Senin gerçek dediğin fırsatçılık, fesatlık akan dünya görüşün, benim canımı falan hiç yakmadı Ramazan Narin(!) Aksine çok güldürdü, çok. Biz bizi iyi tanırız. Hakikaten şaka gibisin Ramazan Narin..
Bu gazetenin internet sitesi yetmiyormuş gibi başka sitelere de aynı yazıyı yollamışsın. Leventoğlu’nun yerine olsam, bugünden itibaren senin yazılarını bu siteye sokmam.
Facebook’tan yediğin ceza nedeniyle sayfanı kullanamıyorsun ama ahlâkın sıfırlandığı noktada benim zavallı bir öğrencimi kurnaz tilki masalıyla kandırıp, kendi adına onun facebook sayfasını kullanarak, kendince gökten zembille inmiş şu absürt yazılarını anti teeddüp ile paylaşıyorsun.
Etik değilsin, etik, Ramazan Narin. Sen beni iyi tanımamışsın ama o çocuğun da benim için onun spor yaşamının gelecekteki işini bitirdin. Hata yapanı bir kerede hayatımdan silerim, atarım ve bir daha da tanımam. Bunlar senin dünyanda olmayan şeyler; çünkü sen kendi egon için yanındaki insanları hiç çekinmeden harcamayı amaç edinmiş bir oportünistsin!
Değdiğin yeri kurutuyorsun.
Benim masonik yapılara hayran olduğumu söyleyerek, laf olsun diye bir şeyler yapmaya çalışıp, makaraya sarılı düz ipi yüzüne gözüne dolaştırıp yumak hâline çevirdiğin şu çok ucuz ve bayat polemiklerinle rotaryen ve lionslara, benim ‘abi’ (!) dediğimi yazmışsın Ramazan Narin. Benim hiç ‘abim’ olmadı ki, hep ‘abi’ olan bendim. Kimi tanıyorsan bir sor bakalım mason dediğin rotaryen ve lionslara, hangisine ‘abi’ demişim? Sen daha Bandırma’yı ve Bandırmalıları hiç iyi bilmiyorsun. Tabii sen bir Türkçe öğretmeni olarak kelimenin aslının ‘ağabey’ olduğunu da hâlâ bilmiyorsun(!)
Yanımdaki beni çok iyi bilen, tanıyan arkadaşlarım, senin bu absürt yazını okuduklarında, sana başka yerleriyle gülerken, şırıl şırıl altlarına kaçıracaklardı Ramazan Narin(!)
Önce sen, ‘mason ve masonluk nedir?’ onu öğren, sonra başka amaç için kalem oynattığın rotaryen ve lionsları iyi tanı. Her çevreden olduğu gibi onların aralarında da arkadaşlarım ve tanıdığım kişiler var. Hiç kötü olanına rastlamadım Ramazan Narin. Sen 90’lı yıllarda Polat Alemdar rolünü oynamaya çalışırken, aynı yıllarda onlar, pek çok etkinlik yapıp, çevreye katkılarıyla yardımlarda bulundular. Onların hepsi mesleklerinde çok iyi birer iş insanıdır. Aralarında masonluğun ne olduğunu bilmeyen, kendi hâlinde o kadar çok kişi var ki, isimleri yazmakla bitmez. Sana şunu söyleyeyim; Bandırma Rotary Kulübü’nü kuran kişi; belediye eski başkanlarından rahmetli Mustafa Zeybek’in oğlu, milli futbolcu rahmetli Çetin Zeybek de benim en yakın akrabalarımdan biridir Ramazan Narin!
Mason oldukları iftirasıyla rotary ve lions konusunda kişilere ahkâm biletini keserken birçok insanı da zan altında bırakıyorsun. Kimmiş bu senin kafaya taktığın mason(!) rotaryenlerin ve lionsların? İsimlerini açıkla da, biz de senin henüz ne anlama geldiğini, ne olduğunu bilmediğin masonları tanıyalım, çok merak ettim(!)
