Eğitim-Sen Bandırma Baş Temsilcisi Erdal Doğru, Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi’nin tümden geri çekilmesi gerektiğini söyledi. Güvenlik soruşturması gibi uygulamaların gizlilik gerektiren ya da hassas sayılan sınırlı ölçüde görevlerde kullanılabilecek istisnai bir durum olduğunun altını çizen Doğru “Kanun teklifi ile OHAL döneminde olduğu gibi muğlak ifadelerle kapsam içine sokulacak kamu alımlarında genel bir uygulama haline getirilmektedir.” dedi.
Eğitim- Sen Bandırma Basın Açıklaması
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi Tümden ve Derhal Geri Çekilmelidir!
“İnsan Hakları Eylem Planı” açıklandığı günden bu yana anti demokratik uygulamalara ve baskı politikalarına her gün bir yenisi ekleniyor.
İktidar içte ve dışta artan demokratik uyarıları, kaygıları durdurmak için reform söylemlerini sık sık dile getirirken uygulamada ise bu açıklamaları adeta yeni saldırıların parolası, işaret fişeği olarak kullanmaktadır.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı ne zaman insan haklarından, reformdan bahsetse ya aynı gün ya da birkaç gün içerisinde asgari demokratik haklara, emek ve demokrasi güçlerine yönelik yeni bir saldırıdalgası gerçekleştirilmektedir.
Bu saldırılardan sonuncusu Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra rafa kaldırılan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliğinde yapılacak değişikliklerin yeniden Meclis gündemine getirilmesidir.
Hatırlanacağı üzere676 sayılı OHAL KHK’si ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. Maddesinde düzenlenen devlet memurluğuna alınacaklarda aranan şartlara ‘güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak’ şartı eklenmiştir.Söz konusu düzenleme 1 Şubat 2018 tarihinde kabul edilen 7070 sayılı kanununla yasalaştırılmıştır.
Böylece daha önce sadece kamu kurumlarının gizlilik dereceli birimlerinde uygulanan ‘güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak’ şartı kamuya alınacak tüm personeli kapsar hale getirilmiştir.
Söz konusu hukuksuz düzenleme ilehiçbir objektif kriteri olmayan, hiçbir yargı kararına dayanmayan, tamamıyla keyfi, tamamıyla haksız, hukuksuz bir “fişleme” uygulaması yaratılmıştır. Adli sicil kaydında hiçbir sorun olmamasına rağmen sadece adayı değil, birinci hatta ikinci derece yakınlarını da kapsayan güvenlik soruşturmaları ile binlerce kişi mağdur edilmiştir.
Yandaş Konfederasyon dışında Konfederasyonumuz ve diğer tüm emek örgütleri, demokrasi güçleri yönetmelikte yapılmak istenen değişikliğin darbe uygulamasına denk düştüğünü, tüm vatandaşların fişleneceğini, anayasada tarif edilen çalışma hakkının iktidarın onayına bağlı hale geleceğini ifade etmiştir.
Söz konusu düzenleme başta konfederasyonumuz olmak üzere enek ve demokrasi örgütlerinin yaşanan hukuksuzluğa karşı etkin mücadelesinin de etkisi ile Anayasa Mahkemesi’nin 29 Kasım 2019 tarih ve 30963 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan kararıyla iptal edilmiştir.
Ancak AKP iktidarı Anayasa Mahkemesinin iptal kararının hemen ardından “yeni” bir düzenleme yapmak için seferber olmuş, konuya ilişkin hazırladığı yasa teklifini Haziran 2020’de TBMM’ye sunmuştur. Söz konusu teklifin TBMM İçişleri Komisyonu’ndaki görüşmeleri 1 Temmuz 2020’de tamamlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi yönetmelik değişikliklerini Anayasanın 13, 20 ve 128.maddelerine aykırı olması nedeni ile iptal etmesine rağmen eski düzenlemede birkaç makyaj yapılarak özünün korunduğu yasa teklifi sivil darbe uygulamalarına hız verilen bu ortamda 30 Mart 2021 tarihinde TBMM Genel Kurulu gündemine getirilmiştir.
