CHP Yıllardır tek başına iktidar olamadığı halde ayakta kalmıştır? Çünkü; CHPnin tek özelliği en büyük muhalefet partisi olmak değil, asıl özelliği parlementer rejimin omurgasını teşkil etmesidir.
Kendi içinde adil dağılım yapamayan, görev bilincini kazanamamış bireylerin çoğunlukta olduğu topluluklarda çatlamalar, kopuşmalar kaçınılmazdır. Birlikten her zaman güç doğar. Güçlü topluluk olmak için, BEN değil BİZ kavramı topluluğun her basamağına yerleşmiş olmalıdır. Kişisel çıkarların baskın olması, dağılma nedenlerinin en başında gelir.
Yönetici konumunda olanlar, topluluğun her bireyini koruyup gözetip, değer vermek ve çok iyi tanımak zorundadırlar. Bazı bireyler, diğerlerine kıyasla daha kıvrak zekalı, hırslı, hazır cevap, donanımlı olabilirler. Bunların ikna yetenekleri de fazladır. İşte bu bireyler mutlaka göz önünde tutulmalı, onların yetenekleri toplumun yararına, birlik ve beraberliğin korunması için kullanılmalıdır. Eğer bu kişiler, dışlanır, göz önünden uzak tutulurlarsa; farklı düşünenler, grup içinde grup oluştururlar. Yönetimden gerekli desteği almadığını düşünen, fikirlerini paylaşacak zemin bulamayan kişiler için bu yeni grup bir umut olur. Bir ulus, bir parti ya da başka bir sosyal topluluk; aynı çatı altında paralel düşünen, aynı yolda yürüyen insanlar, kendilerini başka başka rotalarda bulurlar. Sonuç; hem topluma hem bireylere zarar verir. Zaman kaybetmeden; destekcisi olduğumuz, içinde yer aldığımız gruplarda, birlik ve beraberliğin bozulmaması için herkes elinden geleni yapmak zorundadır. Liderlerin lider kalabilmeleri en büyük rakiplerini kendi kontrollerinde tutabilmeleri ile gerçekleşir. Yakınındakine yol veren lider, en önde yürüme şansını kaybeder.( CHP parlementer rejimin omurgasıdır )diye düşünüp, başarısız kadroları korumak doğru olamaz. Elbette gerekince başkan da değişir yönetim kadroları da. Ayakta kalması gereken partidir. Oy partiye verilir. Parti içinde hatalar varsa el birliği ile düzeltilir. Demokrasilerde biat kültürüne de yer yoktur. Sorunları çözmek için; karşılıklı görüşmelere saygı sınırları içinde sürekli yer verip ortak düşüncelerden yola çıkılmalıdır. Grup içindeki anlaşmazlıklar, birlik ,beraberliğe zarar vermeyen yer ve zamanlarda çözülmelidir. Birlik ve beraberliği korumak, asla onaylamadığın görüş ve düşünceleri desteklemek değildir. Yeri geldiğinde; aynı toplum içinde farklı görüşler birleşir ana kuruma muhalefet yapabilirler, buna da DEMOKRASİ denir. Muhalefet, kuyu kazmak değildir, alıp başını gitmek, arkadan iş çevirmek değildir, düşmanla işbirliği yapmak da değildir.
Muhalefet; ana grubun temelerine dinamit koymadan, hataları görüntülemek, göstermek, gerektiğinde görevi yasal bir seçimle devir almaktır. Ana gruptan kopup kendi başına güç denemek, en büyük siyasi risklerden biridir. Ana gruba zarar vermenin ötesinde; kişi, en büyük zararı kendine ve destekçilerine verir. Bütünün yararı her zaman önceliklidir. Başkanlar ve yönetimler geçiçidir. Parlementer rejimin ayakta kalması ise herşeyden önemlidir.
Ülkemiz ( Tek Adam)la yönetilmektedir. Sonuçlar ortadadır. Yasal partilerin kapatılmasından söz edilirken, meclis işlerliğini kaybediyorken, ülke bilinmezlere sürükleniyorken, hele hele yeni ana yasa yapılması gündemdeyken, bir de parlamenter rejim alternatif duruma itilmişken; onu unutturmamak Cumhuriyet ve Atatürk sevdalılarının görevidir.
CHP; yıllardır cadı kazanı gibi kaynıyor. Bugün bazı üyelerin yol ayırımına gelmeleri de kimseye sürpriz değil. Partinin eleştirilere açık olması gerekir ki; çözüme ulaşılsın.
