Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, İzmir. mehmet.ali.kaya@ege.edu.tr
Özet: Pers kralı II. Kyros’un MÖ 547/6 yılında Lydia Krallığı’nı fethetmesiyle Anadolu’nun Demir Devri krallıklarının sonuncusu da ortadan kalkmış oldu. Mısır hariç tüm Önasyayı fethederek tarihin ilk dünya devletini kuran Kyros’un halefi Kambyses’in ölümünden sonra tahta çıkan I. Dareios, Pers İmparatorluğu’nun merkezi yönetimini satraplıklardan oluşan karmaşık bir idari sistem kurarak güçlendirdi. Satraplıkların bazıları Anadolu’daydı ve onların sınırları içinde yaşam kültürleri, giyimleri ve
silah donanımları bakımından çok sayıda farklı halklar yaşıyordu. Bu makalenin amacı satraplık sistemini, satraplıkların kuruluşuna, sınırlarına, kuruluş kriterlerine, yönetimine ve etnik bakımdan tezahürüne odaklanarak incelemek, Anadolu’nun Pers hakimiyeti döneminin etnik tablosunu ortaya koymaya çalışmak olacaktır.
Tarihte bildiğimiz ilk dünya imparatorluğunun kurucusu Pers kralı II. (Büyük) Kyros’tur1. Mısır hariç, eski Önasya uygarlıklarının tümünü fetheden II. Kyros’un kurduğu imparatorluk, yalnızca coğrafik boyutları bakımından değil, etnik çeşitlilik, ekonomik kaynaklar ve siyasi bakımından da devasa büyüklükteydi. Bu bakımdan II. Kyros’un fetihleriyle sahip olduğu büyük imparatorluğunu tek vücut olarak nasıl yöneteceği konusunda yararlanabileceği bir modeli bulunmuyordu. Fakat Mısır’ın, Mezopotamya’nın, Anadolu’nun siyasi ve kültür düzeyi yüksek topluluklarında takriben iki binyıl öncesinden itibaren geliştirilmiş yönetim geleneği vardı. Bu gelenek II. Kyros’un kurduğu imparatorluğunu yönetebilmesinde hiç kuşkusuz işini kolaylaştırdı. Kimi tarihçilerin de düşündükleri
gibi özellikle Asur, imparatorluğun nasıl yönetileceği konusunda II. Kyros’a model oldu. Çünkü Asur’un yeni döneminde (Yeni Asur Dönemi) devlet eyaletlere bölünerek yönetilmişti2 . Bu nedenle, en azından I. Dareios’tan itibaren bilinen ve adına “satraplık” denen eyalet sisteminin kurucu II. Kyros olabilir. Fakat Herodotos’un (MÖ 480-420) eserinde satraplık sisteminin II. Kyros tarafından kurulmuş olduğuna dair bir kaydın mevcut olmadığı da bir gerçektir. Dahası Herodotos’un kitabın-da ya da herhangi bir Yakındoğu kaynağında II. Kyros’un fethettiği ülkelerin yönetimini emanet ettiği komutanlarından veya vasal krallardan “satrapes (satrap)” diye söz edilmedi3 . Hiç kuşkusuz
sonraki Hellen ve Roma yazarlarının da “satrap” (vali) sözcüğü kulanmaktan daha ziyade bu sözcüğün Hellence ve Latince karşılıkları olabilecek ‘hyparkhos’, ‘arkhon’, ‘praefectus’ ve ‘praetor’ gibi terimleri kullanmaları4
, Herodotos’un II. Kyros dönemiyle ilgili olarak “satrap” sözcüğünü kullanmamasının izahı anlamında önemlidir. Yani Herodotos’un II. Kyros dönemiyle ilgili olarak “satrap
ve satraplık” kelimelerini değil de bunların karşılıkları olabilecek Hellence kelimeleri kullanmış olması, Pers satraplık sisteminin II. Kyros tarafından kurulmadığının delili olamaz. Ancak bu, Herodotos’un sayısı 20 olan Pers satraplık sisteminin kurucusu olarak II. Kyros’u değil de I. Dareios’u ve Dareios’un dönemindeki satraplıkları anlatmış olduğu5 gerçeğini değiştirmez. Pers Krallığı’nın satraplıklardan birisi olan Lydia’nın ve bu ülkenin başketi Sardeis’in de II. Kyros
dönemininde idari anlamda statüsünün ne olduğu bilinmiyor. Yani Sardeis satraplığının nasıl ve ne zaman kurulduğu, Sardeis’in nasıl ve ne zaman Lydia’daki bu satraplığın (Sparda) başkenti yapıldığı sorusunun kesin olan bir yanıtı mevcut değildir6
. Bu nedenle Romalıların Birinci Pön Savaşı’nda (MÖ 264-241) Kartaca’yı yenenerek Sicilya adasını sınırlarına dahil ettiğinde bu adanın Roma adına yönetilmesinden çok, daha önce Syrakusai kralına ve Kartacalılara ödenen vergilerin Roma Cumhuriyet hazinesine ödenmesinin sağlanmasını düşündükleri7 gibi II. Kyros da fethettiği Lydia Krallığı’na ödenen vergilerin kendisi adına toplanmasını talep etmekle yetinmiş olabilir. Lydia Krallığı’nın başkenti Sardeis’ten ayrılmadan önce bu ülkenin hazinesinin toplanıp kendisine getirilmesi görevini bir Pers komutanına değil de, Lydialı Paktyas’a emanet etmiş8 olması bu olasılığı işaret eder. Aynı yönetim anlayışına Pers Krallığı’nı ortadan kaldıran İskender de sahipti. O da mevcut
Pers satraplıklarını değiştirmemiş, hatta bazı Pers satraplarının görevlerinde kalmalarına izin vermişti9 Bu nedenle II. Kyros’un Lydia Krallığı’nı ortadan kaldırdıktan sonra sistemli bir satraplık
(eyalet) organizasyonuyla meşgul olmadığını düşünmek makuldür. Onun ilgisi, Lydia Krallığı’nın sınırları içinde otoritesinin tesisi ve vergilerin (=haraç ya da armağanların) toplanıp, kendisine sunulmasıyla sınırlıydı10. Lydia Krallığı’nın yıkılmasından sonra patlak veren isyanların çok sert bir şekilde bastırılmasının nedeni otorite tesisiyle ilgiliydi ki bu, Harpagos’un Anadolu’nun batısındaki
isyanları (MÖ 542) bastırmış olduğu zamana kadar bir sorun olarak kaldı. Harpagos’un isyanı bastırdıktan hemen sonra başkent Ekbatana’ya dönmesinin nedeni hiç kuşkusuz sorunların Pers büyük kralı lehine nihayetlendirilmiş olmasıydı11.
II. Kyros, Lydia Krallığı’nı ortadan kaldırdıktan sonra yönetici ya da yöneticiler de atadı. Onun
tarafından tayin edilenlerin hepsi, hazineci olarak tayin edilen Lydialı Paktyas hariç, Pers ya da Med
kökenli komutanlardı. Hiç kuşkusuz onlara ya da onlardan birisine eski Perslerin dilinde “Ksaçapavan” (Hellence: Satrapes), yani “Krallığın Koruyucusu” deniliyordu12. II. Kyros’un Pers satraplıklıklarını yeniden düzenleyen ya da sistemli hale getiren II. Dareios’a bıraktığı idari miraslardan birisi kesin olarak bu unvandı. Fakat II. Kyros’un Babil’in fethinden önceki döneminde “satrap” unvanıyla tayin ettiği satrapların kimler olduğu bilinmiyor. Örneğin Lydia’nın fethinden sonra bu ülkenin yönetiminin emanet edildiği Tabalos’un, Tabalos’un yerine tayin edilen Mazares’in, onun halefi Harpagos ile Hellespontos’un fethi için tayin edildiğinde Mitrobates’in sahip oldukları görev unvanlarının ne olduğu, hangilerinin satrap, hangilerin komutan/general olarak tayin edildiği belli
değil13. Onların hepsi hiç kuşkusuz krallığın koruyucusu olarak savaştı. Fakat hem onların sahip oldukları unvanlarla ilgili belirsizlikler hem de Lydia Krallığı’nın ortadan kaldırılmasından sonra başlayan Batı Anadolu’nun fethi süreci, II. Kyros’un fethedilen ülke ya da bölgelerde bir Pers yönetim modeli empoze etmekten daha çok bu topraklarda var olan yönetimi korumakla yetinen bir egemenlik politikasını takip ettiğini işaret eder. Yüksek görevlere Pers kökenli olmayan birisini atamanın riskini Paktyas isyanında görmesine rağmen Babil’i fethettikten sonra bu ülkenin yönetimini yine bir Babilliye, yani Ugbaru’ya emanet etmesinin14 de nedeni bu olabilir. Aynı egemenlik anlayışını satraplık başkentleriyle ilgili tercihte de görmek mümkündür. Zira Pers hakimiyeti öncesi eski
başkentler (Ekbatana, Sardeis, Babil, Memphis gibi), Pers satraplıklarının da başkentleri oldular.
Buraya kadar anlattıklarımızdan da anlaşılacağı üzere II. Kyros’un merkezi yönetimi bir eyalet
(satraplık) sistemi kurarak güçlendirmeyi, en azından Babil’in fethi (MÖ 539) sonrasına kadar egemenlik politikasının bir parçası yapmış değildi. Fakat II. Kyros, Ksenophon’un aktardığı bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla bu politikasının sürdürülemezliğini Babil’in fethinden (MÖ 539) sonra anlamış ve satraplık sistemini kurmaya başlamış gibi görünmektedir. Zira Ksenophon’a göre II. Kyros, Babil’de “dostlarım” dediği dinleyicilerine hitaben yaptığı bir konuşmada fethettiği ülkeleri korumaları için komutanlar tayin ettiğini, emirlerine uyan komutanların görevlerini sürdürmelerine izin verdiğini söyler ve ardından sonraki yönetimin nasıl olacağını anlatır. Buna göre o, artık halkı yönetmek, vergileri toplamak, askerlerine maaşlarını vermek ve ülkenin diğer işlerini yürütmek için
satraplar (valiler) tayin edecektir15. Ksenophon’un aktardığı bilgilere göre II. Kyros, bu konuşmasını yaptıktan sonra satraplarını tayin etti ve bu tayinlerden Anadolu’nun payına düşenler şunlar oldu: Artabatas (Kappadokia), Artakamas (Büyük Phrygia), Khrysantas (Lydia ve Ionia), Adosios (Karia), Pharnoukhos (Aiolis ve Hellespontos Phrygiası). II. Kyros, Babil seferine gönüllü katılan Kilikialılar
ve Paphlagonialılara ise satrap tayin etmedi. Her iki ülke de yerel hanedanların yönetimine bırakıldı16. Kilikia ve Paphlagonia’nın statüsünü ilerleyen satırlarımızda sözünü edeceğimiz I. Dareios’un satraplıklarla ilgili düzenlemesi de değiştirmedi. Fakat bu düzenlemeler, Babil’in fethinden sonra Kyros tarafından tayin edilen Kappadokia dışındaki satraplıklar aynen korunmadı.
