“EKONOMİ KİTABI” YAZILMIŞ YA!
PİYASALARA UYGULANAN DA, AYNEN KİTAPTA YAZILANLARDIR.
Dolar, 10 liradan, elektrik sayacında olduğu gibi, hızla 15 lira olmaya doğru yol alıyor ya!
Avro da, eli kulağında 15 liraya demir atmak üzere ya!
Altın da evrensellik boyutu ile piyasaların Demiurgos’u konumunda ya!
Bu tabloya bakan herkes, zannediyor ki kriz var. Yandık, bittik, kül olduk…
Oysa 2008’de başlayan küresel kriz, 14 senedir devam etmektedir. Kapitalist üretim tarzında krizler, döngüsel olarak yaşanmakta ve dalga boyları 25 sene gibi, hatta daha da uzun bir süreye yayılabilmektedir. Üretim süreci; durgunluk dönemi, kriz dönemi ve gönenç dönemi diye çevrimsel olarak sürüp gitmektedir. Marx, Kapital’de krizlerin etkilerini; “Kar oranlarının düşme eğilimi yasası” ile açıklarken, krizlere panzehir olarak da; “ Kar oranlarının düşme eğilimi yasasına zıt yönde etkiler” adıyla etki eden faktörleri sıralamıştır. Bunların kalıcı bir etki bırakmadığını söylemekten de geri durmayarak, sadece geçici etki edeceğini, günümüzdeki söylemle, pansuman tedbirleri olacağını ifade etmiştir. Bu tedbirlerin ilk maddesi; işçi ücretlerinin baskılanması üzerinedir. Diğer maddeleri merak edenler, Kapital 3. Cilde başvurabilirler.
Yazıldığı iddia edilen “Ekonomi kitabı”nın kurgusu tam da bunun üzerine inşa edilmiştir; “Ücretlerin baskılanması”
Ülke ekonomisinin krize girdiğini iddia edenler, bir süre sonra hayretler içinde kalacaklar!
Yazıldığı iddia edilen kitaba göre, kurların tavan, TL.’nin taban yaptığı anı beklemekteyiz.İşte o an, bakınız ülke ekonomisi nasıl şahlanacak. Dur durabilirsen sütçü beygirinin üzerinde!
Bir kere, ihracat patlayacak, onu baştan söyleyelim.
İkincisi, turizm gelirleri zirve yapacak. Bunun nedeni ortada zaten; turist için “bedavadan da bedava” bir ülke konumuna indirgenmişolacağız.
Üçüncüsü, süratle tam istihdama geçeceğiz ve14 ila 64 yaş arası bir tek Allah’ın kulu işsiz kalmayacak.
Üretimde Avrupa’nın Çin’i olacağız kaçınılmaz olarak.Asgari ücreti sadakaya, emek sömürüsünü emek yağmasına dönüştüreceğiz, çalışma saatlerini 16 saat olarak sabitleyeceğiz.
Türkiye, güzel ülkemiz, eski Türkiye olmayacak, bundan sonra hiç kimse yan gelip yatamayacak.
Bugüne kadar yoğunluklu olarak, domates, üzüm, limon, mandalina, kayısı, incir, fındık, fıstık ihraç ediyorduk ya! Onu da dünya piyasası koşullarına adapte edip, ihracat kalemlerinin en başınainsansız uçan nesneleri ekliyoruz, son zamanlarda ağırlıklı olarak ihraç ettiğimiz, cenaze araçlarına dönüşebilen, dolmuş ve taksidekullanılan doblo tarzı araçların üretimine ağırlık veriyoruz. Beyaz eşya, kahverengi eşya gibi ihtiyaç ürünlerini ihmal etmiyoruz. Cep telefonu, bilgisayar oyunları üretimine hız veriyoruz. Büyük oranda ithal etmek zorunda kaldığımızdemir- çelik gibi, plastik aksam gibi, motor gibi, çip gibi gerekli parçaları, hammadde ve yarı mamul maddeleri kendimiz üretmeyi hedefliyoruz. Dışarıdan aldığımız her türlü ilaçları, hastane malzemelerini; röntgen cihazları, emar çekim cihazları, diş tedavisinde kullanılan implantdiş vb. kendimiz üretiyoruz. Çiftçinin tarlasını sürmek için traktörünü, gübresini, gübrede kullanılan kimyasalları, ilaçları, velhasıl, dışarıdan satın aldığımız mercimek dahil herşeyi kendimiz üretiyoruz. Sonra datamamı kendi üretimimiz olan, yüzde yüz yerli ürünlere, made-in Turkey damgasını basarakyurt dışına satıyoruz. Aşağı yukarı bedavaya mal ettiğimiz -Burası çok önemli; Türk parasıyla, Türk işçisiyle sudan ucuza imal ettiğimiz- ürünleri, 10-15 TL. olan dolar kuruyla satıyoruz. Ekonomiden anlamak, işte bunu gerektirir!
Bakınız o zaman yüzler nasıl gülecek, Bay Kemal dâhil, tüm muhalif gruplar; “yaparsa akp yapar, yaparsa ancak reis yapar” diyecekler.
Ülkenin olur olmaz her yanına kurulan nükleer enerji santralleri, hes’ler ve de res’ler bugünkü imalat, ihracat patlamasına hazırlık içindi. 20 yıldır, kendi enerjimizi kendimiz üretelim çabası bugünler düşünülerek atılmış birer adımdı.
Karadeniz’de doğal gaz rezervlerini de bulduk, çıkarıyoruz. İnşallah, kendi petrolümüzü de çıkaracağız. Zaten, doğalgaz olur da, hemen oralarda petrol olmaz olur mu? Bugün, yarın inşallah…
Dolar, 10 lirayı geçti, avro da 15 liraya doğru hızla yükselmekte ya! Bugün kriz yaşıyoruz diye feryat eden biçareleri o gün, beklenen gün geldiğinde göreceksiniz, hepsi de “krizleri fırsata nasıl çevirdiğimize” bakıp bakıp şaşıracaklar ve de parmak ısıracaklar, hep bir ağızdan; ”yaparsa reis yapar” diyecekler.
Allah mahcup etmesin, yar ve yardımcımız olsun…
17.11. 2021, İzmir, Sedat PAMUK