklerden bu beş çocuğa yetecek kadar verin lütfen dedik. Severek kabul etti, hatta kalan yemeklerden de vermeye başladı.
İkinci aşama, Kaymakamlık Sosyal hizmetlere dilekçe verdik, nikahlı kocası var amaa kendisi nerde geçici işler bulursa gidiyor çalışıyor, zaman zaman eve gelip gidiyor ama iş bulup çalışıp para getiremiyor , gelip araştırın inceleyin dedik. Gerekli inceleme yapıldı , dosya açıldı. Bu arada Yeşil Kart için de başvuru yaptık. , ailenin durumu uygun görüldü ve bir miktar yardım yapılmasına karar verildi..

Bu arada bir kötü haber daha çıktı ortaya,... anne hamile... bir bebek daha gelecek...
Bunlar bakılamaz durumdayken yeni bir bebek nasıl büyüyecek. ? Doğal olarak biraz kızdık , neden önlem almadın diye, evden dışarı çıkmamış ki kadıncağız. Önceki doğumda tüpleri bağlansın diye söylemişler ama sadece doğumu gerçekleştirip eve göndermişler. Tek başına saglık ocağına fala gidip önlem alamamış.

Hiç kontrole gidemeden özel beslenme ve bakım yapamadan doğum zamanı geldi. Yabancı ellerde akrabas, yakını yardım isteyecek hiç kimsesi yok.
Bir gece geç saatte, sancısı tutmuş , doğum zamanı, hastaneye götürelim diye kapımıza geldi, o bana aileyi tanıtan komşu.
Hemen refakatcı olarak birlikte hastaneye gittik . Hemen dom olur eve döneriz diye bekliyorken bir kötü haberde burada ortaya çıktı karşımıza.
Bebek normal değil, annenin ve bebeğin hayati tehlikesi var, biz burada bu doğumu yaptıramayız. diye rapor yazıp Üniversite Araştırma hastanesine sevk yaptılar..
Gecenin üçünde yollara düştük. Gerekli inceleme yapıldı. Gerçekten durum çok vahimdi. Bel kemiğinde açıklık var , kafada ödem var gibi latince bir isimle raporlar çıktı. Bebek engelli doğacak... Heyecanlı
lı bekleyiş mutlu sonra bitti. Zor bir ameliyat oldu ama bebek ve anne hayata geri döndüler..

( Haa bu arada, rica ettik, tüplerin bağlanmasını istedik, kabul ettiler. en azından yeni bir bebek gelmesi önlenmiş oldu.)

Bebek bir süre küvezde kaldı.. Sağlıklı olmasa da, belden aşağısı felç olsa da hayatta kalmayı başardı, sonunda üzgün ve biraz umutsuz eve geri döndüler..

Bebeğin durumu iyi değildi, belden aşağısı tutmuyor, omurgada açıklık var, ameliyat olması gerek. Kafada su biriktiriyor, kısa sürede bedenin taşıyamayacağı kadar büyümeye başladı bebeğin kafası. ( Hidrosefali ) .. Müdahale gerek...

Üniversite hastanesi tedaviyi üstlenebilmesi için Yeşil Kart çıkarılması gerektiğini söyledi.
Anne ile Yeşil Kart başvusu yaptık bebek için. .Kadın daha önce de kendisi için başvurmuş ama kabul edilmemişti.... İş yine bana düşü. Görevlilere durumu ayrıntılı anlattık, rica ettik, ve yeşil kart almayı başardık...

Şimdi hastaneye gidip gelebilmek yol yordam öğrenmesi gerekliydi annenin. Hiç gitmediği, bilmediği yerler, hastane düzeni
evrak işleri... önceleri, alışıp öğrenene kadar benimle birlikte gittik. Ama bu tedavi yıllar sürecekti. O nedenle anne öğrenmeliydi bunları. Ben sürekli onunla gidip gelemezdim...

Bu arada benim okuma yazma kursu devam etmekteydi. Buradaki bilgileri, defter kalem alfabe gibi gereçleri alıp getirdim, okuma yazmayı öğrenmesi önemliydi, hangi arabaya binecek, en azından numarasını. hastanede hangi odaya, hangi doktora gidecek, tahliller falan takip edecek.. bir sürü şey okuma bilmesini gerektiriyor.

Çocukları için çok emek veren, fedakar, akıllı ve zeki anne, gece gündüz çalıştı, bu işlemleri başaracak bilgi ve beceriye sahip olacak kadar okumayı öğrendi. Artık kendisi, bebeğini kucağına alıp tek başına gidip gelebiliyordu. Kendine güvenmeye başladı.
En önemli aşama, hayati tehlikesi olan, Bel kemiğindeki açıklığı kapatmak için, gerekli Ameliyatı yapıldı. Büyük başarı.
Hayati tehlike böylece giderildi.
Sırada Hidrosefali tedavisi, yani başında biriken suyun tahliyesi ve büyümenin durdurulması vardı.
Bu tedavi için, Şant denilen bir plastik donanım takıldı. Bu donanım, Kafada biriken suyu bir hortumla tahliye ediyor ve yemek borusuna veriyordu. Sonrasına uygulanan tedavilerle başın büyümesi durduruldu. Bir başarı daha. Hepimiz mutlu olduk. Gerçi belden aşağısı felçli , sadece ellerini kullanıyor ama en önemlisi zihinsel gelişimi çok iyi.

Bu arada çocuk büyümeye devam etti.  Boyu uzadı, kilo aldı, ama felç nedeniyle ayakta duramıyor, hatta emekleme bile yapamıyordu. Bacaklarını hareket ettirebilmek için Fizik tedaviye başlandı.
Anne onu da öğrendi Rehber fizyoterapistlerden, Fizik Tedavi merkezinden verilen uygulama planını , tarif edilen hareketleri,her gün düzenli olarak uyguladı. Fizik tedavi işe yaradı. Bir süre sonra emeklemeye başladı çocuk. Çok güzel çok sevindirici gelişmeydi bu. Annenin başarısı ve çocuğun yaşama sarılmasıydı bu.