II. Kyros’un oğlu ve halefi Kambyses’in en büyük başarısı, Mısır’ın fethidir. Bu ülkenin MÖ 525 yılında fethiyle17 birlikte Pers Krallığı’nın sınırları içine dahil edilmeyen hiçbir eski Önasya uygarlığı
kalmadı. Fakat Kambyses, imparatorluğun yönetimi konusunda yalnızca babasının varisi oldu. Satraplık sistemiyle ilgili yeni bir düzenleme yapmadı. Mısır’daki Pers egemenliğinin muhafaza edilmesi için ülkenin yönetimini satrap tayin ettiği Aryandes adlı bir generaline emanet edip, başkentine dönmek için oradan ayrıldı, fakat başkentine dönemeden öldü18. Sahte olduğu iddiasıyla tahtından indirdiği Bardiya’dan sonra Pers tahtına oturan Hystaspes oğlu I. Dareios’un ise satraplık sistemini
en azından yeniden düzenlendiği kesindir19. Onun satraplıkları farklı zamanlarda yazılan ve içerdiği satraplık sayısı bakımından Herodotos’un listesindeki 20 (nomos) sayısıyla uyuşmayan kitabelerde
sayıldı.
I. Darios’un satraplıklarla ilgili listelerinden birisi Bisitun yazıtındadır. Üç dilli ve beş sütun üzerine yazılmış bu listede (DB) adları sayılan tüm satraplıkların sayısı 23’tür. Aynı sayı Susa’daki iki metinden Akadça olanında (DSaa) da görülmektedir. Fakat Susa’daki eski Persçe listede (DSe) sayı 27’dir. Diğer kitabeler Dareios tarafından başkent olarak inşa edilen Persepolis’tedir ki, bunlardan birisi Persepolis’in güney isnat duvarına kazınmış ve eski Pers dilinde yazılmıştır (DPe). Burada listelenen satraplıkların sayısı 24’tür20. İkincisi Persepolis’in kuzeyindeki Nakşi Rüstem’de (DNa) bir kaya üzerine kazınmıştır. Mezarının bulunduğu Nakşi Rüstem’deki satraplık listesinde 29 satraplık sayılmıştır. Bir başka satraplık listesi (XPh) I. Dareios’un oğlu Kserkses’e aittir ve bu listede satraplık
sayısı 31’dir21. Bu rakamların farklı olmasından da anlaşılacağı üzere I. Dareios’un satraplıkları, yeni fetihler dolayısıyla ya da vergilerin gerektirdiği nedenlerle gözden geçirilerek yeniden düzenlendi.
Fakat listelerde yeni düzenlemelerin nasıl ya da hangi ölçütler dikkate alınarak yapıldığından söz edilmez.
Bugünkü Türkiye toprakları üzerinde kurulan ya da bir kısmı Türkiye toprakları sınırları içinde yer alan satraplıklar dikkate alındığında beş satraplığın adının Pers listelerinin tümünde sayıldığı görülür. Bunlardan biri Daskyleion (tyaiy drayahya: Deniz tarafında oturanlar), ikincisi Sardeis (Sparda) Satraplığı, Üçüncüsü Kappadokia (Katpatuka) Satraplığı, dördüncüsü Ionia (Yauna) Satraplığı ve beşincisi Armenia Satraplığı’dır. Büyük kısmı bugünkü Türkiye toprakları içerisinde yer
alan ve Dareios’un İskit seferi (MÖ 513) sonrasında Pers hakimiyeti altına girmiş bulunan Thrake’yi da bunlara ekleyebiliriz. Zira Thrake (Skudra), Dareios’un İskit seferi dönüşünde görevlendirdiği generali Megabazos tarafından imparatorluk sınırlarına dahil edildi22. Başkenti Sestos (Açıkbaş limanı) olan bu satraplık, I. Dareios’un Persepolis’e döndükten sonra hazırlattığı satraplık listesine dahil edildi. İlerleyen satırlarımızda söz edeceğimiz gibi Armenia Satraplığı’nın da tümü bugünkü
Türkiye sınırları içinde değildir. Zira bu satraplığın doğu ve kuzey sınırları, Urmiye Gölü’nün güneyi ile Kafkas dağlarının güneyini içine alır. Bu satraplıktan yalnızca Susa’daki Akadça metinde “Armenia” adıyla sayılmaz. Zira söz konusu metinde Armenia’nın yerini “Urartu” almıştır23. Herodotos’tan anlaşıldığı kadarıyla Armenia’nın doğu ve güneydoğu sınır komşuları Kappadokia ile Kilikia
idi ve doğal sınırı Euphrates (Fırat) nehri oluşturmaktaydı. Kuzeydoğu sınırında ise Matienler adıyla bilinen halkın meskun olduğu ülke vardı24.
Fırat Nehri sınırının batısıdaki Kappadokia Satraplığı, Pers satraplık listelerinde “Katpatuka” adıyla kaydedildi. Bu satraplığın komşularını Armenia, Daskyleion ve Sardeis satraplıklarıyla Kilikia oluşturuyordu. Fakat Kappadokia’nın Kilikia tarafında bir de halkına “Beyaz Suriyeliler” (Leukosyroi) denen Katonia Bölgesi vardı. Kappadokia’da I. Dareios’un İskit seferi (İ.Ö. 513) öncesinde Ariaramnes adlı bir satrap hüküm sürüyordu. Bu satrap, I. Dareios’un emri üzerine Karadeniz’i aşıp, bu denizin kuzey kıyılarında keşif yapmıştı25. Anadolu’nun batısının yönetiminden sorumlu olan iki gerçek Pers satraplığından birisi Pers satraplık listelerinde “Tyaiy Drayahya” (Deniz tarafında oturanlar) adıyla yer alan satraplık, Daskyleion Satraplığı’ydı. Hellen tarihçisi Thukydides, adını başkenti Daskyleion’dan alan bu satraplıktan “Daskylites” diye söz eder26. Hellespontos Satraplığı da denilen Daskyleion Satraplığı’nın (Daskylitis) bilinen ilk satrabı Mitrobates’ti. Mitrobates ve oğlu Kranaspes, Dareios’un tahta çıkmış olduğu tarihte Sardeis satrabı Oroites tarafından öldürülmüş27, Oroites de I. Dareios tarafından görevlendirlen bir Pers soylusu tarafından kurulmuş özel bir tuzakla ortadan kaldırılmıştı28. Oroites’ten sonraki ünlü Sardeis satrabı, Dareios’un kardeşi Artapharnes oldu29. Anadolu’nun batısının yönetiminden sorumlu olan iki gerçek Pers satraplığından ikincisi Pers satraplık listelerinde “Sparda” adıyla sayılan Sardeis Satraplığı’ydı. Herodotos’un satraplık listesinde “Sardeis Satraplığı” şeklinde olan bir ifade de yer almaz. Fakat Herodotos, eserinin bir başka yerinde Kambyses dönemiyle I. Dareios’un tahta çıkmış olduğu zamanda valilik yapmakta olduğu bilinen Oroites’ten Phrygia, Lydia ve Ionia’yı elinde tutan “Sardeis Satrabı” olarak söz eder30. Fakat Oroites’in elinde tuttuğu Ionia, Herodotos’un ikinci satraplık listesinde sayılırken Lydia ikinci satraplık listesine aittir. Daha önce de belirttiğimiz gibi Bisitun ve Susa’daki yazıtlarda tek ‘Ionia’dan (Yauna) söz edilirken diğer listelerde Ionia’ya ilaveten “Ionlar“ adına da yer verildi31. Ayrıca Ionia ve Ionlar
Dareios’un listelerinde ayrı satraplıklar olarak sayılsa da Ionia’nın yönetimi için ayrıca tayin edilmiş bir satrap hiç olmadı. Bu nedenle her ne kadar adalardakiler de dahil Ionia’dan vergi alındığı bilinse de ne “Ionia Satraplığı” ne de adalardan oluşturulan satraplık gerçek birer satraplıktı. Onlar Sardeis satrabına bağlıydılar32. Dareios’un İskit seferi dönüşünde Sardeis satrabı olarak tayin ettiği kardeşi Artapharnes’in yalnızca satraplığın başkenti Sardeis’de değil, Magnesia ad Maendrum’da (Ortaklar)
da satraplık sarayına sahip olmasının33 nedeni budur. İmparatorluk sınırları içindeki birçok yerde (örneğin Fenike’de) olduğu gibi Ionia kentleri de
belli bir özerkliğe sahipti. Kentlerin siyasal rejimlerine, yerel yönetimlerine, yani kent ve halk meclisiyle mahkemelerine ve yüksek kamu görevliliklerine (arkhai) dokunulmadı. Fakat genellikle Pers
taraftarı tiranlar desteklendi34. Birisi Susa’daki eski Persçe yazıtta, ikincisi Nakşi Rüstem’de, üçüncüsü Kserkses’in yazıtında olmak üzere satraplık listelerinde adına rastlanan Karia söz konusu olduğunda da durum farklı değildir. Zira Karia, II. Kyros tarafından tayin edilen Adosios hariç, yerli bir hanedan olan Hekatomnosların (Hekatomnates) yönetimine bırakıldığı MÖ 395 yılına kadar, bir satraba sahip olmadı. Başka bir ifadeyle Karia da Ionia gibi gerçek bir satraplık değildi. Herodotos’un listesinde birinci satraplığın sınırları içinde sayılan35 Karia, güney komşusu Lykia36 ve kuzey komşusu Ionia ile birlikte Sardeis Satrabı’nın sorumluluğundaydı. Ionia ve Karia’nın Pers satraplık listelerinde adlarının sayılmış olmasının nedeni muhtemelen vergiler nedeniyle yapılan yeni düzenlemelerle ilgiliydi37. Paphlagonia ve Kilikya da Karia gibi yerli hanedanların yönetimine bırakılmış satraplıklardı. Fakat her ikisi de Dareios’un satraplık listesinde sayılmadı. Yani onlar da gerçek birer
satraplık statüsüne sahip değildiler. Tüm bunlardan da anlaşılacağı üzere Pers Kralı I. Dareios döneminde mevcut bulunan bugünkü Türkiye topraklarındaki satraplıkların sayısı, Sardeis, Daskyleion, Kappadokia, Trakya ve Armenia olmak üzere beşti. Bunlardan son ikisinin sahip olduğu toprakların bir kısmı bugünkü Türkiye sınırlarının dışındaydı. Dareios’un satraplıklarının hangi kriteri temel alınarak yeniden düzenlendiği, Herodotos tarafından aktarılmış bilgilerde mevcuttur. Bu bilgilere göre I. Dareios’un satraplıkları kurarken iki temel kriteri olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan ilki kraliyet hazinesi için toplanacak vergilerdi. Dareios vergileri sabitledi ki bu, II. Kyros’un Babil’in fethinden sonra kurmuş olduğu satraplık sisteminde olmayandı. Ayrıca I. Dareios’un vergi düzenlemesiyle birlikte altın ve gümüş ile tanışıldı. Pers standartlarına göre darp edilen sikkelerin altın olanına “dareikos”, gümüş olanına “siglos” denildi38. Kriterlerden ikincisi etnik farklılıklardı. Fakat ikincisi ilki lehine önemsiz olabilmişti. Zira etnik
bakımdan farklı olmayan komşu halklar verginin gerektirdiği durumlarda farklı satraplıkların yönetimine/vergisine tabi kılınırken, birbirinden çok uzak halklar aynı satraplığa bağlanabilmişlerdi39.
