Cumhuriyet Bayramı

Cumhuriyet Bayramı

Tarihe bakarsak göreceğiz.

Osmanlı’nın son yöneticileri, Sevr Anlaşmasını imzalayarak imparatorluğun toprak bütünlüğünü yok etti. Anadolu; İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan askerlerinin postalları altında inlemeye başladı, ama halk işgale razı olmadı, pes etmedi.

23 Nisan 1920 de Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, halkla beraber halkın kendilerine duyduğu güven ve inançla Türkiye Büyük Millet Meclisini kurdu. Böylece egemenlik, fiili olarak padişahtan halkın seçtiği temsilcilere geçti. 29 Ekim 1923 günü de devletin niteliği olarak cumhuriyet ilan edildi.

Genç Cumhuriyet,

Toplumu ‘muasır medeniyet seviyesine’ taşımak için kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinden, tekke ve zaviyelerin kapatılmasına; şer’iyye mahkemelerinin sonlandırılmasından, Medeni Kanun’un kabulüne kadar pek çok atılım yaptı.

1 Mart 1928 günü:

29 harf olan Arap alfabesinin 34 harfe çıkarılmasıyla bile Türkçeye uygun hale getirilememiş olması,

Batı dünyası ile ilişkilerin kolaylaştırılması,

Türki cumhuriyetlerle paralellik kurulması ve en önemlisi vatandaşların okuma yazma oranının yükselmesi için harf devrimi gerçekleştirdi.

Sağdan sola yazılan SAYILAR, soldan sağa doğru yazılan HARFLER kaldırıldı, takvim ve ölçü sistemini yeniledi.

**

Harf devrimini gerekli görenler kadar eleştirenler de oldu ve halen olmakta.

Ancak:

Üniversite bitirdikten, yüksek lisans yaptıktan, İngilizce ve Arapça öğrendikten sonra “Bugün konuştuğumuz Türkçe ile düşünce üretilmesi mümkün değildir, sadece konuşma ihtiyacımızı karşılayabiliriz,” demek Türkçeye yapılan büyük haksızlık değilse nedir?

İsimleri saymakla sayfalara sığmayacak Türkçe düşünen, yazan, konuşan, bilim yapan, şarkı ve türküler söyleyen milyonlara ayıp edilmiştir. Bu kadarla kalınmayıp Arap harflerinden Latin harflerine geçiş eleştirilirken cumhuriyet töhmet altında bırakılmaya, kabahatli bulunmaya, suçlanmaya çalışılmıştır.

**

Bu topraklar üzerinde yaşayanlar; üretmeden tüketen, fakirleştikçe borçlanan saltanat sahiplerini ve Sakarya Meydan Muharebesinin yapıldığı günlerde gerdeğe giren padişah görmüştür.

Onuruna, geleneğine, inancına ve önderine sarılıp işgalcileri kovmak için can veren binlerce şehit ile ana, baba, evlat, eş acısı yaşayan on binlerce masum sayesinde bağımsız bir devlete kavuşulmuş, Anayasa’ya değişmesi teklif dahi edilemeyecek “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir,” cümlesi yazılmıştır.

Dil, insanların iletişimini sağlayan sesler, sözler; alfabe ise ses ve sözlerin kelimelere dönüştürülmesine yarayan işaretler olarak tarif edilebilir.

Düşünce için (dar bir tanımlama ile) hissetme, anlama ve kavrama gibi faaliyetlerden oluşan zihinsel bir süreç denilebilir. Düşünmenin temeli dildir.

Arap da olsa, Kiril de olsa, Latin de olsa harflerle düşünmek mümkün olmaz ve harf devrimi üzerinden Türkçeye ve cumhuriyete dil uzatmak kimsenin hakkı da, haddi de değildir.

İçinde bulunduğumuz haftanın özeline uygun bitirelim…

Doksan dokuz yaşındaki CUMHURİYET, Anayasa’nın başlaangıç ilkelerini koruyarak ilan edildiği günü sonsuza dek BAYRAM olarak kutlayacaktır.

27-10-2022/SÜHA ORAL