Doktorluk ve sağlık hizmetleri;Tanrı’nın kullar aracılığıyla sağlık konusunda insanlığa yardım etmesidir. Ne zaman bir sağlık sorunumuz olsa onlara koşarız. Kış demez, soğuk demez, gece uykumun en derin yerindeyim demez, görevlerinin başında olur onlar.
Bu dalda hizmet verebilmek için çok sıkı eğitim almak gereklidir. Söz konusu insandır, candır, sağlıktır. Beceri , özveri ve kocaman bir yürek ister bu iş. Ailelerine de bir o kadar fedakarlık düşer. Yılbaşı gecelerinde, bayramlarda herkes yiyip içip eğlenirken; onlar her an göreve hazır olurlar. Alkol komasına giren, kaza geçiren, kavga edip yaralanan insanlar dahil hepimize yardım ederler. Bir de hasta yakınlarının saldırısına uğrama tehlikesi vardır bu işin. Hem de ; sahte rapor vermedi, hastanın kafasına göre istediği ilacı yazmadı diye.
Önünde her zaman saygı ile eğilmemiz gereken, doktor ve sağlık hizmeti veren fedakar insanlarımızın; zaten ağır olan şartları pandemi nedeniyle çok daha ağırlaştı. COVİT 19 ve yeni variantlarından hepimiz fellik kaçarken, onlar bu hastalıkla iç içe, yüz yüze kaldılar. Sadece ülkemizde, pandemi nedeniyle 41′ i doktor olan 95 sağlık görevlisi şehit oldu. T.T.B’ nin Eylül açıklaması bu. Tedaviler sırasında giydikleri koruyucu kıyafatleri sosyal medyada gördük. Biz sadece maskeden şikayet ederken onların çoğu uzaylı gibi giyinmişlerdi. Plastik eldivenler ellerine yapışıp yara yapmıştı. Evlerine gidemediler, yakınlarını göremediler. Sandalyeler üzerinde uyumaya çalışan yorgun savaşçılarımızdı onlar. Emekli olamadılar, tatile çıkamadılar, izin kullanamadılar. Sayıları yeterli olmadığı halde yeni atamalar yapılmadı , ya da geç kaldı. Hastalığın önlenememesi, ölüm olaylarının artması, hastanelerin dolup taşması, onların suçuymuş gibi yanlış algılar oldu. Mesleki onur kaybı, özlük hakları kaybı yaşadılar. Emeklerinin karşılığını alamadılar. Haklı olarak güvenli ortamlarda çalışmak istiyorlar. Hastalarına mesleki bağımsızlıkla davranmak istiyorlar. Daha nitelikli hizmet vermek istiyorlar. Üst yöneticilerin kendilerine destek olup sorunları çözmelerini bekliyorlar. Eşitsizlikle mücadele etmek, baskı altında olmamak istiyorlar. Hastalarına gerekli zamanı ayırabilmeyi istiyorlar. Dünya genelinde yedi binden fazla sağlık çalışanı koronavirüs nedeniyle öldü. İlacı onlar araştırdı, aşıyı bulan ve yapan yine onlardı.
Koronavirüs bütün bunlara rağmen meslek hastalığı sayılmadı. İlliyet bağına takılıp kalındı. Sağlık sistemimiz onlara hak ettiği değeri veremedi. Yetersiz kaldı.Toplum vefasız çıktı. Ülkemizde 572 hastaya bir doktor düştüğü bildiriliyor. Bu durum hekim haklarını hiçe saymakla kalmıyor Hepimizin hayatını riske sokuyor. Türk Sağlık Sen; 5635 hastaya bir doktorun düştüğünü açıkladı. Hastane koridorlarında uzanan kuyruklar boşuna değil. Doktor da; sonuçta hepimiz gibi etten kemikten yaratılmış bir insan evladı. Aralarında tek tük ettiği yemine sadık kalamayanlar, kalmayanlar olsa da bir meslek grubu bu nedenle karalanıp suçlanamaz.
Şimdi polis engeline rağmen yürüyorlar. Seslerini yasal haklarını kullanarak duyurmaya çalışıyorlar. Demokratik ülkelerde bu hak vardır, engelsiz kullanılır. Yaşamını yitiren sağlık emekçileri adına yapılan ( VARLIĞIMIZ SAĞLIĞIMIZDIR ANITI ) nın ziyaretçileri yine kendileri oldular. Oysa o gün orada; bir şekilde yolu sağlık çalışanı ile kesişen herkes bulunmalıydı. Geçtikleri yerlerde polis engeli değil, çiçek halılar serili olmalıydı.
Kimsenin derdi,ülkede karışıklık çıkartmak, olağanüstü hal koşullarına zemin hazırlamak değil. Risk altında, emeğinin karşılığını alamadan, türlü sorunlarla savaşan hekimden hizmet beklemek aptallık olur.
ULVİYE KARA AKCOŞ -28-11-2021