I. Dareios’un bir kriteri de öyle görülüyor ki satraplıklara tayin edeceği satrapların kimler olması gerektiğiyle ilgili olarak vardı. Zira onun tarafından tayin edilen satraplar, kraliyet ailesinin üyesiydiler ve bu üyelerin çoğu konumlarını I. Dareios’un yaptığı bir dizi evliliğe borçluydular. Evlilikle kurulan akrabalıkta Dareios’un iki muhatabı vardı. Bunlardan birisi Pers Krallığı’nın kurucusu olan II. Kyros’un ailesine mensup bulunan kızlardı. Bu kızlardan ikisi (Atossa ve Artystone) II. Kyros’un kızlarıydı. Üçüncüsü, Bardiya’nın (Smerdis) kızı Parmys’ti. İkinci muhtabı tahta çıkarken kendisini destekleyen ve kendisiyle birlikte sayısı yedi olan (Yediler) Pers soylularıydı. Onlar için hem
evlilikler hem de satraplıklar bir ödüldü40. Bu ödülden en büyük payı Gobryas ve Otanes aldı. Onlar
I. Dareios’un hem damatları hem de kayın pederleri oldular. Zira Onlar Dareios’un kızlarıyla, Dareios da onların kızlarıyla evlendi. İki ailenin konumu sonraki nesilde sağlamlaştırıldı. Çünkü onların
çocukları da karşılıklı evlilikler yaptılar. Örneğin Dareios’un oğlu ve halefi Kserkses, Otanes’in kızı Amestris ile evlenirken Dareios’un kızı Artazostre Gobriyas’ın oğlu Mardonius’a verildi41. Vergi,
haraç gibi yükümlülükleri olmayan Yediler ve onların soyundan oların tayin edildikleri satraplıklar (Genç Kyros örneğinde olduğu gibi) özel bir statüye sahip oldular42.
Dareios, tahta çıktığında ilkin isyanları bastırmakla meşgul oldu. Hiçkuşkusuz bu isyanlar, devasa imparatorluğun yönetim bakımından mevcut şekliyle muhaza edilmesi durumunda sorun çıkaracağının fark edilmesini sağladı. II. Dareios’un devasa büyüklükteki imparatorluğunu denetim altında tutabilmek için karmaşık ve etkili bir organizasyona ihtiyaç duymasının nedeni buydu. Söz konusu ihtiyacın sonucu olan II. Dareios’un satraplık sisteminde her satraplığa (eyalete) bir satrap
(vali) atandı. Satrapların görev süreleriyle ilgili bir sınırlamaya gidilmedi. Onların tayin edildikleri satraplıkların her biri, sınırları bakımından orta büyüklükte devlet gibiydi ve bu nedenle satraplar
satraplıklarında yarı bağımsız bir kral gibi hüküm sürdüler. Hatta tayin edilen kimi satrapların halefleri, oğulları ve torunları oldu. Başka bir ifadeyle bazı satraplıklarda köken bakımından Pers soylusu olan hanedan yönetimleri kuruldu43. Bu tür hanedan yönetimlerinin Anadolu’da iyi bilinen ilk örneği Daskyleion (Persçe: Tyaiy Drayahya) Satraplığı’dır44. Fakat hem Daskyleion’da hem de hanedan pozisyonunun geliştiği başka yerlerde satraplığın babadan oğula geçmesi her halükarda Pers
Büyük Kral’nın onayını gerektiriyordu45. Tüm satrapların ikamet ettiği satraplık başkentindeki konutların inşasında Pers Büyük Kralının sarayı örnek alınmıştı. Pers Büyük kralına ait sarayın küçük modeli olan satrap saraylarının da hazine daireleri, arşivleri, kaleleri, garnizonları, muhafızları, çiftlikleri ve kendilerine özel av parkları
(paradeisos) vardı46. Satrap özel parkında av yapar, konutunda ziyafet verirdi. Kraliyet kültünü gözetmek, bayram günlerini kutlamak, kraliyet ateşinin sönmemesini sağlamak gibi dinsel sorumluluklarını icra eder, başka halklar, uluslar ya da devletlerin elçilerini kabul eder, satraplık sınırları içindeki adli işlerde yargıçlık yaparlardı. Pers Büyük Kralı’nın onayını almak zoruda olduğu büyük meseleler hariç olmak üzere yerel düzeyde kararlar alabilmek, antlaşmalar yapmak yetkisine sahip
bulunan satraplar, büyük kral adına miktarı belli yıllık vergileri toplarlar, isyan gibi nedenlerin gerektirdiği durumlarda asker toplayarak bir ordu kurabilirler47, aralarında dostları (philoi), masa arkadaşları (homotrapezoi), asa taşıyıcıları (skeptoukhoi), yargıçlar (databara), katip odası mensupları (scribes, foinikites, grammateus) olmak üzere satraplıklarının sınırları içinde kalabalık bir refakatçı grubuyla dolaşırlardı48. Satraplar, satraplıklarında kral adına tek yetkili değildir. Birisi genel yazman, diğeri satraplık
merkezinde konuşlanmış bulunan garnizonun komutanı olmak üzere doğrudan kral tarafından tayin edilen ve bu nedenle her koşulda satrabın emrine uymak zorunda olmayan iki üst düzey yardımcısı vardır. Bunlardan ilki, mahiyetindeki geniş görevliler ve garizon komutanıyla birlikte satraplık sınırları içinde asayişin ve güvenliğin aksatılmadan sağlanmasından sorumludur. Gerektiğinde satraba vekalet eder, satraplıkla ilgili raporlarını doğrudan Büyük Kral’a sunardı. Vergi ve harçları toplamak ise yine doğrudan Büyük Kral tarafından tayin edilen ve Büyük Kral’a rapor sunmak
zorunda olan hazinedarların (Eski Persçe: Panzabara) göreviydi. Fakat Pers Büyük Kralı, satrapları
yalnızca tayin ettiği genel yazmanlar ve garnizon komutanlarıyla denetim altında tutmakla yetin-miyordu. Ayrıca her yıl müfettiş olarak tayin ettiği “kral gözü”, “kral kulağı” denen üst düzey görevliler vasıtasıyla da satraplıkları denetim altında tuttu49.
Daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi Pers satraplıkların bir listesi de Herodotos tarafından
verildi. Fakat Herodotos’un nomos (çoğulu nomoi) dediği satraplıkların listesi, yıllık vergi ödeyen
satraplıklarla sınırlıdır. Bu nedenle Pers imparatorluğunun satraplıkları bu listede sayılanlardan ibaret değildir50. Dahası Herodotos’un listesi, Dareios’unkilerden hem sayısı hem de numaralı ve teferruatlı olmasıyla farklıdır. Zira Herodotos’un listesinde hem satraplıkların içinde meskun bulunan
halklardan hem de satraplıkların ödeyeceği vergi miktarından söz edilmektedir. Ayrıca başta Herodotos olmak üzere diğer antik yazarlardan satraplıkların satrapları ve Anadolu’nun Pers hakimiyeti
dönemindeki etnik yapısı hakkında fikir sahibi olabiliyoruz. Nitekim I. Dareios’un satraplık denen
bu idari birimlerin (eyaletlerin) hepsinin başına bir yönetici atadığı, satrapların sınırlarını ırklara
göre belirleyip herbirinin vergilerini tayin ettiği ve bunu yaparken kimi zaman komşu olanları birleştirdiği gibi, kimi zaman da sınır komşularını atlayıp, uzakta kalan bir ulusu şu ya da bu ırka bağladığı bilgisi Herodotos tarafından açıkça belirtilmiştir51.
Herodotos’un satraplık sayısını 20 olarak vermiş olduğu listesinde yer alan ilk dört satraplık
bugünkü Türkiye toprakları içerisindedir. Bunlardan ilkini, yani birinci satraplığı Ionialılar, Asia
Magnasialıları, Aiolisliler, Karialılar, Lykialılar, Milyaslılar ve Pamphylialılar oluşturuyordu. Bu ilk
satraplığın ödediği toplam yıllık vergi miktarı 400 talanta gümüş idi52. Herodotos’un listesindeki
ikinci satraplığı, Mysia, Lydia, Lasonia, Kabalia ve Hytenneis oluşturuyordu. Bu satraplığın ödediği
yıllık vergi miktarı 500 talanta’ydı53. Herodotos’un sözünü ettiği bu iki satraplığın (birinci ve ikinci
satraplık) tümü, Sparda (Sardeis) satrabına bağlıydılar54. Yerli halkları kapsayan bu satraplığın sınırları içinde hiç kuşkusuz Herodotos’ta adlarıdan söz edilmeyen, Kybiratisliler, Pisidialılar, Isaurialılar
gibi halklar da vardı55. Pisidialıların yerli-dağlı, savaşçı ve özerk karakteri, Büyük İskender’in Pisidia’ya gelmiş olduğu tarihte de (MÖ 333) görüldü. Bölgenin Termessos ve Sagalassos gibi bazı yerleşmeleri İskender’e teslim olmamak için direndiler56. Pisidia’nın komşu bölgesi olan Lykaonia da
Herodotos’un adını saymadığı bölgedir57. Bu bölge Genç Kyros’un isyan ettiği MÖ V. yüzyıl sonlarında fiilen Pers denetimine sokulabilmiş değildi ve Kappadokia Satraplığı’nın sınırları içindeydi.
Pisidia ve Isauria halklarının özgürlüklerine düşkün savaşçı karakterininin MÖ IV. yüzyılın son
yirmi yılına girildiğinde bile muhafaza edilmekte olduğu İskender’in halefi Perdikkas dönemine ilişikin bilgilerden anlaşılmaktadır58.