Şu noktadan sonra yapılması gereken; yöneticilerin merkeze sahip çıkmaları. Bireylerin akılcı davranıp ana arterleri tıkamamaları, parti içindeki sorunların en kısa zamanda bütün birimlerin katılımıyla çözülmesi, ayrılma fikrine sıcak bakanların tek tek sorularını cevaplayıp ikna edilmeleri… Devletin, Cumhuriyetin, Demokrasinin ve Hukukun üstünlüğü ve Parlamenter rejimin şartlarının daima hatırlanması ve hatırlatılmasıdır. CHP Parlemeter rejimin omurgasıdır diyorsak; omurgada oluşan bu fıtık, en kısa zamanda tedavi edilmelidir. Bu fıtık CHP yi sakat bırakmaz. Geçici sancılı bir sürece yol açar sadece. CHP Bu süreci bir şekilde atlatacaktır. Önemli olan; kritik bir dönemde karanlık düşüncelerin meydanı boş bulup kendi karanlıklarını güçlendirmelerine fırsat verilmemesidir. Kopmak, bölünüp parçalanmak yeniden yapılanmak için harcanacak güç, parlementer rejimi canlandırmak için kullanılmalıdır.
NEDENİ; Yakın gelecekte, yeni bir Anayasa yapılıp yürürlüğe konacak. Bu yeni Anayasa’ da siyasilerden bir kısmı, hak ve özgürlüklerin sınırlanması için çalışacak. Cumhuriyetle gelen kazanımlara karşı olanlar, gün gibi ortada. Yaşadığımız karmaşalar, yasa dışı davranışlar, adalete güvenin sarsılması, ehliyetsiz kişilerin önemli kurumların başına geçirilmesi, düşünüp sorgulayabilen kişilerin kışkırtılması, değerlerimizin aşağılanması, hakaret ve iftiralarların amacı, toplumun sabrını tüketmek… Rektör ve kayyum atamaları, bütün kesimlere yöneltilen PKK, terörist, Fetö suçlamaları, hakaretler, iftiralar… Yaşadıklarımızın hiçbiri spontene gelişmiyor. Hepsi planlı programlı. Yaşayanların çoğu halen hayatta. Yıllar önce de bu tür karmaşalar yaratıldı, yaşatıldı. Olaylar büyütüldü, insanlar sokaklara döküldü, sıkı yönetimlerle kontoller sağlandı. Sesi çıkana terörist dendi, tutuklandı, işkenceler, yargısız infazlar oldu, gencecik insanlar ipe gitti. Çok canımız yandı. Ülke olarak yarım yüzyıl geriye kaydık. Bugün beğenilmeyen, yetersiz bulunan Anayasa, işte o dönemin sonunda çıktı ortaya. Karmaşadan bıkan toplum, huzurun, otorite ile geleceğini düşünerek seçim yaptı. Kısacası pek çok insan; aman yönetime kim gelirse gelsin, yönetim ne olursa olsun, yeter ki ülkede huzur olsun dedi. Daha doğrusu böyle düşünmek zorunda bırakıldı . Demokrasinin içi böyle oyuluyor, konuşma ve düşünme özgürlüğü böyle sınırlanıyor. Yeni Anayasa; baskı, terör ve silahların gölgesinde değil, bütün partilerin katılacağı, bütün bireylerin düşüncelerini sunabileceği şeffaf demokratik bir ortamda yapılsın.
Akıllı olalım, sakin olalım, kışkırtmalara kapılmayalım. Yılan yavruları yumurtadan çıkar, hiç birinin başını ezmeyiz . Onlar kendi doğalarında yaşam hakkına sahiptirler. Boğaziçi Üniversitesi’nde eğitim gören gençler yılan değildir ,onları analar doğurdu.
Orada başı ezilecek, hatta eğilecek kimse yok. Bir kilo pirinç bile içinde taş var diye atılmaz. Pirinç içindeki taşlar tek tek sabırla ayıklanır, pirince zarar verilmez. Eğer üniversitede teröristlerin olduğunu düşünülüyor ya da biliniyorsa; onları ayıklamanın yasal yöntemleri vardır. İktidarın görevi, hukuk ve güvenlik kurumları aracılığı ile yasal yollardan gidip dünyanın en seçkin gençlerini karalanmadan, terörist dediklerini yakalamalı şeffaf mahkemelerde suçlarını kanıtlayıp yargılamalıdır. ( Cumhuriyet ve ATATÜRK ) diyenler sadece O’nun izinden gidenler; vatanını ve ulusunu düşünen, seven insanlardır.
BU GÜN BİRLİK VE BERABERLİK GÖNÜDÜR!
ULVİYE KARA AKCOŞ- BANDIRMA/07-01-2021