Artık çocuklar masal dinleyerek büyümüyor.
Sonunda hep iyilerin ve erdemlilerin kazandığı, kötülerinse kaybettiği masallar yok.
Sübliminal mesajlarla dolu çizgi filmlerde bebeklikten başlayarak beyinlerin bilinç altına ilmik ilmik işlenen çocukluğumuzun etik değerleri değil.
Kötülerin hep kaybettiği iyilerin mutlaka kazandığı Tommiks Teksas kriterleri bitti.
Oysa bir masal var ki onun anlattığı konu ve içerdiği mesajın geçerliliği sanayi devriminden beri giderek daha çok yükselen değer oluyor.
DR.MANDEVİLLE ‘nin ARI MASALI
Onsekizinci yüzyılın ilk yarısında yaşamış İngiliz yazar Bernard Mandeville in yazdığı bu kısa masal günümüz ekonomik sistemlerin düzenlerin anayasasını yazmış,förmülleştirmiş ,kriterleri belirlemiş ADAM SMİTH
,DAVİD RİCARDO ve elbette John Maynard KEYNES i etkilediği çok belli.
Toplumsal gelişme ve refahın sağlanması için ahlaksız acımasız sömürgen bir yol izlenmesi gerektiğini öne sürer; Mandeville Sendromu
**
BİR ARI MASALI öyküsünde Dr.Mandeville mutlu ve refah içinde yaşayan arı kolonisinin başına gelenleri anlatır.
Ast üst hiyerarşik sınıflı düzende herkesin üstüne düşeni yaptığı tıkır tıkır işleyen bu Kovan düzeninde hareket canlılık dolu dinamik bir yaşam varmış.
Fakat bu kovanda ahlak adına, erdem adına hiç bir değer yokmuş. Kovandan çıkan işçi arılar çiçeklerden çiçeklere uçup başkalarının hakkıdır demeden ne var ne yok silip süpürüp kovana
getirirken Kovanda hırs, açgözlülük, kendini beğenmişlik, lüks tutkusu, dalavere, zulüm, kısaca aklınıza ne kadar ahlaksızlık geliyorsa normal karşılanan bir yaşam standartıymış..
Kovanı yöneten devlet bürokrasisi de topluma paralel tam bir başıbozukluk içindeymiş.
Hatta bu arı kovanı, bir kovan devleti olarak komşularından büyüklüğünü aldığı haksız haraçlara ve onların iç işlerine karışmak için işlediği cinayetlere borçluymuş. Sonuç alıcı politika hilelerine erdem gözüyle bakılıyor, biri bin yaparak servetlerine servet katan zeki hilekârlar başarılı iş adamı olarak bol bol süslüce plaketlendirilip el üstünde tutuluyormuş. Tüm mesele kovana akan servetten aslan payını koparmakmış. Bunun için kovan içinde yeni yeni modern petek
mahalleleri kurulup yollar tüneller açılırmış. Kovanın üyeleri bu payın sahibi olabilmek için yeni yatırım alanları açtıklarından memleket ekonomisi her zaman eskisinden gelişmiş
olmaktaymış.
Derken bir zaman gelmiş, İyi bakılıp çok maaş verilse de önemsenmek için sürekli ahlak düşüklüğünden şikayetçi olan din görevlileri ve gençlerin yaşlılara saygısı kalmadığından şikayet eden yaşlı arılar toplanmış toplumsal bozulmayı Büyük Kovan konseyine taşımışlar. Yaşlılar Konseyi bu ahlaksız yaşam şeklinin doğru olmadığın Arı cennetine günahsız gitmek için bu gidişin değiştirilmesi gerektiğinde karar alıp arıların ulu tanrısına toplumu ahlaklı yapması için topluca dua etmişler .
**
Ve beklenmemiş bir şey olmuş, kısa sürede bütün arılar iyi ahlaklı güzel huylu olmuşlar.
Asla harama el uzatmayan yardımsever paylaşımcı bir arı topluluğu olmuşlar.
Hiç bir arının artık malda mülkte gözü kalmamış. Her arı elindekini varını yoğunu komşularına vermek için yarışır olmuş. Kimse kimsenin malına göz koymamış hırsızlık bitmiş.