Herodotos’un üçüncü satraplığının sınırları dahilindekiler Phrygialılar, Asia Thrakları (Bithynialılar), Paphlagonialılar, Mariandynler, Kappadokialılar (Syrialılar) ve Hellespontos’un (Çanakkale
Boğazı) güneyinde meskun bulunanlardı. Bu bölgeler için uygun görülen yıllık vergi miktarı 360
talanta’ydı59. Başkenti Daskyleion olan bu satraplığın (Daskylitis) sınırları içinde sayılan bölgelerin
hakları, deniz kıyılarındaki bazı kentler hariç, Hellen değildi. Phrygia ve Bithynia’nın sakinleri Ege
Göçleri çerçevesinde Anadolu’ya göç etmiş olan Phrygialılardı. Onlar Trak kökenli halklardı. Hiç
kuşkusuz Phrygia Bölgesi de etnik bakımdan homejen değildi. Hitit bakiyesi topluluklar ile Phrygia
Krallığı’nı yıkan Kimmer topluluklarının da aralarında olma ihtimali vardır. Miletos İsyanı patlak
verdiğinde Phrygia’da yaşadığı bilinen bir kabile de Paionialılardı60. Kappadokia adı zaten Hellence
değil, Persçe’ydi (Katpatuka). Herodotos onlardan Suriyeliler diye söz etti. Bu nedenle bu bölgenin
halkını, “Suriye Hititleri” de denen Geç Hititler oluşturuyordu. Kilikia ile birlikte II. Kyros’un Babil
seferine gönüllü katıldığı bilinen Paphlagonia61, Anadolu’daki Pers hakimiyeti dönemi boyunca
özerk konumunu muhafaza etti62. Bithynialılar ve Phrygialıların komşuları olan ve Hellespontos
bölgesinin güneyinde meskun bulunan halklar, yani Troas Bölgesi sakinleri, kıyılardaki bazı kentler
hariç Hellen değildi. Söz konusu bölge MÖ V. yüzyıl sonlarında Daskyleion satrabına tabi olan
özerk bir statüye sahipti ve Zenis adlı bir Dardanoslunun yönetimi altındaydı63. Fakat Herodotos’un
üçüncü satraplık dahilinde saydığı bu halkların hiçbirisi, Kappadokia hariç, Dareios’un listelerinde
söz edilmez. Bu listelerde Herodotos ve diğer antik kaynaklardan bildiğimiz satraplık merkezi Daskyleion’un adından da söz edilmez. Fakat Dareios’un MÖ 513 yılındaki İskit Seferi dönüşünde Persepolis’in çevre duvarının güney yüzeyine kazıtmış olduğu yazıtında Dakyleion satraplığından “Tyaiy Drayahya” (deniz tarafında oturanlar) denilerek söz edildi64.
Herodotos’un listesinde yer alan dördüncü satraplık, halkı Hellen olmayan Kilikia’ydı. II. Kyros
tarafından yerli bir hanedanın kralı Syennesis’in yönetimine bırakıldığı bilinen65 Kilikia’nın ödeyeceği yıllık vergi miktarı 500 talanta gümüştü ve bunun 140 talanta’sını Kilikia’da konuşlandırılmış
atlı birliklere tahsis edildi. Ayrıca Kilikia’dan günde bir tane olmak üzere her yıl toplam 360 beyaz at
isteniyordu66. MÖ 478 yılında Karialı Kseinogoras’ın yönetimine bırakılmış olan Kilikia’nın son
yerli hükümdarının adı, Tarkumuva’ydı. MÖ 360’lı yıllarda ise Kilikia’nın yönetimi bir Pers olan Mazday’ın elindeydi67. MÖ IV. yüzyıl ortalarına kadar yerli bir hanedanın yönetimine tabi olan Kilikia yerleşmeleri de öyle görülüyor ki, homojen değildi. En azından bu bölgede Mallos kentinin
sakinleri, Büyük İskender’in ataları gibi Peloponnesos’daki Argos’tan göç ederek gelmişlerdi. İskender, sakinlerinin atalarıyla akrabalığına binaen Mallos’a özgürlük ve vergi muafiyeti bağışladı68. I.
Dareios’un listelerinde sayılmayan Kilikya Satraplığı’nın69 sınır komşuları Katonia, Kappadokia ve
Armenia’ydı. Kilikia’yı Kappadokia ve Armenia satraplıklarından ayıran sınırı ise Euphrates (Fırat)
oluşturuyordu. Daha önce söz etmiş olduğumuz gibi Kappadokia, Herodotos’un üç numaralı satraplık sınırları içinde sayıldı. Herodotos’un Phrygia kolonu diyerek söz ettiği70 Armenialılar ise I.
Dareios’un listelerinde Kappadokia gibi ayrı bir satraplık olarak sayılırken Herodotos’un listesinde
on üçüncü satraplığının sınırları içinde yer aldı. Herodotos’a göre 400 talanta vergi ödeyen bu satraplığın sınırları Armenia ve Karadeniz’e kadar komşu ülkeleri de kapsıyordu71.
Armenia Satraplığı’nın büyük kısmı bugünkü Türkiye topraklarının dışındaydı. Herodotos’un
satraplık listesinden anlaşılmaktadır ki, bir kesimi itibariyle bugünkü Türkiye sınırları içinde olan
iki satraplık daha vardır. Bunlardan birisi on sekizinci, ikincisi on dokuzuncu satraplıktır72. Yıllık
200 talanta ödemekle yükümlü kılınan ilkinin sınırları içinde Matienler, Saspeirler ve Alarodiler
sayıldı. İlki Armenia Satraplığı’nın kuzeybatı komşusu olan halklardandı. On dokuzuncu satraplık
sınırları içinde meskun bulunan halkları ise Moskhiler, Tiberaniler, Mossynoikler, Makronlar ve
Marlar oluşturuyordu73. Son ikisi bugünkü Türkiye sınırlarının dışında, Hazar Denizi dolaylarında
yaşıyorlardı.
Buraya kadar saymış olduğumuz Pers satraplık sistemi dahilinde bulunan halkların çokluğundan da anlaşılacağı üzere, Pers hakimiyeti dönemi Anadolu’nun etnik tablosu çok renklidir. Bu rekli
yapı, Pers Krallığı’na verilmek zorunda olan kara ve deniz kuvvetleri dolayısıyla Pers Büyük Kralı
Kserkses’in MÖ 480’deki Hellas seferinde çok bariz bir şekilde tebarüz eder. Kserkses’in seferine
dahil olan satraplıklardan birisi Sparda (Sardeis) satraplığıydı. Herodotos’un listesinin ikincisini oluşturan bu satraplık içinde meskun bulunan halklar, etnik bakımdan homojen değildi. Pers kralı Dareios’un listesinde ayrı bir satraplık olarak sayılan, Herodotos’un satraplık listesinde ise birinci sırada yer alan Ionia bölgesi ile bu bölgenin kuzeyindeki Aiolis bölgesinin kentleri Hellendi. Karia kıyılarındaki bazı kentler (Dor heksapolis’i) de Hellendi. Diğer meskun halklar farklı etnik kimliklere
sahiptiler. Söz konusu etnik farklılıklar, Kserkses’in MÖ 480’deki Hellas Seferi’ne katılanların komutanlarıyla donanım ve giyim kuşamlarında yansıtıldı. Bu sefere 100 gemi göndererek dahil olan
İonlar, beş gemiyle sefere katılan Karialılarla (Asya Dorları) birlikte Pers kralı Dareios ile Gobryas’ın oğlu Ariabignes komutası altında dahil olmuşlardı ve silah donanımları Hellen usulündeydi74. Sefere 17 gemiyle katılan adalı Ionlar ile 60 gemiyle katılan Aioller donanımaları bakımından Hellendi. Abydoslular dışında Hellespontos (Çanakkale Boğazı) kıyılarından gelenler ve Hellespontos’un Pontos (Karadeniz) kıyısında meskun bulunan komşularının donanımları da Hellendi ve
onlar Kserkses’in seferine 100 gemiyle katılmışlardı75. Sardeis Satraplığı dahilinde bulunan ve Kserkses’in Hellas seferine katılan bir diğer Hellen donanımlı halk, Troya kökenli bir halk olduğu söylenen Pamphylialılardı. Onlar Kserkses’in seferine 30 gemiyle dahil olmuşlardı76. Lydialılar, donanım
bakımından Hellenlere benziyorlardı. Fakat aynı satraplık içinde yer alan Mysialılarla Lasoniler ya
da Kabelielerin techizatları tamamen farklıydı. MÖ V. yüzyıl sonlarında Pers Büyük Kralı’nın topraklarında geniş ve zengin kentler kurmuş olduğu bilinen Mysialılar77, kendi ülkelerinin başlıklarını
giyiyorlar, ellerinde küçük kalkanlar ve ateşte sertleştirilmiş demir kargılar taşıyorlardı. Her iki halk
da Datis ve Artaphernes’in komutası altındaydılar78. Fakat her iki bölgenin ve Ionia’nın temin ettiği
filolar ve komutanları, I. Dareios’un oğlu Ariabignes’in emrindeydiler79.
I. Dareios ve Kserkses’in Satraplık listesinde adı yer aldığı halde Herodotos’un satraplıklar listesinde ayrı bir satraplık olarak sayılmayan Karia’da Lygdamis’in kızı Kraliçe Artemisia hüküm sürüyordu. Karia kraliçesi Artemisia ve ataları Hellen değildi. Mensubu olduğu halk Karia’nın yerlileriydi ve onların ataları, MÖ II. binyıl Hitit çivi yazılı metinlerden bilinen Karkişa’nın meskun halkıydı80. Karkişa’nın Hellence biçimi olan Karia’nın kraliçesi Artemisia’nın annesinin Giritli olmasından anlaşılacağı üzere Karialıların arasında muhtemelen Giritliler de vardı. Kserkses’in Hellas
seferine emrindeki beş gemi ile bizat dahil olmuştu. Sidonlular (Fenikeliler) dışında Kserkses’in donanmasının en ünlü gemileri kraliçe Artemisia’nın Dor kentlerinden (Halikarnassos, Kos, Nisyros
ve Kalymnos) temin edilmiş gemileriydi. Karia gemilerinin Artemisia dışındaki diğer komutanları
şunlardı: Histiaios, Pigres, Damasithymos81.
Karia’nın güney komşusu Lykia, Herodotos’a göre Girit kökenliydiler ve onlara önceden Termiller (Termilai) deniyordu. Günümüz araştırmalarının sonuçlarına göre ise Lykia, MÖ II. binyıl
Hititçe çivi yazılı tabletlerden bilinen Lukka’nın Hellence’ye geçmiş biçimidir. Başka bir ifadeyle Lykialılar, MÖ II. binyıldan beri Lykia Bölgesi’nde meskun bulunan halklardı. MÖ II. binyılın Luvileriyle eşleştirilen Lykialıların82 yerli karakteri Pers Büyük Kralı Kserkses’in Hellas seferinde de
yansıtıldı. Zira Lykialıların temin ettiği gemilerin komutanı da Karialılarınki gibi yerli olan Kyberniskos’tu83 ve Kyberniskos, kralın bu seferine 50 gemiyle katkıda bulundu. Savaşta göğüslük ve dizlik giyen Lykialıların saldırı silahı olarak taşıdıkları yayları kızılcık ağacından, okları dikensiz kamış-tan yapılmıştı. Diğer saldırı silahlarını mızrak, kılıç ve hançer oluşuyordu. Keçeden yapılma bir başlık giyen Lykialılar, omuzlarında attıkları bir keçi postu giyiyorlardı84. Batı Anadolu’nun etnik taplosunu renklendiren bir başka halk, Lykia’nın iç kesimden komşusu olan Milyas’ta meskundu. Onlar,
Kserkses’in Hellas seferinde Lydia’nın merkezi bölgesi Maionia’da (Gediz vadisi) meskun hakları
olan Kabelieler ve Lasonilerle aynı birlikte savaştılar. Hystanes oğlu Bardes, onların hepsinin komutanıydı. Saldırı silahı olarak kısa kargı taşıyan Milyaslılar, giysileri kopçalarla tutturuyporlardı. İçlerinden bazıları Lykia yaylarına ve başlıklarına sahiptiler. Lasoniler ve Kabelieler Kilikialılar gibi
donatılmışlardı85. Karialıların doğu, Lydialıların güneydoğu komşuları olan, fakat Herodotos’ta adları anılmayan Pisidia ve Kibyratis halkları da Sparda (Sardeis) Satraplığı’nın sınırları içindeydi86.