Rotaryenlar ve lionslar hakkında fazla konuşmayacağım, benim ilgi ve bilgi alanım değil; seni onlara havale ediyorum, sana mutlaka gereken yanıtı, ‘mason’ dediğin rotaryenler ve lionslar verecektir, ben değil.
Benim belediyeden salon alarak nemalandığımı yazmışsın(!) Bilgisizliğinle gene her zamanki gibi ters köşe oldun Ramazan Narin. Ben belediyeden salon falan almadım, aksine hem Bandırma’ya, hem de belediyeye, yani övünerek Bandırma halkına hizmet ettim.
Hakkımda salla da doğru olan 1 gr mantıklı olanını salla be Ramazan Narin. Ben şu an bu şehirde, Türkiye’deki yaşayan en eski Karate antrenörlerinden biriyim. Öğreticisi olduğum sistem de dünyanın en sert karate’sidir, Kyokushin. Yurt dışındaki turnuvalarda defalarca, içinde öğrencilerimin de bulunduğu Türk takımının başında bulundum. Bandırma’dan milli öğrencilerim var ve Bandırma’yı ülkede tekrar tekrar onlarca kez temsil ettik, şampiyonluk madalyalarını kentimize getirdik. Seni de götürmüştüm hani, orada sana da şilt vermişlerdi, hatta seni kulübümüzün başkanı da yapmıştık ya, Kent Konseyi’ne başkan adayı olup iki oy almıştın(!)
Ben bu spor dalında Bandırma için büyük bir şanstım Ramazan Narin. Bunu anlayamayıp bilmeyenler utansın. Ben Bandırma kazansın istiyorum. Benim gibi olanlara da Bandırma için, Bandırma Belediyesi sahip çıksın istiyorum. Sporda, sanatta, kültürde nice yetenek, bu şehirde amaçsızca çürüyor, yok oluyor, kayboluyor; boşa geçen zaman içinde iş bilmezlerin yol açtığı bu yozlaşmayı gördükçe kahroluyorum. Nice genç bu şehirde değerlendirilemedi; sen bunlardan ne anlarsın Ramazan Narin?
Bandırma Belediyesi, Harun Karacan Gençlik ve Spor Merkezi’nde Karate kursu açıp da başında da beni görevlendirdiyse, sana ne oluyor Ramazan Narin? Çok mu gücüne gitti? Ben belediye eski yönetimlerindeki çift maaşlı, bankamatikçi kişiler gibi bal kaymak maaş da almadım. Belediye Başkan Yardımcısı Ozan Onur şahittir, belediyeden para da istemedim, yeter ki kentime yararım dokunan kurs vereyim istedim ve kursa kayıt olup katılan kursiyerlerin her ay ödedikleri aylık aidatlarla belediyenin şirket kasasına para kazandırdım, yani Bandırma halkına. O kurslar da pandemi nedeniyle beş ay sürdü ve kapanıp bitti. Sen buna hiç üzülmedin. Hatta çok sevindin. Ne de olsa egoist oportünist ruhun gevrek gevrek sırıttı.
Ben kimseyi karalamıyorum; okuyorum, düşünüyorum, üretiyorum, emek harcıyorum, mücadele ediyorum. Damarlarında egoistçe dolaşan oportünist ideolojik dünya görüşünle sen bundan ne anlarsın be Ramazan Narin? Herkesi kendi karakterin gibi egoist oportünist mi görüyorsun? Sen de yeteneklerini kullan, varsa bir yeteneğin, git belediyede kurs ver(!) Ayrıca oportünist bilimsel bir kelimedir. Sen bilimden uzak bir şahsiyetsen ben yapayım? Cahil olan halk değil, sensin. Okuma yazma bilen herkes, ‘oportünist’in ne anlama geldiğini iyi bilir. Sakın ola toplumu aşağılama.