İş böyle olunca iktidarda olmanın hiç bir anlamı kalmamış . Suç işlenmeyince Mahkemelere polise hakimlere de gerek kalmamış. Bir sürü
bürokrat işsiz kalmış. Herkes aza kanaat ettiği için yalnızca gerekli olan üretilmeye ve tüketilmeye başlayınca işsizlik almış yürümüş . Hiç bir yükselme servet şöhret tutkusuna yer
olmayınca girişimcilik yeni bir keşif yapma ruhu ölmüş. Durum böyle olunca askere de gerek kalmamış tabii ki. Kovanlar arası barıştan yana olan erdemli arı toplumu tüm komşularıya barış anlaşmaları yapınca askere orduya komutanlara da gerek kalmamış
Derken duruma uyanan komşu kovan devletleri fırsatı ganimet bilerek Barışçı kovan devletini hiç bir direnişle karşılaşmadan kolayca işgal
etmişler.Ana kraliçeyi de esir ederek kendilerine bağlamışlar. Bizim kovandan geriye kalan üç beş tane erdemli arı bir ağaç kovuğuna sığınıp kalan ömürlerinin sonuna kadar orada erdemli
olarak yaşamaya devam etmiş.
Masal, en basit haliyle, Bernard Mandeville nin canlı gözlemlerinde sanayi devrimine geçiş süreci İngiltere’sini bir arı kovanına benzeterek, sınıflı toplumda yükselmek adına yapılan tüm ahlaksız davranışlara rağmen, refah seviyesinin inanılmaz bir hızla nasıl yükseldiğini anlatır.
Bernard Mandeville’ ye göre mutluluk, zenginleşme yaşam kalitesinin artması erdemsiz olmaya bağlı bir durum..Çalmazsan zenginleşemezsin. Kişiyi mutlu kılan bencilliğidir. Bencil olmadıkları, birbirlerini kıskanmadıkları, azla yetindikleri sürece bireyler zenginleşemez toplumları da asla yükselemez refaha ulaşamaz. Tarihte adı anılmayan ama varlıkları bilinen ulusların neden yok olduğunun açıklaması buymuş.
Mandeville toplumsal gelişme ve refahın sağlanmasının açıkça ahlak denen şeye sırt çevrilmesiyle tek tek bireylerin kötü olmasına bağlıyordu.. Toplum ilerlemek ve gelişmek istiyorsa, önce ahlakın boş bir şey olduğuna kendisini inandırmalıydı. Aksi halde masalda ki arı kovanı gibi yoksullaşır ve zayıf düşerdi.
Adam Smith gibi, bugün Türkiye’de teorisi halen uygulanmakta olan John Stuart Keynes gibi İKTİSAT biliminin kurucuları nın Mandeville den ilham aldıklarına inanıyorum. Mandeville’deki «ihtiras» ve «kötülük» gibi kavramlar, Adam Smith’in bireysel «fayda» ve «çıkar» kavramlarının birebir karşılığıdır.
Adam Smith’in İktisat kuramının ana fikri egoizm dir . Smith İnsanın mutluluğunu sağlayan biricik unsurun bencillik paylaşmamak olduğu düşüncesine muhtemelen Mandeville’nin Arı
Masalından destek almıştır. “Ahlâki Duygular Kuramı” adlı kitabın da yazarı olan Adam Smith İnsanların genel olarak “ahlâksız” olduğunu bunun toplumsal açıdan kötü bir şey olmadığı
fikrini savunmuştur. Bu açıdan Türkiye’nin son 30 yıldır ve özellikle 15 yılda yakaladığı büyüme ivmesi hızla yükselen bir eğride, bu GERÇEK. Çalışan üreten kesimlerin çalınan ötelenen geri alınan haklarının paralelinde ARTIK DEĞER’in paylaşılmadan kompradorların yerel eşrafların servetlerine servet katıldığı da gözle görülen bir diğer GERÇEK ise masalın realitesi de apaçık ortada..
Karl Marks’ın burada ilave dahi etmeye yakıştıramadığım enternasyonal mükemel yaşam modelini öteleyenlerin amentüsü kendi çıkarının peşinde koşmak başkalarının hakkını çalarak
sömürerek yükselmek zenginleşmek refaha erişmekten başka bir şey olmadığını hepimiz görüyor yaşıyoruz..
Bugün Küresel vahşi kapitalist egemenlerinin hırsları , ekonomik çıkarlar adına dünyayı kan gölüne çevirdiği apaçık yaşanırken Karl Marks’ın önerdiği evrensel
enternasyonal sosyalist düzen ve sistemin neden gerekli olduğunu kitleye anlatmak için sahneye taşımanın tam zamanı..
Mehmet Leventoğlu -Bandırma Gerçek