Tasarı, Tek Parti Devleti Ve OHAL Uygulamalarını Kalıcı Hale Getirmeyi Hedeflemektedir!
Anayasanın 70. Maddesinde“Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez” hükmüne yer verilmektedir. Değişiklik anayasanın bu temel maddesini hiçe saydığı gibi şimdiye kadar sayısız örnekte karşılaştığımız üzere oldukça sübjektif, iktidarın politikalarına uygun olarak yorumlanmaya açık, hukuk dışı kararları mümkün kılan bir nitelikte hazırlanmıştır.
Güvenlik soruşturması gibi uygulamalar gizlilik gerektiren ya da hassas sayılan sınırlı ölçüde görevlerde kullanılabilecek istisnai bir durum iken, kanun teklifi ile OHAL döneminde olduğu gibi muğlak ifadelerle kapsam içine sokulacak kamu alımlarında genel bir uygulama haline getirilmektedir.
Düzenleme ile kişilerin çalışma hakkına, kamu görevine girme hakkına, kendi kişiliğini, sosyal varlığını, onurunu koruma hakkına ciddi engelleme getirilmektedir.
AYM’nin yönetmeliğin iptal kararında vurgulanan “kişilerin geçmiş ceza mahkûmiyetlerine ilişkin kayıtlar bakımından hangi suçların kamu görevine girmeye engel olduğu, suçlar arasında herhangi bir ayrım ve derecelendirme yapılmadığı” yönündeki Anayasaya aykırılık gerekçeleri düzenlemede gözetilmemiştir. Bırakalım kişilerin ceza mahkûmiyetlerini, süren kovuşturmaların, soruşturmaların ve hatta kapanmış soruşturmaların bile araştırılması ve atama işlemine esas olacak değerlendirme nedenleri arasında düzenlenmiştir. Ceza yargılamasının temel prensiplerinden biri olan suçsuzluk karinesi teklif metni ile açıkça ihlal edilmektedir.
OHAL döneminde iktidarın amaç ve hedefleri için adeta bir manivela görevi gören, hukuk dışı işlemlere “kılıf” olarak kullanılan “iltisak veya irtibatlı olmak” kavramları ile yasa teklifinde bir kez daha karşılaşmaktayız.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması şimdiye kadar uygulanan hali ve teklifte sunulan biçimiyle sadece adayı değil, birinci hatta ikinci derece yakınlarını da kapsar hale getirilerek toplumun geniş kesiminin hem kendilerinin hem de çocuklarının bugününü ve geleceğini derinden etkileyen, liyakatı değil AKP’ye sadakati esas alan, parti- iktidar ayrımını ortadan kaldırıp devleti tümüyle AKP’lileştirecek kadrolaşmayı kedefleyen, daha çok darbe dönemi uygulamalarındandır.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması içkin olarak fişlemeleri de olağan hale getirdiğinden muhalif olsun ya da olmasın tüm vatandaşlarımızın Kişisel Verilerin Korunması başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerini tehdit etmektedir.
Özü itibariyle liyakati ortadan kaldıran, güvenlik soruşturması adı altında “AKP’ye sadakat soruşturması” yapmayı hedefleyen tasarı örgütlenme, sendika seçme hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklere saldırı niteliğindedir.
Bir kez daha uyarıyoruz, iktidar sivil darbe uygulamalarına son vermeli, yargı kararlarını işine geldiği gibi uygulamaktan ya da uygulamamaktan vazgeçmeli, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerinin gereğini yapmalı, teklifi tümden ve derhal geri çekmelidir.
Eğitim Sen Bandirma Bastemsilcisi - Erdal Doğru
07-04-2021/BANDIRMA