Yakınının belediyede işe alınmadığından tekrar tekrar yakınmışsın. İyi de Ramazan Narin, belediye iş bulma kurumu mu? Belediyenin gıda mühendisine ihtiyacı yok ki! İş arayacaksan, onun okuduğu okulunda gördüğü eğitimle ilgili iş kolunda iş arayacaksın. Yazık değil mi o diplomaya, o emeğe? ‘İlle de belediye olsun,’ diyorsun, masa başı iş olsun istiyorsun. Çevremizde gıda üzerine kurulu salça fabrikası, konserve fabrikası, beyaz et sektörü, balık konserve fabrikası vb gibi pek çok işletme var, oralara başvur, şansını dene. Ama insanları ‘işe almadılar’ diye karalama. Bunlar ucuz işler. Son yazında, ‘tecavüzcü belediyede işe alındı’ demişsin; koca belediyede çalışan onlarca insanı zan altında bırakma, çok ayıp. Varsa böyle bir olay, bırak onu yargı, adalet halletsin, sen değil.
Yakının Belediye Başkanı Tolga Tosun tarafından Bandırma Belediyesi’nde işe alınmış olsaydı, inanıyorum her gün Başkan Tosun’u ve Bandırma Belediyesi’ni göklere uçuran ballı kaymaklı yazıları, günlük pehlivan tefrikası misali arkası yarın yaparak, Divan Edebiyatı’ndaki sembol bülbül gibi, güllere mefailü failâtünlü nameler şakıyacaktın. Ama kadere bak; işe alım olmadığı için bugün çınarlara pineklemiş kargalardan çıkan kulakları tırmalayan gaklamalar gibi, akordu bozulmuş yaylı sazların çıkardığı kapı gıcırtısını işitiyoruz nedense senden Ramazan Narin(!)
Her belediye başkanı kendi ekibiyle çalışmak ister. Bu her dönem her belediyede aynısı uygulanan bir eylemdir Ramazan Narin. Başkan Tolga Tosun da çalışacağı ekibi seçmiş, işine bakıyor. Bundan daha doğal olan ne var ki, ramazan davulu gibi tokmağı deriye vurup durup, kafa ütülüyorsun? Geriye dön bak; hem Bandırma, hem de başka şehirler ne yapmış? Sen başkan olsan ne yapardın Ramazan Narin? Güldürme beni.
İsmimim başına by koymuşsun Ramazan Narin, biraz da İngilizce bilgin olsun istedim, bunu da hatırlatıp, sana İngilizce öğretmek zorunda değilim ama by: ‘tarafından’, ‘göre’, ‘ile’ anlamına gelir. Özellikle eser sahiplerinin basılan kitabında isminin önüne konur, örneğin; by Jean Christophe Grangé gibi. Ama ben sana senin için geçerli olanını yazacağım; bye-bye Ramazan Narin. Güle güle(!)
Senin söylediğinin tam aksine, siyasetin içinde değilim, siyasette bir varlığım da yok, bir mevkii ve makamım da yok, hatta bir sıfatım da yok, böyle bir isteğim de yok. Sana göre olmak zorunda mıyım bye-bye Ramazan Narin? Bulunmadığım siyasette tutucu falan da değilim, sosyal demokrat da değilim, doğru, haklı ve olması gerekeni savunurum. Sen kendine bak. Senin karın ağrın, geçmişte CHP’ye üyelik başvurusu yapıp, üyeliğinin kabul edilmemesi. Ha, diğer partilere yaptığın başvuruları da saymayacağım(!) Etik olarak bana yakışmaz, onları da sen anlat, toplum bilsin(!)
Sana tavsiyem, bir şeyler yazıp, çizip karalayacaksan önce araştır, kalemtıraşla kaleminin ucunu sivrilt, yapıcı çözüm önerileri üret, insanlara yardımcı olmaya çalış. Kör kalemle karşıdan bilgisizce karalayarak bu işler olmuyor bye-bye Ramazan Narin!
Çözüm üret çözüm bye-bye Ramazan Narin, faydalı çözüm…
Bye-bye Narin, bye-bye(!)
21-12-2021/SEDAT KUTBEK