Muhtemelen onlar, yerel komutanlarının emrinde savaşacak şekilde ordu içinde yer almış durumdaydılar.
Herodotos’un listesinin üçüncü satraplığı, daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi Thukydides’in “Daskylitis” (Daskyleion Satraplığı) dediği satraplığını tanımlıyordu. Pers satraplık listelerinde “Tyaiy Drayahya” adıyla anılmış olan bu satraplığın da etnik bakımdan homojen olmadığı
Kserkses’in İ.Ö. 480 yılındaki Hellas seferine katılan halklar sayesinde bilinmektedir. Söz konusu
halklardan birisi, Artabanos oğlu Bassakes’in komutasındaki Bithynialılardı. Asya Thrakları adıyla
bilinen Bithynialılar, tilki derisinden başlıklar giyiyorlardı. Zırhlıydılar ve zırh gömleklerinin üzerinde geniş alacalı pelerinleri vardı. Saldırı silahı olarak mızrak ve kısa hançer taşıyorlardı. Savunma
silahı olarak kullandıkları kalkanları küçük ve hafifti87. Sözünü etmiş olduğumuz Asia Thrakları (Bithynler) MÖ II. binyılın son iki yüzyılında meydana gelen büyük Göçler (Ege Göçleri) çerçevesinde
Thrake’den (Trakya) Anadolu’ya geçen kabilelerdi. Eski adı Propontis olan bugünkü Marmara
Denizi’nin doğusunu içine alan bölgenin (Bithynia) sakinleri olan bu halklara MÖ V ve IV. yüzyıllarda Asia Thrakları denilmekteydi88. Komşuları Mysaialılarla Bithynialılar arasında etnik bakımdan bir fark galiba yoktu. Onlar da Thrak kökenliydi89. Paphlagonalılar, Hellenlere göre Hellen
değil, barbardı90 ve onların ülkesinin MÖ II. binyıl sakinleri, Hitit Çağı Anadolu’sunun sakinleriydi.91 Silah donımları bakımından Hellenlerin Suriyeliler dediği Kappadokialılar ile Ligyesler,
Matienler, Mariandinlere benzemeleri de bu olasılığa işaret eder. Fakat bu beş halk Kserkses’in ordusunda aynı komutanın emrinde savaşmadılar. Pahplagonialılar ve MÖ II. binyılın Mitannileriyle
eşleştirilen Matienlerle birlikte Megasidros oğlu Dotus’un komutası altındaydılar. Mariandynler,
Ligyesler ve Kappadokialıların (Kappadokialılar) komutanları ise Dareios’un oğlu Gobrias’tı92. Ksenophon’un Kyropaidia adlı eserinde aktarmış olduğu bilgilere göre ise Paphlagonia, II. Kyros döneminde her hangi bir Pers satrabına bağlanmış değildi93. Phrygialılar da Asia Thrakları gibi aynı göçler çerçevesinde ve aynı bölgeden göç ederek Anadolu’ya gelmiş ve MÖ II. binyılda Hititlere ait olan toprakları istila edip oraya yerlemiş ve yerleştikleri bu ülkenin kendi adlarıyla (Phrygia) anılmasını
sağlamışlardı. Onların daha maceracı olan grupları doğu yönünde ilerleyerek Asur ülkesine saldıran
ve Asurlular tarafından Muşkiler adıyla bilinen kabilelerdi94. Muhtemelen onlar da Kappadokia’nın
sakinleri oldular ki bu, Herodotos’un yaşadığı MÖ V. yüzyılda eski Hellenlerin Perslerin Kappadokia (katpataka) dediği bölgenin sakinlerini “Suriyeliler” adıyla biliyor olmalarının tarihsel geçmişinin izahı anlamında önemlidir95.
Hiç kuşkusuz Hellenlerin Suriyeliler dediği Kappadokia’nın demir devri sakinlerini Geç Hititler
oluşturuyordu. Muhtemelen onların bir grubu, Asur, Kimmer ve Medlerin bölgedeki hakimiyetleri
sırasında daha kuzey çekildiler. Eğer öyleyse Tibarenler, Demir Devrinin “Tabal” adıyla bilinen devletinin sakinleriydiler96. Fakat sözünü etmiş olduğumuz bu halklar, yani Paphlagonialılar, Phrygialılar, Maryandinler ve Kappadokialılar (Suriyeliler), Tibarenlerle aynı komutanın emrinde toplanmadıkları gibi silah donanımları ve giyimleri bakımından da homojen değillerdi. Pahlagonialılar,
örme başlıklar, bacaklarının yarısına kadar gelen kendilerine özgü pabuçlar giyorlardı. Saldırı silahı
olarak kargılar, mızraklar ve hançerler taşıyorlardı. Savunma silahlarını ise küçük kalkanlar oluşturuyordu. Phrygialıların donanımları ise Pahplagonialılarınkine çok benziyordu. Küçük farklar dışında aynı donanıma sahiptiler97. Fakat Phrygialılarla Paphlagonialılar aynı Pers komutanın emrinde değildiler. Phrygialılar, kolonları olan ve aynı geleneklere sahip bulunan Armenialılarla98 birlikte
Pers Kralı I. Dareios’un kızlarından birisiyle evli Artokhmes’in komutası altında toplanmışken,
Paphlagonialılar, daha önce de söz etmiş olduğumuz gibi Matienlerle birlikte Megasidros oğlu Dotos’un emrindeydiler. Üçüncü satraplık sınırları içinde sayılan Maryandinler ile Hellenlerin Suriyeliler dediği Kappadokialılar ise I. Dareios’un Artystone’den olma oğlu Gobriyas’ın komutası altındaydılar99. Fakat Matienler, üçüncü satraplık sınırları içinde değil, ilerleyen satırlarımızda söz edeceğimiz gibi Saspeirler ve Alarodilerle birlikte on sekizinci satraplığın meskun halklarını oluşturuyorlardı100.
Bugünkü Türkiye’nin Demir Devri’nin renkli etnik yapısında farklılığıyla kendisini gösteren bir
diğer halk da Kilikialılardı. Herodotos’un listesinde101 dördüncü satraplığını oluşturan, daha önce
Hypakhailar (Hypaikaioi) adıyla bilinen Kilikialılar, Kserkses’in odusuna Oromedon oğlu Syennesis
adlı krallarının komutası altında 100 gemiyle katılmışlardı ve kendi ülkelerinin başlıklarını giyiyorlardı. Yün gömlek giyen her Kilikialı asker saldırı silahı olarak iki mızrak ve Mısırlılarınkine benzeyen bir kılıç taşıyorlardı. Savunma silahı olarak onlar, tabakalanmış öküz derisinden yapılmış kalkan taşıyorlardı102.
Daha önce söz ettiğimiz gibi Herodotos’un satraplık listesinin on üçüncüsünü Armania’nın
içinde bulunduğu Pers Satraplığı oluşturuyordu. Bu satraplığın Ksenophon’un Batı Armenia (Küçük Armenia) dediği kesimi bugünkü Türkiye sınırları içindeydi. Bu kesimin merkezi bölgesini eski
Urartu Krallığı’nın toprakları, yani Van Gölü bölgesi, Fırat Irmağı’nın kaynaklandığı bölge oluşturuyordu103. Söz konusu bölge, MÖ 401 yılında yapılan Kynaksa Savaşı’ndan sonra Ksenophon’un
komutanlığında Tigris (Dicle) Nehri’ni, bu nehrin akış yönüne ters istikamette takip ederek Trapezos’a (Trapzon) ulaşan 10 bin Hellen askerinin Armenia içinden geçmiş olmasıyla iyi bilinmektedir104. Ksenophon’un aktardığı bilgilere göre MÖ V. yüzyıl sonlarına doğru Armenia satrabı Orontas’tı. Onun yardımcısı Tiribazos ise güney sınırında Batı Armenia’nın (Küçük Armenia) yönetiminden sorumluydu105. Kentrites Nehri (Botan çayı) Armenia ile Kardukhların sınırını oluşturuyordu106. Fakat bugünkü Cizre ve dolaylarında yaşayan dağlık bölge kabileleri Kardukhlar (Kardukhoi), kendi geleneklerine göre yönetilen özerk bir statüye sahiptiler. Onların kuzey komşuları
Batı Armenialılar köylerde meskun bulunan kabilelerdi. Her iki kabilenin de kentleri yoktu. Bu satraplığın sınırları içinde Herodotos’un listesinde adları sayılmayan başka kabileler de vardı. Bunlardan birisi Khalibler, ikincisi Taokhlar, üçüncüsü Phasisliler (Pasinsu civarı) idi107. MÖ IV. yüzyıl sonlarında Ksenophon komutasındaki Hellen askerlerini takip eden Armenia’nın satrap yardımcısı
Tiribazos’un paralı askerlerini oluşturan Khalibler ve Taokhlar, bugünkü Erzurum ve Bayburt illerinin bulunduğu bölgenin meskun halklarıydı. Phasisliler, bugünkü Erzurum’un kuzeydoğusunda meskun bulunan Taokhların güneyinde Phasis (Pasinsu) ile Arsakes Nehri civarında meskundular.
Herodotos’un 200 talanta vergi ödemekle yükümlü kılınan on sekizinci satraplık sınırları içinde
Saspeirler (Saspeires), Matienler (Matienoi) ve Alarodiler (Alarodioi) olmak üzere üç halk sayıldı108.
