Çalınan Geleceğimiz

ÇALINAN GELECEĞİMİZ

Geçenlerde Kristal Cafe'de oturuyordum. Bir hanım yanıma gelip Muharrem nasılsın.? Deyince şaşırdım. Özür dilerim ama sizi çıkaramadım dedim. O da ortaokuldan arkadaşın Bahriye deyince; “ Aaa ..Bahriye nasılsın çok uzun yıllar oldu görüşmeyeli birazda yaşlandık sanırım tanımakta zorlanıyoruz dedim. Daldık eskilere, çocukluğumuza döndük. Bana çoluk çocuk nasıl? diye sorunca; iyiler, okullarını bitirdiler kendi işlerinde çalışıyorlar dedim. Seninkiler nasıl deyince..

 - İki kızımı evlendirdim üç torunum var büyütmeye çalışıyorum dedi... Beyim ve ben emekliyim İzmir’de yaşıyoruz, Halam hasta onu ziyarete geldim dedi. Ben Bandırmaya sık gelmiyorsun galiba deyince, başladı içini dökmeye.. 

- Muharrem, Bandırmayı sevmiyorum küstüm deyince ; niye ki dedim. Başladı anlatmaya..

Çocukluğumuzda ki Bandırmamızı bozdular, yaşanmaz hale getirdiler. Geleceğimizi ve kentimizi bizlerden ve çocuklarımızdan çaldılar. Biliyorsun çocukluğumuzda ne güzel Livatya da denize girerdik . Sevgililer sandal sefasına çıkarlardı. 1 Temmuz kabotaj bayramında ördek kapma yarışmaları, yüzme ve kayık yarışları, yağlı direkten bayrak kapma gösterileri olurdu şimdi bunlar varmı ? Sokaklarımızdaki beyaz, pembe akasya ağaçlarımızı, çınarlarımızı iğde ve çam ağaçlarımızı kim çaldı söylesene arkadaşım. Baksana kentimizdeki denize; bizim denizimiz mi? Kentimizi kimler betonlaştırdı vahşi kapitalizmin uğruna bizim oksijenimizi kimlere peşkeş çektiler. Yaşamımıza göz diken, insan sevgisini hiçbir zaman yüreğinde hissetmeyen paranın sahipleri; yağmaya devam ediyor. Arkadaşım; güzel olan ne varsa, ananelerimizi, dostluklarımızı, hüzünlerimizi çaldılar. Bir daha geri gelir mi ? Bandırma bu hırsızlığı meslek haline getirenlerin, sorumsuzların, duyarsızların , sevgisizlerin şehri olmuş . İçim acıyor “ deyince ..

Haklısın Bahriye dedim kendisine.. 

Ve..Bizler hala soyulmaya uyutulmaya çocuklarımızın geleceğini çaldırmaya devam ediyoruz.. dedim.

MUHARREM ŞEN- 29-08-2020