Cumhuriyet eğitimle tanıtımı yapılan, uygulanan; ilkellikten uzak, modern ve çağdaş bir yönetim seklidir. Ülkemizde bu yönetim şekli, tam 96 yıl önce 29 EKİM 1923 Yılında dönemin milletvekillerinin meclise verilen önergeyi kabul etmesiyle başladı.
Bireylerin örgün eğitim sonrasındaki yaşantısı ve örgün eğitimden yararlanamayan bireylerin çağımızın gerektirdiği bilgi ve beceriyi edinebilmesi, örgün eğitim sonrası eğitimle olanaklıdır. Bu nedenle halk eğitiminin, eğitim sistemi içerisindeki önemi arttı. Halk eğitimi, “yetişkin eğitimi”, “yaygın eğitim”, “toplum eğitimi” gibi adlarla da gerçekleştirilen, yetişkinlere ve okul dışındakilere yönelmiş düzenli ve örgütlü bir eğitim çabası olarak ifade edilir oldu. Bu çalışma ile; Türkiye’de eğitiminin tarihsel gelişimi ve eğitiminde karşılaşılan sorunlar araştırılıp bu sorunlara yönelik çözüm önerileri yetkililerce değerlendirildi, gerekli düzenlemeler yapıldı. Ancak yetkillerin, eğitim konusunda yeterli eğitime sahip olamamaları nedeniyle de; bünyemize uymayan pek çok program, yanlış tanı ve tedavilerle zaman kaybettik.
Cumhuriyet Yönetimi ne yazık ki bazı kesimlere doğru tanıtalamadı. Art niyetli iç ve dış güçler tarafından sabote edildi. Ortaçağ zihniyeti hep bir yerlerde yolumuzu kesti.
Cumhuriyet yönetimi ve demokrasi ile kazanılan hakları kötüye kullananlar oldu.
Bu yönetim şeklinin tanıtılması, kabul görmesi, hayata geçirilmesi, insanların doğru eğitimi almalarıyla gerçekleşecekken, ne yazık ki biz bu sancılı dönemi bir türlü atlatamadık.
Ancak, toplumun küçümsenemeyecek kadar büyük bir kesimi; artık, bu yönetimin anlamı ve geçerliliği konusunda aydınlanmış durumda. Yaşanan acı deneyimlerden sonra her ne kadar geç kalınmış olsa da büyük bir kararlılıkla CUMHURİYET’i yaşatmak için gerekeni yapıyor.
29 Ekim 2019 günü CUMHURİYET BAYRAMI etkinliklerindeki katılımı lütfen izleyiniz. Katılınız!
Henüz kavrayamamış olanlara; bıkmadan , usanmadan Cumhuriyet öncesini tüm gerçeklikleriyle anlatınız. Orta Doğu projesinin ülkemizdeki yansımaları. Bugün yaşamakta olduğumuz ekonomik kriz, tarım ve hayvancılığın tükenmiş olması, üretmin sıfırlanıp dış ülkelere bağımlı hale gelmemizin temel nedenlerini bilmeden ayakta kalamayız. Gericilik ruhu ile arkamıza bakarken; önümüzü görmemiz mümkün olamaz Ülkemizin coğrafi konumu, yeraltı ve yeryüzü zenginlikleri açısından dünyadaki büyük güçlerin ilgisini çektiğini; bu topraklardan kendilerine pay kapmak için aralarında anlaşmalar yaptıkları, devletimizi parçalamak icin türlü projeler uyguladıkları gerçeği bir yana, içimizden onların cazip tekliflerine kapılıp işbirliği yapanları tanımamız, tanıtmamız gerekir. Bu amaçlarını gerçekleştirmek üzere 1890,1990 yılları arasına topraklarımızda 20 adet misyoner okulu vardı. Yakın zamanda ( Yıl 1995) 405 misyon okulu 19795 öğrenci …. Amaç bölge halkına kendi ürettikleri malları satmak, satış yapmak istedikleri ürünleri yapacak fabrikaları kurup bu işletmeleri yöre halkına çalıştırtmak. Şirketleri, işletmeleri yaygınlaştırmak. Eğitimli bir topluma bunu kabul ettirmek zor olduğundan eğitimi engellemek ve yanlış yönlendirmek. Eğitimi önlemek için irticayı hortlatmak, etik değerleri yok etmek, biat kültürünü yerleştirmek, tek sesliliği desteklemek. Yabancı devletlerin 1995 yılı Mezeoptamya Bağdat tren yolu hattının kısa zamanda kurulup sulama işlerine el atmaları, pamuk yetistirme konusunda destek olmaları, Deniz kuvvetlerimize yapılan büyük yardımların ve diğer katkıların bize hayranlıklarından olmadığını bilmemiz gerekir. Bu çıkarcı niyet devam ediyor ve biz uyanmadığımız sürece devam edecek. Her ülkede zaman zaman bazı gruplar haksızlık olduğunu savunarak devlete karşı çıkarlar. Türlü başkaldırılar yaşanır. Bu konularda olayı iyi dinlemek, araştırmak ve gerçekten bilgili olmak gerekir. Çünkü bu, art niyetli dış güçlerin bizi bize kırdırmak işin kurguladıkları oyunlar olabilir. Ortaçağ zihniyeti ile gerçekleri bulamayız Osmanlı döneminde bünyemizden koparılan pek çok kesim; emperyalist güçlerin oyunlarıyla aleyhimize kışkırtılmış, isyana sevk edilmiş, bizden koparılmışlardır. Emperyalist güçler çıkarları uğruna dostluk adı altında bize zarar verdiler , vermeye de devam ediyorlar.Türkiye’yle ticari bağlar kurmalarının altındaki amaçları bilmezsek, acınacak duruma düşmemiz kaçınılmaz olur. Gerici, biat kültürü ile uygarlaşamayız. Parçalanan kocaman ülkelerin üzerinde oynana oyunları, parçalanma sürecinde yaşadıkları dramları ve sonuçları hakkında bilgi edinmemiz gerekir. Benliğimize uygun, doğru seçilmiş eğitim şarttır. Tek çıkış yolumuz bilgilenmek, okumak, araştırmak, doğru bilgi kaynaklarından yararlanmaktır. Körüklenen Arap hayranlığı ve taklitçliği, ülkemizdeki birlik beraberliği bozma projesinin bir parçasıdır. Cumhuriyete düşmandır, uygarlaşmayı engeller. Cumhuriyetimize sahip çıkmak için iç ve dış ilişkilerimizde mutlaka uyanık olmalı, kimseye taviz vermemeli, her durumda birbirimize güvenebilmeli ve kendi çıkarlarımızı korumalı, eğitime önem vermeliyiz. Uygar toplumlarda çok seslilik esastır. Bütün kültürleri yıkıp evrenselleşme hayali, büyük devletlerin dünyaya hakim olma hayalinden başka bir şey değildir. Cumhuriyet; bizim çocuklarımızın ve torunlarımızın yarınıdır. Onu yaşatmak ve korumak görevimizdir…
Boynumuzun borcudur. YAŞASIN CUMHURİYET
29-10-2019
ULVİYE KARA AKCOŞ