Bu üç halktan ilki bugünkü Türkiye topraklarının dışındaydı. Herodotos’a göre onlar, Kolkhis ve
Media arasında, Akbatana’nın (Ekbatan) karşısında Karadeniz dağları doğrultusunda meskun halklardı. Matienler, Media’nın kuzeybatısında meskundular. Onlar, MÖ II. binyıl halklarından birisi
olan Mitannilerin bakiyeleri olabilir. Matienlerin komşuları olan Alarodilerin ise Tevrat’ta Ararat olarak anılan “Urartular” olabileceği düşünülmektedir109. Meskun bulundukları bölgelerinde kendi
inançları, gelenek ve göreneklerine göre yaşamlarını sürdüren bu halklar, öyle görülüyor ki yerel
egemen ya da yarı bağımsız güçler değildiler110. Zira bu kabilelerin hepsi de Pers Büyük Kralı Kserkses’in MÖ 480’deki Hellas seferine katıldılar ve onların hiçbirisi kendi krallarının emrinde savaşmadılar. Onlar, Pers kralı Kserkses’in ordusunda bir Persli komutanın emrine tahsis edilmiş olarak
yer aldılar. Matienler, Paphlagonialılarla birlikte Megasidoros oğlu Dotus’un komutasındaydılar.
Alarodiler ve Saspeirlerin komutanı Siromitres oğlu Maisistios’tu111.
Ksenophon’un Anabasis adlı eserinden anlaşılmaktadır ki Anadolu’nun Doğu Karadeniz bölgesi
ve kuzeydoğu Anadolu bölgesinin Pers hakimiyeti dönemi Anadolu’nun renkli taplosuna katkısı,
buraya kadar saydıklarımızla sınırlı değildir. Moskhlar (Moskhoi), Tibarenler (Tibareni), Mossynoikler (Mssynoikes) ve Driloslar da bu renkli taploda yerlerini almış olan kabilelerdi. Herodotos,
bu halklardan ilk dördü ile Makronları (Makroni), ondokuzuncu satraplık sınırları içinde sayar.
Onların Pers Büyük Kralı’na ödedikleri toplam yıllık vergi miktarı 300 talanta’ydı112. Bunlardan
Moskhların başlıkları ağaçtandı. Saldırı silahı olarak sapı kısa, uçları sivri ve uzun olan mızrak taşıyorlardı. Savunma silahları ise küçük bir kalkandı. Tibarenler, Makronlar ve Mossynoiklerin silah
donanımları da Moskhlarınki gibiydi. Marlar ise kendi yurtlarına özgü örgü başlık, küçük bakır
kalkan ve mızrak taşıyorlardı113. Aralarında en farklı olanı ise Mossynoiklerdi. Ahlak ve adet bakımından hiçbir ulusa benzemeyen Mossynoikler, başkalarının gizli yaptığı şeyleri onlar alenen yaparlar, kendi kendilerine konuşurlar, gülerlerdi114. Ayrıca Kserkses’in Pers seferinde bu halkların
hepsi aynı Persli komutanın emrine verilmiş de değildi. Moskhiler ve Tibarenlerin komutanı I. Dareios’un oğlu Ariomardos’tu115. Makronlar ile Mossynoikler, Hellespontos kıyısındaki Sestos (Açıkbaş limanı) kentinin valisi Khorasmis oğlu Artaykes’in komutası altında toplanmışlardı. Marların ve
onlar gibi Anadolu’nun Doğu Karadeniz kıyılarında meskun bulunan Kolkhislilerin Persli komutanı ise Teaspis oğlu Pharandates’ti116. Bu halkların hepsi, Ksenophon’un Anabasis adlı eserinde de
anlatıldı. Onlar da Tigris boyunca kuzeye doğru yürüyerek Trapezos’a (Trapzon) ulaşmayı başaran
10 bin ücretli Hellen askerinin içinden geçtiği toprakların sakinleriydiler117.
Moskhiler, Asur kayıtlarında sözü edilen Muşkiler; Tibarenlerin de daha önce belirtmiş olduğumuz gibi Tabal ile akrabalıkları olabilir118. Ksenophon’un on bin Hellen askerinin içinden geçtiği
Kolkhis’in halkı (Kolkhisliler) ağaçtan bir başlık giyiyor, savunma silahı olarak tabakalanmış deriden yapılmış bir kalkan taşıyordu119. Herodotos’a göre meskun oldukları bölgeye Mısır’dan gelmişlerdi. Herodotos, bu göçün delili olarak Kolkhislilerin sünnet olduğu bilgisini gösterir. Zira ona göre
Kholkhis dışında erkeklerin sünnet olduğu diğer halklardan birisi Mısırlılar, diğeri Etiyopyalılardır120. Bugünkü Trapzon’un doğusunda meskun bulunan Kolkhislilerin saldırı silahı olarak kullandıkları mızrakları kısa, kılıçları eğriydi121. Fakat Kolkhisliler, Herodotos’un vergiye tabi olarak saydığı satraplıkların herhangi birine bağlı değildi. Zira onlar İran egemenliğinde sayılıyordu ve bu nedenle armağanları kendiliklerin beş yılda bir sunuyorlardı. Sundukları armağan 100 oğlan ve 100
kızdı122. Kolkhis ülkesinin batısından itibaren bugünkü Türkiye topraklarının Karadeniz’e kıyısı
olan bölgelerinde ise Hellenlerce kolonize edilmiş, Trapezos, Sinope, Kerasos, Kotyora ve Herakleia
Pontike gibi kentler vardı123.
Sonuç olarak Anadolu’daki Pers satraplıkları ve satrapları bakımından II. Kyros dönemi, Babil’in
fethinden önce ve sonra olmak üzere ikiye ayrılabilir. İlk dönemde Kyros, tahsil edilecek vergiler bakımından fethettiği ülklerin hükümdarlarının varisi oldu. Vergilerin toplanması için bir sorumlu
tayin eden Kyros, fethettiği ülkelerde barışın korunması göreviyle komutanlar atadı. Onlara Pers dilinde ksaçapavan (Hellence Satrapes), yani krallığın koruyucusu” deniyordu. Kyros, Babil’in fethinden sonraki dönemde imparatorluk mekezi yönetimini satraplar atayarak kurmaya başladığı satraplık sistemiyle göçlendirmek ihtiyacı duydu. Onun tarafından kurulan bu sitemde vergilerin toplanmasında satraplara yardımcı olacak yardımcılar da vardı. Fakat onun tarafından kurulan bu sistemin imparatorluk merkezi yönetimini yeterince güçlendirmemiş olduğu Kyros’un oğlu ve halefi
Kambyzes’in ölümünden sonra anlaşıldı. Satraplıklarda patlak veren isyanlar imparatorluğa dağılma tehlikesini yaşattı ve bu tehlike, imparatorluk tahtını bir darbeyle ele geçiren I. Dareos’un satraplık sistemini yeniden gözden geçirmesinin nedeni oldu. Onun tarafından kurulan karmaşık satraplık sisteminde satraplıkların sayısı ve büyüklüğü, vergiler ya da fetihler nedeniyle değişebildi. Pers
Büyük Kralı tarafından tayin edilen vali/satrap (ksaçapavan/satrapes) satraplığın en üst yöneticisi oldu. Satraplığın yönetiminde valiye sivil ve askeri işlerinde yardımcı olacak sorumlu yöneticiler atandı.
Bunlardan birisi garnizon komutanıydı. Yardımcılar da bizzat Pers Büyük Kralı tarafından atandı.
Ayrıca satraplıklar Pers büyük kralı tarafından tayin edilen müfettişlerce denetlendi. Satraplar, Dareios’u tahta çıkaran Yediler arasından tayin edildi.
Dareios tarafından Anadolu’da üç gerçek satraplık (Sardeis, Daskyleion, Kappadokya) kuruldu.
İlk iki satraplığın sınırları içinde bulunan Hellen kentlerinin özerk yapılarını korumalarına izin verildi, fakat Pers taraftarı tiranlar desteklendi. Kimi bölgeler yerli hanedanların yönetimine bırakılırken kimi halklara vergi muafiyeti tanınarak satraplık sisteminin dışında tutuldu. Satraplıkların sınırları belirlenirken vergiler ve etnik yapılar olmak üzere iki kriter temel alındı. Ancak bu kititer satraplıkları homojen yapacak şekilde tasarlanmadı. Hemen her satraplıkta çok sayıda farklı dil konuşan farklı geleneklere sahip, farklı silahlar kullanan topluluklar va halklar vardı. Daskyleion ve Sardeis satraplıklarının Ege Denizi’ne kıyısı olan bölgelerinin meskun halkı Hellendi. Ege Göçleri’nden
sonra söz konusu kıyı bölgelerine yerleşen Hellenlere Aioller, Ionlar ve Dorlar deniliyordu. Kolonizasyon Dönemi’nde Marmara, Boğazlar ve Karadeniz kıylarında kurulan Hellen kolonileri, söz konusu bölgelerin entik tablosunu renklendirdi. İç kesimler ise Hellen olmayan halkların ülkesiydi.
Giyim, kuşam, silah donanımlarıyla, yaşam kültürleriyle birbirine benzemeyen iç kesimin hakları
şunlardı: Bithynler (Asya Trakları), Mysialılar, Paionlar, Phrygialılar, Lydialılar, Maionialılar, Karialılar, Lykialılar, Milyaslılar, Pamphylialılar, Pisidialılar, Isaurialılar, Lykaonialılar, Kilikyalılar, Katonialılar, Kappadokialılar, Paphlagonialılar. Saydığmız bu halklardan en azından ilk beşi Ege Göçleri çerçevesinde Anadolu’ya göç eden Trak kökenli halklardı. Diğerleri Hitit Çağı Anadolu’suyla Anadolu’nun güney ve güneybatısında ülkelerin bir sonraki bin yılda (Demir devri) da meskun hakları
(Hititler, Luviler, Arzavalılar, Kizzuvatnalılar, Aramiler, Giritliler vd.) idiler. “Suriyeliler” adıyla da bilinen Kappadokia ve Katonia halkının ve muhtemelen Kilikya’nın sakinleri Geç Hititlerdi. Büyük olasılıkla onların da geçmişinde Hitit Çağı Anadolusu’nun (Hititler, Luviler, Hurriler vd.) halkları vardı. Fırat’ın doğusunda Doğu ve Kuzeydoğu Anadoluyla Kuzeydoğu Karadeniz bölgelerinde meskun bulunan halklar ise şunlardır: Karduklar, Armenialılar, Khalibler, Taokhlar, Phasisliler, Alarodialılar (Urartular?), Marlar, Makronlar, Mosklar (Muşki/Kaşka?), Tibarenler (Tabal halkı?), Matienler (Mitanniler?), Mossynoikler. Bu kabileler ya da halkların ataları Kaşkalar, Urartular, Mitanniler, Geç Hititler, Phrygialılar (Muşkiler), Kimmerler ve İskitlerde aranabilir. Fakat Kolkislilerin
Mısır kökenli olduğu iddiasının kanıtı (sünnet) çok güçlüdür. Anadolu’nun etnik çeşitliğine hiç kuşkusuz Persler de katkıda bulundular. Onların katkısı satraplık merkezlerinde ikamet eden valiler, yardımcıları, Pers garnizonlarıyla sınırlı kalmadı. Keşfedilen yazıtlar bu katkının çok daha fazla olduğuna işaret etmektedir124.