Elleri, gözleri ve aklı çok normal çalışıyordu. Bu çok sevindirici bir gelişmeydi.. Ancak yürüme umudu yoktu bebeğin.

Bu arada baba da tekrar geri döndü, bir süredir uzakta bulup çalıştığı işten.. Geçici işler kısa süreli oluyor genelde.
Evine yakın bir iş buldu çalışmaya başladı.
Nerede iş bulursa oraya gidiyordu. Bu arada Büyük oğlan, okul tatilınde, mahalle bakkalında çıraklık yaptı, okul masraflarını kendisi kazanmaya başladı. Biraz rahatladılar, dar boğazlar aşıldı. çocuklar okula başlayınca okul masrafları epey yük oluyordu ama, darda kalana bir yardım imkanı bulunuyordu bir şekilde..Okul Aile Birliği, okul kıyafetlerini verdi mesela.

Felçli bebeğin hastalığının kalıcı olduğu, yürüme umudunun kalmadığı hastane raporu ile belirtilince, bu raporla birlikte, Engelli Raporu almak için başvuru yaptık , Engelli Raporu aldık felçli bebeğe. Böylece, anneye," Engelli Bakım Parası" bağlanmasını da başardık..
Baba hep geçici işlerde çalışıyor ve zaman zaman işsiz kalıyordu yine. Bu bakım yardımı olmasa çok zor günler yaşarlardı.

Bu beş erkek kardeş o felçli kız kardeşin bakım parası sayesinde aç kalmadılar, okudu ve büyüdüler
Hani bazen, hayır görülen yerden Şer, Şer görülen yerden Hayır gelir derler ya..
Bu felçli ,bebek onlara geçim kaynağı oldu.

Felçli bebek, epey geç olsa da konuşmayı da başardı, oysa konuşma umudu pek yok demişlerdi.. Mutlu olmak için bir sebebimiz daha oldu.
Sırada çiş olayı vardı. Mesane kontrolü yoktu bebeğin.
Büyüdükçe çiş olayı normale döner, bez bağlamaktan kurtulur diye bekleniyordu ama , felç nedeniyle bu da çok zor diyordu Doktorlar...Hayat boyu beze mahkum yaşamak..
Anne için de çocuk için de çok zor ve üzücü bir durumdu bu.
 Aklı normal çalıştığı için bunu anlamaya başladıkça çok üzülüyordu çocuk.
Zaman ilerlemeye devam ediyordu.

Artık bebek değildi , güzel bir kız çocuk olmuştu. Yürüyememek,
beze mahkum olmak onu çok üzüyor ve neden diye sorguluyor, zaman zaman ağlıyordu.
Bu konudaki araştırmalarımız sürdü. Bir gün buna da bir çare bulunur umudu ile bekliyor, hastaneye gitmeye devam ediyorduk.

Geçen zaman içinde üniversite hastanesi her yöntemi denedi felçli kızın bezden kurtulması için, gündemde olan her tedavi uygulandı. olmadı... Çok zor ve sonucun başarılı olup olmayacağı garantisi olmasa da, uygulamaya yeni başlanan ameliyat gündeme geldi. Mesane ameliyatla daraltılabiliyormuş. Birçok inceleme tahlil yapıldı .

Sonunda ameliyattan başka çare yok denildi. Riskli bir ameliyat. Belden aşağısı tamamen felç olabilir. Kazanımlarını kaybedebilirdi. Ama denemekten başka çare yoktu.

Çok deneyimli, yetenekli ve yürekten isteyerek çalışan Fedakar Doktorların sayesinde başarılı bir ameliyat gerçekleşti.
Bir mutluluk daha. Umutların gerçek olduğunu görmek çok güzel.

Ameliyat sonrasında Kızımız Bezden Kurtuldu. Muhteşm birşeydi bu.
Artık kontrol edebiliyordu tuvalet ihtiyacını. Anne de kız da çok mutluydu.
Artık hastane tedavi süreci tamamlanmştı. Anne Normal fizik hareketlerine evde devam edecek, Zaman zaman doktor kontrollerine gideceklerdi...
Hayat devam ediyordu. Artık ben yanlarında olmasam da yola devam edebilirlerdi. Yeni hayatlara dokunabilmek için zamana ihtiyacım verdı.

Bu arada erkek çocuklar büyüdüler okul tatillerinde kendilerince küçük işlerde çalışıp ihtiyaçlarını karşıladılar.
Zor yıllar aşılmıştı. Zaman zaman güzel haberlerini alıyordum.

Felçli kızın hayat boyu yürüyemeyeceği gerçeği yüreğinde hep sızı idi annenin ama, diğer çocukların sağlıklı ve mutlu olduklarını görmek güç veriyordu . Çocuklar eve ekmek getiriyordu artık
Gururla anneye veriyorlardı kazandıkları paraları.
Mutlu bir aile olduklarını görmek beni de çok mutlu ediyordu.

En umutsuz denen zamanlarda bile, nefes alıyorsak umut vardır demeliyiz, çare aranmalıyız,.
Başaracağım diye yola çıkılmalı,
Başarmanın mutluluğunu yaşamak için her türlü zorlukla mücadele etmeliyiz

Mutlu sonları görmek, bütün zorluklara ve engellere rağmen, mücadele etmeye değmez mi ?...
Vaz geçmeyen mutlaka başarır.

SEVİL AĞTAŞ/18-03-2021/BANDIRMA