Boşluğun Merkezindeki Şenlik: Almodovar Teoremi

BOŞLUĞUN MERKEZİNDEKİ ŞENLİK: ALMODOVAR TEOREMİ

Fransa’da PrixLanderneau’ya aday gösterilen ve yayınlandığı yıl İspanya’nın en iyi romanı ( Premio Mejor Libro Novel) seçilen Antoni Casas Ros’un ilk romanı Almodovar Teoremi, geçirdiği talihsiz kazayla matematik kariyerine son verip edebiyata yönelen yazarın biyografisini, aynı zamanda ruhsal yolculuğunu anlatır.

Antoni Casas Ros’un, annesi İtalyan, babası Katalan’dır, eserlerini Fransızca yazmaktadır. Geçirdiği talihsiz kazayla matematik kariyerine son verip edebiyata yöneldi. Asla röportaj ve fotoğraf vermiyor. Yaşamı boyunca karşılaştığı olayların yazma eyleminin büyüleyiciliği ve yaratıcılığı yanında bir hiç olduğuna inanıyor.

“Almodovar Teoremi’ni oluşturuyorum: Korkunç bir şeyi güzelliğe çevirmek için ona yeterince uzun süre bakmak yeter.”

**

Roman, kahramanın bakış açısıyla, yazarın dünyasından anlatılmaktadır. Yazar, güneyde Cenova Limanı’na dalarcasına bir manzaraya sahip terasında saatlerce oturur ve bir bedenin değil bir ruhun otobiyografisini yazmaya karar verir. Onu etkileyen Newton’un yerçekimi kanunudur. Bir cismin öteki cisme uyguladığı çekim, nesnelerin beklenmedik karşılaşmalarıdır. Tıpkı bir arabanın bir ağaca çarpması gibi. Yaşamının dönüm noktasını oluşturan bu çekim gücünden kaynaklanan kazadan sonra yazar insanlardan kaçar, yüzünü saklar. 15 yıl boyunca yüzünü kimse görmemiştir. “ İnsanın bir hayatı olması için bir yüz gerekir. Benim yüzüm bir kazada parçalandı ve her şey bir gecede, yirmi yaşımda duruverdi.”

O günden beri kendini tutkuyla okumaya veren yazar, en çok otobiyografik eserleri okur. Okuduğu yazarlar ve eserler arasında etkilendikleri ;Dante, Hayat ( Vita Nova) Roberto Bolana, Vahşi Dedektifler ( Detectives Sauvages), Jackson Pollock, Newton, La Mettrie, Ruhun Doğal Tarihi, Jose Carlos Llop, Algler Habercisi’dir. Başarılı olmak için her şeye sahip olan, hocaları tarafından parlak bir geleceği olduğu söylenen yazar, artık internet üzerinden matematik dersleri vermekte ve küçük muhasebe işleri yapmaktadır.

Geçmişe dönüşlerinde babasının alkolik ve faşist olduğunu, annesinin bunu çok zaman sonra fark ettiğini ardından annesiyle birlikte  babasını terk ettiğini öğreniyoruz. Yazar, annesiyle beraber ailesinin yanına, Piomenteli’ye gider ve en güzel günlerini orada geçirir. Matematik hevesi de orada annesinin sorduğu sayılar ile ilgili soru ve problemlerle oluşmaya başlar. Almodovar, Lisa, maske ve geyik hayatının ikinci dönüm noktasını oluşturur.

Kurmaca ile gerçek yaşamın, otobiyografinin, iç içe geçtiği satırlarda hem umut hem umutsuzluk kol gezmektedir. Başarılı bir şekilde kurgulanmış romanda yazar kazaya lanet okurken bir taraftan da kazanın olduğuna adeta şükreder durumdadır. “ … kader, yaşamaya başlamam için beni çok erken öldürerek ödüllendirdi. Tenimde, yüzümde öldüm ama ruhumda değil…” Zira toplumdan, kalıplardan, sıkıcı insanlardan kendisini soyutlamasını kazaya borçlu olduğunun bilincindedir. Yüzsüz olarak gezmek, kimliksiz olmak demek, kendisini özgürleştirmektedir. Korkusu bu özgürlüğü kaybetmektir. “… ama bir insan yüzüne kavuşmaktan korkuyorum, kendime yalnız bir hayatı yaşamak için bulduğum bütün yollar yok olacakmış gibi geliyor…” Sigmund Freud, narsisizmi "Dış dünyadan soyutlanan libidonun (cinsel enerji) egoya (ben) yönlendirilmesi" şeklinde açıklar. Narsisizm insan için yaşamını sürdürebilmesi açısından bir ölçüde gereklidir. Narsisizme yakın bir hayat sürmeye devam eden yazarın hayatında Almodovar ve en çok da Lisa onu bu dünyadan çıkarıp yeni başlangıçlara yol almasını sağlayacaktır.

Barselona’da senarist, yönetmen Pedro Almodovar ile karşılaşır ve bir gün onun filmlerinden birinin kahramanı olacağına emin olur. Ve böylece görünmeyen adamın hikayesi yazılmış olacaktır. Almodovar’ın kendisi için hikaye yazmaya başladığını hayal etmeye başlar. Ateşten ve kandan oluşmuş bir kadının, şekilsiz yüzsüz bir adama sevdalanmasını anlatan bir film düşünürler. Aynı zamanda beraber hikayeyi de yazmaya koyulurlar. Cenova sokaklarında dolaşırlarken transseksüel Lisa ile karşılaşırlar ve filmde oynamasını isterler. Böylece Lisa ile yazar tanışır ve birlikte yaşamaya başlarlar. Kazanın kahramanı geyik bir şekilde bu yaşama eşlik eder. Filmin çekimine başlandığı zaman Lisa başrol oynamayacağını öğrenir ve intihara teşebbüs eder.

Yazar, yazmaya devam ettiği gecelerden birinde, rüyasında kitabını bir matematik denklemine koyduğunu görür ve adı ‘ Almodovar Teoremi’dir. Çünkü Almodovar ile tanışmış olmasının bir anlamı olmalıdır hayatında. Ve kendince yaşadıklarından sonuçlar çıkarır. Bunlar da teoremleri oluşturur:

“ Almodovar’ın benim işimle ne ilişkisi olduğunu tam olarak bilemiyordum, Lisa’nın Almodovar’ın filmlerinden fırlamış hali ya da onun erkekle kadın arasındaki bedeninin karşısında büyülenişimin belirsizliği olabilirdi belki bu ilişki. “

…”ben dünyayla karşılaşamadığım için bölünen dünyanın, benim üzerimde uyguladığı kuvvet…”

“…korkunç bir şeyi güzelliğe çevirmek için ona yeterince uzun süre bakmak yeter. “

“… toremin sonucu: geometri ve uyuma ihtiyacımız var çünkü zaten soyutlamanın zararına uğramış bir şeyi yok etmenin hiçbir zevki yok… “

“… teoremin sonuçlarından biri de: Ahenk=Kaos. Kaos kendini en keskin düzen, mükemmellik, ahenk arayışında gösterir.”

Antoni Casas Ros, Almodovar Teoremi, çev. Öncel Naldemirci, Sel Yayıncılık, 4. Baskı

Bu yazı 27 Temmuz 2020 tarihinde aksisanat.com internet sayfasında yayınlanmıştır.

06-08-2020/DERYA BALCI/ERDEK