∗ Prof. Dr., Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, İzmir. mehmet.ali.kaya@ege.edu.tr 1 Casabonne 2012, 187.
29-12-2020/BANDIRMA GERÇEK KÜLTÜR SERVİSİ
AÇIKLAMALAR
2 Asurlular fethettikleri ülkeleri resmi eyaletler haline getirmişlerdi. Her bir Asur eyaleti, geniş bir kadrosu bulunan bir vali tarafından yönetildi. Her eyalet merkezi sık sık verilen emirler ve merkeze gönderilen raporlarla
merkezi yönetime yakın temas halindeydiler. Olmstead 1933, 24, 146, 202, 606 vd.; Kuhrt 2013, 201 vd. Ayrıca
bk. Olmstead 1948, 59; Frye 1976, 102, 114; Balcer 1993, 5; Brosius 2006, 20.
3 Kaya 2018, 244 dn. 44. Kyros tarafından atanmış olduğu bilinen Oroites, I. Dareios tahta çıktığında hala Sardeis’teydi ve Herodotos (Hdt. III. 120) onun için “Sardeis satrabı” tabirini değil, “Sardeis hyparkhos’u tabirini
kullanıldı.
4 Antik kaynaklarda ‘satrapes’ teriminin karşılığı olan Hellence ve Latince terimler ve bunlarla ilgili kaynaklar konusunda bk. Wiesehöfer 2003, 101; Sarıkaya 2016, 76 dn. 7.
5 Hdt. III.89. 6 Roosevelt 2009, 26. 7 Taşdöner 2016, 63. 8 Hdt. I. 153. 9 Will 2006, 26 vd. 10 Ksenophon’un bu konudaki şu satırlarından da anlaşılacağı üzere II. Kyros’un bu önceliğinden hem kendisi hem de muhatapları memnundu: “Bütün uluslar ülkelerinin en değerli ürünlerini, en güzel hayvanlarını ve sanat eserlerini Kyros’a göndermezlerse haksızlık edeceklerini düşünürlerdi”. Ayrıca bk. Ksen. Kyr. VIII.
Brosius 2006, 20. 12 Kaya 2018, 247. Sarıkaya 2016, 76. Brosius 2006, 20. Kent 1953, 181. Klinkott 2005, 28-29. Olmstead 1948, 59. 13 Brosius’a (2006, 11) göre II. Kyros’un ilk atadığı satrap Tabalos’tu. İkinci satrap olarak Harpagos atanmıştı. 14 Olmstead 1948, 12, 47. 15 Ksen. Kyr.VIII. 6. 4 vd. ayrıca bk. Kaya 2018, 245.16 Ksen. Kyr.VIII. 6. 7. 17 Hdt. II. 1; III. 1 vd, 10 vd. Ayrıca bk. Sevin 1982, II, 314. 18 Hdt. IV. 166. 19 I. Dareios’un tahta çıkışı konusunda bk. Hdt. III. 67-88. Ayrıca bk. Olmstead 1948, 107 vd. Frye 1976, 94 vd.Brosius 2006, 14 vd. Kuhrt 2013, 377 vd. 20 Kaya 2018, 251. Mitchell 2015, 363 vd. Smith
Susa’daki Akadça yazılmış versiyonda (DSaa III.14-30) ve Kserkses’in yazıtında (XPh) tek isim (Yauna/Ionia ya da Ionlar) olarak verilmiştir. Nakşi Rüstem’deki yazıtta (DNa III. 15-30) Ionlar ikiye ayrılmış olarak yer alır. Birisi sadece “Yauna” (Ionia) şeklinde ifade edilirken, ikincisi “petasos (şapka) giyen Ionlar” olarak tanımlanmıştır. Persepolis sarayının güney isnat duvarındaki yazıtta (DPe II.5-8) ise Ionlar“anakara tarafında oturan Ionlar” şeklinde tanımlanırken, Susa’daki Dareios yazıtında (DSe) “denizin karşı tarafında meskun bulunanlar” şeklinde tanımlanmıştır. Ionlarla ilgili farklı tanımlamaların nedeni, Ionia’nın yanısıra adalardan da vergi alınıyor olmasıyla ilgili olabilir. Fakat ne adalar ne de Ionia, ayrıca bir satraba hiçbir zaman sahip olmadıkları için gerçek bir satraplık değildiler. Bk. Yukarıda dn. 20 vd. Ayrıca bk. Briant 2002,173. Olmstead 1948, 150, 225. Cameron 1943, 307 vd. Kuhrt 2007, 141 & 6. 32 Olmstead 1948, 44. Hellen kentlerinin içinde bulunduğu Ionia satraplığına bir satrap tayin edilmemiş olmasının nedeni bilinmiyor. Muhtemelen kentlerin her birini bir tiran ile yönetmeyi düşündüler. Zira kentlerin herbiri kendi başına bağımsız bir siyasi kimliğe sahipti. Hellen kentlerini bir Hellen kentine tabi olması ya da birmonarkın etrafında merkezi bir hükümete bağlanmak gibi bir gelenek yoktu. 33 Hdt. III. 122, 125. 34 Olmstead 1948, 157. Sarıkaya 2016, 79. 35 Hdt. III. 90. 36 Lykia, Hekatomnos’un oğlu Mausolos’un döneminde Karia Satraplığı’na bağlandı. Bk. Sevin 2001, 107, 134. 37 I. Dareios’tan sonra imparatorluk sınırlarına yeni ülkeler fethedilerek eklenmiş değildir. Fakat satraplıkların gözden geçirilip yeniden düzenlemesi I. Dareios dönemiyle sınırlı kalan bir uygulama olmadı. Sonraki Pers kralları döneminde de satraplıklarla ilgili düzenlemeler yapıldı. Bazı satraplıkların sınırları birkaç satraplığın (eyaletin) birleştirilip bir satrabın (valinin) yönetimine verilmek suretiyle büyütülürken (Örneğin Sardeis Satraplığı) bazıları küçültüldü (örneğin Daskylaion). Bazıları ikiye bölündü (örneğin Kappadokia), bazen de yeni satraplıklar kuruldu (örneğin Büyük Phrygia). Yerli hanedanların yerini Pers kökenli bir satrap (Örneğin Karia ve Kilikia) alabildi. Bk. Casabonne 2012, 190. Casabonne 2007, 26. Frye 1976, 114.
38 Casabonne 2012, 196. Brosius 2006, 20. 39 Hdt. III. 89. 40 Brosius 2006, 18. Frye 1976, 115. 41 Brosius 2006, 18. 42 Klinkott 2005, 52 vd. Sarıkaya 2016,
43 Satraplıklarda Hanedan (dynastes) konusunda bk. Sarıkaya 2016, 78; 2015, 176 vd.
44 Bu satraplığın I. Dareios’un dönemindeki ilk valisi Sardeis satrabı Oroites tarafından oğluyla birlikte öldürülen Mitrobates’ti (Hdt. III. 120, 126). Onun yerine Dareios’un İskit seferi sırasında Daskyleion satraplığı yaptığı bilinen Pers soylusu Megabazos atandı. I. Dareios’un İskit seferi dönüşünde Avrupa’da bıraktığı 80 bin askeri emanet ettiği bilinen ve satraplığı süresince tüm Hellespontos Bölgesi’ni fetheden Megabazos’tan (Hdt. IV. 143 vd.) sonra bu satraplıkta hüküm sürdüğü bilinen ilk satrap, Otanes oldu. I. Dareios’un İskit Seferi dönüşünde, MÖ 512 yılında, Sardeis’te bulunduğu sırada tayin edilen Otanes, selefinden fethedilmiş bir Hellespontos Bölgesi devralmıştı. Byzantion, Antandros ve Kalkhedon, Megabazos tarafından fethedilmiş, hatta bunlarla da yetinilmemiş
Lesbos’tan (Midilli) temin edilen gemilerle Lemnos ve Imbros (İmroz) adaları da fethedilmişti. Bk. Hdt. V. 25 vd. Olmstead 1948, 150. Otanes’ten sonra Daskyleion satraplığı yapmış olduğu bilinen Artabazos ile birlikte Daskyleion Satraplığı’nda bir hanedan yönetimi başladı. Bk. Sarıkaya 2016, 78; 2015, 183. Olmstead 1948, 263. 45 Brosius 2006, 48. Briant 2002, 338. 46 Briant 2002, 67, 343.
Daskylaion’daki Paradeisos (cennet) için bk. Ksen. Hell. IV. 15, 16. Bakır 2003, 10. Genç Kyros’un Kelainai’daki sarayı ve av parkı için bk. Ksen. Anab. I. 2.7 vd. Satrabın sahip oldukları konusunda bk. Sarıkaya 2016, 79. 47 Satrapların yerel düzeyde antlaşmalar yapabildiğine adir örnekler için bk. Hdt. VI.42 (Artapharnes İyonya kentleriyle). Ksen. Hell. I.3.8 (Pharnabazos Atinalılarla). Büyük meselelerle ilgili iyi bilinen örnek İyonya İsyanı’nın patlak vermesi sürecinin başındaki Naksos Seferi’dir. Pers satrabı bu sefer için Büyük Kral’ın onayını almıştır. Bk. Hdt. V.31-32. Paralı asker toplamak konusunda en iyi bilinen örnek, Ksenophon’un Anabasis adlı eserinin yazılma nedeni olan Genç Kyros’tur. 48 Wiesehöfer 2003, 102. Casabonne 2007, 27.49 Hdt. I. 114; III.36. Aiskh. Per. 960; Ksen. Kyr. VIII. 6. 16. Arist. Axar. 91 vd.,
59 Hdt. III. 90; VII. 70 vd.; ayrıca bk. Briant 2002, 391. 60 Htd. V. 98; ayrıca bk. Kaya 2018, 264. 61 Ksen. Kyr. VI. 4 vd.; ayrıca bk. Kaya 2018, 246 vd. 62 MÖ V. yüzyılda Paphlagonia’da Korylos hüküm sürüyordu (Ksen. Anab. VII. 8. 24 vd.). 63 Zenis ölünce halefi karısı Mania oldu. Mania Daskyleion satrabı Pharnabazos tarafından atandı. Bölgenin özerk
statüsüne MÖ 394 yılında son verildi. Bk. Sevin 2001, 58 vd. 64 Olmstead 1948, 150, 225. 65 Hdt. I. 28, 74. Ksen. Kyr. I. 1. 4; VIII.6.8. Ayrıca bk. Olmstead 1948, 39. 66 Hdt. III. 90.67 Kaya 2018, 253.
