Bize Bir Şey Olmaz!

BİZE BİR ŞEY OLMAZ!

 

Değerli okurlar, KORONA belasından, yaklaşık üç aydan fazla bir zamandır dışarıya çıkmıyordum. Serbestlik gelince biraz çıkıp yürümüş olurum, hem de bazı gerekli şeyleri alırım düşüncesiyle maskemi   ve boynuma MİKROPSAVAR aparatını takarak , dezenfektan şişemi de yanıma alarak çıktım.

Bir iki alışverişten sonra tüp şeklinde olan püskürtmeli haşere ve sinek ilacından almak için ATATÜRK caddesinde bir "ECZANE'YE !" girmek üzereyken benden önce ; otuz- otuz beş yaşlarında bir çift , dört beş yaşlarında da iki çocuklarıyla beraber girdiler. Ben dışarıda bekledim, işleri uzun sürmedi.  Eczaneden çıktılar, ben, "ne annede ne babada maske yok bu nasıl bir anlayış"  türünden söylenerek eczaneye girdim. içeride ilaç tezgahlarının arkasında, yani eczacının ve kalfaların durması gereken yerde dört kişi yan yana oturmuşlar, ikisi maskeli diğer ikisi maskesiz, söylenmemi duydular ve hepsi bana bakıyor !...

Ben "sinek ilacı istediğimi söyledim" verdiler. Yeni fiyat etiketini tüpün altına yapıştırmışlar . 20 lira!.  Ancak bu tüplerin alt kısımları içe doğru çukurdur ve o bölüme imalatçı firma, imal ve son kullanım tarihini yazar, ne var ki bizim uyanıklar o tarihlerin üzerlerine fiyat etiketi yapıştırarak kapatmışlar. Ben "şu etiketi çıkartın da son kullanma tarihine bakalım" dediğimde etiketi kazıyor gibi yaptılar ve "tarihi geçmiş satmıyoruz" dediler.

Boynumda 6-10 ebadında MİKROPSAVAR aparatı asılı, ne olduğunu bilmedikleri için "Denetçi" falan sandılar zahir,

Eczaneye girişte sağdaki genişçe bir rafta sekiz on adet sinek ilacı duruyor altlarında yeni fiyat etiketi var.  Madem son kullanma tarihi geçmiş neden bunları kaldırmıyorsunuz demeden çıktım eczaneden. Ama giderek kendime kızmaya öfkelenmeye başladım. "Bu memleketin benim gibi cahili cühelası bir başka , okumuşu aydını iki başka" diyerek Kaşif ACAR caddesinde ki bir fırına geldim.

**

Ekmek alacağım, ama oda ne!

O an,  fırında müşteri yok, Tezgahtar efendi geçmiş para çekmecesinin başına. Paralarımı sayıyor, istifmi yapıyor bilinmez ama iki elinde de paralar var.

Ben ekmek alacağımı söyleyince hemen geldi hangisinden diye sordu? Ben şundan deyince rafa uzandı .

-  DUR dedim DUR.. Şimdi paralarla oynuyordun, elinde eldivenin, yüzünde masken yok, senin virüsten haberin yok mu? dediğimde..Aynen şöyle buyurdu hazret : ”Biz her hafta te oraya muayeneye gidiyoz” , (nereye gittikleri de belli değil), bu kez ben, bu bulaşı haftalık değil anlık anlık diye sert bir biçimde yüzüne söyleyerek ve ekmek almadan ayrıldım bu "Hijyen yatağı"ndan(!)

**

Halk pazarlarında durum çok daha vahim, pazarcı esnafının çoğunda MASKE YOK!

 HİJYEN KOŞULLARI HİÇ YOK.  Sosyal mesafe zaten YOK. 

Seslerinin çıktığı kadar avaz avaz bağırıyorlar. Eğer bunların sadece birisi pozitif ise, yani KORONA mikrobunu taşıyorsa o gün yüzlerce kişiye bu virüsü bulaştırdı demektir.

Önlem mi ? Zabıta fuzuli yer işgaliyeleriyle meşgul. Pazarcı “BİZE BİR ŞEY OLMAZ” havasında.  Ve bizler bu virüs belasından kurtulmayı, normal yaşama dönmeyi bekliyoruz, ( Gaipten bir ses, DAHA ÇOK BEKLERSİNİZ, siz giderseniz böyle pazara, çarçabuk girersiniz karanlık MEZARA diyor.)

Ama yanılıyor, “BİZE BİR ŞEY OLMAZ”(!) (bundan daha fazla ne ola ki)…..

Esen kalınız…,

FİKRET ÇAĞIN - BANDIRMA - 07-07-2020