Kseinagoras, Syennesis ailesinden olabilir. Zira Karia kraliyet ailesi ile Synennesi karaliyet ailesi arasında evlilikle kurulmuş hanedan akrabalığının varlığı bilinmaktedir. Bk. Kaya 2018, 278. 68 Arr. II. 5. 9. 69 Hdt. III. 90. 70 Hdt. VII. 73. 71 Hdt. III. 93. Briant 2002, 391. Armenia, Doğu ve Batı olmak üzere iki ayrı satrapılık olarak düzenlenmiş ve iki ayrı satrap tarafından yönetilmiştir. Ksenophon’un onbinlerinin dönüşü sırasında (MÖ V. yüzyıl sonu) Batı Armenia’nın satrabının adı Tiribazos’tu. Doğu Armenia’da hüküm süren satrap Orontes’ti. Her iki satrap da birkaç kızı olan Büyük Kral II. Arkserkses’in damadıydı. Tiribazos’in evlendiği büyük kralın kızının adı Amestris’ti. Orontes ise Büyük kralın Rhodogune adlı kızıyla evliydi. Bk. Plut. Artak. XXVII. 4. Ksen. Anab. IV. 4. 3. 72 Hdt. III. 94. 73 Hdt. III. 94. Ayrıca bk. Briant 2002, 730.74 Hdt. VII. 93-94, 97- 99. Karia ve Lykia için bk. Yukarıda dn. 36. 75 Hdt. VIII. 93-95, 97. 76 Hdt. VII. 91. 77 Bk. Yukarıda dn. 55. 78 Hdt. VII. 74. 79 Hdt. VII. 92-94, 97-99. 80 Bu konuda bk. Kaya 2017a, 263, 281, 346, 349. 81 Hdt. VII. 99. Artemisia’nın annesi muhtemelen Girit’in yerli halklarındı. Hellenler MÖ II. yüzyılda bile Girit’in yerlilerine, onları kendilerinden ayırmak için “Eteogiritler” (Eski Giritler) diyorlardı. Bk. Strab. X. 4. 6. Ayrıca bu konuda bk. Kaya 2016, 79. 82 Lukka ve Lykia eşleştirmesi ve lukkalıların/Likyalıların Luviler olabileceği konusunda bk. Kaya 2018, 180 vd. Lykialıların Girit kökeni ve önceden onlara Termiller dedildiği konusunda bk. Hdt. VII. 92. 83 Hdt. VII. 98.
94 Kaya 2017a, 115 dn. 5, 385 vd; Kaya 2017b, 71. 95 Hdt. VII. 72. Kaya 2017b, 71. Olmstead 1948, 241. 96 Kaya 2017b, 74 dn. 70, 97 Hdt. VII. 72-73.
98 Dareios’un satraplık listelerinde Armenia ayrı bir satraplık ismi olarak kaydedilmiştir. Herodotos’un listesinde ise On üçüncü satraplık sınırları içindeydi. Bu satraplık kapsamından olan diğerleri şunlardı: Paktyika ülkesi, Armenia’nın komşuları onların Karadeniz kıylarına olan yerlerdeki komşuları. Bu satraplığın ödediği yılık vergi ise 400 talanta idi (Hdt. III. 93). Ksenophos’un komutasındaki on bin Hellen askeri Armenia içinden geçmişti. Bk. Ksen. Anab. IV. 3. 1 vd. 99 Hdt. VII. 72-73. 100 Hdt. III. 94. 101 Hdt. III. 90.102 Hdt. VII. 91, 98. Herodots’a (VII. 91) göre Kilikia’nın adı, Kiliks’ten türetilmiştir ve Kiliks, Fenikeli Agenor’un oğlunun adıdır. Kiliks’ten Kilikia adı türetilmeden önce ise bölgeninin adı Hypakhai’dı. 103 Kuhrt 2013, 239 (MÖ 543). 104 Ksen. Anab. IV. 3. 1 vd. 105 Ksen. Anab. IV. 4. 1 vd; IV.4.18.Tiribazos hakkında ayrıca bk. Ksen. Hell. IV.8.16; V.1. 28 vd. Diod. XV. 9. 1 vd. 106 Ksen. Anab. IV. 3. 1. Herodotos’ta hiç sözü edilmeyen Kardukhlar için ayrıca bk. Ksen. Anab. III. 5. 15, 17; IV. 1. 8-11; 3. 1-30; 4 vd. Strab. XVI. 1. 24. Plin. HN. VI. 44. Diod. XIV.
BİBLİOGRAFYA
Antik Kaynaklar
Aiskh. Per. (Aiskhylos, Persika)
Kullanılan Metin ve Çeviri: Aeschylus, Suplieant, Maidens, Persians, Prometheus, Seven Against Thebes, vol. I. With an English translation by H.W. Smyth, London 1922 (Loeb Classical Library).Arist. Axar. (Aristophanes, Axarneis)
Kullanılan Metin ve Çeviri: Aristophanes, The Acharnians, The Clouds,The Knights, The Wasps, with an English translation by B.B. Rogers, London 1930 (The Loeb Classical Library).
Arr. (Arrianos)Kullanılan Metin: Arrian, Anabasis of Alexander, Books I-IV. With anEnglish Translation by E. I. Robson London 1967 (The Loeb Classical
Library).Athen. (Athenaios, Deipnosophistai)Kullanılan Metin ve Çeviri: Athenaius, The Deipnosophists of Atheneus of Naucratis. With an English translation by C. B. Gluck, London 1951
(The Loeb Classical Library).Diod. (Diodorus Siculus, Bibliotheke Historike)Kullanılan Metin ve Çeviri: Diodoros of Siciliy. With an English translation by C. H. Oldfather. London 1947 (The Loeb Classical Library).
FGrHist Kullanılan Metin: Die Fragmente der griechischen Historiker. Ed. F.Jacoby I-XV, Berlin-Leiden 1923-1958.Hdt. (Herodotos, Historiae)Kullanılan Metin ve Çeviriler: Herodotus, vols. I-IV. With an Englishtranslatin by A. D. Godley. London-New York, 1922, 1975 (The Loeb Classical Library).
Herodot Tarihi. Çev. M. Ökmen. Ankara 1979. Ksen. Anab. (Ksenophon, Anabasis) Kullanılan Metin ve Çeviri: Ksenophon, Anabasis. With an English translation by C. L. Brownson, Books I-VII. London 1961 (The Loeb Classical Library).
Ksen. Hell. (Ksenophon, Hellenika) Kullanılan Metin ve Çeviri: Ksenophon, Hellenica. With an English tranlation by C. L. Brownson. London 1961 (The Loeb Classical Library). Ksen. Kyr. (Ksenophon, Kyropaidia) Kullanılan Metin ve Çeviri: Ksenophon, Cyropaedia. With an English tranlation by W. Miller. London 1947 (The Loeb Classical Library). Ktes. Per. (Ktesias, Persika) Kullanılan Metin ve Çeviri: Ktesias’ History of Persia: Tales of the Orient. Transl. L. Lewellyn-J. Rabson. London-New York 2010.
178 Mehmet Ali KAYAPlin. Nat. (Plinius, Naturalis Historia)Kullanılan Metin ve Çeviriler: Pliny, Natural History, vol. II (Libri IIIVII). With an English translation by H. R. Rackham, Cambridge, Mass.-
London 1961 (The Loeb Classical Library).Plut. Artak. (Plutarkhos, Artakserkses)Kullanılan Metin ve Çeviri: Plurarch’s Lives, vol. XI: Aratus, Artaxerxes,Galba and Otho. With an English translation by B. Perrin. London 1954(Loeb Classical Library)Strab. (Strabon, Geographika)Kullanılan Metin ve Çeviriler: The Geography of Strabo, vols. V-VI(Books: XI-XIV). Transl. by H. L. Jones. London 1961-1962 (The LoebClassical Library).Antik Anadolu Coğrafyası-Geographika: XII-XIV. Çev. A. Pekman).
İstanbul 1993.Thuk. (Thukydides)Kullanılan Metin ve Çeviri: Thucydides, History of the PeloponnesianWar, Vol. 1. With an English translation by Ch. Forster Smith, London1956 (Loeb Classical Library).Modern LiteratürArslan 2005 M. Arslan, Arrianus’un Karadeniz Seyahati. İstanbul 2005.Arslan 2007 M. Arslan, Roma’nın Büyük Düşmanı Mithridates VI Eupator. İstanbul2007.Bakır 2003 T. Bakır, “Daskyleion (Tyaiy Drayahva) Hellespontine Phrygia BölgesiAkhaemenid Satraplığı”. Anadolu/Anatolia 25 (2003) 1-26.
Balcer 1988 J. M. Balcer, “Persian Occupied Thrace (Scudra)”. Historia 37/1 (1988) 1-21.Balcer 1993 J. M. Balcer, A Prosophographical Study of the Ancient Persians Royal andNoble 550-450 B.C. New York 1993.Briant 2002 P. Briant, From Cyrus to Alexander: A History of the Persian Empire. Trans.by P. T. Daniels. Winona Lake 2002.Brosius 2006 M. Brosius, The Persians. An Introduction. London-New York 2006.Brosius 2010 M. Brosius, “Pax Persica and the Peoples of the Black Sea Region”. Achaemenid Impact in the Black Sea Communication of Power, Black Sea Studies 11, Aarhus (2010) 29-40.Cameron 1943 G. G. Cameron, “Darius, Egypt, and “The Lands beyond The Sea”. Journal of Near Eastern Studies II (1943) 307-313.
Casabonne 2007 O. Casabonne, “Persepolis”. Arkeo Atlas 6 (2007) 20-35.Casabonne 2012 O. Casabonne, “Akamenid İmparatorluğu. Büyük Kral ve Persler”. Ed. N.Karul, Arkeo Atlas 1. Son Tunç Çağı’ndan Hellenistik Döneme Anadolu’nun Arkeoloji Atlası. İstanbul (2012) 184-199.Dandamaev 1989 M. A. Dandamayev, A Political History of the Achaemenid Empire. Trans.into English by W. J. Vogelsang. Leiden 1989.Frye 1976 R. N. Frye, The Heritage of Persia. London 1976.Günaltay 1987 Ş. Günaltay, Yakın Şark IV/1. Perslerden Romalılara Kadar Seleukoslar,Nebatiler, Galatlar, Bitinya ve Pergamon Krallıkları. Ankara 1987. Anadolu’da Pers Satraplıkları: Kuruluş, Yönetim ve Etnik Yapı 179Hornblower 1983 S. Hornblower, The Greek World 479-323 BC, London & New York 1983.
Kaya 2016 M. A. Kaya, Ege ve Eski Yunan Tarihi. Bilge Kültür Sanat Yayınları. İstanbul 2016.
Kaya 2017a M. A. Kaya, Türkiye’nin Eskiçağ Tarihi, I, Bilge Kültür-Sanat Yayınları,İstanbul 2017.
Kaya 2017b M. A. Kaya, “Pers Büyük Kralının Yükselişi: Persler, Medler ve Lydialılar”. Eds. A. V. Çelgin – N. Eda Akyürek Şahin, Akron 14: Eskiçağ Yazıları
MAKALE : MEHMET ALİ KAYA : Prof. Dr., Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, İzmir. mehmet.ali.kaya@ege.edu.tr
25-12-2020/ Ayrıca Bakınız : http://www.arkeolojidunyasi.com/antik_kentler/daskyleion.html